Kültür Sanat Dünya değişir, yeter ki isteyin!

Dünya değişir, yeter ki isteyin!

18.06.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

Dünyaya gök taşı düştü, yok oldu. Sonra yeniden kuruldu. Peki ama nasıl olacak yeni düzen? Ders alacak mı insanlık geçmişinden? Tüm bunları modern bale olarak izlemeye ne dersiniz?

Dünya değişir, yeter ki isteyin

Efnan Atmaca - Kültür turizmi ülkemizin en fazla eğilmesi gereken konularından biri. Gazetemizin yazarlarından Sinan Genim özellikle Avrupa’nın önemli kentlerinden örnekler vererek bu alanda yapılabileceklere pek çok kez dikkat çekti. Denizi, kumu, güneşi ile ilgi çeken bölgelerimizde çeşitli festivaller düzenleniyor ama yeterli değil. Peki, fazlası yapılamaz mı? Yapılabilir elbette. Alaçatı’daki The Stay Warehouse’un bu konudaki çabaları takdire değer. Tatil anlayışına ‘deneyim’ fikrini yerleştirip sanatsal projelere bir süredir kapılarını açan The Stay Warehouse, geçen hafta iki bale eserine ev sahipliği yaptı.

Haberin Devamı

Klasik bale adımlarıyla dev sahnelerde izlemeye alışkın olduğumuz profesyonel bale sanatçıları bu kez Deniz Özaydın’ın koreografisi olan iki modern eserle seyirci karşısına çıktı. Latincede gece anlamına gelen “Nox” ile aydınlık anlamına gelen “Luminous”. Müzikleri Utku Şilliler’e ait olan ve Berfu Elmas, Berin Kocabaşoğlu, Naz Kurtuluş, Can Bezirganoğlu, Alican Güçlüoğlu, Arda Erkara ile Cenk Tan Karayel’in dans ettiği “Nox”, “Eğer insanlığın yeniden bir yaşam kurma şansı olsaydı sonuç yine aynı mı olurdu?” sorusuna cevap aradı. Daha önce Süreyya Operası’nda sahnelenen “Nox”ta dansçılar belki de kendimize sormaya vakit bulamadığımız ya da sorgulamaktan kaçındığımız “Kolektivizm mi daha iyi yoksa bireyselcilik mi?” tartışmasını açtılar. Modern bale adımlarıyla lirik bir şölen sunan dans az sonra izleyeceğimiz ve beklediğimiz cevapları bulacağımız “Luminous”un habercisiydi. Dünya prömiyerini Alaçatı The Stay Warehouse’ta yapan “Luminous”, “Nox”ta gök taşı düşmesiyle yok olduktan sonra yeniden kurgulanan dünyada hayatın nasıl olabileceğini gösterdi. İlk eserle çöken karanlık ikinci eserde yerini aydınlığa ve umuda bıraktı. Müziklerde bu kez Philip Glass, Anne Müller, Olafur Arnalds-Alice Sarat Ott imzaları vardı. Sahnede ise Berfu Elmas, Berin Kocabaşoğlu, Naz Kurtuluş, Arda Erkara, Cenk Tan Karayel ve Yılmaz Berkay Günay. Klasik bale adımlarının daha ağırlıklı olduğu “Luminous” insanın her zaman yeniden başlayabileceğini ve eskisinden çok daha iyi bir dünya kurabileceğini gösterdi.

Haberin Devamı

Başka bir dünya mümkün

Seyir zevki olarak iki bale de umudumuzu tazeledi ama içeriğe bakınca kapanış yüreğimize su serpti. Çünkü daha iyi bir dünya için sahip olduğumuz yetilerin kâfi olduğunu gösterdi. Sanatın tatil yöresine eklemlendiği bir proje görmek ise ayrıca umut verici oldu. O kısımdan önce sahnedeki dansçıların hepsinin performansının övgüye değer olduğunu söylemeliyim. Büyük sahnelere ve seyirciyle arada mesafe olmasına alışık dansçılar bu deneyimin kendileri için başta tedirginlik verici olsa da karşılıklı enerji alışverişi açısından çok keyifli olduğunun altını çizdiler. Onların coşkusu ve işi sahiplenmelerinin gücü seyircinin kucaklayıcılığıyla birleşince çift taraflı bir duygusallık yaşandı.

Haberin Devamı

Burada bir parantez açmam gerekiyor. The Stay Warehouse, Türkiye’deki uluslararası sertifikalı karbon nötr otel grubunun parçası yani karbon emisyonunu sıfırlıyor ve sürdürülebilirlik adına önemli bir adım atıyor. Otelin konsepti de bu anlayıştan yola çıkıyor. Daha açık söylemle varolduğu sektöre farklı bir bakış açısı getirip dünyanın geleceği için üzerine düşeni yapmayı hedefliyor. Dolayısıyla onların bu tutumu ile iki oyunun önermesi felsefi anlamda örtüşürken kostüm, müzik ve atmosfer de otelin atmosferiyle uyumlu bir birliktelik sağladı. Ama hepsinden önemlisi grubun ikinci nesil yöneticisi Maya Yıldırım’ın koyduğu hedefler. Sanatı, The Stay Warehouse’un bir parçasına dönüştürmek için sağlam adımlar atan Yıldırım pek çok özel etkinliğine ev sahipliği yapmaya da hazırlanıyor. Üstelik o ve birlikte bu amaçla çalıştığı ekibin sadece kendi bünyelerine sanatı eklemlemenin ötesinde hedefleri var. Gerekli iş birlikleriyle Alaçatı’nın pek çok festivale ya da gösteriye ev sahipliği yapacak olanaklara sahip olduğunu düşünüyorlar. Orta ve uzun vadede daha çok eseri burada izleyeceğimizin habercisi onların bu çabası. Bu konuda bir destek de gecenin mimarlarından, eserlerin koreografilerinde imzası olan Deniz Özaydın’dan geliyor. Özaydın bu tip iş birliklerinin sürmesini hatta festivallere dönüşmesini diliyor. Günün sonunda ‘başka bir dünya’ mümkün diyen bu iki sanat gösterisi hem içeriği hem konsepti hem de ev sahipleriyle yepyeni bir deneyimin habercisi oluyor.