Oynatma Listesi
HABERLER

Osmanlı sarayına da giren 150 yıllık sır! Terletmesin diye Karadeniz'de yıkanıyor

Çoğumuzun adına aşina olduğu, tarihi yıllar öncesine dayanan Şile bezi Osmanlı padişahlarının da gözdesiydi. Rahatlığı ve hafif oluşuyla ünlenen bu kumaşın ardındaki sır ise Karadeniz'in tuzlu suları ve Şile sahillerinin kumlarında saklı.

Geçmişi 150 yıl öncesine dayanan Şile bezi İstanbul'un coğrafi işaretli ilk ürünü olmasıyla biliniyor. Uzmanlar ise rahatlığı ve hafifliğiyle ön plana çıkan Şile bezinin sırrının Karadeniz'de saklı olduğunu söylüyor.

Bu nedenle uzun yıllardır ahşap tezgahlarda dokunan kumaşlar önce Karadeniz'in tuzlu sularında yıkanmış, sonra da Şile’nin kumlarında kurutularak bugünlere kadar gelmiş.

Şile bezi üretimi ve tarihine dair tüm detaylar geçtiğiniz günlerde 33'üncüsü düzenlenen Uluslararası Şile Bezi Kültür ve Sanat Festivali'nde paylaşıldı.

Festivalde en dikkat çeken an ise Şile bezinin geleneksel hazırlanma sürecinin Ala Kadınlar Plajı'nda kurulu ocak ve tezgâhlarda anlatılması oldu.

Şile bezinin sahip olduğu ünün ardındaki tarihi ve titiz üretim sürecini 'Ritüelleriyle Şile Bezi' etkinliğine katılan İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi, Kültürel Mirası Koruma ve Doğal Boya Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Recep Karadağ ve Şile Dokuma Ustası Ayşe Taşpınar ile konuştuk.

Şile bezinin içinde elyaf ve polyester gibi sağlıksız ve rahatsız edici maddelerin bulunmadığını belirten Prof. Dr. Karadağ, bu sebeple Şile bezinin özel olduğunu söyledi.

Dokuma Ustası Ayşe Taşpınar ise Karadağ’ın sözleri üzerine Şile bezinin dürümcüklü ve haşıllı olmasının Şile bezini özel kıldığının altını çizerek, "Dürümcüklü yani kıvrak iplik olduğundan dolayı gözenekler açık oluyor.

Bu da vücutta elektrik akımını sağlıyor ve terleme yapmıyor. Daha rahat kullanıyorsunuz. Yazın terlemiyor, kışın da üşümüyorsunuz" ifadelerini kullandı.

Şile bezinin 18'inci yüzyılda padişah kaftanlarının iç astarında kullanıldığına da dikkat çeken Prof. Dr. Recep Karadağ, Şile bezinde boya bitkilerinin kullanımının önemli olduğunun altını çizdi.

Boya bitkilerinin M.Ö. 4 bin yıllarından 1856'ya kadar geldiğini söyleyen Karadağ, "1856'da sentetik boyaların keşfiyle beraber yavaş yavaş kullanılması seyrekleşiyor.

Boya bitkilerinin adı yöreden yöreye değişiyor. Mesela rubia çiçeği kumaşa kırmızı renk verir. Şile'de kökboya, Ankara'da yapışkan otu deniyor. Bunun dışında sarı, kahverengi tonu veren bitkiler de var. Sarı için papatya kullanılır. Kahverengi için ceviz kabuğu kullanılır" dedi.

Şile bezinin Karadeniz'de yıkanmasının sebebinin fikse denilen tekstilde boya sabitleme aşamasından kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Karadağ, "Fikse boyanan ürünün ışıkta solmaması, yıkandığı zaman boyasının çıkmaması ve sürtündüğü zaman renginin gitmemesi için yapılan bir işlem.

Karadeniz'in magnezyumdan oldukça zengin ve mineralinin fazla olması da kumaşa daha kolay fikse yapılmasını sağlıyor" açıklamasını yaptı.

Şile bezi dokuma ustası Ayşe Taşpınar ise bezin Karadeniz'de yıkanmasının nedenini şu sözlerle aktardı:

"Şile bezini denizde yıkamamızın nedeni Karadeniz'in yapısından kaynaklanıyor. Denizde yıkadığınız zaman bez terlemeyi daha iyi engeller hale geliyor.

Kuma serdiğiniz zaman da gözenekler daha açık oluyor. Deniz suyunda yıkanıldığı zaman bez daha efil efil oluyor. Bu yöntemi atalarımız 150 yıldan fazladır kullanıyor."

GÜNCELLENME
DETAYLARI GÖSTER