Kültür Sanat Kadrosuz müzisyenler perişan

Kadrosuz müzisyenler perişan

10.07.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

.

Kadrosuz müzisyenler perişan

Pandemi sürecinin sanat dünyasındaki en büyük kurbanları emeğiyle geçinen müzisyenler kuşkusuz. Maddi birikimi olan pop müzikçilerin dışında, kafe ve barlarda müzik yapan büyük bir kitle üç aydır açlık sınırında yaşamaya çalışıyor.

Klasik müzik dünyasında ise “Evde kal” sloganını sosyal medyada en rahat kullananlar çeşitli devlet müzik kurumlarında maaşlı, bordrolu kısacası kadrolu sanatçılar. Onlar sahnelerdeki konser ve temsillerden uzak kalmanın ‘sanatsal’ sıkıntısını, sosyal medyadaki canlı ev konserleriyle gidermeye çalışırken, büyük çoğunluğu hiçbir yerde kadrosu, anlaşması olmayan, özel orkestralarda konserden konsere ücret karşılığı çalışan genç müzisyenlerin hali gerçekten perişan. Çoğu ev kiralarını, faturalarını ödeyemeyen genç ve yetenekli müzisyenlerin ne bir derneği ne bir sendikası var seslerini duyuracak.

Devlet Senfoni Orkestralarında yevmiyeli çalışanların bir kısmı yıllık sözleşme yaptığı için bu süreçte maaşlarını alıyorlar, ama bu maaş zaten öldürmeyip süründürecek kadar, yani 2 bin 500 lira civarı. Böyle bir belirsizlik ortamında, Borusan, Tekfen, CRR, OrkestraSiyon ve yeni kurulan Gedik gibi sürekli çalan müzisyenlerle yıllık bir sözleşme yapmayan, her konsere çağırılma garantisi de vermeyen özel orkestralarda çalan ve hiçbir yerde kadrosu olmayan müzisyenler için son üç ay tam bir kâbusa dönüşmüş. Onlar, serbest meslek erbabı gibi her konser için aldıkları ücrete makbuz kesiyor! Ancak Borusan örnek bir girişimle yapılamayan sezon konserleri için bu tür müzisyenlere prova ücretlerini ödemiş. Bu da yaklaşık bin 700 TL. Bu desteği diğer özel orkestraların da yapması gerekir.

Bu arada Borusan ve Tekfen’de çalan, aynı zamanda Devlet Orkestralarında ya da Konservatuvarlarda kadrolu müzisyenlerin böyle bir sürecin vahameti karşısında, prestij ve sanatsal tatmin yanında özel orkestralardaki yerlerini, belli bir süre, hiç geliri olmayan bu genç müzisyenlere bırakmak gibi bir desteği düşünmelerini dilerim. Bu konuda İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) güvencesiz müzisyenler için başlattığı Müzisyen Destek Fonu başlangıç sayılması gereken anlamlı bir girişim. İstanbul Müzik Festivali, gösteri sponsorlarından biri olan Stoneline’ın desteğiyle başlatılan girişim, herhangi bir kamu kurumunda veya özel orkestrada kadrolu olarak çalışmayan ve Kovid-19 salgını nedeniyle serbest çalışmalarına ara vermek zorunda kalan profesyonel müzisyenlere, dijital platformlarda performans imkânı sağlayarak destek olmayı amaçlıyor. Türkiye’de ikamet eden, lisans eğitimini tamamlamış, konservatuvar mezunu, Türkiye’de konser veren profesyonel orkestra veya topluluklarla Ocak 2018-Ocak 2020 tarihleri arasında serbest orkestra müzisyeni olarak çalışmış ve herhangi bir devlet kurumunun, özel kurumun veya orkestranın kadrosunda yer almayan adaylar başvurabiliyor. Performansa katılan müzisyenlere 1000 TL ödeniyor.


Ancak tüm bu iyi niyetli girişimler, pandemi sürecinin tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğu gerçeği değiştirebilecek bir temel oluşturmuyor. Klasik müzik alanındaki tüm kurumsal görünümlü girişimlerin güvencesiz müzisyenler için her an yıkılabilecek, sürdürülebilirliği pamuk ipliğine bağlı bir müzik ortamı / sektörü olduğu gerçeği ortada duruyor. Gelişmemiş bir klasik müzik endüstrisinin kırık dişlileri arasında öğütülen müzisyenlerin geleceğini ancak devlet ve belediyelerin yeni bir kültür politikası ve organizasyonları aydınlatabilir.

Yazarlar