Pazar Kara kuzuların Gara Guzu’su

Kara kuzuların Gara Guzu’su

26.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ataç ve Akgonca Besi çifti, Türkiye’nin ilk yerel birası Gara Guzu’nun üreticileri. Ataç Besi biraları için bu ismi seçmelerinin nedenini şu sözlerle anlatıyor: “Biz de ailelerimizin ‘gara guzu’larıyız. Sürüden biraz ayrıyız”

Kara kuzuların Gara Guzu’su

İngilizcede “craft beer” olarak bilinen el yapımı yerel biranın Türkiye’deki ilk üreticileri Akgonca ve Ataç Besi, Muğla’nın Yeşilyurt kasabasında mütevazı bir hayat yaşıyor. Yıllarca Fransa’da ve İstanbul’da çeşitli mesleklerde çalışan 40’lı yaşlardaki karı-koca, 2010 yılında Atak Alkollü Alkolsüz İçecekler Şirketi’ni kurdu. Şirketin ilk ürünü ise İstanbul, İzmir ve Ankara’da oldukça meşhur olan Gara Guzu isimli bira. Sadece malt, tuz, baharat ve şerbetçiotundan üretilen Gara Guzu’ya imzasını atan çiftin Yeşilyurt’ta yer alan; bahçesinde horozların öttüğü, kedi ve köpeklerin özgürce gezdiği evlerine gittik ve Türkiye’deki bu ilk yerel birayı yerinde denedik.

Haberin Devamı

-Nasıl tanıştınız?

Ataç Besi:Ben Hacettepe Tıp’tan mezun oldum ama rafting işleriyle falan ilgilendim. Akgonca, aynı üniversitenin İşletme Fakültesi’ni bitirdi ama o da denizcilik, aşçılık
ve mutfakçılıkla ilgilendi.

-Üniversiteden arkadaşsınız yani.

Ataç B.:Üniversitenin dağcılık kulübünden arkadaşız. Üniversite bittikten sonra başka taraflara yöneldik ama hep görüştük.
Ben başkasıyla evlendim, o da evlendi.

Akgonca Besi:Hiç kopmadık aslında. Çok iyi arkadaştık. Ben Cannes’da çalışıyordum, Ataç da İstanbul’daydı. Sonra Türkçe konuşmak istedim; bıktım arkadaşlarımdan, sevdiklerimden uzakta olmaktan. Döndüm ve Ataç’la Tayland’a gittik. 2008’de dost olarak gittik ve sevgili olarak döndük. 2009’da da evlendik.

Haberin Devamı

-Muğla’ya nasıl yerleştiniz?

Ataç B.:Nereye gidelim diye düşünürken, Güney’e gidelim dedik. Evlendik ve bir ay içinde Antalya, Patara’ya yerleştik. Sonra buraya düştü yolumuz.

“Hammadde yurt dışından”

-Ataç bey sanırım Muğlalı değil mi?

Akgonca B.:Evet, Ataç’ın ailesinin burada zeytinliği var. Soğuk sıkma zeytinyağı burada hiç yapılmıyor, sıcak sıkma yapılıyor. Soğuk sıkma işini öğrenelim istedik, Güney Amerika’ya gidelim, bu işi öğrenelim dedik. Ama orada yerel bira yapım işleri cazip geldi.

-Ama bira için de belli bir ürünün yetişmesi gerekmiyor mu? Muğla’da zeytin ağacı var zeytinyağı için. Peki biraya yetecek arpa var mı?

Ataç B.:Biranın bütün hammaddesi yurt dışından geliyor.

-Onu da mı Türkiye’de üretemiyoruz?

Ataç B.:Malt dediğimiz şeyin zaten üretimi yok çünkü Türkiye’de toprakta çinko çok az. O yüzden de arpa, buğday gibi daha taneli şeyler yurt dışına göre daha az tercih ediliyor.

-Güney Amerika’dan döndükten sonra hemen bu işe mi başladınız?

Ataç B.:Evet. Antalya’daki işleri bıraktık ve bu işe konsantre olduk.

“Kulaktan kulağa yayıldık”

-Muğla’nın Yeşilyurt kasabasını seçmenizin özel bir nedeni var mı?

Ataç B.:Bildiğimiz bir yer burası. İklimini seviyoruz ve lojistiği çok kolay. Bir de burası turizm merkezi olduğu için tüketen bir yer.

-Gara Guzu ismi nasıl doğdu?

Akgonca B.:Biz Muğla’ya ait bir şey olsun istedik. Burada kuzuya “guzu” derler. Yerel ağzı kullandık.

Haberin Devamı

Ataç B.:Biz ailelerimizin de “gara guzu”larıyız. Sürüden biraz ayrıyız; kuzu sürüsü beyaz olur çünkü. Bir-iki tane kara kuzu olur. Mantık oradan çıktı biraz da.

-İstanbul ve İzmir’de Gara Guzu nasıl bu kadar meşhur oldu?

Akgonca B.:Muğla’ya tatile gelip burada bir şekilde deneyenlerin kulaktan kulağa yaymasıyla tanındık. Çoğu mekan sahibinin ürünü hiç görüp denemeden, tavsiye üzerine devamı geldi. Çoğu mekan hâlâ bizi arıyor. Fotoğraflardan görüp talep edenler de var.

“Kadın gücüyle çalışmayı tercih ettik”

-İkiniz mi yapıyorsunuz her şeyi?

Ataç B.:Hayır, toplamda 11 kişiyiz. Genç ve buralı bir bira mühendisiyle çalışıyoruz. Çalışanların geri kalanları bu köyün insanları.

Akgonca B.:Üretimde çalışan kadınların hepsi Yeşilyurt köyünden.
Eş dost vasıtasıyla bulduk. İlk başta hepsine garip geldi burada çalışmak çünkü hepsinin ilk işi. İşe çok sahip çıktılar. Her şeyi çok çabuk öğrendiler. Bir tanesinin okuma yazması yok ama çok yetenekli. Bir şeyi tek seferde göstermek yetiyor. Çocuklarını kayınvalidelerine, komşularına bırakıyorlar. 35 yaşlarındalar.