Siyaset ANKARA - AA

ANKARA - AA

14.02.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Üniversitede türban yasağının kaldırılacağını açıklayan Adalet Bakanı, ilgili kararnamenin imzaya açıldığını söyledi. Türkiye'nin genel affa müsait olmadığını ileri süren Kazan, Ağar fezlekesinin de incelendiğini belirtti

ANKARA - AA

ADALET Bakanı Şevket Kazan, üniversite öğrencileriyle staj yapanlara türban yasağının kaldırılacağını belirterek "Ancak, kamu kurumlarında türban yasağının kaldırılmasına koalisyon ortağımız şu anda hazır değil. Halbuki, o da insan hakları kapsamında değerlendirilmesi gereken bir konudur" dedi.
Gündemdeki konuları değerlendiren Kazan'ın görüşleri şöyle:
Öğretim kurumlarında kendi kanunlarında mevcut olan hüküm uygulanmıyor ve deniliyor ki, `Memurlar için kıyafet yönetmeliği var ve biz bunu burada uyguluyoruz.' Bu yönetmeliğin 2. fıkrasında bir değişiklik yaparak, üniversitelerde ve staj görenlere bu yönetmeliğin uygulanmayacağını, bunlar hakkında YÖK Kanunu'nun uygulanacağını belirten bir ikinci fıkra ekliyoruz. Bu konuda mutabakata vardık. Bununla ilgili kararname şu sırada imzada.
Türkiye'de şartlar bir genel af için müsait değil. Önce Türkiye'de huzurun, güvenliğin tesis edilmesi lazım. Güvenliğin tesisinden sonra infaz rejimi üzerinde yapılacak birtakım çalışmalar var. Bu çalışmaların yapılması lazım ve cezaevindekilerle cezaevindekiler tarafından işlenmiş suçlardan mağdur olanlar arasında bir dengenin kurulması lazım. Bu çalışmalar yapıldıktan sonra Türkiye'nin gündemine af konusu gelebilir. Bugün için böyle bir çalışma yok.
DYP Milletvekilleri Mehmet Ağar ve Sedat Bucak hakkında İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca dokunulmazlıkların kaldırılması istemiyle hazırlanan fezleke inceleniyor. Adalet Bakanlığı'na gönderilen Ağar hakkındaki dosya bana ulaşmadı. Bizim yaptığımızın doğruluğu anlaşılıyor. Daha önce dosyayı iade ederken, o tarihte Ağar'ın Emniyet Genel Müdürü olup olmadığı konusu araştırılmamıştı. `Araştırılması gerekir' deniliyordu. Tetkik hakimleri bunu tespit etmişlerdi. Nitekim, şimdi herhalde böyle bir tespit yapmışlar ki, İçişleri Bakanlığı'na gönderilmesini gerekli kılıyor.
RP'nin silahlandığı iddiası Mesut Yılmaz beyin bir kurgusudur. Bugünlerde kafası, Hükümet üzerinde hep tehlikeli kurgularla meşgul. Durup durup böyle birtakım mesajlar vermeye çalışıyor. Bir bakıma felaket tellallığı yapma gayreti içinde. Sabahtan akşama kadar yaptıkları, ettikleri jurnalcilik. Neymiş efendim, Konya'da bir pompalı tüfek fabrikası varmış. Konyalılar, olayısıyla RP'liler silahlanıyorlarmış...
Tehlikeli silahlar Türk halkına daha çok ANAP döneminde dağıtıldı. Yani, ruhsata tabi silahlar korumalara verilmiştir. Korumaların dışında birtakım insanlara, birtakım özel görevlerde bulunanlara, hep silah ve ruhsat verilmiştir. Bunlar, ruhsatı olmayan pompalı tüfeklerdir.
Konya'nın Üzümlü kasabası, av tüfeği yapmakla şöhret bulmuş kasabalardan biridir. Halkın orada kurduğu kooperatifler var. Bu kooperatifler yeni değil, 40 seneliktir. Şimdi bunlar, sanki yeni kurulmuş, yeni yapılıyormuş gibi bir imaj verilmeye çalışılıyor.
İlgili Devlet Bakanı Hac Komisyonu'nu toplayarak, bu konuda bir karar verilmesini sağlayacak. Kurban derilerinin toplanması konusu İçişleri Bakanlığı'nın yetkisinde. Bu gibi insan haklarına ait konuların RP'ye veya DYP'ye maledilmesi tarzındaki yaklaşımlar fevkalade yanlıştır.
Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili tanık konusunda açıklama yapma noktasında değilim. Arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyorlar. İfadesinin alınıp alınmadığını bilmiyorum ve daha sormadım. Sormamaya çalışıyorum.
Eşref Bitlis dosyası üzerinde Milli Savunma Bakanlığı yapacak. O bizim konumuz değil. Yalnız, Milli Savunma Bakanlığı'nın Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davaya müdahil olması gereğini Sayın Bakan'a hatırlattım. ABD'li şirkete karşı hukuk davası açan pilotun varisleri, bu davayı `burada sabotaj vardır' kabulüyle kaybederlerse, o zaman bunlar Milli Savunma Bakanlığı aleyhine dava açabilirler. Onun için şimdiden Milli Savunma Bakanlığı davaya müdahil olmalı ve orada tezini savunmalıdır."