16.01.2009 - 16:47 | Son Güncellenme:
Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar, "Ergenekon" soruşturması kapsamında yaşananları değerlendirirken, "Haklarında düzenlenmiş iddianame ve herhangi ciddi bir emare olmayan, yürütülen soruşturmalarla ilgileri bulunmayan, savcılığa veya emniyete çağrılarak ifade ve bilgilerinin alınması mümkün olan kişilerin, Anayasa ve CMK’ya aykırı olarak yaka paça götürülmelerine ve gözaltına alınmalarına karşıyız" dedi.
Coşar, Ankara Barosu Eğitim Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, "Ergenekon" soruşturması kapsamında gözaltına alınarak tutuklanan Ankara Barosu avukatlarından emekli Albay Levent Göktaş’ın bürosunun 7 Ocakta arandığını hatırlattı.
Coşar, baroya ulaşan arama tutanakları ile Göktaş’ın bürosunun çalışanlarının anlatımına göre, polislerin, Cumhuriyet Savcısı ile baroca görevlendirilen avukatlardan önce, saat 10.40’da; baro temsilcilerinin 14.00’te,
Cumhuriyet Savcısının 15.25’te büroya ulaştıklarını kaydetti. "Polisin, baro temsilcileri ve Cumhuriyet Savcısı gelene kadar Göktaş ile aynı ofiste çalışan iki avukatı ve ofis personelini aynı odada yaklaşık üç saat tuttuklarını, bu süre zarfında bürodaki diğer odaları tek başlarına dolaştıklarını, arama sonunda büroda çalışan avukatların mesleki çalışmalarında kullandıkları bilgisayarların yanı sıra CD, flaş disk ve hard disklere el konulduğunu" anlatan Coşar, bunların birer kopyasının, talep edilmesine rağmen verilmediğini kaydetti.
Bunun, "Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) aykırı olduğunu" savunan Coşar, şöyle konuştu:
"Somut olayda mahkemece verilen arama, el koyma ve yakalama kararının Cumhuriyet Savcısı yerine Ankara Emniyet Müdürlüğüne gönderilmiş olması Avukatlık Yasası’nın 61. maddesine, görevli polislerin Cumhuriyet Savcısı ile aramada hazır bulunmak üzere baromuzca görevlendirilen avukatların gelmesinden önce arama
yerine gelmeleri 58. maddesi ile CMK’nın 130/1. maddesine açıkça aykırıdır. CMK’nın 130/2. maddesi hükmüne göre, arama sırasında avukatın müvekkili ile arasındaki mesleki ilişkiye ait olduğunu ileri sürdüğü her türlü belge ve
maddenin bir zarf veya paket içine konularak hazır bulunanlarca mühürlenmesi ve bunlarla ilgili karar verilmek üzere sulh ceza mahkemesine gönderilmesi gerektiği halde, bu madde hükmüne aykırı işlem yapılmıştır."
-AVUKAT İFFET TEMREN KÜÇÜK’ÜN EVİNDEKİ ARAMA-
Yine aynı gün Ergenekon soruşturması kapsamında Yazar Yalçın Küçük’ün eşi avukat İffet Temren Küçük’ün evinin arandığını belirten Coşar, polisin, Cumhuriyet Savcısı ve baro tarafından görevlendirilen temsilci hazır olmadan
arama işlemine başladıklarını kaydetti.
"İffet Temren Küçük ile ilgili mahkemece verilmiş arama kararının olmadığı, arama kararının aynı konutta ikamet eden Yalçın Küçük ile ilgili olduğunun baro temsilcisince polislere belirtildiğini" söyleyen Coşar, buna
rağmen İffet Temren Küçük’e ait bir bilgisayar disketi, bir diz üstü bilgisayar, 19 CD, 2 disket ve bir bilgisayar soketine el konulduğunu, el konulan bilgisayarın yedeklemesinin bir gün sonra yapılarak baro temsilcisine verildiğini
anlattı. Coşar, "burada da Avukatlık Yasası ile CMK’nın ihlal edildiğini" ifade etti.
Hukuk önünde hiç kimse ayrıcalıklı ve dokunulmaz olmadığını, konumu her ne olursa olsun yasalara aykırı davranan, suç işleyen, suç işlediği ileri sürülen her kişi hakkında soruşturma ve yargılama yapılabileceğini, suçu sabit görülenler hakkında mahkumiyet kararı verilebileceğini dile getiren Coşar, "Ne var ki, bütün bunların, hukukun çizdiği sınırlar içinde ve yasalara uygun biçimde yapılması gerekir. Aksi uygulama, o devleti hukuk devleti olmaktan çıkarır ve herkesin güvenliğini, başta Anayasa olmak üzere diğer yasalarla güvence altına alınan kişi hak ve özgürlüklerini tehlikeye düşürecek ve tehdit edecek olan bir polis devletine dönüştürür" diye konuştu.
-"YAKA PAÇA GÖTÜRÜLMELERİNE..."-
Coşar, "Haklarında düzenlenmiş iddianame ve herhangi ciddi bir emare olmayan, yürütülen soruşturmalarla ilgileri bulunmayan, savcılığa veya emniyete çağrılarak ifade ve bilgilerinin alınması mümkün olan kişilerin, Anayasa ve
CMK’ya aykırı olarak yaka paça götürülmelerine ve gözaltına alınmalarına, soruşturmalarla ilgisi bulunmayan kişilerin özel yaşamlarına ait bilgilerin Anayasa’ya aykırı biçimde toplanarak, özel hayatın gizliliğine müdahale edilmesine karşı olduklarını" söyledi. Ankara Barosu Başkanı Coşar, şunları kaydetti: "Geçmişte yürüttükleri yasal ve resmi görevleri nedeniyle kimlikleri ve yaptıkları görevler, kişisel güvenlikleri yönünden gizli tutulması gereken kimi
kişilerin kimliklerinin açığa vurulmasına ve bu suretle kendilerinin ve yakınlarının can güvenliklerinin tehlikeye atılmasına; örneklerine totaliter ülkelerde rastlanan tarzda ve CMK’nın 140. maddesinde öngörülen koşullar
oluşmamış olmasına rağmen, teknik takip adı altında gizli telefon ve ortam dinlemeleri ile gizli tanık uygulamalarına, Ergenekon adıyla yürütülen soruşturmanın CMK’nın 251. maddesi hükmüne aykırı biçimde Cumhuriyet Savcısı
eliyle değil, polis tarafından yürütülmesine; soruşturma sürecinde gözaltına alınan ve tutuklananlarla ilgili olarak bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen, adil yargılanma hakkına aykırı olarak hala iddianame hazırlanmamış olmasına;
toplanan delillerin ve ifadelerin, mahkemece verilmiş gizlilik kararına aykırı biçimde medyaya sızdırılmasına, kimi şüpheli ve sanıkların, evrensel ve temel bir hukuki ilke olan masumiyet karinesine aykırı biçimde, henüz mahkemece verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmaksızın kimi yayın organları ve kişilerce suçlu ilan edilmesine; Anayasa’ya aykırı biçimde ve mahkemece konulmuş yayın yasağına rağmen, başta devlet televizyonu olmak üzere diğer özel televizyonlarda ve yazılı basında görülmekte olan ve Ergenekon olarak isimlendirilen davayla ilgili olarak haber ve yorumlara yer verilmesine karşı olduğumuzu, bütün bunlardan dolayı ülkemiz adına, halkımız adına, hukuk adına endişe duyduğumuzu belirtir, başta devlet yetkisi kullananlar olmak üzere herkesi hukukun çizdiği
sınırlar içinde hareket etmeye davet ederiz."