15.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Günümüzden yaklaşık 4 bin sene önce Anadolu’da ilk siyasi birliği kuran, devlet kavramını getiren, idari, hukuki, kültürel ve sosyal konularda olduğu gibi, teknolojide de yaşadıkları çağa damgasını vuran Hititler, çağının en büyük devletlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Hitit medeniyeti araştırmalarının ağırlık merkezinin sadece ülkemiz topraklarında olduğu, Atatürk’ün sağlığında bu konuda bilim adamı olarak yetiştirilmek üzere seçilen bazı gençlerin yurtdışına gönderildiği, gerekli müesseseleri kurmak üzere çalışmalar yapıldığı bilinmektedir.
Adeta iğneyle kuyu kazdı
Hitit kaynakları ile ilgili arşivler Anadolu’da keşfedilmiştir. Eski Anadolu tarihini ve uygarlıklarını bu belgeleri araştırıp değerlendirmeden yazmak mümkün değildir. İşte Ord. Prof. Alp, bu görevleri başarıyla başlatmış ve yerine getirmiştir.
Hocamla çok uzun yıllar beraber çalıştık. Onun kişiliği ile mesleği arasındaki bağı hayranlıkla izledim ve yaşadım. Hititolojiye olan sevgimin ve bağlılığımın yaşam tarzıma bu denli nüfuz etmiş olmasının nedenini düşündüğümde bunu değerli hocam Sedat Alp’ten doğal olarak aldığımı fark ederim. Ölü bir dili öğrenmek, tarihi ölü dillerde araştırmak iğneyle kuyu kazmak gibidir.
Hocam, henüz Hititoloji biliminin bugünkü kadar güncel ve bilinir olmadığı zamanlarda oldukça zor şartlarda, işte böyle iğneyle kuyu kazar gibi ince ince, titiz çalışarak mesleğini aşkla devam ettirdi. Ve bana da bu ruhu vermeye çalıştı.
Çivi yazılı Maşat tabletlerini yayımlarken de aynı titizliği uygulamıştır. Yaptığı çok önemli hiyeroglifik çalışmalarıyla da tabletlerdeki yazışmaların deşifresinde yardımcı olmuştur. Bilim dünyasına, özellikle arkeolojiye çok önemli hizmetlerinden biri de 1953’te çalışmaya başladığı Konya Karahöyük kazılarıdır. Bu arkeolojik çalışmaların bilimsel anlam ve öneminin yanı sıra Asur Koloni Çağı’nın başından beri Anadolu’da Hititlerin varlığını ispatlaması Türk arkeolojisi ve Hititolojisi açısından çok önemlidir.
En kibar, en titiz, en değerli hoca
Asistanlığımın ilk zamanlarında fakültede rastladığım hocalar bana kimin asistanı olduğumu sordukları zaman “Sedat Alp Hoca’nın” derdim; o zaman hocalar, fakültenin en kibar, titiz ve değerli hocasının yanında asistanlık yaptığım için ne kadar şanslı olduğumu söylerdi. Hocamın, sonradan Hititlerin bir diğer başkenti olarak tarihe yazılacak, Ortaköy - Şapinuva kazısına ilk geldiği zaman hissettiklerimi unutmam imkansız. Hocam yetiştirdiği öğrencisinin yeni başlamış olduğu kazıyı ziyaret etmek istemişti. Beraber Ortaköy’e gelmiştik. Her şeyin çok yeni, her buluntunun sürpriz, her günün heyecan dolu olduğu günlerden biriydi. Ekip, hocayla vardığımız gün ikinci arşiv odasına girmişti, onlarca çivi yazılı tablet hocanın önüne geliyordu. Hitit bilimine büyük bir aşkla hizmet vermiş hocamın nasıl bir heyecan yaşadığını anlamak için yüzüne bakmak yeterliydi. Hepimiz heyecandan uçuyorduk. Belediye başkanının hocamla bizi hem hayret ve şaşkınlık hem de mutlulukla izleyen bakışlarını herhalde hayatım boyunca unutmayacağım.
Çok değerli bir büyüğümüzü kaybettik, acımız büyüktür. Hocamızın çok uzun yıllar yaptığı gibi, Hitit biliminin geleceğini düşünmek ve onu daha ileriye götürmek, Hititolog olmaktan gurur duyan benim ve diğer meslektaşlarımın boynunun borcu olmalıdır.
Atatürk’ün özveriyle kurduğu devletini ileri götürecek aydınlığı bilimde aramasına ve bu vesile ile hocam ve hocam gibi başka öğrencileri yurtdışına göndererek yetişmelerini sağlamasına kendi adıma minnet duyuyorum. Hocamın kendisine yapılan tekliflerin hepsini reddederek “Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne borcum var” düşüncesiyle Türkiye’ye dönmesi bana örnek olmuştur, hepimize de örnek olmalıdır.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi Hititoloji Anabilim Dalı