Pazar ‘Ayça’nın adını yaşatmak görevimiz’

‘Ayça’nın adını yaşatmak görevimiz’

16.10.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:

20 yaşında aramızdan ayrılan konservatuvar öğrencisi Ayça Gökdeniz’i, çocukluğundan bu yana viyolonsel eğitmeni olarak yakından tanıyan Dilbağ Tokay anlatıyor.

‘Ayça’nın adını yaşatmak görevimiz’

CEYDA ULUKAYA- Ayça Gökdeniz, 20 yaşında parlak bir konservatuvar öğrencisiydi. Küçük yaşta fark edilen yeteneği çalışkanlığıyla buluşmuş, hayallerine bir adım daha yaklaşmak üzere başvurduğu Berlin’deki ünlü Barenboim-Said Akademisi’nden kabul almıştı. Ancak ne yazık ki, geçtiğimiz hafta geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı. Onu, ortaokul yıllarından itibaren viyolonsel eğitmeni olarak en yakınındaki isimlerden biri olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı öğretim üyesi Dilbağ Tokay’dan dinliyoruz:

Haberin Devamı

“Bursa’da doğan, ilkokul döneminde ailesiyle birlikte İstanbul Balat’a yerleşen Ayça, annesi Barış İçin Müzik Vakfı’nda işe girip kızını da yanında vakfa götürdüğünde tanışıyor müzikle. Orada müzik eğitimine akordeonla başlıyor, ardından viyolonsele yöneliyor ve viyolonsel sanatçıs Çağlayan Çetin’in yeteneğini fark edip, konservatuvara yönlendirmesiyle devam ediyor. Ayça’nın konservatuvarımız bünyesinde ve pek çok salonda konseri oldu, birlikte yarışmalara hazırlandık, Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve İtalya’dan ödüller kazandı. Lisans birinci sınıf öğrencimizken, Berlin’de ünlü piyanist ve orkestra şefi Daniel Barenboim’in kurduğu, Edward Said’in de adını taşıyan Barenboim-Said Akademisi’nin sınavına girdi ve başarılı bulunup, tümüyle burslu olarak okula kabul edildi. Her öğrenciyi baştan sona destekleyen, müzik eğitiminde fırsat eşitliği misyonuna sahip olan bu okul, Ayça’nın kendi koşullarıyla gidebileceği yegane adreslerden biriydi. Hayatının bu gencecik döneminde Ayça’mızı maalesef kaybettik. Okulumuz, ülkemiz, ailesi, arkadaşları, hocaları ve tüm sevenleri için büyük bir kayıp, hepimiz çok üzüntülüyüz.”

Haberin Devamı

‘Ayça’nın adını yaşatmak görevimiz’

Benyamin Sönmez’in çellosuyla

Tokay, aynı zamanda Ayça’nın bir röportajında “Başıma bir şey gelse ailemden sonra ilk arayacağım insan” diye bahsettiği isim. Aralarında bir öğretmen-öğrenci ilişkisinden çok daha fazlası olduğunu anlamak zor değil. “Bizim tüm öğrencilerimizle aramızda çok özel bir bağ var” diyor:  “Ülkemizde en uzun eğitim, orta, lise ve üniversite eğitimiyle 12 yıllık süreci kapsayan konservatuvarlarımız. Tüm bu süreç boyunca enstrüman derslerimiz, hoca ve öğrenci olarak teke tek gerçekleşiyor. Hocalar öğrencilerinin hayatının pek çok noktasına temas etmiş, sevincini ve mücadelesini beraber yaşamış oluyor. Ayça’nın evrensel bir dil olan müzikteki başarısı, hem sınıf arkadaşları hem de alt dönem öğrencilerimize umut veren bir yoldu. O, pek çok gence, hayatta her şeyin mümkün olabildiğini kanıtladı. Ben hiçbir mücevherin kendini fark ettirmeden yaşayacağına inanmıyorum. O parıltı muhakkak keşfediliyor, iyi ve güzel olana kimse duyarsız kalmıyor. Tam da bu nedenle, hayatı boyunca Ayça’ya destek olan çok güzel insanlar oldu. Elindeki enstrüman, yine çok genç yaşta kaybettiğimiz, ülkemizin en parlak çellistlerinden Benyamin Sönmez’e aitti. Kontrabas sanatçısı abisi Mehmet Sönmez, kardeşinin çellosunun genç bir yetenekle buluşmasını istediğinde, kendisini Ayça’yla tanıştırdım ve aralarında kelimelere dökülmesi güç bir bağ oluştu. Ayça başarı dolu yolculuğuna, Benyamin Sönmez’in de anısını yaşattığı bu enstrümanla kavuştu. Kendisini geliştirmek için burslu olarak kabul edildiği Bodrum Gümüşlük Festival Akademisi ve Prof. Filiz Ali’nin kurucu ve yöneticisi olduğu Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi’nde, uzman çellistlerle çalışma fırsatı buldu. Yabancı dil öğrenimi için, kıymetli dostlarımızdan farklı destekler alan Ayça’mızın ömrü, ne yazık ki tam da bu kazanımların meyvelerini toplayacağı çağda sonlandı.”

Haberin Devamı

‘Ayça’nın adını yaşatmak görevimiz’

Hayali orkestra üyesi olmaktı

Haberin Devamı

Tokay, Ayça’nın en büyük hayalinin ise orkestrada çalmak olduğunu anlatıyor: “Berlin Filarmoni gibi iyi bir orkestranın bir üyesi olmaktı hayali. Ayça, toplu çalışmalardan keyif alırdı. Bunu, birlikten aldığı kuvveti yaşama isteği olarak görüyor, tam da onu yansıtan bir hayal olarak yorumluyorum.”

Ayça Gökdeniz’in bu kadar genç yaşta aramızdan ayrılması ne kadar üzücüyse, gelecekte onun hikayesini yaşatmak adına atılacak adımlar da o kadar güçlü bir teselli. Tokay, “Ayça’yı bu noktaya getiren destekler hepimiz için çok anlamlıydı, gelecekte benzeri desteklerin onun adıyla yaşayacağına inancım sonsuz. Konser ve çeşitli burslarla Ayça Gökdeniz’in adını yaşatmak bizim bundan sonraki görevimiz” diyor.