Siyaset '1940’ların Almanya’sının bir adım ötesi'

'1940’ların Almanya’sının bir adım ötesi'

16.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

AYM’nin kararlarının kesinliğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Alt mahkeme diyor ki, ‘Kusura bakma arkadaş, ben gerekli talimatı aldım, senin kararlarını uygulamayacağım’. Öyle bir noktaya geldik ki yargı artık birbirini tanımıyor” dedi

1940’ların  Almanya’sının bir adım ötesi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşları’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığınca bir otelde düzenlenen “OHAL’de Yeter” forumunda konuştu. Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi:

Haberin Devamı

- MGK KARARININ TERSİ: Darbe girişiminden sonra toplanan MGK’nın, anayasanın 120. maddesine dayanarak hükümete tavsiye ettiği KHK, sadece ve sadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırma amacına yönelikti. Bugün geldiğimiz noktaya bakın, hangi demokrasi, hangi hukuk devleti, hangi insan hakları? MGK’nın tavsiye kararının 180 derece tersi bir oluşumun içinde şu anda Türkiye.

- ANAYASANIN ÖNEMİ YOK: Bugüne kadar 31 KHK çıkarıldı. Bunlar Anayasa Mahkemesi (AYM) kararıyla, anayasayı askıya alan bir sürecin başlangıcı. KHK’larla hükümet her istediğini yapabiliyor, anayasadaki maddelerin bir önemi yok. Siyasal iktidar tamamen hukuk dışında, her türlü düzenlemeyi yapabilecek güce erişmiştir, AYM’nin eski kararından dönmesiyle. Hükümet, ‘Ben her şeyi yaparım’ diyor. Bugün bir KHK çıkarıp, ‘AYM’nin kuruluş kanunu askıya alınmıştır, uygulanmayacaktır’ demesi çok şaşırtıcı gelmeyecektir.

Haberin Devamı

- AYM’YE FIRSAT SUNDUK: Bu giysiyi Türkiye’ye giydiren AYM’nin yeniden oturup düşünmesi gerekir. Kendisine çok önemli bir fırsat daha sunduk ve sivillere dokunulmazlık getiren OHAL düzenlemesini AYM’ye taşıdık. Umarım hukuk onların kapısını çalar, ‘ne yapıyorsunuz?’ der. Anayasanın askıya alındığı bir toplumda demokrasi, hukuk devleti olmaz. Umarım akıl galip gelir.

- HİYERARŞİ KALMADI: 20 Temmuz sivil darbesinin, askeri darbelerden tek farkı, askeri darbeleri yapanların apoletlerinin bulunmasıydı. Öyle bir noktaya geldik ki yargı artık birbirini tanımıyor. Yargıda hiyerarşi kalmadı. En alttaki mahkeme, ‘Ben, AYM kararlarını tanımam’ diyor. Niçin? Eğer suçluyu yargı değil de siyasi otorite belirliyorsa ve yargı, siyasi otoritenin söylediğini onaylar makama gelmişse, orada hukuk bitmiştir.

- BİR ADIM ÖTESİNE GEÇTİK: İstanbul İl Kongresi’nde Hitler’in adalet müşavirinin bir sözünü dile getirmiştim. Bundan alınganlık göstermiş bazı çevreler, ‘ne demek 1940’ların Almanyası?’ 1940’ların Almanyasını 21. yüzyılın Türkiyesi’nde yaşıyoruz. Hitler’in adalet müşaviri, ‘Vereceğiniz her kararda, önce kendinize şunu sorunuz; benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdi?’ demişti. Şimdi bir adım ötesine geçtik. Çünkü suçluyu doğrudan siyasi otorite belirliyor, onun medyası askıya alıyor, manşetlere taşıyor, ‘Bu suçludur’ diyor, savcılar harekete geçiyor ve yargılama başlıyor. Geldiğimiz noktada bir adım daha ileri atıldı. Hatırlarsanız 160’ı Yargıtay’a,

52’si de Danıştay’a FETÖ’cü hâkim atanmıştı. Ben o zaman, ‘Yargıtay’a 160 militan atadın, hâkim değil’ dediğim zaman ‘Vay efendim sen nasıl bunu söylersin?’ Şimdi onların büyük bir kısmı ya hapishanede veya dışarıda. Aynı yöntemi şimdi KHK ile yapıyorlar. Nasıl? Yargıtay’a 100, Danıştay’a 16 hâkim atıyorlar. Seçecekler bunları, FETÖ’nün seçtiği gibi. Aynı yöntemi izliyorlar.

Haberin Devamı

- TASFİYE SÜRECİ: Gelinen nokta bir FETÖ mücadelesi olma noktasını geçti. Artık iktidara muhalefet edenlerin tasfiye süreci.

‘Suçluyu belirliyorlar’

- YARGI İFLAS ETMİŞTİR: Anayasanın 153. maddesinde, ‘AYM’nin kararları kesindir. Yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar’ diyor. Alt mahkeme diyor ki ‘Kusura bakma arkadaş, ben gerekli talimatı aldım, senin kararlarını uygulamayacağım.’ Yargı, tümüyle iflas etmiştir. Siyasi otorite suçluyu belirlemekte, yargı sadece onu onaylamaktadır.

Haberin Devamı

‘Mücadele edeceğiz’

- DEMOKRASİYİ SAVUNACAĞIZ: 20 Temmuz darbesiyle ve onun getirdiği OHAL ile mücadele etmek, insan olmanın, insana saygı duymanın bir gereğidir. Demokrasiyi hep birlikte savunacağız, hep birlikte mücadele edeceğiz. Biz Türkiye’nin daha fazla bedel ödemesini istemiyoruz.

‘İl başkanımız da biz de direneceğiz’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, partisinin İşçi Sendikaları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’nca bir otelde düzenlenen “OHAL’de Yeter” forumunun çıkışında soruları yanıtladı. Tezcan, CHP İstanbul 36. Olağan İl Kongresi’nde il başkanlığına seçilen Canan Kaftancıoğlu hakkında, sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle soruşturma başlatılmasına ilişkin şunları söyledi: “Türkiye’nin darbe koşulları içerisinde yaşadığının çok açık göstergesi. ‘20 Temmuz darbesi’ diyorduk, ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı. Bizim bu saldırılara karşı herhangi bir biçimde geri adım atmamız, çekinmemiz, tereddüt etmemiz gibi bir durum söz konusu değildir. İstanbul il başkanımız da direnecek biz de direneceğiz. Bu tip saldırılar bizi korkutmayacak. Bu bir telaşın işaretidir. İstanbul’u alacağımız görüyorlar, biliyorlar. CHP’nin iktidar olacağının telaşı, iktidar çevrelerini sarmış. İktidardan düşmekten korkanlar, bu tip saldırılarla partiyi, partinin il başkanlarını, örgüt kadrosunu etkisizleştirmeye çalışıyorlar ama bu isteklerinde başarılı olamayacaklar.”