;
Oynatma Listesi
HABERLER

İşlerinden istifa edip, karavan hayatına geçen çift, Türkiye'yi geziyor

Konya'da 3 yıl önce evlenen ve düğünden sonra işlerinden istifa eden ziraat mühendisi Ömer Türkoğlu (32) ve okul öncesi öğretmeni Büşra Türkoğlu (32) çifti, altın takıları satıp aldıkları minibüsü karavana çevirip Türkiye'yi geziyor. Düğünde gelin arabası olarak karavan kiraladıklarını belirten Büşra Türkoğlu, "Penceremizde hangi manzarayı açmak istiyorsak, orayı açıyoruz. Bugün şurada uyanalım diyoruz ve kontağa basıyoruz. Belki güzel bir dağ manzarasında, deniz manzarasında, baraj manzarasında uyanıyoruz'' dedi.

 

 

Büşra ve Ömer Türkoğlu çifti, 3 yıl önce dünya evine girdi. Düğünde gelin arabası olarak kiraladıkları karavanı tercih eden Türkoğlu çifti, daha sonra altın takılarını satıp minibüs satın aldı. Önce çalıştığı şirkette sorun yaşayan Ömer Türkoğlu, istifa etti. Ardından da eşini de işinden istifa etmesine ikna edip, satın aldıkları minibüsü karavana çevirip, Türkiye'ye gezmeye başladı. Yılın 4 mevsimi boyunca hayatlarını karavanda geçiren çift, şu ana kadar 50 ili gezdi.

 

‘GELİN ARABAMIZ BİLE KARAVANDI’

 

Karavan hayatını hep uç noktada hayal ettiklerini söyleyen Ömer Türkoğlu, “Karavan hayatı hayalimiz, çocukluktan beri vardı; ama hep bir uç noktada duruyordu. Düğünümüzde gelin arabamızı bir karavan olarak seçtik. Kiralık bir karavandı. Bir haftalık bu karavanla bir tura çıktık ve karavana olan sevdamız arttı. Bu hayali gerçekleştirmek istedik ve ilanlara bakıp araç araştırmaya başladık. Tatilden döndükten sonra karavan için bir minibüs satın aldık. Satın aldığımızın ertesi günü de ben iş yerinden istifa ettim. İş yerimde bir anlaşmazlık yaşadım. Ondan dolayı istifamı verdim. Minibüsü de almış bulunduk karavan için bunu bir fırsata çevirelim dedik. Bu fırsat esnasında da eşimi de istifa etmeye zorladım. 'Sen de yardım et beraber karavanı hızlıca bitirelim. Bir tura çıkalım. Daha sonra turdan gelince çalışmaya tekrar başlarız. Yeni iş buluruz.' dedim. Ama yaklaşık 3 sene oldu, biz yeni iş bulamadık” dedi.

 

‘BAZEN LİMON, BAZEN DE DOMATES TOPLUYORUZ’

 

Türkoğlu, “Bizim kendi evimiz vardı. Evimiz kiraya verdik. Onun gelirleriyle minimalist bir hayat sürerek geçimimizi sağlayabiliyoruz. İki kişi olduğumuz için bize fazlasıyla yetiyor. Ama bazı noktalarda harcamalarımız yüksek noktalara çıkıyor. Bu noktada da gittiğimiz bölgelerde yevmiyeli olarak çalışmaya gidiyoruz. Yeri geliyor Mersin'de limon topluyoruz, yeri geliyor Antalya'da domates topluyoruz, yeri geliyor Konya'ya dönüyoruz babamızın çapa makinasını alıp çevredeki başka bahçelere ücret karşılığında çapa yapmaya gidiyoruz. Ailemizin yetiştirdiği biberleri, domatesleri turşuya ve sosa çeviriyoruz. Gittiğimiz, gezdiğimiz yerlerde bunları satıp çevirip bir maddi ek gelir sağlıyoruz. Biz bu yaşamı sevdik. Bu yaşamdan da devam edeceğiz ve vazgeçmeyi hiçbir şekilde düşünmüyoruz” diye konuştu.

 

‘İLK KARAVANIMIZI DÜĞÜNDE TAKILAN ALTINLARLA YAPTIK’

 

Ailelerinin ilk etapta bu fikre karşı çıktığını söyleyen Büşra Türkoğlu, “En büyük temelimiz düğünde takılan altınlarımız olmuştu. İlk karavanımızı düğünde takılan altınlarla yapıp gezmeye, Türkiye turuna çıktık. Ege, Akdeniz, Karadeniz birçok bölgeleri gezdik. Normalde evlenmeden önce ben de karavanlara çok meraklıydım. Bir insanın kendi başına karavan yapabileceğini hiç tahmin bile edemezdim. Karavanda gezerken tek kaygımız suyumuz bitecek mi? Bu güzelliği de susuzluktan dolayı bırakmak zorunda kalacak mıyız? Bunlar oldu. En büyük kaygımız bu. Ailemiz en başta karşı çıktı. Çünkü evlenen insan ne yapması gerekiyor? İşte altınlarıyla mal alması gerekiyor, çocuk yapması gerekiyor. Biz aslında ailelerimize karşı bir başkaldırış sergiledik. Birazcık standart evladın dışına çıktık. Onun haricinde alıştılar. Gayet mutlular ve takdir ediyorlar” ifadelerini kullandı.

 

‘KENDİMİZİ TRİLYONER GİBİ HİSSEDİYORUZ’

 

Büşra Türkoğlu, “Kendimizi bir trilyoner gibi hissediyoruz. Penceremizde hangi manzarayı açmak istiyorsak, orayı açıyoruz. Bugün şurada uyanalım diyoruz ve kontağa basıyoruz. Belki güzel bir dağ manzarasında, deniz manzarasında, baraj manzarasında uyanıyoruz. Manzaramızı kendimiz seçtiğimiz sürece biz bir trilyoneriz. Bir sloganımız da var. 'Bizim tekerimizin bastığı her yer evimiz.' Biz sosyal medya hesaplarımızda bir defter olarak kullanıyoruz. Orası bizim bir anı defterimiz. Gezdiğimiz yerleri hem kampsever kişilerle hem karavanseverlerle paylaşıyoruz. Hem de kendimize bir anı biriktirmiş oluyoruz. Bundan seneler sonra kendi videolarımıza dönüp baktığımızda neler yaşamışız, neler yapmışız, o anlar bir canlansın istiyoruz. Bizim için sosyal medya, bir hatıra defteri. Aynı zamanda da deneyimlerimizi paylaştığımız bir mecra olmuş oldu” dedi.

GÜNCELLENME
DETAYLARI GÖSTER