Milliyet ExecutiveYeni dünyanın yeni kuralları

Yeni dünyanın yeni kuralları

15.05.2025 - 14:49 | Son Güncellenme:

Sevgili CEO’lar farkında mısınız? Küresel ekonomide bir şeyler değişti; yeni bir dönem başladı... İş, yeni dönemin adını koymaya ve kurallarını anlamaya kaldı. Şirketlerin önündeki temel görev, yatırım ve operasyon planlarını bu yeni dönemin gerekliliklerine göre yeniden dizayn etmek ve stratejilerini buna göre yeniden şekillendirmek.

Yeni dünyanın yeni kuralları

SERVET YILDIRIM- Ekonomideki dönüşüm sadece sayısal göstergelerle sınırlı değil; sistemin ruhu değişiyor. Ekonomist Nouriel Roubini bu süreci “istikrardan düpedüz kaosa geçiş” olarak tanımlıyor. Roubini bu değişimi “Stabilite döneminden belirsizliğe, istikrarsızlığa doğru gidiyoruz. Bu dümdüz kaos. Kim haklıdan kim kuvvetliye gidiyoruz. Orman kanunu geçerli” sözleriyle yorumluyor ama Roubini’nin “orman kanunu” dediğine ben “orta çağa dönüş” diyorum. Devletin ön planda olduğu, dış ticaret fazlasının esas alındığı, korumacılığın yükseldiği bir yapı.

Haberin Devamı

Neo-merkantilist

Bugün küresel ekonomiye şekil vermeye başlayan politikalar, 1600 ve 1800 yılları arasında küresel ekonomiye damgasını vuran “merkantilizm” döneminde uygulananlardan çok farklı değil. Gümrük duvarları yükseliyor, yerli üretim teşvik ediliyor, stratejik sektörlerde devlet müdahaleleri artıyor. Neo-merkantilist bu yapıda, şirketlerin devletle daha yakın ilişkiler kurması ve ulusal önceliklerle uyumlu hareket etmesi önem kazanıyor.

Merkantilizmde amaç devletin zenginliğini altın ve gümüş gibi değerli madenlerle artırmaktı. Bunun için ihracatı artırmayı ve ithalatı azaltmayı öngörüyordu. Yani dış ticaret fazlası verilmeliydi ki, hazineye altın girsin. Araç olarak gümrük vergileri, ithalat yasakları, yerli üretim teşvikleri gibi unsurlar ve devletin aktif rolü vardı. Bir de güçlü bir orduya ihtiyaç duyulurdu. Çünkü güçlü bir ekonominin yolu kolonileşmekten geçiyordu. Bireylerin çıkarlarının çok fazla önemi yoktu, devletin ya da sarayın çıkarları ön planda tutulurdu. Milliyetçilik ve korumacılık öne çıkardı.

Haberin Devamı

Stratejik sektörler

Araya, 18’inci yüzyıldan itibaren ekonomilerin müdahale olmadan kendi kendine dengeye geleceğine inanan klasik liberal iktisatçı politikalar girdi. “Görünmez el”in yardımıyla serbest piyasanın kendi kendine dengesini kuracağını düşündükleri için “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” dediler.

Ancak, 1929 krizinde iktisatçı John Maynard Keynes, bu yaklaşımın krizlerde işe yaramadığını ve talebin yetersiz olduğu hallerde piyasaların kendi kendini toparlayamayacağını görünce devletin aktif müdahalesini önerdi. Öneri kriz ortamında çaresiz kalan yönetimlerce kabul gördü; kamu harcamaları artırıldı, maliye politikası etkin bir şekilde kullanılarak vergiler düzenlendi, etkin para politikası kullanımı ile faizler kontrol edildi.

Ardından orta çağın merkantilizmi, 20 yüzyılda karşımıza makyajlı bir şekilde neo-merkantalizm olarak çıktı. Arada krizlerde Keynesyen yaklaşım ya da zaman zaman liberal politikalar uygulansa da neo-merkantalizm bu yüzyılda da varlığını sürdürdü. Son dönemde ise hegemonyasını artırarak, hakim ideoloji haline geldi.

Haberin Devamı

Bu yeni dönemin özelliği gümrük vergileri, kotalar, “yerli malı” kampanyaları, yerli sanayinin desteklenmesi için teşvikler, vergi indirimleri, devlet destekli yatırımlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu dönemde devletler ekonomide etkin rol oynamaya çalışıyorlar; stratejik sektörlerde sahipliği artırmaya çabalıyorlar.

Şirketler neler yapabilir?

*Yeni dönemde siyasi riskler artacak, regülasyon takibi ve uyumu daha da kritik bir hal alacak. Şirketlerin uyum bölümlerinin profili yükselecek.

*Ticaret savaşlarının artacağı, malların sınırları aşmakta zorlanacağı yeni dönemde ihracat eskisi kadar kolay olmayacak. Maliyetler artacak, duvarlar daha da katılaşacak.

*Dolayısıyla ihracata dayalı büyüyen şirketlerin işleri sıfırlanmasa da zorlaşacak. Bu nedenle ağırlıklı ihracat odaklı çalışan şirketlerin, ana pazarlarına mal satmak yerine bu pazarlarda yerinde üretimi dikkate aldıkları bir dönem başlayabilir. Yan, “Üret ve ihraç et” modeli yerine, “orada üret, orada sat” modeli öne çıkıyor.

Haberin Devamı

*Globalleşme devam edecek ama yerelleşmenin önemi artacak. Yerel tüketicinin tercihlerini dikkate almayan küresel markalar zorlanacak.

*Sermaye ve malların dolaşımı eskisi kadar akışkan olmayabilir.

*Emeğin dolaşımı tarafında da bazı şeyler değişecek. Yetenek hırsızlığı artacak, şirketlerin özellikle dijital teknoloji gibi alanlarda yetenekleri bünyede tutması daha da zorlaşacak. Yüksek nitelikli insan kaynağı, özellikle yapay zeka, veri analitiği ve yazılım alanlarında küresel ölçekte kıyasıya rekabet söz konusu olacak. Yetenekleri elde tutmak için sadece maaş değil, esnek çalışma, amaç, anlamlı işler ve gelişim imkanları sunmak şart.

*Bu dönemde sınır ötesi iş birliklerini daha fazla dikkate almak gerekebilir. Tek başına küresel pazarlarda ayakta kalmak zorlaşıyor. Yerel ortaklıklar, ortak yatırımlar ve teknoloji paylaşımı gibi modeller, maliyetleri azaltmak ve pazara girişte hız kazanmak için önemli hale geliyor. Ortak arayışı daha önemli hale gelebilir. “Doğru ortaklıklar”la yeni pazarlarda imkan yaratmak yeni fırsatlar sunabilir.

Haberin Devamı

*Yüksek maliyet ortamında verimlilik daha kritik olacak. Verimlilik sağlayamayanın ayakta kalması zor olacak. Verimlilik artışının yolu ise tedarikçiden müşteriye kadar olan zincirde yer alan tüm paydaşlarla entegre çalışmayı zorunlu kılıyor.

*Silo bazlı organizasyonlar yerine çevik (agile) organizasyon yapılanması yeni döneme daha uygun olabilir. Böylece, şirketler daha esnek olma ve gelişmelere daha hızlı uyum gösterme kabiliyetini kazanabilirler.

KEŞFETYENİ
27 yıl sonra 'Ruhsar' itirafı! 'Sezen Aksu’yu ben eledim'
27 yıl sonra 'Ruhsar' itirafı! 'Sezen Aksu’yu ben eledim'

Cadde | 15.05.2025 - 13:13

Ünlü oyuncu Hande Ataizi, 90'ların fenomen dizisi "Ruhsar"la ilgili yıllar sonra dikkat çeken bir açıklama yaptı.

Yazarlar