Kültür Sanat Katil üzerinde bir iskambil kağıdı bırakmış

Katil üzerinde bir iskambil kağıdı bırakmış

01.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

“Yoktu hayır. Metin kendi halinde biriydi son yıllarda. Kendinden başka kimseye de bir zararı yoktu. Sadece damarına basılırsa bağırır çağırırdı o kadar.”

Katil üzerinde bir iskambil kağıdı bırakmış

 

“Üzülüyor muydu mandalina bahçelerine?”
“Çok üzülüyordu, hepimiz üzülüyorduk. Bakın biz doğma büyüme buralıyız. Sonradan Bodrumlu değiliz. Atalarımız Girit’ten göç edip yerleşmiş buralara. Yani öyle Bodrum’a yazları birkaç günlüğüne, haftalığına gelip Bodrum aşığı olarak kendilerini lanse edenler, o sözde entelektüel geçinenlerden hiç değiliz. Onlar buraya gelip burayı moda haline getirdiler. Barlar, kafeteryalar açarak, sarhoş olup, her türlü ahlaksızlıklarını buraya taşıdılar. Memleketi, Bodrum’un gündüzleri güzelim mavi denizine girip, akşam barlarda içerek kurtaracaklarını sandılar. Gerçi memleketi falan da düşündükleri yoktu, sadece kendi egolarını tatmin etmeyi düşündüler. Şimdi kalkmış Bodrum elden gidiyor, nerede o eski Bodrum deyip hayıflanıyorlar. Hadi oradan!”

Haberin Devamı

Bu sırada kızı Deniz, su ile çayı getirmişti. Ben suyumu aldım, Zühre de fincanda çayını. İkramlarımızdan birer yudum aldıktan sonra Demet Hanım sözlerini sürdürdü. Anlaşılan doluydu bu konuda.

***

“Bodrum’u batırdılar şimdi de ah vah diyorlar. Yaptıkları tek şey, içki içmek, çılgınlık yapmak, Bodrum’un mavisini ‘mavi yolculuk’ adını vererek her türlü ahlaksızlıkları yaparak kirlettiler. Şimdi mavi yolculuk yapacak koy mu kaldı Allahaşkına? Her yer beton doldu. Yatacak yerleri yok bunların. Bodrum’u Bodrum olmaktan çıkardılar. Şimdi ağlaşıyorlar sözüm ona. Bir zamanlar bu işe yaramaz sözde aydın takımı İstanbul’un sayfiye yerlerini de böyle talan edip kirletmişlerdi. Cevat Şakir namı diğer Halikarnas Balıkçısı sürgün edildikten sonra Bodrum tanındı ve sözde entelektüel takımın mekanı haline geldi. Şimdi ise ucuz magazin starlarının mekanı konumunda. Her gün magazin programlarında Bodrum, başka bir şey yok. Siz böyle bir yeri her gün programlarda popüler hale getirirseniz olacağı budur. Metin tüm bunlara karşıydı işte. Bunları iyi bilirdi, ölmeseydi tanısaydınız size neler anlatırdı neler…”

Haberin Devamı

Demet Hanım belli ki çok doluydu ama nihayet sözünü bitirmişti.

“Üzerinde bir iskambil kağıdı bırakmış katil. Bir karo as. Bu sizce ne ifade ediyor olabilir?”

Kızı hiç konuşmuyor, sadece dinliyordu. Biraz da ilacın etkisinde gibiydi sanki. Muhtemelen sakinleştirici bir ilaç almıştı. Demet Hanım bir süre sessiz kaldıktan sonra yine konuşmaya başladı.

“Hayretler içindeyim. Hiçbir şey ifade etmiyor. Yani diğerlerinde yok, Metin’in üzerine bırakmış öyle mi?”

“Evet.”

“Bilemiyorum komiser bey, hiçbir fikrim yok, üzgünüm.”

“Demet Hanım, lütfen iyi düşünün, bu ‘Mandalinaları unutmadım’ notu size bir şey hatırlatırsa bizi mutlaka arayın, çok önemli…” dedikten sonra her zamanki gibi kartımı uzatıp verdim kendisine. Tam kalkmak üzereyken kapı çalındı. Oğulları  Samet gelmişti. Lacivert takım elbisesiyle içeri giren Samet Caner de oldukça üzgündü ama o daha çok annesinin durumuna bakıyordu. Annesine sımsıkı sarıldı; başını okşadı. Uzun boylu olduğu için annesi yanında çocuk gibi kalmıştı.

Haberin Devamı

‘Başımız sağ olsun anneciğim. Bir gelişme var mı?” diye sordu. Gelişmeden kastı babasını kimin öldürdüğüyle ilgiliydi büyük olasılıkla. Annesi başıyla işaret edince bize döndü. “Siz polis misiniz?” diye sordu. ”Evet” dedik.

“Katili yakaladınız mı?”

***

İçimden, “Katili yakalasak burada ne işimiz var?” demek gelmişti ama onun yerine, “Hayır, henüz değil.” demekle yetindim. “O zaman lütfen katilin peşine düşün!” dedi sinirli bir şekilde. Söylediklerini yuttururdum ama babasını kaybettiği için kendimi tuttum. Sakinleşmesi gerekiyordu. Biz ise sakin kalmalıydık.

“Katili yakalayabilmemiz için bilgiye ihtiyacımız var, o nedenle buradayız.”

Derin nefes aldı Samet. Sanki kızgınlığı ve sinirliliği giderek artıyor gibiydi. Üzgün olmak yerine sinirli oluyordu bazı insanlar böyle durumlarda. Hıncını bizden çıkarmazdı umarım. Sonra birden sihirli değnek değmiş gibi sakinleşti. “Kusura bakmayın!” dedi. Kendini toparlayarak elini başına götürdü. “Hiç iz yok mu katilin kim olduğuna dair?”

Haberin Devamı

“Bunu sizinle paylaşamayız.”

“Peki yakalanacak mı? Şevki Kartal ve Orhan Aksoy’un katilleri yakalanmadı bildiğim kadarıyla. Bu bağlantıyı kurup, neden babamı uyaramadınız acaba? Babamın katilini de yakalayamayacaksınız demek mi oluyor bu? Sonra belki bir kişi daha ölecek. Sıradaki kim var acaba? Siz bizle ilgilenirken o katil dışarıda şimdi belki birisini daha öldürüyordur.”

Bu oğlan da bipolar bozukluk falan mı vardı acaba? Bir sakin, bir sinirli… Duyguları gidip geliyordu.

“Sakin olun Samet Bey. Elimizden geleni yapıyoruz katili yakalamak için. O yüzden bu saatte buradayız. Merak etmeyin, er ya da geç mutlaka yakalayacağız.”

“Umarım.”

Bu arada annesi oğlunun sırtını okşayarak, “Sametçiğim bu arkadaşlar görevlerini yapıyorlar sadece, lütfen şimdi sakin olmamız lazım,” dedi. Oğlan annesine tekrar sarılarak, “Tamam anneciğim,” dedi. Bir ana kuzusuydu Samet.

“Peki sizin vereceğiniz bir bilgi var mı? Annenizle konuştuk, bir şey öğrenirse bizi arayacak.”

Haberin Devamı

Samet’e de özet bir bilgi geçtim. Aynı soruları ona da sordum ama annesinden farklı bir şey söylemedi. Ya gerçekten bir şey bilmiyorlardı, ya da biliyorlardı ama tereddüt ediyor olabilirlerdi. Belki de korktukları, çekindikleri bir şeyler vardı.

ARKASI YARIN...