Kültür Sanat Edebi değil, ebedi aşkın romanları

Edebi değil, ebedi aşkın romanları

17.02.2010 - 23:10 | Son Güncellenme:

“Şu sıralar ne okuyorsun?” sorusuna kimse onlardan bir örnekle cevap vermese de, beyaz diziler yayımlayan Harlequin dünya genelinde saniyede dört kitap sattıklarını söylüyor. Doğan Kitap, Kerime Nadir’in ünlü romanları “Hıçkırık” ve “Samanyolu”nun yeni baskılarını yapıyor...

Edebi değil, ebedi aşkın romanları

Şubat ayı başlarken evli ya da sevgilisi olanları da, bekarları da bir telaş alıyor yıllardır. 14 Şubat Sevgililer Günü için ‘başı bağlı’ olanlar hediye ve aktivite düşünmeye, bekarlar ise bu meşum günü asgari hasarla atlatmak için planlar yapmaya başlıyor.
14 Şubat’ın -dileriz ki kazasız belasız- atlatıldığı bugünlerde, kapak konusunu aşktan yana seçmek istedik. Tam da ne yapalım diye düşünürken, beyaz dizilerin şahı Harlequin Yayınevi’nin Türkiye pazarına hızlı bir giriş yaptığını öğrendik.
Hakiki edebiyat okuru tarafından biraz küçümsenir beyaz diziler, ama bu durum onların büyük satış rakamlarına ulaşıp yayın dünyasını zaman zaman sırtında taşıdığı gerçeğini değiştirmez. Beyaz, pembe, mor ya da kırmızı, rengi ne olursa olsun; aşkı edebi gayretlere fazla girmeden, okurun nasıl bir aşk okumak istediği sorusuna cevap vererek anlatan bu romanlardan, neredeyse her evde birkaç tane bulunduğunu varsaymak yanlış olmaz sanırız. Tabii yalnızca çeviri olanlardan söz etmiyoruz; Yeşilçam sayesinde yakından tanıdığımız, Muazzez Tahsin ya da Kerime Nadir romanları da ‘popüler aşk romanı’ dediğimiz türün örnekleri...

KÂR KAPISI
“Şu sıralar ne okuyorsun?” sorusuna kimse onlardan bir örnekle cevap vermese de, Harlequin dünya genelinde saniyede dört kitap sattıklarını söylüyor. Doğan Kitap, Kerime Nadir’in ünlü romanları “Hıçkırık” ve “Samanyolu”nun yeni baskılarını yapıyor... Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Öte yandan, bu romanların yanı sıra onların kahramanlarına göre daha bağımsız, daha özgür kadınların aşk arayışlarını anlatan chick-lit kitaplar kapış kapış satılıyor.
Milliyet Kitap bu verilerden yola çıktı ve aşkın ayı Şubat’ta kitap piyasasına hükmeden popüler aşk romanlarını masaya yatırdı.
Belki de hiç eskimeyecek ve her okuru çekecek bir roman konusu aşk... Kavuşamayan, birbirini yanlış anlayan, sevse de itiraf edemeyen, türlü komploya kurban giden, ama sonunda -birkaç istisna hariç- aşkın sonsuz gücüyle mutlu sona kavuşamayan çiftlerin hikayeleri, hararetle okunuyor yıllardır.
Hızla okunan, okurundan fazla zahmet beklemeyen, akıcı bir üsluba sahip bu kitapların en büyük özelliklerinden biri çabuk tüketilmeleri... Bu nedenle de yayıncılar için önemli bir kar kapısı onlar.
Popüler aşk romanlarının kimi seri olarak yayımlanıyor, kimi ise tek kitap olarak... Seriler en fazla 200 sayfa oluyor ve kısa aralıklarla, arka arkaya basılıyor. Tek tek yayımlanan kitaplar ise yaklaşık 350-400 sayfa uzunluğunda ve yayımlanma aralıkları daha seyrek. Bu tür romanların yazarından beklenen performans ise yılda şağı yukarı 1,5 kitap yazması.

1740’TAN BERİ
Yazarlar fazlasıyla verimli olmalı; çünkü dünya yayıncılık piyasasında popüler aşk romanlarının büyük bir payı var. 2008 yılında dünya çapında 75 milyon kişi, okurlarını mutlu aşka inandırmaya ant içmiş bu romanlardan en az bir tane okudu. Yine aynı yılda kitap tüketimindeki en yüksek pay, yüzde 13,5’la aşk romanlarına aitti.
Peki ne zamandan beri bu kadar çok okuru etkisi altına almıştı bu romanlar?
Aslında popüler aşk romanlarının ilk örneği, 1740 yılında yayımlanan, Samuel Richardson imzalı “Pamela” olarak kabul ediliyor.
Bir mektup-roman olan “Pamela”, ilk kez bir kadın kahramanın bakış açısından aktarılan bir aşk romanı. Romanın kahramanı Pamela, efendisinin ilişki tekliflerini kabul etmez. Ancak romanın sonunda da yine efendisinden gelen evlilik teklifiyle ödüllendirilir ve böylelikle sınıf atlar. Yani popüler bir aşk romanında arzu edilen sonla biter kitap.
Bu, daha sonra kadın karakterleri merkeze alacak romanlara da örnek olacaktır. Bir yüzyıl sonra gelen Jane Austen’ın “Aşk ve Gurur” adlı romanı ise bugün popüler aşk romanlarının en iyi örneği sayılıyor.
Bu tür romanların atalarını bir kenara bırakırsak, türün modern örneklerinin 1970’li yıllarda verilmeye başladığını söyleyebiliriz. Bu da 1949 yılında kurulan Harlequin’in, 1908’de kurulmuş olan ve ağırlıklı olarak aşk romanları yayımlayan Mill&Boon Yayınevi’ni satın almasıyla gerçekleşiyor. Böylelikle aşk romanları süpermarketlere kadar girip çok geniş bir okur kitlesine ulaşıyor.
1972 ile 1984 yılları arasında Harlequin deniz aşırı ülkelere ve pazarlara açılıyor. O gün bugündür de popüler aşk romanları özellikle her yaştan ve eğitim düzeyinden kadın okurlara hitap eden kitaplar haline geliyor.

TAKMA İSİMLERBu kitapların kahramanları da yazarları da çoğunlukla kadınlar... Ancak kitapların hitap ettikleri okur profili de, romanların başkarakterleri de kadının toplum içindeki yeri, yaşam biçimi değiştikçe buna paralel olarak farklılaşıyor.
Sözgelimi ilk romanlardaki genç, güzel kadın karakterler çoğunlukla dadı, hemşire, öğretmen ya da sekreterdi. Masum ve sevecendiler. Kadın ve erkek kahraman ancak ve ancak öpüşebilirlerdi, daha ‘ileri gitmeleri’ söz konusu değildi.
Bugünkü aşk romanlarındaki kadınlar ise daha çok reklamcı, yayıncı, doktor ya da mühendis... Yani ‘dışarıda’ çalışan, işine sarılan, ‘kariyer kadın’lar aldı dadıların yerini. Hatta bu kadınlar artık eskisi gibi erkek karakterlerden daha az değil, daha çok para kazanıyor. Bir de cinsel özgürlüklerine epeyce düşkünler.
Yazarlar da tıpkı kahramanlar gibi kadın ve çoğunlukla Amerikalı, İngiliz, Kanadalı ya da Avustralyalı. Kıta Avrupası’nda yayımlanan popüler aşk romanları ise çoğunlukla çeviri. Hatta Almanya’daki bazı yayınevleri satışlar düşer korkusuyla yazarlarının İngilizce takma isim kullanmasında ısrar ediyor.

AYDA 2 BİN KİTAP
Dünyadaki durumu kısaca tespit ettikten sonra, Türkiye’de aşk romanlarının durumuna bakalım. Türkiyeli okur, özellikle 1981 yılında Harlequin’in Gelişim Yayınları ile anlaşmasıyla ‘beyaz diziler’le tanışır. Daha önce Türkiye’de kitapları yayımlanan popüler aşk romanı yazarları Sandra Brown, Danielle Steel ve Judith Krantz’ın kitapları yılda üç bin adet satılırken, Harlequin’in beyaz dizileri ayda iki binlik satış rakamına ulaşıverir. Okurlar, bir solukta okunan bu entrikalarla dolu, güzel kadının binbir güçlüğün ardından yakışıklı erkekle buluştuğu kitapları yutarcasına okur. Aslında popüler aşk romanların Türkiye’deki tarihi, çeviri beyaz dizilerden çok öncelere dayanır: Cumhuriyet’in ilk yıllarına.
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarındaki edebiyat verimi denilince aklımıza ilk gelenler çoğunlukla Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar gibi isimlerdir. Halbuki özellikle 1923-1940 yılları arasında kalem oynatmış, Türk edebiyatı kanonuna girmemiş pek çok yazar saymak mümkün. Bunların çoğu da popüler aşk romanı yazarlarıdır.
Öyle ki 1920-1946 yılları arasında yazılan romanların yüzde 70’e yakını bu türdedir ve bu romanların çoğu ortalama 30 baskı yapmıştır. Çoğunlukla gazetelerde tefrika olarak basılan bu romanlar, bir bakıma bugünün beyaz dizileri işlevini görürler. Dönemin çok okunan yazarlarından biri olan Burhan Cahit Morkaya, yazdıklarıyla bir servet edinir. İlk romanı “Aşk Bahçesi” 1925 yılında yayımlanır; kırka yakın eser veren Morkaya, 1930’lu yılların en çok okunan yazarlarından biri olarak yerini alır.

İLKİ 1899’DA
Aşk, daha doğrusu ‘karasevda’ romanlarının öncüsü sayılan Güzide Sabri’nin ilk romanı “Münevver” ise, Cumhuriyet’in kuruluşundan çok daha önceki yıllara rastlar. “Münevver”, 1899’da Hanımlara Mahsus Gazete’de tefrika edilir. Güzide Sabri’ye asıl şöhretini kazandıracak ve iki kez filme de alınacak “Bir Kadının Evrakı Metrukesi” ise 1905’te okurla buluşur.
Güzide Sabri ile birlikte, Mükerrem Kamil Su ve romanları pek çok kez filme de çekilmiş Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand bir dönemin okurunun hayal dünyasını şekillendirirler.
1937’den 1981’e yazdığı 37 romanla Türk edebiyatının en verimli yazarlarından olan Kerime Nadir’in “Hıçkırık” romanının okurlar üzerinde o kadar etkisi olur ki, pek çok kişi doğan çocuklarına romanın başkahramanlarının isimlerini -Kenan ve Nalan- verir.
Yine 40’a yakın romanıyla Muazzez Tahsin Berkand da bir dönem okurlarının gözde yazarlarından biri olur. Sonra Peride Celal, Esat Mahmut Karakurt, Etem İzzet Benice, Nezihe Muhittin, Mahmut Yesari, Oğuz Özdeş... Hepsi de 1940’lı yılların sonuna kadar, yazdıkları aşk romanlarıyla etkili olurlar.

ARADAKİ FARK
Nedir peki popüler aşk romanlarıyla nitelikli aşk romanlarını birbirinden ayıran? Yani “Aşk-ı Memnu”yu ya da “Huzur”u başka bir kategoriye, “Hıçkırık”ı başka bir kategoriye sokan?
Ömer Türkeş bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Popüler romanlardaki aşk temasının kullanılmasıyla, polisiyelerdeki, ölüm, suç ve ceza temalarının işlevlerinin benzerliği yol gösterici olabilir. İnsani duyguların nesneleştirilerek, yalnızca öykünün akışına hizmet etmesi, aşkın, tutkunun anlatılan karakterlerin gelişiminden bağımsız olması tarzında bir kullanımı kasdediyorum. Popüler aşk romanlarının her bir köşesi ahlaktan söz açsa bile, bu ahlaki yargılar, yazarın yaşadığı toplumda, o dönemde üstün tutulanlardır. Daha iddialı bir deyişle, genel ahlaka mugayir popüler aşk romanı olmaz!”

MUTLU SON
Eleştirmenler, popüler romanları basit ve değersiz bulsa da, dönemim okurları için onlar birer vazgeçilmezdir. Çiftliklerde, konaklarda, kimi zaman balolarda, çay partilerinde geçen olaylara ağırlık veren bu aşk hikayeleri, okurlara çoğunlukla pembe hayaller sunar. Genellikle de yazıldığı dönemin ve coğrafyanın toplumsal durumundan yalıtılmışlardır. Okur, Yeşilçam filmlerinden de hatırlayacağımız gururlu, namuslu, dürüst karakterlerle kendini kolaylıkla özdeşleştirir. En önemlisi de romanların sonunda sürükleyiciliği sağlayan bütün çatışmaların çözülmesidir. İyiler her zaman ödüllendirilir, kötüler ise cezalandırılır. Bir kadın çirkinse güzelleşir. Aşık ları ayıran engeller ortadan kalkar.
Örneğin, Muazzez Tahsin’in, aynı adla filme çekilen, başrollerinde Ayhan Işık ve Belgin Doruk’un oynadığı “Küçük Hanımefendi”si... “Küçük Hanımefendi”, yakışıklı fakat iflasın eşiğine gelmiş Ömer’le mantık evliliği yapan; zengin olsa da pek cazip sayılamayacak Neriman’ın hikayesini anlatır. Kocası Ömer Neriman’ı beğenmez, ta ki Neriman İsviçre’ye gidip tamamıyla değişene kadar... Çiftler kavuşmuş, hayaller gerçekleşmiştir. Okur kitabı huzurla kapar.
Bütün aşk romanları mutlu sonla bitmez. Kavuşamayan aşıklar, imkansız aşklar da bu romanların vazgeçilmez konularındandır. Ethem İzzet Benice’nin “Yakılacak Kitap” adlı romanı, küçük yaşlarda ayrılan kardeşlerin yıllar sonra karşılaşıp birbirlerine aşık olmalarının hikayesidir. Romanın sonunda kardeş olduklarını öğrenip kavuşamayacağını anlayan aşıklar intihar eder.

DURGUNLUK DÖNEMİ
Sözünü ettiğimiz aşk romanlarının büyük bir bölümü, şehirli ve Batılı yaşam tarzını benimsemiş kadınların hayatlarını merkeze alır. Böylelikle Türkiye’nin, özellikle Cumhuriyet’le birlikte hızlanan Batılılaşma sürecinde çağdaş kadın modelinin ve Batılı yaşam tarzını benimsenmesi için de bir araç olurlar.
Aslı Güneş, “Kemalist Modernleşmenin Adab-ı Muaşeret Romanları: Popüler Aşk Anlatıları” adlı tezinde, popüler aşk romanlarının “medenileşme seferberliğinde kılavuz rolünü üstlendikleri”ni dile getirir.
Medenileşme seferberliğinin sürdürdüğü 1950’lere kadar Boğaz’daki yalılarda, Adalar’da yaşayan orta-üst sınıf kadınların duygularını anlatan romancıların yerini, bu yıllardan sonra kadının toplumda bulunduğu noktayı, aşk kavramını sorgulayacak bir kadın kuşağı alır: Nezihe Meriç, Leyla Erbil, Füruzan, Adalet Ağaoğlu, Tomris Uyar...
1980’lerdeki çeviri aşk romanlarına kadar da Türk edebiyatında popüler aşk anlatılarında bir durgunluk gözlenir. Kerime Nadir 1983’e, Muazzez Tahsin ‘70’li yıllarda seyrekleşmekle birlikte 1980’e kadar yazmaya devam ederler. Peride Celal de 2002’ye kadar bırakmaz kalemini, ancak 1949 tarihli “Dar Yol” romanından sonra popüler aşk romanı türünden uzaklaşır.

RENGARENK DİZİLER
İşte bu noktada 1981 yılında Gelişim Yayınları ile Harlequin arasındaki işbirliği, aşk romanları sevenlerin imdadına yetişir. Gelişim Yayınları, pembe ve beyaz dizileri yayımlamayı 10 yıl boyunca sürdürür. Gazete bayilerinde de satılır bu kitaplar, gazetelerin promosyonları olarak da verilir. Harlequin Türkiye’deki varlığını ‘90’lı yıllarda mor ve kırmızı dizilerle devam ettirir. Bu kitaplar marketlerde, mağazalarda satışa sunulur, radyolarda tanıtımları yapılır. Aşkın ölümsüzlüğüne, aşkta mutluluğun her daim mümkün olduğuna inanmak isteyen okurların gündelik yaşamlarını renklendirir bu ‘rengarenk diziler’.
Popüler aşk romanları, popüler kültürü ve toplumsal ideolojiyi yeniden üreten romanlar olarak çoğunlukla ‘nitelikli’ edebiyat okuru tarafından pek benimsenmedi. Ancak hem dünyada hem de Türkiye’de çok satan ve çok okunan bu kitapları göz ardı etmek, yayın dünyası açısından imkansız.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında çıkan ve ‘içli’ kızları konu edinen yerli örnekler de, Harlequin’in entrikalı beyaz dizileri de, bugünün chick-lit’leri de Türkiyeli okurlar tarafından belli ki çok sevildi. Bunun sebebi belki de bu kitapların gerçek dünyada okurların elde edemedikleri mutlulukları, pembe aşk hayallerini onlara sunmasıdır.
Selim İleri, Muazzez Tahsin’in “Küçük Hanımefendi” kitabı için kaleme aldığı bir yazıda, bize romanı bu tatlı mutluluk yanılsamasının okuttuğunu hatırlatır:
“Biliyorum, bu romanda anlatılanların hiçbiri gerçeklikte olamaz, olmamıştır, olmayacaktır. Ama onlar hep olsun isteriz, bütün ömrümüz boyunca dinmez bu istek. Boş hayal, yalan, aldatmaca, beyin yıkama. Ne derseniz deyin, sürüp gider mutlu bir aşka özlem.”
Mutlu aşka özlem sürüp gittikçe biz de bu aşk romanlarını okumaya devam edeceğiz.


Son yılların gözdesi: Piliç edebiyatı
Türkiye’de de son yıllarda popüler olmaya başlayan ve çok okunan ‘chick-lit’ler de bu türlerden biri. Aslında chick-lit doğrudan aşk romanlarının alt türü değil, kadın edebiyatının bir türü olarak kabul edilse de; modern kadını ve onun mutlu olacağı bir aşk ilişkisini anlatan bu türün popüler aşk romanlarıyla pek çok ortak özelliği var. Chick-lit İngilizcede ‘chicken’ ve ‘literature’ kelimelerinin kısaltmalarından oluşuyor. Türkçesi, piliç edebiyatı.
Helen Fielding’in 1996 yılında çıkan “Bridget Jones’un Günlüğü” adlı kitabı bu türün ilk örneklerinden sayılıyor. Dünya çapında tanınmış bir diğer chick-lit de Candance Bushnell’in 1997’de çıkan “Sex and The City” kitabı. Daha yeni ve yine tanınmış bir örnek ise 2003 tarihli Lauren Weisberg’in Türkçeye “Şeytan Marka Giyer” olarak çevrilen “The Devil Wears Prada” kitabı...
Chick-lit’lerin kadın kahramanları çoğunlukla reklamcılık, yayıncılık, moda gibi sektörlerde çalışan; kariyerlerinde başarılı, iyi para kazanan kadınlar. Giyimlerine, kuşamlarına çok düşkünler. Tıpkı “Şeytan Marka Giyer”in adı gibi, markalar ve moda hayatlarının merkezinde. Cinselliklerini özgürce yaşayabiliyorlar. Tek aradıkları ve bulmakta epeyce zorlandıkları ise ‘doğru adam’. Yani aslında romantik aşkın peşindeler.
Candance Bushnell’in yanı sıra diğer ünlü chick-lit yazarları Marian Keyes ve Sophie Kinsella’nın kitapları da Türkiye’de yayımlandı. Chick-lit’in Türkiye’deki lokomotif yayınevi ise Artemis...


SEÇ BEĞEN AL AŞK ROMANLARI SEÇKİSİ
§ “Samanyolu” / Kerime Nadir/ Doğan Kitap/ Fiyatı: 11 TL
§ “Hıçkırık” / Kerime Nadir/ DK/ Fiyatı: 10 TL
§ “Ruh Gurbetinde” / Kerime Nadir/ DK/
Fiyatı: 18 TL
§ “Kalp Yarası” / Kerime Nadir/ DK/ Fiyatı: 8 TL
§ “Aşkın Doğuşu” / Peride Celal/
Semih Lütfi Kitabevi
§ “Yaz Yağmuru” / Peride Celal/
Semih Lütfi Kitabevi
§ “Gönül Yuvası” / Burhan Cahit Morkaya/ İskenderiye Yayınevi/ Fiyatı: 12 TL
§ “Ayten” / Burhan Cahit Morkaya/
Truva Yayıncılık/ Fiyatı: 10 TL
§ “Küçük Hanımefendi” / Muazzez Tahsin Berkand/ Doğan Kitap/ Fiyatı: 12 TL
§ “Mağrur Kadın” / Muazzez Tahsin Berkand/Doğan Kitap/ Fiyatı: 8,75 TL
§ “Mualla” / Muazzez Tahsin Berkand/
Doğan Kitap/ Fiyatı: 8,75 TL
§ “Bülbül Yuvası” / Muazzez Tahsin Berkand/ Doğan Kitap/ Fiyatı: 9,50 TL
§ “Mühürlü Kalpler” / Jackie Braun/ Harlequin/ Fiyatı: 4,50 TL
§ “Sevgililer Günü Sürprizi” / Raye Morgan/ Harlequin/ Fiyatı: 8 TL
§ “Aşk Büyüsü” / Shirley Jump/ Harlequin/
Fiyatı: 8 TL
§ “Josh’u Ararken” / Marilyn Pappano/ Harlequin/ Fiyatı: 7 TL
§ “Aşk Daima Kazanır” / Barbara Cartland/
Çev: Türkan Çolak/ Artemis/ Fiyatı: 8 TL
§ “Aşk Kapıda Gözüktü” / Barbara Cartland/
Çev: Türkan Çolak/ Artemis/ Fiyatı: 8 TL
§ “Edepsiz Sarışın - Bir Tırmanış Masalı” / Candance Bushnell/ Çev: Bige Turan/ Artemis/ Fiyatı: 24 TL
§ “Ruj Romanı” / Candance Bushnell/ Çev: Bige Turan / Artemis/ Fiyatı: 22,50 TL
§ “Aşk Dilimin Ucunda” / Barbara Delinsky/
Çev: Türkan Çolak/ Artemis/ Fiyatı: 16 TL
§ “Bridget Jones Günlüğü” / Helen Fielding/
Çev: Bige Turan/ Artemis/ Fiyatı: 18 TL
§ “Olivia Joules ve Hayal Dünyası” / Helen Fielding/ Çev: Gülcay Teniker/Gendaş/Fiyatı: 15 TL
§ “Ünlüler Kampanyası” / Helen Fielding/
Çev: Dost Körpe/ Gendaş/ Fiyatı: 15 TL
§ “Aşk Hırsızı” / Sabrina Jeffries/ Çev: Zeynep Yazıcı/ Epsilon/ Fiyatı: 18 TL
§ “Bir Prense Aşık Oldum” / Sabrina Jeffries/ Çev:Vedat Kaptanolu/ Epsilon/ Fiyatı: 19 TL
§ “Malikenin Sırrı” / Jasmine Creswell/
Gelişim Yayınları Beyaz Dizi
§ “Tatlı Bela” / Anne Mather/ Gelişim Yayınları Beyaz Dizi
§ “Merhaba Yeni Gün” / Meredith Kingston/ Gelişim Yayınları Beyaz Dizi
§ “Cennet Kumsalı” / Fran Earley/ Gelişim Yayınları Beyaz Dizi
§ “Göze Göz Dişe Diş” / Patrica Rosemoor/ Gelişim Yayınları Beyaz Dizi
§ “Sahte Gelin” / Chrisitine Rimmer/ Kırmızı Dizi Harlequin
§ “En Tatlı Veda” / Sheila O’Flanagan/ Çev : Meltem Erkmen/ Epsilon/ Fiyatı: 20 TL
§ “Aşkı Bulduğum Yer” ?/ Cecelia Ahern/ Çev :
Lâle Bulak / Turkuvaz Kitap/: Fiyatı: 18,90 TL