Kültür Sanat Öfkeli bir "Masumiyet"

Öfkeli bir "Masumiyet"

18.07.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Öfkeli bir "Masumiyet"

Öfkeli bir Masumiyet

Zeki Demirkubuz'un ikinci filmi "Masumiyet", 54. Venedik Film Festivali Eleştirmenlerin Haftası Bölümü'ne seçildi.

TÜRK sineması yeni sezona sağlam adımlarla ilerliyor. Birçok filmin çekimleri ve çekim hazırlıkları sürmekte. Bu arada, sinemamızın öfkeli genç adamı, "C Blok" ile başarılı bir çıkış yapan Zeki Demirkubuz'un, çekimlerini sessiz sedasız gerçekleştirdiği ikinci filmi "Masumiyet", 54. Venedik Film Festivali Eleştirmenlerin Haftası bölümüne seçildi. Festivale başvuran birinci ve / veya ikinci filmler arasından, eleştirmenlerin seçtiği yedi tanesi kabul ediliyor bu bölüme. Venedik Film Festivali logosu taşıması öngörülen filmlerin uluslararası alanda üç ay boyunca promosyonu yapılıyor.
"Masumiyet", tipik bir bağımsız, kişisel sinema örneği. "Herkes çok umutsuz. Bir film çekme duygusu çok demagojik bir görünüme bürünmüş durumda. Kimseni o gerçeklikle yüzleşecek cesareti yok," diyor Zeki Demirkubuz. Bu yüzden amatör sayılabilecek bir ekiple gerçekleştirdi filmini. Ancak oyuncu kadrosu güçlüydü: Güven Kıraç, Haluk Bilginer ve Derya Alabora. Oyuncularının performansına çok güveniyor Demirkubuz.
"Masumiyet", İzmir, Ankara, İstanbul ve Yalova'da, yolculuklar dahil, 19 iş gününde çekildi. "Üst üste çekim yapıyorduk. Üç gün uyumadığımız oldu. Filmin benim için en önemli sahnesini, C Blok'u çektiğim sırada, asistanlık dönemimde yaşadığım öfkeleri, ihanetleri, bütün o pe(sansür)leri, pu(sansür)ları ve namusluları anlattığım sahneyi, bir sabah 9.00'da başlayıp ertesi sabah 5.00'te çektim!"
Ekibini ve oyuncuları oldukça zorlayan koşullardan şikayet etmiyor Demirkubuz. SEnaryoyu yazdığı zamanki duygularını çekime taşıyabilmekten hoşnut. "Film kötü olacaksa bu koşullar yüzünden değil benim yüzümden kötü olacaktır," diyecek kadar da açık yürekli.
Bugünkü kurdan hesaplandığında bile, bir film için komik sayılacak bir maliyeti var: 60 bin dolar! "Yine de çok kötü değildi. C Blok'tan daha çok paralıydık!"
Filmin kahramanı Yusuf (Güven Kıraç), hapisten çıkar. Doğup büyüdüğü kent depremde yerle bir olmuştur. Ablası ve eniştesinden başka akrabası yoktur. Onların taşındığı kente gider. Yapayalnızdır. Kaldığı otelde bir pavyon kadını olan Uğur (Derya Alabora) ve onu çalıştıran Bekir'in (Haluk Bilginer) işitme engelli kızıyla dostluk kurar. Umutsuz ve acımasız aşk öykülerinin, tıkanmış yaşamların, polis baskınlarının içinde bir yönleriyle masum kalmış kişiliklerin öyküsü "Masumiyet". Burun kıvırdığımız bir türü çağrıştırmıyor mu size de?
"Film, bir yanıyla çok arabesk oldu gerçekten. Özdeyleşerek izleyenler için tabii ki arabesk bir film. Bolca bu kullanıldı. Ama bir arabesk eleştirisi değil. Ben arabeske öyle bakmıyorum. Arabesk, Türkiye'deki en naif -hele başka varoluşları ele aldığımız zaman- en samimi varoluş biçimlerinden biri. En azından nedenleri insanın içine dayanan varoluş biçimlerinden biri. Acıya, isyana, itiraza dayanan bir varoluş biçimi. Bu bana samimi geliyor".
Orhan Gencebay'ın şarıklarnıdan Yeşilçam'ın en `dokunaklı' filmlerinden alıntılara dek arabeskle örülü bu çağdaş sinema örneği Venedik mimarisinin ana hatlarına pek yakışacak.