Kültür Sanat "Dünya sersem bir toptur"

"Dünya sersem bir toptur"

17.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Amerikan Astronomi Topluluğu, bir türlü ağırlığı ölçülemeyen atomun küçük parçacığı nötroncuğun çok cüzî bir ağırlığı olduğunu ilan etti. Bu durumda John Updike’a şiirindeki teknik arızayı düzeltmek kaldı.

Dünya sersem bir toptur

"Dünya sersem bir toptur"

Amerikan Astronomi Topluluğu, bir türlü ağırlığı ölçülemeyen atomun küçük parçacığı nötroncuğun çok cüzî bir ağırlığı olduğunu ilan etti. Bu durumda John Updike’a şiirindeki teknik arızayı düzeltmek kaldı.

ŞEBNEM ŞENYENER/New York

Dünya sersem bir toptur
Nötroncuklar, küçücüktür.
Ne yükleri mevcut, ne de kütleleri
Ve tesir dahi etmezler
Dünya sersem bir toptur onlar için
İçinden dosdoğru
sanki cereyanlı bir koridordan akan tozmelekleri
ya da cam sayfadan geçen fotonlar gibi geçip gidiverdikleri.
En muhteşem gaz türü vız gelir onlara
Çelikmiş iplemez, bronzmuş dinlemez
En kalın duvarları dahi hor görürler
Ve sınıf ayrımına hakaret eder,
Sızarlar hem bana, hem sana!
Uzun ince giyotinler gibi düşürüverirler
başlarımızı aşağıya, toprağa.
Gece, Nepal’e girerler
Ve nüfuz ederler aşığa ve sevgilisine
Hem de yatağın altından - sen buna harika
dersin, ben kaba!"
(Kozmik Küstahlık, John Updike, 1963 )


Kimin aklına gelirdi o vakitte, yani 1963’te yazılan bu şiirde 2002’de teknik bir arıza bulunacağı ve bir düzeltme yapılacağı? Yaklaşık on üç metre çapında, "ağır su" adlı bir sıvıyla dolu, on bin adet ışık sayacı ile nötroncukların aksettirdiği küçük pırıltıları sayan plastik küre yıllarca çalıştı, inceledi, saydı döktü. Sonunda Amerika’nın önde gelen yazarlarından biri olan John Updike’ın yazdığı "Kozmik Küstahlık" şiirine baskın çıktı. Amerikan Astronomi Topluluğu geçen hafta düzenlediği konferansta bir türlü ağırlığı ölçülemeyen atomun kuçük parçacığı nötroncuğun çok cüzi bir ağırlığı olduğunu ilan etti. Şair için talihsiz bir gündü bu kuşkusuz. Atomun her parçasının kendine özgü bir karakteri var, elektron, proton, foton... Nötroncuk 1930’da dünyaya gelmiş, daha doğrusu adı o vakitte konulmuş. Bilimadamları, nötron adı verilen ağır parçacıkların, proton ve elektrona dönüştüğü sürece giren enerjinin, süreçten çıkan enerjiye eşit olmadığını öğrenince şaşırıp kalmışlar. Böyle bir şey olabilir mi? Avusturya doğumlu Wolfgang Pauli işin sırrını çözmüş. Reaksiyon esnasında ölçümü neredeyse imkânsız iyice küçük parçacıklar yani nötroncukları saptamış. İşte böyle doğmuş nötroncuk, ya da "küçük nötr". Elektrik taşımadıkları için bütün denklemleri allak bullak ettikleri yetmiyormuş gibi nötroncukların bir ağırlığı olduğunu düşünmedi kimse yakın zamanlara dek. Buna yazar Updike dahil tabii. Aynı şiirdeki tanımıyla güneşten "ince uzun giyotinler gibi" trilyonlarla akıp geldiler ve dünyayı vızgeçip maden katmanlarına, tünellere sızdılar. Sayım yapıldığında güneşten gelmesi gereken nötroncukların üçte ikisi kayıptı. Nereye gitti geri kalan nötroncuklar diye bir telaş aldı herkesi. Kimileri güneşin soğuduğuna kanaat getirdi, karanlık günler belirdi kehanette. Derken nötroncukların üç çeşit olduğunu anladılar; vanilya türü en kolay saptanan tür, bir de dünyaya seyahat sırasında geçen milyonlarca yıl boyunca çikolata ve böğürtlene dönüşenler tespit edildi. Meğerse gökten güneş ışıklarıyla vanilyalı çikolatalı böğürtlen yağıyormuş da farkında değilmişiz. Sonunda geçen yaz kayıp nötroncukların yeri tespit edildi. Çalınmamışlar meğer, bu sersem top dünyada, Kanada’da bir nikel madenine saklanmış namuzsuzlar! Bu durumda Updike’a şiirindeki teknik arızayı düzeltmek kaldı. "Ne yükleri mevcut, ne kütleleri" diyemeyecek bundan böyle.







KÜLTÜR & SANAT