Pazar Çağan Irmak'la önce röportaj yaptı sonra filminde oynadı

Çağan Irmak'la önce röportaj yaptı sonra filminde oynadı

16.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yakında vizyona girecek olan "Ulak"ta rol alan Feride Çetin: Set muhabirliği yaparken Çağan Irmak'la röportaj yaptım. Bana yeni filminden bahsetti. Bir yıl sonra telefonum çaldı, arayan Irmak'tı. 'Ulak'ta oynamamı istedi. Çığlık attım

Çağan Irmakla önce röportaj yaptı sonra filminde oynadı

axpaz021.jpg "İki Genç Kız" filmiyle tanınan Çetin 25 Ocak'ta vizyona girecek, önemli bir politik alt metni olan, fantastik gerilim "Ulak"ta Havva'yı oynuyor. "Yönetmen Çağan Irmak'la, Çetin Tekindor, Şerif Sezer, Hümeyra ve Yetkin Dikinciler gibi isimlerle çalışmak sinema mastırımın üzerine doktora yapmak gibiydi" diyor. İstanbul Üniversitesi Sinema Bölümü mezunu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde sinema mastırı yapmış. Bir oyuncunun entelektüel olmasına gerektiğine inanıyor. Rol aldığı "Hatırla Sevgili" dizisinin çekimlerinden arta kalan zamanda kitap okuyor, film izliyor. İspanyolca kursuna gidiyor. Sinema dergilerine film tanıtımı yazıları yazıyor. Kısa filmler çekiyor. "Film çekmek içimi temizliyor" diyor. Randevu verdiği kafeye ondan erken vardım. Kapıdan girenleri görebileceğim bir koltuğa yerleştim. Feride Çetin ancak menajerine röportaj hakkında bir şeyler söylerken çekti dikkatimi. Röportaj lafını duymasam tanıyamayacaktım onu. "Ben buradayım" diyen kadınlardan değil. Zaten kendi de "Bir oyuncu set dışında görünmez olmalı" diyor. "İki Genç Kız"da oynadıktan sonra iki yıl sinema dergilerinde set muhabirliği yaptım. Film için saçımı değiştirmiş, sekiz kilo almıştım. Eski halime dönünce setlerde beni kimse tanımadı. Çağan Irmak'la röportaj yapmak üzere "Babam ve Oğlum"un setine gittim. Sete girer girmez beni tanıdı. O gün onun nasıl bir yönetmen olduğunu gördüm. Bir oyuncu çekimlerde kendini yalnız hisseder, "Acaba yapabilecek miyim? İyi miyim?" der. Irmak, oyuncularına kendilerini güvende hissettiriyordu. O an içimden "Keşke bu adamla çalışsam" dedim. "Ulak"ta oynama teklifini bizzat Çağan Irmak'tan mı aldınız? "Bir sonraki projeniz nedir?" soruma cevap verirken bahsetti. Röportajdan yaklaşık bir yıl sonra bir arkadaşımla Çağan Irmak'tan konuşurken telefonum çaldı. Arayan Irmak'tı. "Röportajda bahsettiğim filmde oynamak ister misin?" dedi. Çığlık atmaya başladım. O günlerde "Ulak" adlı bir film çekeceğini söylemiş miydi? "Havva'nın aklı geri ama ona geri zekalı demek istemiyorum" "Ulak" zamansız ve mekansız bir öykü üzerine kurulu. İnsanın hislerine, inançlarına hitap ediyor. Ben hikayenin geçtiği köyde yaşayan Havva'yı oynuyorum. Havva'nın aklı biraz geri. Ama ona geri zekalı demek istemiyorum. Seviyorum rolümü çünkü. Havva aklı geri olsa da her şeyin farkında. Başına kötü şeyler geliyor, kötü muamele görüyor. Ve bu yaşananların ardından hayatından vazgeçmeye çalışıyor.Şu ana kadar hep güçlü kadınları oynadım. "Ulak"ta ilk kez zayıf bir kadını oynuyorum. Rolünüzden bahsedelim biraz da... Irmak'a "Rol üzerine çalışmalıyım" dedim. Kabul etmedi. Sonra öğrendim ki tüm oyunculara "Rolünüzün üzerinde çalışmanızı istemiyorum" demiş. Çağan Irmak doğal tepkileri kullanmasını seviyor. Eğer rol için çalışsaydım çok basmakalıp bir şey ortaya çıkabilirdi. Zihinsel özürlü bir kızı oynamadan önce herhangi bir gözlem, ön çalışma yaptınız mı? "Babam 'Bunca yıl bunun için mi okudun?' diyor" Kamerayı tanıyorum. Işığın nasıl kurulduğunu, ışığı nereden alacağımı biliyorum. Kamerayı seviyorum diye kamera beni seviyor. Sokakta kimsenin dikkatini çekmem, beni tanıyan çıkmaz. "İki Genç Kız"da yönetmenimiz Kutluğ Ataman "Feride nasıl bir gör" diye oyuncu koçu İpek Bilgin'i çağırmıştı. Bilgin dedi ki "Sende sahne ışığı var. Kameranın önüne geçtiğinde başka bir şey oluyorsun". Sinema yazarı Alin Taşçıyan sizin için "Güzel kadın kontenjanından değil, sinemayı çekirdekten bilen akıllı ve yetenekli kadın kontenjanından oyuncu oldu" diyor. Sinema eğitimi almış olmanızın size getirisi ne oldu? Ortaokulda, lisede okul birincisiydim. Ben biraz çılgın bir kızdım, birinci oluyordum çünkü bu sayede disiplin cezası almıyordum, beni okuldan atmıyorlardı. Ezber yapıp yapıp sınavlara giriyordum. Lise sonda Boğaziçi Üniversitesi'ni kesin kazanacağım derken olmadı. Son aylarda sınava çalışamadım. Ablam tercih formuma bakarken 10'uncu tercihimin olmadığını görünce İstanbul Ünivesitesi Sinema Bölümü'nü yazmış. Orayı kazandım. Şimdi "Kamerayı seviyorum" diyorsunuz ama sinema eğitimi alma gibi bir hayaliniz yokmuş. Politikacı olmayı istiyormuşsunuz. Sakarım biraz. Evde, yeni cilalanmış yerde yürürken kaynar suyu başımdan aşağı döktüm. Tedavi oldum. Derslere ağırlık veremedim. Niye çalışamadınız sınava? Çünkü ailem bir yanma halinde nasıl ilkyardım yapılacağını biliyordu. Allah'ın sevgili kuluyum, alt katımızda doktor da vardı. Sonra yüzüme domuz yağı sürüldü. Balkanlar'dan özel bir solüsyon getirildi. Ve hiç iz kalmadı. Yüzünüzde hiç yanık izi yok. Sinirden haberi aldığım telefonu kırdım. Okulu bırakacağım deyip tekrar sınava hazırlanmaya başladım. Babam "Bir şans ver, bir yıl idare et" dedi. Babasına aşık kızlardanım, kabul ettim."Madem idare deceğiz" diyerek, Mimar Sinan Üniversitesi'nin arşivine gidip sinema tarihinin klasiklerinden 200-250 film izledim. Ve hayatım değişti... Dedim ki "Ben insanların hayatında bir şeyleri değiştirmek istiyorsam sinemayla yapabilirim bunu. Politika yalan dolu. Sanat ise insanları özgürleştiriyor". Peki, sinema bölümünü kazandığınızda "Nerden çıktı bu bölüm?" dediniz mi? "Bunca yıl bunun için mi okudun?" diyor. O benim gazeteci veya yönetmen olacağımı sanıyordu. Ama ben oyunculuğu seçtim. Sanırım beni yavaş yavaş anlayacak. Oyunculuğum hakkında söylenenler genelde beni pek etkilemiyor. Ama ailemin düşüncesi çok önemli. Beğenmiyorlar... Babanız oyuncu olmanıza ne dedi? "Kızım sen bize yalan söylemişsin" Kısa filmler çekiyordum o dönem. Kutluğ Ataman'ın asistanı olabilir miyim derken filmde başrol oyuncularından biri oldum. Meğer benim o telaşlı, gergin hallerimi kameraya almışlar. Görüşmeye çağırdıklarında "Yaşasın kısa filmlerimi beğendi herhalde" dedim. O beni Behiye yaptı. Ataman'a "Sizinle çalışırım ama bir sonraki filmde asistanın olmama söz verirseniz" dedim. Söz verdi ama film bittikten sonra "Oyunculuk yaparak sinema hakkında çok daha şey öğrenirsin. Kameramanın, ışıkçının, yönetmenin nasıl çalıştığını çok iyi görürsün" dedi. Üniversite tercihiniz gibi "İki Genç Kız"da rol almanız da bir tesadüf eseriydi. Siz kamera arkası için başvurmuşken kendinizi bir anda önünde bulmuştunuz. Hayır. Yine denedim. Birkaç yönetmene asistanları olmak için başvurdum. Kimse kabul etmedi. Filmi izlemişler. "Sen oyunculuk yapmalısın" dediler. Bunun üzerine asistan olma konusunda pes ettiniz mi? Beni pek tanıyan çıkmıyor. Benimle ilk kez tanışan birine oyuncu olduğumu söylemiyorum. Arkasından pek çok soru geliyor çünkü. "Hadi canım o musun? Dizideki adam nasıl biri?" gibi. "Sinemacıyım ya da gazetecilik yapıyorum" diyorum. Komşularıma da söylemedim. Geçenlerde komşum beni dizide görüp tanımış. "Kızım bize yalan söylemişsin" diye sitem etti. "Hatırla Sevgili"de rol alıyorsunuz. Artık sokakta daha sık "Siz o değil misiniz?" sorusuyla karşılaşıyorsunuzdur.