Siyaset Aşı fırçasının perde arkası

Aşı fırçasının perde arkası

04.11.2009 - 10:45 | Son Güncellenme:

Dün TBMM'de Başbakan ile Sağlık Bakanı arasında yaşanan aşı krizi bütün Türkiye'nin kafasını karıştırdı. Yaşanan krizin perde arkasında ise Başbakan'ın ciddi tereddütleri yatıyor. İşte Referans yazarı Eyüp Can'ın bu konudaki yazısı...

Aşı fırçasının perde arkası

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın işi çok zor.

Çünkü bırakın kamuoyunu, daha Başbakan Tayyip Erdoğan'ı bile domuz gribi aşısı konusunda ikna edememiş.

Hatta yeterince bilgilendirememiş.

Eğer geçen hafta telefonda bana anlattıklarını Başbakan Erdoğan'a anlatabilmiş olsaydı, dün Meclis'teki "fırça krizi" hiç yaşanmazdı.

Ama oldu. Peki neden? * * *

Haberin Devamı

Bence iki sebebi var.

Bir, iletişim kazası.

İki, başbakankuşkulu.

Önce fırçanın "kaza" boyutundan başlayalım.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 6 aydır yoğun biçimde sürdürdüğü bilinçlendirme kampanyasını daha inanılır kılmak için bence çok doğru bir şey yaptı.

Dün sabah TRT ve Anadolu Ajansı muhabirleri eşliğinde aşı yaptırdı.

Böylece kamuoyuna "Bakın endişe edecek bir durum yok" mesajı verdi.

Amerika'da Obama, Almanya'da Merkel'in aşı için sırada beklediğini dikkate alırsanız, bence Akdağ'ın bu hareketi siyasi sorumluluğunun gereği.

* * *

Cumartesi yayımladığım Akdağ söyleşisinden sonra beni arayan eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş haklı olarak "Söyleyin Recep Bey'e madem aşıyı bu kadar savunuyor, ilk kendisi olsun" demişti.

Hatta bugün Durmuş'un eleştirilerini ve bu çağrısını yazmayı düşünüyordum.

Fakat ben yazmadan aşı konusu bambaşka bir mecraya saptı.
Araştırdım, sapma, aşıdan sonra TRT muhabirinin şu önemli sorusuyla başlamış.

"Efendim aşı olmayı cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlara da önerdiniz mi?" Akdağ'ın cevabı: "Benim önerimle kimseye aşı yapılmıyor, bilimsel kurullarımızın sıralamasına göre hareket ediyoruz. Bir de tabii 55-60 yaşın üstünde olan insanlar virüse karşı biraz daha dirençli. Ancak virüsü yayma konusunda halkla temas halinde olan, yerine göre günde 1000 insanla el sıkışan siyasetçilerin tabii ki daha da dikkatli olması gerekiyor." * * * Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, bakanın bu açıklamasından "Cumhurbaşkanı ve başbakan da aşı olacak" sonucu çıkar mı? Kesinlikle çıkmaz ama maalesef iletişim kazası böyle bir şey.

TRT muhabiri ekranda bakana bu soruyu sorduğunu aktarınca, bazı kanallar bakanın cevabını net anlamadan "Cumhurbaşkanı ve başbakan da aşı olacak" diye alt yazı geçiyor.

Tam o sırada başbakan birazdan yapacağı grup toplantısı için meclis yolunda.

Tabii ki onayı olmadan böyle bir açıklamanın yapıldığını düşünüp Akdağ'a içerliyor.

Nitekim grup toplantısında Akdağ'ın gözlerinin içine baka baka "Aşı konusunda bakanımla aynı düşünmüyorum" diyor.

Dahası çıkışta gazetecilerin sorusu üzerine Sağlık Bakanı'na dönerek "Aşı olmayı düşünmüyorum, cumhurbaşkanı ve benim aşı olacağımı söylemişsin, bunu hemen düzelt" diyor. Akdağ, "Efendim öyle değil" diyerek çabalasa da ok yaydan çıkmış oluyor.

* * * Meselenin iletişim kazası boyutunu bir kenara bırakıyorum.

Anlık bir yanlış anlama sonucu Sağlık Bakanı hak etmediği bir fırça yemişe benziyor.

Beni asıl düşündüren, başbakanın kendisiyle ilgili konuyu düzeltme çabası değil.

Asıl mesele grup konuşmasında aşı kampanyası ile ilgili söylediği sözler.

Ne diyor Erdoğan:

Haberin Devamı

1- Aşı konusunda kimseyi icbar edemeyiz.

İyi de Sağlık Bakanlığı aşı kampanyası mecburidir demedi ki.

2- Otoriteler bu konuda bölünmüş durumda.
Sağlık Bakanı günlerdir "Konunun gerçek uzmanları arasında ikiye bölünme yok, aşıya karşı çıkanların oranı yüzde % 2-3" diyor.

* * *

Haberin Devamı

Dedim ya "Akdağ'ın işi zor", ya kamuoyundan önce başbakanı bilgilendirmemiş ya da ikna edememiş.

Devam ediyorum "başbakanın kuşkusu" dediğim esas can alıcı cümle şu.

3- Herkes kararını kendisi versin, yarın kimse siyasi iradeye fatura kesmesin.

Bence başbakanın aşı kampanyası ile ilgili bilmediğimiz başka tereddütleri var.

Olmasa çıkışta yanlış anlaşılmadan dolayı yine o fırçayı atabilirdi ama grupta "siyasi faturadan" bahseden o konuşmayı yapmazdı.