SiyasetArtık daha medeniyiz

Artık daha medeniyiz

01.01.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

20 yıldır üzerinde çalışılan uzun tartışmalar sonrasında 2001'de çıkan medeni kanunumuz bugünden itibaren yürürlüğe girdi

Artık daha medeniyiz

Hayatımızda neler değişecek?
Artık daha medeniyiz

20 yıldır üzerinde çalışılan uzun tartışmalar sonrasında 2001'de çıkan medeni kanunumuz bugünden itibaren yürürlüğe girdi

SEMRA KARDEŞOĞLU İstanbul

Ön çalışmaları yaklaşık 20 yıl süren, geçen yıl da gündemin en önemli maddelerinden birini oluşturan yeni Medeni Kanun bugünden itibaren hayatımıza girdi. 1926'dan bu yana yürürlükte olan eski kanun tarihe karıştı.
1030 maddelik kanun hayatımıza neler getiriyor? Taslağın hazırlanmasında görev alan Prof. Dr. Aysel Çelikel, yeni kanunu anlattı:

Kanunun değişmesi nasıl gündeme geldi?
Bir toplumdaki hak ve özgürlüklerin kullanılmasındaki ölçütler, kadınların yasal ve olgusal konumu, kadınların toplumsal olanaklardan yeteri derecede yararlanması, o toplumda demokrasinin, gelişmişlik düzeyinin göstergesidir. Eski kanunumuzda kadınlar evlenmekle haklarının bir bölümünü kaybediyorlardı. Bu durum eşit haklar doktrinine aykırıydı. Böylece medeni kanunun değişmesi gündeme geldi. Öncü güç kadın örgütleri oldu.

Yeni kanunla yaşamımız büyük ölçüde değişecek mi?
Toplam 1030 madde var. Ama bunların büyük bölümü, eski kanunda da olan maddeler. Önemlilerine bakacak olursak, erkek için 16, kadın için 15 olan evlilik yaşı 17'ye yükseldi. Fevkalede hallerde mahkeme kararıyla 16'ya inebilecek. Akıl hastaları eski yasaya göre evlenemezdi. Yeni kanunda evlenmesinde tıbbi sakınca görülmeyen kişiler evlenebilecek.

Evlat edinmede ne gibi değişiklikler oldu?
Evlat edinme yaşı 35'ten 30'a indi. Evli çiftlerin evlat edinmesi için 5 yıl evlilik şartı geldi. Artık çocuk sahibi olanlar da evlat edinebilecek.

Cinsiyet değiştirme de tartışılan konuydu.
Cinsiyet değiştirme yeni kanunla zorlaştı. 18 yaş şartı dışında, üreme yeteneğinden ömür boyu yoksunluk, transseksüel yapıda olup cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunlu olması ve evli olmama şartı geldi.

Aile reisi kavramı da artık tarihe karıştı.
Eski yasada "Evlilik birliğinin reisi kocadır. Kadın onun muavin ve müşaviridir" deniliyordu. Artık "Eşler, çocukların bakımını, eğitim ve gözetimini elbirliğiyle sağlamak zorundadır. Eşler evlilik birliğini birlikte yürütür" hükmü yürürlükte. Yani artık reis yok. Bunun yanında yeni madde, "Evin giderlerine eşler güçleri ve mal varlıkları oranında katılır" hükmü geldi. Eskiden sadece koca yükümlüydü. Yani kadın, "Benim paramı neden eve harcayayım? Bundan kocam sorumlu" diyemeyecek. Erkek eşinin yeterince katkıda bulunmadığı gerekçesiyle dava açabilecek.

Erkekleri koruyan başka maddeler var mı?
Erkekler boşanma durumunda, eşinin durumu ne olursa olsun, kendisi yoksulsa nafaka talep edebilecek. Eski kanunda kadın durumu iyiyse nafaka öderdi. Bugünse, 300 milyon alan bir kadın da, kocası işsizse nafaka ödemek zorunda. Erkek ve kadın çocuklardan eşit olarak sorumlu oldukları için, erkeğin ödeyeceği nafakada bir azalma söz konusu olabilecek. Üstelik kriz sonrası işsizlikten daha çok erkekler etkilendi.

Ya kadınlar lehine olanlar?
Kadın kocanın ikametgahına bağlı olmak zorunda değil. Örneğin; kadın İstanbul'daki evinden ayrılıp Konya'ya ailesinin yanına gidip yerleşiyor. Eski kanunda kadın boşanma davası için İstanbul'a gelmek zorundaydı. Şimdi bu zorunluluk yok. Oturulan konut için eşlerden diğerinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesi feshedilemeyecek ve eğer tek evse satılamayacak. Velayetin kullanılmasında son söz kocanındı. Şimdi, çocuğun hangi okula gideceğine birlikte karar vermek zorundalar. Öte yandan evlilik dışı doğan bir çocuğun velayeti mahkeme kararı olmaksızın anneye verilecek.

Çalışma izninde ne değişti?
Bu konuda kadınlar ileri değil geri gitti. Çünkü "Kadının çalışması kocanın iznine bağlıdır" hükmü zaten 1992'de Anayasa Mahkemesi kararıyla değiştirilmişti. Oysa yeni yasada, "Çalışma ve meslek seçiminde ailenin yarar ve huzuru" şartı getirildi. Ailede kadın çalışıyorsa huzur her zaman bozulabilir. Kadın eve geç gelir, yemek pişmez ya da soğuk gelir.

Tartışılan mal rejimi
Eski sistemde yasal mal rejimi, malların ayrılığı ilkesi vardı. Boşanma olduğunda mal kimin üzerindeyse ona kalıyordu. Bu haksız bir durum yaratıyordu. Çünkü Türkiye'de gayrimenkullerin yüzde 92'si erkeklerin, sadece yüzde 8'i kadınların üzerinde. Oysa bu mallar evlilik döneminde birlikte alınmış. Bunun yerine evlilik süresince edinilen malların eşit paylaşımı ilkesinin kabul edilmesi istendi. Kabul edildi. Ancak bir çok istisnai durum ve 1 Ocak 2002'den önceki evlilikleri kapsamayacak.
Edinilmiş mallara katılım ne anlama geliyor?
Bu rejime göre iki çeşit mal var. Birincisi rejimin devamı süresince eşlerin karşılığını vererek elde ettiği mallar. Bunun içine, çalışmasının karşılığı, sosyal güvenlik kuruluşlarının yardımı, kişisel malların gelirleri giriyor. İkinci tür mal olarak kabul edilen kişisel mallarsa, eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına ait olan mallar dahil. Buna mal rejiminin başlamasından önce sahip olduğu mallar, evlenmeden önceki malları, miras ve bağış yoluyla elde edilen mallar giriyor. Kanuna göre eşler arasında sadece edinilmiş mallar paylaşılır. Kişisel mallar bu paylaşıma dahil edilmez.

İstisnai durum
1) Eğer eşler bir işletmenin faaliyeti sonucu elde edilen malların kişisel mal sayılmasını istiyorsa, noter sözleşmesiyle bunu sağlayabilir.
2) Kişisel malların gelirinin de kişisel mal sayılması için sözleşme imzalayabilir.
3) Haklı bir sebep varsa - mal varlığının borca batık olması gibi - 1 Ocak'ta evlenmiş çift, bir yıl sonra mahkemeye başvurarak, mal ayrılığı rejimine tabii olmayı isteyebilir.
4) Eşlerden biri kumarda malını yiyorsa, mal ayrılığına dönebilirler. Yani ömür boyu bu kanuna tabi olmak zorunda değil.

2002’den önce evlenenler
Bugünden itibaren edinilecek malların eşit paylaşımı için bir yıl süresince bir sözleşme yapabilirler. Ama bu sözleşme daha önce edinilen malları kapsamayacak.
Eşlerin birbirinden mal kaçırmasını engelleyici bir madde var mı?
Eşlerden biri boşanmadan önceki son bir yılda karşılıksız biçimde malını elden çıkarmışsa, bunun bedeli eşin alacaklarına dahil edilir. Rejimin devamı süresince eşinin payını azaltmak amacıyla yaptığı bütün devirler diğer eşin alacaklarına eklenir. Çünkü burda süre belirtilmiyor ve ispat çok zor.
Toplumda bir eşitsizlik doğmayacak mı bu kanunla?
Elbette. İki tür aile ve aynı aile içinde iki tür mal rejimi olacak. Kadınlar açısından, geçmiş evlilikleri kapsamaması hayal kırıklığı yaratmıştır. Kadınlar "Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmuşlardır." Geçmişten daha geri bir noktaya gitmişlerdir. Çünkü yeni hakları alamazken yeni yükümlülükler altına girmişlerdir. Bu durum Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu Anayasa Mahkemesi'ne giderse iptal edilebilir.




SİYASET










EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler