18.05.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal - İstanbul’un sürdürülebilir yaşam ve yaratıcılık platformu Upcycle İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleşen Upcycle İstanbul Art & Design Festivali, dördüncü yılında da yoğun ilgi görüyor. “Dönüşüme Kendinden Başlamaya Var Mısın?” sloganıyla 15 Mayıs Dünya İklim Günü’nde kapılarını açan festival, bugün son kez ziyaretçilerini ağırlıyor. Üç gün boyunca Müze Gazhane’nin tarihi atmosferinde sanat, tasarım ve çevre bilincini bir araya getiren festival; sergiler, atölyeler ve söyleşilerle sürdürülebilirliğe dikkat çekiyor. Kaynakların etkin kullanımı, sorumlu tüketim ve iklim krizine karşı bireysel farkındalık gibi konuları sanat ve tasarım aracılığıyla görünür kılan festival, aynı zamanda kolektif sorumluluk hissini de güçlendirmeyi amaçlıyor. Atık malzemelerin yeniden yorumlandığı projeler, ziyaretçilere doğaya, geleceğe ve birbirimize karşı duyduğumuz sorumluluğu yeniden hatırlatıyor.
Sürdürülebilirlik vurgusu
Upcycle İstanbul Art & Design Festivali’nin önemli duraklarından biri de “Dönüşüme Kendinden Başla” sergisi. Festival temasına paralel olarak geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik ekseninde şekillenen sergi, farklı disiplinlerden sanatçıların atık malzemelere getirdiği yaratıcı ve özgün yorumlarla ilgi topluyor. Süleyman Yılmaz’ın “Kirli Küçük Sır” adlı medya enstalasyonu, serginin en etkileyici işlerinden biri olarak öne çıkıyor. Uzaktan bakıldığında bir fabrika bacasından yükselen dumanı andıran bu eser, yaklaşıldığında ise atık plastik malzemelerin ustaca bir araya getirilmesiyle oluşturulduğu fark ediliyor. Sanatçı, bu çarpıcı kontrast aracılığıyla endüstriyel üretimin çevreye verdiği zarara ve tüketim alışkanlıklarının karanlık yüzüne dikkat çekmeyi başarıyor. Bir dal üzerine asılı beyaz elbise ve altındaki ayakkabılar Ayşegül İzer’in sürdürülebilirliğin kırılgan ama dirençli doğasına yaptığı şiirsel bir gönderme olarak karşımıza çıkıyor. Orçun Beslen’in bir ayna üzerine kazıdığı “Ne İçin Yaşıyoruz?” sorusu, ziyaretçileri kendi iç dünyalarına doğru bir sorgulamaya davet ederken Rosalin Akgün’ün “Pine (Yama)” adlı yerleştirmesi ise çay posası ve kahve telvesi gibi mutfak atıklarından elde ettiği biyoplastik ve bioderi yamalarla sürdürülebilirlik ve dayanışmayı buluşturuyor.
Bugün son gün!
Festivalin sembolik projelerinden olan Dayanışma Kesesi, Hataylı depremzedeler tarafından üretilen atık kumaşlarla dikildi. İstanbul’da bir dayanışma köprüsüne dönüşen bu dev kese, ziyaretçilerin bir dikiş atarak veya yanlarında getirdikleri hijyen ürünleri, kitap, okul eşyası, giyim ve gıda gibi malzemeleri bağışlamalarıyla kolektif bir iyileşme çağrısı sunuyor. “Hatay’dan İstanbul’a Uzanan Kolektif Bir Dikiş Hikâyesi” adlı Dayanışma Kesesi, “Gelecekteki Kendime Mektup” ve diğer tüm atölyeler bugün saat 20.00’ye kadar Müze Gazhane’de ziyaretçilerini bekliyor.
Kendinize bir mektup yazın
Festivalin en dikkat çekici etkinliklerinden biri, “Gelecekteki Kendime Mektup”. Bugünün dünyasından gelecekteki kendilerine seslendikleri mektupları özel bir kutuya bırakan ziyaretçiler; kimi zaman bir özür, kimi zaman bir umut ya da uyarı gönderiyorlar. İklim krizinin gölgesinde, kendilerine verdikleri sözleri ve gezegene duydukları sorumluluğu kaleme alan katılımcıların yaş aralığı geniş bir yelpazeye yayılırken yetişkinler satırlarca duygularını ifade ediyor, çocuklar ise gelecek hayallerini çizimleriyle anlatıyor. Bu mektuplar, bir yıl sonra sahiplerine postalanarak umutların izini sürmeye, hatta onun peşine düşmeye devam edecek.