31.08.2020 - 17:02 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr Kültür Sanat
Dört kuşak müzisyen bir aileden geliyorsunuz. Bu sebepten ötürü kendini oyuna bir sıfır önde başlamış gibi hissettiniz mi? Yoksa ayrı bir yük gibi mi oldu omuzlarınızda?
Hayatta bir şeyi salt iyi veya kötü gibi sınıflandıramayacağımızı düşünüyorum. İyi yanları çok oldu örneğin kendimi seslerle ifade etmek küçüklükten beri korkusuzca yaptığım ve normal olduğunu görerek büyüdüğüm bir şeydi. Bir de müziğin diline yabancı olmamak bu yolda tanıştığım insanlarla olan iletişimimi rahatlattı diyebilirim. Yük olarak gelmesi durumunu ise şöyle açıklayabilirim: hepimiz ailemize layık olmak isteriz. Bizi ne kadar sevseler ve böyle alelade bir talepleri olmasa da hepimiz bizimle gurur duysunlar isteriz. Benimki de böyle kendi kendime kurduğum bir baskıydı. Sonrasında ise ailemin sadece benim mutlu olduğumu istediğini anladım.
Arada bir de inşaat mühendisliği eğitimi de var. Bu süreçte fikrinizi değiştiren ne oldu?
Bölümü ve okulu isteyerek ve severek seçmiştim ancak bir şeyi sevmekle bir şeysiz hayat düşünememek çok farklı iki konsept. Mühendislik okumak beni vizyon ve yaşayış olarak inanılmaz büyüttü. ODTÜ’lü oluyor olmak ise kelimelerle ifade edilmez. Yine de içten içe hayatımı yazıp söyleyerek geçirmek istemem su götürmez bir gerçekti, hala da öyle. Fikrimi değiştiren tek şey bu gerçeği kabul etmek ve kendime karşı dürüst olmak oldu.
Tüm dünya zor bir dönemden geçiyor. Aylarca deyim yerindeyse hayat durma noktasına gelmişti. Bundan en çok etkilenenlerden biri de müzik, sanat ve eğlence dünyası oldu. Bu dönem sizin için nasıl geçti?
Bu dönem benim için şükürle geçti. Sığınabilecek bir yuvam ve ailem olduğu için, sağlığımız için şükrettim. Bu elimizde olmadan toplum olarak deneyimlediğimiz radikal değişiklik her birimizi derinden sarstı. Bireysel olarak bakıldığında ise sürekli evde olmak, sadece istediğim şeyleri yaptığım ve aslında oldukça da üretken olduğum bir şey oldu çıktı. İnsan olduğu sürece sanat var olacaktır. Bu bizim kendimizi, kendimizden korkmaktan ötede bir ifademiz. Sanatın form ve platform değiştirmesi ise kaçınılmaz. Böyle durumlarda hayıflanmak yerine yeni malzemeden en iyi nasıl yararlanabilirim diye düşünmeye çalışıyorum.
Tam da bu pandemi süreci devam ederken ilk singlenız geldi. Hikayesini duyabilir miyiz sizden. İşin mutfağında VEYasin var anladığım kadarıyla...
Evet Kül Olsun teklisi ve ait olduğu 11:23 albümünde VEYasin ile çalıştım. Kendisiyle çalışmak çok özel bir deneyim, mentorum olduğu için de onur duyuyorum. Şarkının ise hikâyeden ziyade bir duygu durumundan çıktığını söyleyebilirim. Kızgın ve fevri hissettiğim bir dönemdi, bu şekilde ifade etmeyi seçtim.
4 Eylül'de albümünüz geliyor. Albüm fikri nasıl ortaya çıktı? Artık albüm yapmak pek tercih edilmiyor gibi...
Albüm yapmak istedik çünkü yarattığımız müziğin farklı renklerini bir arada sunmak daha uygun geldi, seçmeye çalışmak içimize sinmedi. 11:23 bir albüm ancak oldukça kısa ve sadece yedi şarkıdan oluşuyor. Bir insanın çok farklı renklerinin olması gibi biz de yaptığımız müziği yekpare bir kompozisyon olarak sunmayı tercih ettik.
Alternatif müzikler Türkiye'de tarihte hiç olmadığı kadar revaçta. Hatta bir nevi ana akım haline bile geldi. Bu noktada siz kendi çalışmalarınızı nasıl tanımlamayı tercih ediyorsunuz?
Popüler türler, genre vb. sınıflandırmalar arasındaki keskin çizgilerin her geçen gün daha da bulanıklaştığını düşünüyorum. Müzisyen olmayı şu dönemde simyacı olmaya benzetiyorum. Hip- Hop; R&B müzik türünden öte bir tavır. Ben de bu grubun içerisinde bu duruşta üretir vaziyetteyim. Ancak şunu biliyorum ki müziğimi nasıl tanımlarsam tanımlayayım, siz dinleyiciyle buluştuğunuzda bu çizgilerin o kadar da önemi kalmıyor.
Müzikal üretimde elbette geri bildirim sizin için ne kadar önemli? Örneğin ne gibi yorumlarla karşılaşırsınız kendinizi hedefine yaklaşmış hissedeceksiniz?
Öncelikle kendime 20-25 yıl gibi bir kariyer ömrü temenni ediyorum. Bu bir yolculuk ve tek hedef ancak üretebilme imkan ve kabiliyetine sahip olmak olabilir. Geri bildirim toplumun ortalama tepkisinin analizi veya tek bir paragrafa dökülmesi, ancak ben kişilerin hayatında müziğimle onlara dost olmanın peşindeyim. Bu kadar kıymetli bir deneyimin de bir geri bildirimle özetlenemeyeceğini düşünüyorum, o yüzden çok da önemli değil.
Pandemi süreci konserlere de büyük darbe vurdu. Ama yine de sormak isterim. Yakın bir gelecekte bu konuda bir hazırlığınız var mı?
Konser vermek, benim için en büyük hayal aslında. Stüdyoda olmaktan çok farklı. Yeni normalimize uyum sağlayıp güven içerisinde çalışmalarımızın içimize sinmesini çok istiyoruz. Bu yüzden henüz yakın gelecekte böyle bir planımız yok.
ihsan.dindar@milliyet.com.tr