Siyaset Bahçeli'den ses kayıtlarına yanıt

Bahçeli'den ses kayıtlarına yanıt

11.02.2014 - 11:05 | Son Güncellenme:

MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli gündeme bomba gibi düşen ses kayıtlarıyla ilgili grup toplantısında konuştu.

Bahçeliden ses kayıtlarına yanıt

Bahçeli, "Buradan Başbakan'a teklifte bulunuyorum; şahsımın ne zaman, ne kadar süreyle, nerede ve nasıl konuşması gerektiğini bildirirsen senin gönlünü kırmaz, deyim yerindeyse sana bir güzellik yapmaktan çekinmeyiz. Sayın Başbakan yeter ki sıkma canını, bu kadar dert etme, her şeyin orta yolu vardır ve bize bir 'Alo' demen kafidir" dedi.

Haberin Devamı

Bahçeli, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, özel hayatın mahkeme kararı olmaksızın dinlenmesi, kayda alınması ve siyasi spekülasyona malzeme yapılmasını doğru bulmadıklarını belirterek, kanunsuz şekilde kişilerin dinlenip haklarında arşiv düzenlenmesini "büyük bir skandal" olarak nitelendirdi. "Bu şekildeki bir sapma hali, insan hak ve özgürlükleri açısından büyük bir tehdit, hak ve hukuk bakımından endişe verici bir kayıptır" diyen Bahçeli, gündelik hayata böcek iliştirmek, en özelini deşmek ve bu yolla bilgi istiflemekle herkesin ortak mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.

Bir suçun tespiti, ülke ve millet aleyhine olacak bir ilişki ağının teşhisi için yürürlükteki mevzuat gereğince teknik takip ve dinlemenin makul ve meşru bir yol olduğunu ifade eden Bahçeli, gündeme sızan tape ve ses kayıtlarının da mahkeme kararına binaen yapıldığı, özel hayatla ilgili olmadığını dile getirdi. Bahçeli, "Bu gelişmelerden Başbakan'ın sızlanmasına ve rahatsızlık duymasına lüzum yoktur. Şayet kamuoyuna servis edilen dinleme kayıtları, sızdırılan tapeler bizzat Başbakan'ın mahremiyetini ilgilendirmiş olsaydı, buna en başta biz karşı çıkar ve kararlıkla da lanetlerdik. Fakat kazın ayağı hiç de öyle değildir" diye konuştu.

Haberin Devamı

-"Başbakan, nereye gitse gözü bizdedir"

Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın "işi gücü bırakarak MHP'yi takibe giriştiğini" öne sürerek, şöyle devam etti:

"Bu, elbette bizim için memnuniyet vericidir. Başbakan, bizi ne kadar izlerse ne kadar dinlerse ne kadar örnek alırsa o kadar çok şey öğrenecek ve doğruyu görecektir. Ancak kendisi bizden istifade için değil, sesimizi kısmak, ekranlardaki nefesimizi kesmek için çırpınmıştır. Muhtemeldir ki şu anda ekran karşısında başını iki eli arasına alarak odasında terör estiriyor ve merhum Kemal Sunal'ın bir filminde sürekli dayak yiyen 'Mazlum' karakterinin kopyalarını yana döne arıyordur. Başbakan, nereye gitse gözü bizdedir. Başbakan, ne yapsa bir kulağı bize çevrilidir. Başbakan, ne yöne dönse karşısında bizi veya hayalimizi görmektedir. Muhtemeldir ki geceleri bile adımızı sayıklamaktadır. 3 Haziran 2013 tarihinde başlayan ve Fas, Cezayir ve Tunus'u kapsayan ziyareti esnasında şahsımı ve partimizi hedef alan faşizan sözleri gündeme bomba gibi düşmüştür. 4 Haziran 2013 tarihinde TBMM Grup Toplantımızda paylaştığımız görüşlerimizin Haberteyyo ekranlarında yayınlanması Başbakan'ı çileden çıkarmıştır. Başbakan görüş ve düşüncelerimizin ekranların altından verilmesine bile sinirlenmiş, Fas'tan Alo Fatih hattını tuşlamıştır. Medyanın köçeğine dönen malum şahıs ise can havliyle yayınımızı kesmiş ve haberimizi engellenmiştir.

Haberin Devamı

MHP'nin görüş ve düşüncelerinin ekranlarda alt yazıyla geçmesine bile tahammül edemeyen Başbakan Erdoğan, benzerlerine ancak kapalı devre çalışan dikta yönetimlerinde rastlanacak bir hazımsızlıkla müdahale etmiştir. AKP'nin Pravdası'na dönen medyanın Milliyetçi Hareket Partisi'ne uyguladığı sansür, fikirlerinin kamuoyuna ulaşmasına koyduğu şerh ileri otokrat Başbakan'ın gözetim ve denetiminde tezahür etmiştir. Bu, demokrasi cinayetidir. Bu, bağımsız basın anlayışının havaya uçmasıdır. Özgür, tarafsız ve objektif olması gereken medya organları, Başbakan'ın tahakkümü altına alınmış, çok seslilik, farklı ses ve yorumlar ahlaksızca bastırılmıştır. Başbakan'ın moralini bozan medya çalışanları maalesef işten atılmış, ekmeğinden edilmiştir. Demokrasinin en önemli unsurlarından olan haber alma özgürlüğünün kısılması basın yayın kuruluşlarının Başbakan'ın keyfine ve kirli emellerine teslim olması milli iradeye saygısızlık olduğu kadar, demokratik teamüllere de tamamen aykırıdır. Başbakan, kişi hak ve hürriyetlerine ket vurmuştur."

Haberin Devamı

-"Gerekirse derdimizi tek tek 76,5 milyon vatandaşımıza açıklarız"

Bahçeli, MHP'nin anketlerdeki oy oranları ile de oynandığını öne sürerek, "Anket simsarları, anket yolsuzluğunun failleri Başbakan'ı memnun ve mutlu etmek için bizden almış BDP'ye ilave etmiştir. Biz katranı kaynatmakla şeker olmayacağını bilmenin yanında, iki fatihten bir insan sureti çıkmayacağını da bu kadar olaydan sonra anlamış bulunuyoruz. Artık yandaş ekran bezirganları gerçekten 'teke tek' kalmışlar, baltayı sert kayaya vurmuşlardır" dedi.

Haberin Devamı

"Başbakan Erdoğan'ın MHP'nin her sözünü bastırmak, her beyanını kundaklamak için ne gerekiyorsa yaptığını" ileri süren Bahçeli, MHP ile ilgili haberlere daha birçok müdahalenin olduğuyla ilgili derin kuşkuları olduğunu dile getirdi. "Geldiğimiz bu aşamada, 'MHP niye ekranlarda yok, neden basında yer almıyor' diyerek bizi eleştirenler, zannederim her şeyi anlamışlardır. Kronik MHP alerjisinin aldığı boyutu herkes görmelidir" diyen Bahçeli, şunları söyledi:

"İster anketlerdeki oy oranlarımızla oynasınlar, ister iktidar kahyası fatihler ekranlardan, gazete sayfalarından bizleri mahrum bıraksınlar. Milli irade hırsızları, medya zebanileri, ekran hafiyeleri, istibdatçılar, medyayı istila eden çıkarcılar ister hiç haberimizi vermesinler, ister bizi yok farz etmeye devam etsinler. Ne gam, ne tasa. Gerekirse derdimizi tek tek 76,5 milyon vatandaşımıza açıklarız. Gerekirse dağ bayır demez, gece gündüz dinlemez, son yurdumuzu baştan başa dolaşarak, Milliyetçi Hareket Partisi'nin dimdik duruşunu, milli ve manevi değerlerle karılmış dosdoğru politikalarını sular seller gibi anlatırız. Ve şunu herkes bilsin ki bunları yapacağız. Satılmış ve yandaşlığın esaret tasmasını boğazına geçirmiş, damatlara köşe vermiş medya organları bizi haber yapmasınlar, bizden bahsetmesinler. Biz, iradenin asıl ve muhteşem sahibine koşacağız ve tüm haramzadeleri doğduklarına pişman etmek için iktidar vizesini büyük Türk milletinden isteyecek ve alacağız. O zaman göreceğiz Alo Fatihlerin nereye kaçacağını. O zaman göreceğiz 'Yav Fatih' diyenlerin nereye saklanacağını. O zaman göreceğiz vatan hainleriyle işbirliği yapanların vahim akıbetlerini."

-"Başbakan'ın hukuken, siyaseten ve ahlaken ömrü çoktan dolmuştur"

Bahçeli, "Başbakan Erdoğan'ın rüşveti, bir memurla sivilin iş tutması, onlar arasındaki muamelenin adı olarak tasvir ettiğini" belirterek, "Başbakan'ın rüşvet tanımından sonra 17 Aralık Operasyonun ibresi değişmeye meyyaldir. Halen 11 tutuklu ve 91 şüphelinin yer aldığı 'Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'na bakan yeni savcı, tutuksuz olarak yargılananlara yönelik adli kontrol ve yurtdışı yasağı tedbirlerini de kaldırmıştır. Anlaşılan Başbakan ve hükümeti hazmettire hazmettire hırsız ve rüşvetçileri serbest bıraktıracaktır" dedi.

"Başbakan Erdoğan'ın kendisini ele verme ihtimallerinden dolayı rüşvetçilerin itibarına kafa yorduğunu" iddia eden Bahçeli, şöyle konuştu:

"Devletin kaynaklarını vakum gibi cüzdanlarına çeken, hukuksuz ve haksız şekilde ihale alan fesat yuvalarını eleştirmek Başbakan'a göre ihanettir. Sayın Başbakan sorarım sana, haram yemek, haramzadelerle dirsek temasında olmak, kara paracıların dizlerine kapanmak ihanet değil midir? Devleti sözüm ona casuslara, dış güçlere, kriz lobilerine, kan baronlarına, ajanlara, paralel yapılara teslim etmek ihanet değil midir? Türk milletine, AKP'ye oy vermiş kardeşlerime, tüm vatandaşlarıma alenen küfür etmek ihanet değil midir? Yolsuzlukların örtülmesi, hırsızların kollanması, hukuksuzluğun hakim olması, rüşvetçi bakanlara ait fezlekelerin Meclis'ten saklanması ihanet değil midir? Çalanlara, yiyenlere, hortumlayanlara, soyanlara, arazileri kapatanlara, hazineyi boşaltanlara mihmandarlık yapmak, ortakçı olmak, bunların hepsini sevk ve idare etmek ihanetin en büyüğü değil midir? Yazıktır bu millete, yazıktır Türkiye'ye. Önüne geleni kapan, ardına geleni tepen, işine geleni aklayan, kızdığını haşlayan, hırsızı ve rüşvetçiyi sımsıkı bağrına basan Başbakan'ın hukuken, siyaseten ve ahlaken ömrü çoktan dolmuştur. Son demokratik darbeyi bu zihniyete ve yandaşlarına indirmek AKP'ye oy veren kardeşlerim başta olmak üzere herkes ve hepimiz için vatan ve namus borcudur."

-"Bu çağdışı kararın kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur"

Bahçeli, internet düzenlemesi ile Hükümetin mahkeme kararı aranmaksızın doğrudan doğruya internete erişimin engellenmesi yetkisini aldığını savunarak, düzenlemenin Çankaya Köşkü'nden onay görmesi durumunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının internet üzerinde vesayet kuracağını ileri sürdü. Bahçeli, şunları kaydetti:

"İnternet erişimini baskı altına alan, sanal medyaya kelepçe vuran bu çağdışı kararın kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Elbette internet yoluyla işlenen suçların, yapılan hakaretlerin önüne geçmek önemli ve zorunlu bir ihtiyaçtır. Ne var ki izlenen yöntem arızalı ve kusurludur. Yasaların amacı, özgürlüğü kısmak veya kaldırmak değil, korumak ve genişletmek olmalıdır. Şayet kişi hak ve hürriyetleri güvencede değilse demokrasinin bırakınız yaşamasını isminden dahi bahsetmek imkansızdır. Demokrasiden vazgeçmek, özgürlükten taviz vermek insanlığı askıya almakla eşdeğerdir. Kamuoyu internete getirilen sansüre karşı ortak bir tepkide buluşmuş ve toplumun her kesimi bu yasakçı uygulamayı reddetmiştir.

Ümit ederim ki Başbakan'ın tahammül edemediği, haberlerinin verilmesine çok kızdığı Sayın Cumhurbaşkanı taleplere duyarsız kalmaz, milletimizin beklentisinin hilafına hareket etmez. Türk milletinin, hukuk ve demokrasi cinayeti işleyen Başbakan ve hükümetinden kurtulması artık kaçınılmaz bir amaç olmalıdır. İlke, ahlak, haya, heyecan ve esasları kalmayan bir hükümetin çöküşü kaçınılmazdır. Bugünkü hazin tablo hiçbir demokratik ülkede olmayan korkunç bir çürümenin ve soysuzlaşmanın ihsas ve ilanıdır. Sizler kanalıyla aziz milletime diyorum ki yalanla ve cehaletle savaşmak için gerçeği bilecek kadar akıllı ve gerçeği söyleyecek kadar yürekli olmaktan başka şansımız yoktur. Türk milletini demokrasi ve özgürlük pankartı taşıyan paryalara kimse dönüştüremeyecektir. Umutlarımızı yakıp yıkan Başbakan eğer ki nefsini ıslah etmezse sonu çok feci ve acıklı olacaktır. Kırk tarakta bezi olan Başbakan'ın aklından zoru yoksa milletin sabrını daha fazla zorlamamalı."

KIBRIS

Kıbrıs'ta yeni müzakere süreci başladığını anımsatan Bahçeli, hükümetin "adil ve kalıcı çözüm" parolasıyla tarafların masaya oturmasını dikkatle izlemesi, Kıbrıs davasından geri adım atacak ödünlere fırsat vermemesi gerektiğini belirtti.

Doğu Akdeniz'deki enerji hesaplarının, İsrail, ABD ve Rum yönetimi arasındaki paslaşmaların Kıbrıs'ı milli tezlerin aleyhine olacak bir güzergaha soktuğunu savunan Bahçeli, Rum yönetiminin tek taraflı ilan ettiği "Münhasır Ekonomik Bölge" kararının Kıbrıs meselesini farklı bir mecraya çektiğini ifade etti.

Rum kesiminin AB'yi, ABD'yi ve İsrail'i arkasına alarak, Türk toplumunu çözüm ve müzakere ambalajında bezdirerek sorunun çözülmesini hedeflediğini dile getiren Bahçeli, adil, kalıcı ve iki kesimliliği teminat altına almayan hiçbir plan, proje ve kararın kendileri için meşru ve geçerli olmayacağını söyledi. Bahçeli, "Kıbrıs Türklüğü'nü sığınmacı, yurtsuz, ikinci sınıf insan yapma teşebbüslerini, 1974'ün rövanşını almaya dönük hamleleri asla kabul etmeyeceğimizi bu vesileyle ilan ediyorum. Dileğim yeni müzakere sürecinin Kıbrıs Türklüğü'nün çıkarlarını ve egemenlik haklarını tescil etmesidir" diye konuştu.

-"Öğretmenlere gelince mi bütçeyi hatırladı?"

Devlet Bahçeli, AK Parti hükümetinin milli eğitim sisteminin ahengini bozduğunu ve yarınları sabote ettiğini savunarak, eğitim ve öğretimdeki "millilik" vasfının küllenmesi ve karartılmasından kaygılandıklarını ifade etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın reform olarak gündeme getirdiği her yeni düzenlemenin artan problemlere, yayılan uyum zorluklarına, yoğunlaşan kafa karışıklıklarına önayak olduğunu öne süren Bahçeli, "Milli eğitim yapısı içinde devrilmedik çam, kırıp dökülmedik değer bırakılmamıştır. Öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve veliler sürekli değişen, çocuk oyuncağına dönen sistem arayışlarından bunalmış ve usanmıştır" dedi.

Atama bekleyen öğretmen sorununun çözülmediğini ifade eden Bahçeli, geçen perşembe günü yapılan 10 bin atamanın pansuman işlevi göreceğini söyledi.

Atama bekleyen öğretmenlerin feryatlarının duyulmasını isteyen Bahçeli, şöyle konuştu:

"Başbakan Erdoğan her tarafa harcayacak para bulmuştur da sıra öğretmenlere gelince mi bütçe imkanlarını hatırlamıştır? Suriyeli sığınmacılara 2,5 milyar doları yağmur gibi saçarken veren el olmuştur da konu öğretmenler olunca mı anında araziye uymuştur? Ayakkabı kutularına deste deste para dizen rüşvetçi iktidar, emeklerinin karşılığını isteyen kardeşlerimize kalp gözünü kapatmamalı, vicdanen duyarsız durmamalıdır. Taktıkları kol saatinin fiyatı 700 bin lirayı bulan bakanlar her şeye layıktır, fakat öğretmenlerimizin karın tokluğuna çalışmaya talip olmaları bile çok görülmektedir. Para kasalarına tıkıştırılan milyon dolarlarla azan bakan çocukları, iş takibi yapan, işadamlarını markaja alan, kamu arazilerini zimmetine geçiren Başbakan çocukları masumdur, komplo kurbanıdır; ancak hakkını isteyen öğretmenler suçlu ve hadlerini aşmaktadır. Başbakan'ın birinci derece sit alanlarına villa yapması, devlet hazinesini ona buna peşkeş çekmesi normaldir, ama öğretmenlerimizin çalışmak istemeleri, hakları olan siyasi tasarrufu talep etmeleri anormaldir, falsolu davranışa girmektedir."

Hükümetin Türkiye'yi her zeminde küçük düşürmekle kalmadığını, milyonlarca Türk vatandaşını yokluğa, yoksulluğa, açlığa, muhtaçlığa terk ettiğini öne süren Bahçeli, "Nasılsa Başbakan'ın işleri tıkırındadır. Nasılsa kurduğu soygun çarkının haram geliri kendisine akmaktadır. Deve kuşunun başı nasıl kuma gömülüyse, bunların başı da kutulara girmiştir. Şu anda atanamayan her mazlumun, ücretli köleliğe maruz kalan her eğitim neferinin vebali Başbakan'ın omuzlarındadır" diye konuştu.

-"Dershaneler cezalandırma fırsatı"

Bahçeli, Meclis'e sevkedilen ve dershaneleri de kapsayan kanun tasarısında birçok tutarsızlık olduğunu savunarak, "Hükümet dershaneler bazında sürdürdüğü gerginlik politikasını, yıllarca beraber yürüdüğü ve işbirliği yaptığı camiayı cezalandırma fırsatı olarak görmektedir. Dershanelerin kapatılması bir ihtiyacın eseri değil, sürekli ivme ve mevzi kazanan sürtüşmenin cephanesi olarak telakki edilmektedir" dedi.

Dershanelerin kapatılmasını ilkesel düzeyde benimsediklerini dile getiren Bahçeli, öncelikle dershanelerin ihtiyaç olmaktan çıkarılması gerektiğini vurguladı. Bahçeli, "Yine merak ediyoruz ki Başbakan'ın dershaneleri kapatma inadında Oslo'daki müzakerelerin de tesiri var mıdır? Dershane kapatma meselesini silah gibi kullanan, eğitim hayatının dokusunu zedeleyen bu zihniyet dikkat etsin ki tuttuğu namlunun ters tepmesi direkt kendisini vuracaktır" diye konuştu.

Dershanelerde görev yapan öğretmenlerin KPSS şartı aranmadan, yalnızca sözlü sınavla Milli Eğitim sistemine dahil edilme hazırlığı olduğunu anlatan Bahçeli, "Dershane öğretmenlerini mülakatla alma niyetinde olan hükümet, acaba atanamayan, yıllardır gözyaşı döken kardeşlerimize ne diyecek, bahane olarak neyi gösterecektir?" diye sordu.

Memuriyete yeni başlayan öğretmenlerin siyasi görüşlerine ve hükümete yakınlıklarına veya uzaklıklarına göre değerlendirmeye alınacağını savunan Bahçeli, "Bu fahiş hata yasalaşırsa, öğretmenlerimizin iş güvencesi tehdit altına girecek, yandaşlık özendirilecek, AKP öğretmenliği adı altında yeni bir kariyer grubu oluşturulacaktır" dedi.

Hükümetin Milli Eğitim Bakanlığı'nda Müsteşar dışındaki tüm üst düzey kadroları boşaltma, tüm makamları tasfiye etme sinsiliği içinde olduğunu, bunun yeni ve şiddetli bir kadrolaşmanın habercisi olarak okunması gerektiğini savunan Bahçeli, "Dört yıl ve üzerindeki okul müdür ve yardımcılarını bile hedef alan hükümet yangına adeta körükle gitmektedir" diye konuştu.

-"Yayınımızı derhal kesin"

Siyasetin ideal, ahlak ve meşru düzlemden kopmasının, içe kıvrılıp çatışma üretmesinin sahip olunan her şeyi tüketeceğini ve erozyona uğratacağını dile getiren Bahçeli, toplumsal kutuplaşmalar kanalıyla birlikte yaşama ruhunun tahrip edildiğini, ideolojik bölünmelerle yılların heba olduğunu, bölücülüğün hükümet eliyle resmileştiğini söyledi.

Siyaseti kavga arenasına çeviren ve bozgunculuğu rehber edinenlerin milletin zamanından çaldığını ve tarihin tekerrür etmesine yol açtığını ifade eden Bahçeli, "Zamanın ileriye doğru akmasına karşılık, milletçe çağın gerisine düşmek, yüz yıl önceki olayların neredeyse tıpa tıp benzerlerine muhatap kalmak başka türlü izah edilemeyecektir. Türkiye'nin bugünkü hal ve özeti Fetret Devri'ne bile rahmet okutacak düzeydedir" diye konuştu.

İktidarın milli birliğe saldırdığını, toplumsal huzuru sakatladığını, ifade hürriyetine sataştığını, demokratik tercihleri sık boğaz ettiğini öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:

"Başbakan siyasetini tamamıyla kavgaya ve kutuplaşmaya bağladığından, tarihteki tüm bozgunculara, tarihteki tüm fitnecilere, tarihteki tüm kriz tellallarına taş çıkarmaktadır. AKP'nin 12 yıla giren iktidar dönemi kurulan tuzakların, kapanmayan yaraların, dinmeyen oyunların, kesilmeyen provokasyonların icazet ve gölgesinde geçmiştir. Milli hedeflerin, milli güvenliğin, milli bekanın, milli kimliğin ve mili stratejinin bu denli yabancısı bir iktidar sanıyorum düşman başına bile gelmemiştir.

Başbakan Türkiye'yi gerçekten de harap etmiş, milleti korkutarak, hayali düşmanlar icat ederek siyasetini ikmal etmeye çalışmıştır. Yalancı, yüzsüz, riyakar, dedikoducu, karanlık suratlı bir yığın adam AKP'nin etrafında toplanmış, maneviyat sömürüsüyle günahın ve şeytani heveslerin özel kuryeliğine soyunmuşlardır. Herhalde bu sözlerimize Başbakan yine dayanamayacak, yine tahammül edemeyecek ve uzandığı ilk telefonla Fatihlerine emirler yağdıracaktır. Anlaşılan, Başbakan Erdoğan'ın paralı askerleri, yandaş lejyonerleri, medyadaki soytarıları 24 saat eksiksiz hizmet vermektedir. Demek ki, 'Alo Fatih' hattı biz konuşurken sürekli açık ve çalışır vaziyettedir.

Başbakan Erdoğan dünyanın neresinde olursa olsun aslan parçası fatihleri, kula kulluk eden iki ayaklı dama taşları tetikte beklemişler, adeta amuda kalkarak emre amade olduklarını göstermişledir. Şimdi de biz fatihciklere sesleniyoruz: 'Alo Fatih', haberiniz olsun tehlike büyük, çünkü MHP sel gibi, kurşun gibi, fırtına gibi geliyor. Bu nedenle yayınımızı derhal kesin, durum raporunu da sahibinize takla ata ata bildirin ve ezile büzüle en kısa yoldan ulaştırın.

Buradan Başbakan'a bir teklifte bulunuyorum; madem sözlerimizden çok alınıyorsun, üzüntüden fatihlerini ikide bir azarlıyorsun, o halde gel bu işi çözelim, sonuca erdirelim. Şahsımın ne zaman, ne kadar süreyle, hangi sınırlarda, nerede ve nasıl konuşması gerektiğini bildirirsen senin gönlünü kırmaz, deyim yerindeyse sana bir güzellik yapmaktan çekinmeyiz. Sayın Başbakan yeter ki sıkma canını, bu kadar çırpınma, bu kadar dert etme, her şeyin orta yolu vardır ve bize bir 'Alo' demen kafidir."