15.05.2025 - 14:58 | Son Güncellenme:
ZEYNEP AKTAŞ
ZEYNEP AKTAŞ- Borsada işlem gören şirketler ilk çeyrek bilançolarını açıklamaya devam ediyor. Maliyet baskısı ve dış talepteki farklılaşma, şirket bilançoları üzerindeki etkisini belirgin biçimde göstermekte. Bazı sektörlerde ihracat performansı destekleyici olurken, iç talep kaynaklı sektörlerde kırılganlığın devam ettiğini gösteriyor. Finansal hizmetler, sigorta ve altyapı yatırımlarına dayalı yapılar dikkat çekerken, üretim odaklı sektörlerde verimlilik ve maliyet yönetimi belirleyici faktör olarak öne çıktı.
2025’in ilk çeyreğinde en yüksek net kâr artışı gösteren kuruluşlar, özellikle finans sektörü ve altyapı yatırımlarıyla öne çıkan şirketler oldu. İlk çeyrek verileri aynı zamanda şirketlerin yeni bir mali yıla nasıl başladığına dair önemli ipuçları veren performans verileridir. Örneğin ilk çeyrekte en yüksek değişimi sergileyen 1000 Yatırımlar Holding’in 5 milyar TL’ye ulaşan net kârı, önceki yılın aynı dönemindeki 827 bin TL’lik kârı ile karşılaştırıldığında dikkat çekici bir sıçramaya işaret ediyor.
Maliyet ve dış talep
Bankacılık sektöründe ise yılın ilk ayları, özellikle kredi hacmindeki hareketlilik ve faiz gelirleri açısından belirleyici olma eğilimini sergiliyor.
İlk çeyrek kârlarında Garanti BBVA 25.3 milyar TL ile en yüksek kârı açıklayan firma olurken listenin başında yer aldı. Onu açık ara geriden Akbank, Yapı Kredi ve QNB Finansbank gibi kurumlar çift haneli kâr büyümeleriyle takip etti. Sigorta sektöründe Türkiye Sigorta yüzde 28’lik artışla 4.5 milyar TL kâr açıklarken sigortacılıkta sürdürülebilir büyüme çizgisine oturdu. Savunma ve altyapı gibi stratejik alanlarda ise kamu destekli projeler ve düzenli nakit akışları, şirket performanslarını desteklemeye devam ediyor. Savunma sanayiinde Aselsan, altyapı tarafında ise Başkent Doğalgaz GMYO, istikrarlı talep ve hizmet bazlı gelir modelleriyle ilk çeyrekteki pozisyonunu güçlendirdi. Bu sektörlerdeki şirketler, dalgalı piyasa koşullarına rağmen uzun vadeli sözleşmelerle korunaklı büyüme sağlayabiliyor. Kârlılığını sürdüremeyen şirketler arasında ise üretim odaklı sanayi kuruluşları öne çıktı. Makroekonomik belirsizlikler, enerji maliyetleri ve küresel talepteki oynaklık, bu alanda firmaları baskı altında bırakmaya devam ediyor.
Ford Otosan, 2024’ün ilk çeyreğine kıyasla yaklaşık 6.4 milyar TL ile daha düşük bir kâr açıkladı. Şirket özelinde hem ihracat pazarlarında yaşanan daralma hem de bazı üretim hatlarındaki geçici verimsizlikler belirleyici oldu. Ağır sanayi tarafında da benzer bir tablo dikkat çekiyor. Ereğli Demir Çelik’in yüzde 92’ye varan kâr kaybı, emtia fiyatlarındaki değişkenlik ve artan girdi maliyetlerinin sektör üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor. Bu durum, küresel çelik piyasasındaki dengesizliklerin yerli üreticilere yansımasını net bir şekilde ortaya koyuyor. Benzer biçimde Türk Traktör ve İskenderun Demir Çelik gibi kurumlar da, maliyet yapısındaki esneklik kaybı ve iç pazar daralması nedeniyle ilk çeyreği sınırlı kârlılıkla kapattı.
Yüksek enflasyon ortamında fiyatlama gücünün azalması, bu şirketlerin marjlarını sınırlayıcı etki yarattı. Sigorta sektöründe ise tablo karmaşık. Anadolu Sigorta ve Ray Sigorta’nın kâr azalışları dikkat çekiyor. Bu gelişmeler, hem üretim hem de sigorta sektörlerinde daha hassas, çevik ve dengeli bir maliyet-miktar yönetimi gerekliliğini ortaya koyuyor. İç ve dış pazar baskılarının arttığı bu dönemde, sürdürülebilirlik için operasyonel verimlilik ve stratejik esneklik her zamankinden daha fazla önem kazanıyor.
2025 ikinci çeyrek için beklenti ve göstergeler
1.Faizin yüksek seyrini koruması nedeniyle kredi ve iç talep üzerindeki etkisinin sürmesi bekleniyor.
2.Perakende ve dayanıklı tüketim sektörlerinde baz etkisinin azalmasıyla birlikte sınırlı toparlanma sinyalleri öne çıkabilir.
3.Tatil döneminin gelmesi ile hizmet ve ulaşım sektörlerinde gelir artışı bekleniyor.
4.İhracata dayalı sektörlerde Avrupa’daki ekonomik toparlanma ciro büyümelerini destekleyebilir.
5.Kurun zayıf seyri ihracatçı şirketlerin bilançolarını baskılamaya devam edebilir.
6.Savunma sanayi ve altyapı sektörlerinde kamu destekli projeler büyümeyi sürdürüyor.
7.Enerji fiyatlarındaki küresel eğilimler, sanayi sektöründe marjları etkileyen ana unsur olacak.
8.Yüksek finansman maliyetleri nedeniyle konut ve inşaat sektörü üzerindeki baskı sürebilir.
9.Yabancı yatırım ilgisi, jeopolitik gelişmelerle şekillenerek dalgalı bir seyir izleyebilir.
10.Şirketlerde bilanço sadeleştirme ve pazarlara yönelebilir.
Mevsimsellik ve kur riski nasıl etkiledi?
Bu dönemde bazı büyük şirketler ise kârdan zarara geçerek dikkat çekti. Investco Holding 3.9 milyar TL net kârını 3.5 milyar TL net zarara çevirdi. Türk Hava Yolları da, operasyonel olarak güçlü bir kapasite kullanımı sağlasa da, mevsimsel nedenler ve dışsal etkiler nedeniyle ilk çeyrekte zarar açıkladı. Ramazan ayının mart ayına denk gelmesi, İstanbul’daki olumsuz hava koşulları ve tatil hareketliliğinin ikinci çeyreğe kayması, gelir artışının sınırlı kalmasına neden oldu. Şirketin 19 milyon yolcuya ulaşması, yüzde 80’in üzerindeki doluluk oranı ve yüzde 91 zamanında kalkış performansı operasyonel açıdan güçlü bir çeyreği işaret etse de, bu başarılar finansal tabloya tam yansımadı. Teknik segmentteki büyüme potansiyeli ve yeni pazarlara açılım planları, ikinci çeyrek itibarıyla farklı bir tablo yaratabilir.
Arçelik, bu dönemde konsolide gelirini 109.1 milyar TL’ye taşıdı. Ancak bu büyüme büyük ölçüde EMEA bölgesindeki satın almalarla sağlandı. İç pazardaki satışların reel olarak yüzde 11.6 gerilemesi, yüksek faiz ortamı ve taksit sınırlamalarının etkisiyle ilişkilendirildi. FAVÖK marjı yüzde 5.3 seviyesine gerilerken, stoklardan gelen parasal kazanç dahil edildiğinde bu marj yüzde 7’ye yaklaşıyor. Şirketin Avrupa pazarında koruduğu liderlik ve APAC bölgesindeki seçici büyüme stratejileri, bölgesel çeşitliliğin katkısını öne çıkarıyor. Ancak Çinli üreticilerin düşük fiyatlı ürünleriyle artan rekabet baskısı, özellikle giriş seviyesi ürünlerde fiyatlama gücünü sınırlandırıyor. Arçelik’in tedarik zinciri yönetimi, borçlanma yapısı ve bölgesel gelir kompozisyonu, yılın ikinci yarısı için dikkatle izlenecek başlıklar arasında.
Portföy stratejisi
Koç Holding’in 1.4 milyar TL net zararı, portföyündeki segmentlerin performans ayrışmasına işaret ediyor. Otomotiv ve dayanıklı tüketim tarafındaki zararlar, finans ve enerji segmentlerinin katkısıyla dengelenemedi. Enerji gelirlerinin yüzde 31’e ulaşması ve solo bazda net 1.05 milyar dolarlık nakit pozisyonu, holdingin bilanço direncini ortaya koyuyor. Net aktif değer iskontosunun yüzde 36 seviyesinde olması, piyasadaki temkinli yaklaşımı yansıtıyor. Yönetimin M&A projeleriyle ilgilenmeye devam etmesi, kaynakların stratejik kullanımına öncelik verildiğini gösteriyor. Temettü gelirlerinin geçen yıla göre yüzde 49 düşmesi ise iştirak bazlı getiri akışında kırılganlığın devam ettiğini gösterdi.
2025’in ilk çeyrek sonuçları, şirketlerin sadece bugünkü finansal durumunu değil, aynı zamanda değişen koşullara ne ölçüde uyum sağlayabildiklerini de ortaya koydu. Sektörel dağılımlar, benzer konjonktürde dahi farklı sonuçlar üretilebileceğini gösterdi. Bu nedenle finansal tablolar, sadece kazanç veya kayıp kalemleriyle değil, altında yatan strateji, uygulama kabiliyeti ve esneklikle birlikte değerlendirilmeli. İlk çeyrek, özellikle değişken makroekonomik ortamda kararların hızla yeniden gözden geçirilmesini gerektiren bir dönem oldu. İkinci çeyrekte bu verilerin nasıl stratejiye dönüştürüleceği, şirketlerin uzun vadeli konumunu belirleyecek.
2025 ilk çeyrekten 13 stratejik tespit
1.Finans sektörü ilk çeyreğin en istikrarlı ve yüksek kârlı alanı oldu.
2.Altyapı ve sigorta şirketleri kârlılığını sürdürülebilir gelir modelleriyle destekledi.
3.Otomotiv ve demir-çelik gibi üretim ağırlıklı sektörlerde kâr kayıpları belirginleşti.
4.Zarardan kâra geçen şirketlerin çoğu, gayrimenkul ve gıda sektörlerinden geldi.
5.Arçelik gibi çok uluslu şirketlerde, ciro büyümesi kârlılık ile paralel ilerlemedi.
6.Kur dalgalanmaları ve enflasyon muhasebesi, bazı şirketlerde parasal kazanç etkisi yarattı.
7.Türk Hava Yolları gibi operasyonel olarak güçlü şirketler mevsimsellikten etkilendi.
8.Holdinglerin konsolide bilançoları, segmentler arası performans farkları nedeniyle baskı altında.
9.Sigorta sektöründe hasar/prim dengesi bozuldu, kârlar aşağı çekildi.
10.İlk çeyrekte iç talep kırılganlığını korudu.
11.Yatırım bankaları ve kalkınma bankaları proje finansmanındaki artışla öne çıktı.
12.Enerji segmenti, bazı holdinglerde gelir dağılımı içindeki ağırlığını artırdı.
13.Sektörler arası farklar sadece büyüme hızında değil, kârlılık kalitesinde de derinleşti.