Siyaset Başbakan: BDP CHP ile kol kola girerek ilkelerini çiğniyor

Başbakan: BDP CHP ile kol kola girerek ilkelerini çiğniyor

21.05.2011 - 15:45 | Son Güncellenme:

.

Başbakan: BDP CHP ile kol kola girerek ilkelerini çiğniyor

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şiddetin, terörün acıdan, yoksulluktan, gözyaşından başka hiçbir şey getirmediğini belirterek, "780 bin kilometrekareyle bu vatan bizim, bu vatanın üzerinde ameliyat yaptırtmayız, bu vatan bizim. 74 milyonu, kim ameliyat derdine düşüyorsa avucunu yalasın, kusura bakmasın" dedi.

Erdoğan, partisince Hakkari Valiliği önünde düzenlenen mitingde vatandaşlara seslendi.

Konuşmasına, "Serhat şehri, medeniyet şehri, alimler şehri, seyitler şehri Hakkari’yi, Hakkarili kardeşlerimi selamlıyorum" diyerek başlayan Erdoğan, Hakkarili Ebul Berekat Hazretlerinin "Muhabbetin esası üç şeydedir: Vefa, edeb, mürüvvet" dediğini anımsatarak, "Bizim aramızda birbirimize karşı vefa var, bizim aramızda birbirimize karşı hamdolsun edep var, bizim aramızda, birbirimize karşı mürüvvet var, kavuşma var. Biz birbirimize muhabbetle bağlıyız. Allah muhabbetimizi daim etsin, hiç ama hiç eksiltmesin" dedi.

Necip Fazıl Kısakürek’in de Hakkari’ye gelip, Seyyid Taha Hazretlerini ziyaret ettiğinde, "Şemdinli dağlarının, içtim nur çeşmesinden. Kurtuldum, akreplerin ruhumu deşmesinden" dizelerini dile getirdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: "İşte Hakkari böyle bir şehirdir. Hakkari bizim milletle muhabbetimizin nişanesidir. Bu benim, sadece Başbakan olarak Hakkari’ye beşinci gelişim. Seçim kampanyalarımızı Hakkari’den başlattığımız yıllar oldu. Hakkari’ye gelip açılışlar yaptık. Hakkari’de sizlerle beş kez hasret giderdik, kucaklaştık, muhabbet ettik. Hakkari’de sizlerle dertleştik. AK Parti, milletle aynı dili konuşan, milletle gönül diliyle konuşan bir partidir. AK Parti, samimiyet diliyle konuşan bir partidir. Biz, hesabi değiliz, hasbiyiz. Biz, öfkenin, şiddetin, nefretin değil, sevginin, samimiyetin diline teslim olmuş bir partiyiz.

AK Parti’yi kurduğumuz, sizin huzurunuza çıktığımız günden itibaren, gönül birlikteliğimiz, kardeşliğimiz her gün biraz daha pekişti. Çünkü biz size yalan söylemedik, söylemiyoruz. Biz ilkelerimizden taviz vermedik, vermiyoruz.

Bizim siyasetimiz hizmet siyaseti, eser siyaseti, kardeşlik siyaseti, bunların siyaseti ideoloji siyasetidir, farkımız bu. Biz, işte şu Hakkari’de, Yüksekova’da, Şemdinli’de, Çukurca’da eserlerimizle, hizmetlerimizle konuşuyoruz.

Biz verdiğimiz sözleri tutuyor, vaatlerimizin arkasında duruyoruz. Tek tek, adım adım, yatırımlarla, reformlarla, 81 vilayetin, tüm Türkiye’nin, Hakkari’nin çehresini değiştiriyoruz." Başbakan Erdoğan, esnafların zorla kepenk kapatmak zorunda kaldığını belirterek, "Bunun adı ’kepenk kapatma eylemi’ değil, ’kepenk kapattırma eylemi.’ İnsanları tehdit ederek, belediye eliyle dehşet saçarak, buna kepenk kapatma diyemezsiniz. Bu ticaret hürriyetine, özgürlüğüne engel olmaktır" dedi.

Hakkari Belediyesi’nin ideolojik davrandığını, vatandaşa hizmet etmediğini belirten Erdoğan, "Şu anda Hakkari’nin şu sokağında gezdiğim zaman insanlığımdan utanıyorum. Bu nasıl bir yerel yönetim? Şurada yol var mı, Allah aşkına? Sizlere gönderdiğimiz parayı söyleyeceğim, soruyorum bu para nereye gidiyor" diye konuştu.

-"ÇETELERLE AMANSIZCA MÜCADELE ETTİK"-

Erdoğan, AK Parti’nin kurulduğu andan itibaren birilerinin, birtakım odakların engellemesiyle karşılaştığını, tehdit edildiklerini, partinin kapatılmak istendiğini ifade ederek, "Çirkin tezgahlarla, tahriklerle ülkenin huzurunu bozmak, bu yolla AK Parti’yi iktidardan uzaklaştırmak istediler. Bizim sizlerle olan muhabbetimizi kıskandılar, bu muhabbeti bozmak istediler. Hiçbirine eyvallah demedik, hiçbir tezgaha, hiçbir kışkırtmaya boyun eğmedik. Tam tersine, sizin desteğinizle, sizin hayır dualarınızla demokrasiye, özgürlüklere, milli iradeye musallat olan bu çetelerle amansızca mücadele ettik" dedi.

Çetelere hesap sorduklarını, inkar politikalarına son verdiklerini ve faili meçhullerin peşine düştüklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Ülkenin her neresinde olursa olsun, benim insanıma yapılan her haksızlığın hesabını soruyoruz. Sekiz buçuk yıl önce nasıl bir Türkiye vardı, bugün nasıl bir Türkiye var? Sekiz buçuk yıl önce nasıl bir Hakkari vardı, bugün nasıl bir Hakkari var? Yüksekova’da, Şemdinli’de, Çukurca’da, benim genç kardeşlerim Kürtçe müzik kasetlerini gizli gizli dinliyordu. Hakkarili Ahmede Hani’nin adı anılmıyordu. Mem-u Zin tanınmıyor, bilinmiyor, okunmuyor, köşe bucakta saklanıyordu. Kültür Bakanlığı aracılığıyla bastık, yayınladık, takdim ettik. Anneler yavrularıyla Kürtçe konuşamıyordu. Köylüler huzurla, güvenle şehre, ilçeye inemiyordu. Çölemerik yani Hakkari, Gever yani Yüksekova, Navşar yani Şemdinli, Çele yani Çukurca demek, telaffuz etmek bile yasaktı, o günlerden bu günlere geldik.

Ah benim Hakkarili kardeşim... ’Ülke bölünür’ dediler, ’huzur, barış kaybolur’ dediler... İşte bu kardeşinize, bizim partimize, arkadaşlarımıza en ağır hakaretleri ettiler. Ne oldu? Kardeşlik bozulmadı, kardeşlik yüceldi, muhabbetimiz daha da arttı. Sekiz buçuk yıl önce Ahmede Hani’den söz etmek korku sebebiydi. Bugün artık Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Mem-u Zin’i basıyor. Dün Kürtçe kaset tandırlarda saklanırken, bugün devletin televizyonu 24 saat Kürtçe yayın yapıyor. Bunu kim getirdi, bunu hangi parti getirdi? Kim? Biz getirdik, biz başardık ve daha da ileri gideceğiz. Bugün, Uluslararası Kürdoloji Kongresi, Kürt Kadın Kongresi, 21. Yüzyılda Kürt Dili ve Edebiyatı Kongresi düzenleyen bir Hakkari Üniversitesi var. Bu üniversiteyi kim kurdu? Bu hizmetleri buraya getiren AK Parti. Demokrasinin bir mücadelesi olarak, hak ve özgürlükler olarak, ’bu ülkenin 81 vilayetinde üniversite olacak’ dedik ve bu üniversitelerin tamamını gerçekleştirdik.

Şiddet, bugüne kadar acıdan başka hiçbir şey vermedi. Terör, şiddet, acıdan, yoksulluktan, gözyaşından başka hiçbir şey getirmedi. Size soruyorum Hakkarili kardeşim, bu şiddet politikaları kimin işine yarıyor? Bu terör kimin ekmeğine yağ sürüyor? Bu ülkede hizmet verecek kimse oyunuzu onlara verin, futbol takımı tutar gibi parti tutulmaz. Oy namustur, oy şereftir, korkunun ecele faydası yoktur. Çocukların ellerine molotofkokteyli tutturmak suretiyle dükkanların camlarını indirenler, otobüsleri, arabaları ateşe verenler, tarihe de, millete de asla bunun hesabını veremezler. Demokrasi, temel hak ve özgürlükler bu yolla gelmez. Bu istismar siyasetinin önünü hep beraber keseceğiz.

Biz, bütün samimiyetimizle yeni bir süreç başlattık ama CHP, MHP, BDP, adeta ittifak halinde bu süreci sabote etmek için inanın gece gündüz çalıştılar."

-"İNKAR POLİTİKALARININ BELGELERİ..."-

Başbakan Erdoğan, dün Van’da, 1940’lara ait, CHP’nin tek parti iktidarı dönemine ait beş belgeyi açıkladığını, CHP’li Bakanlar Kurulu’nun imzalarıyla, İsmet İnönü’nün imzalarıyla, kitapların, plakların nasıl yasaklandığını, toplatıldığını belgeleriyle gösterdiğini anımsatarak, "O belgeler, işte on yıllardır yaşanan acının belgeleriydi. O belgeler, inkar politikalarının belgeleriydi" diye konuştu.

AK Parti’nin 22 Kasım’da son verdiği inkar, ret ve asimilasyon politikasının bir daha Türkiye’nin gündemine gelmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, Kürt sorunu denilen olayın ret, inkar ve asimilasyon olduğunu, günümüzde Türkiye’de böyle bir sorunun olmadığını söyledi.

Erdoğan, "Sadece benim partimin grubunda 60’ı aşkın Kürt milletvekili kardeşim var. Biz bunları bir yerlerden izin alarak partimize almadık; kabinemde Kürt bakan arkadaşlarım var, biz bir yerlerden ruhsat alarak kabinemize koymadık.

Nereden izin aldığımızı söyleyeyim, görevlendirmeyi nerenin yaptığını söyleyeyim; sen yaptın, millet yaptı. Millet verdi, millet görevlendirdi, biz de parlamentoya taşıdık" dedi.

"Herkes rolünü oynuyor, bu ülkede benim Kürt kardeşimin sorunları, bugüne kadar nasılsa yine benim sorunudur" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Lazın, Çerkezin, Gürcünün hepsinin sorunu benim sorunumdur. Bu milletin içinde Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Abazası, Romanı, Arabı var. Millet böyle oluşur, onun için tek millet dedik, arkadan tek bayrak dedik. Ne zaman dedim bunu? Afyon’dan yola çıkarken, bizim bu bayrağımızın rengi birilerini niye rahatsız ediyor? Bu renk şehidimizin kanıdır, rengi oradan alıyor, hilal bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldız şehitlerimizi sembolize eder, onun için tek bayrak dedik, ardından ’bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’ dedik. Onun için 780 bin kilometrekareyle bu vatan bizim, bu vatanın üzerinde ameliyat yaptırtmayız, bu vatan bizim. 74 milyonu, kim ameliyat derdine düşüyorsa avucunu yalasın, kusura bakmasın. Dördüncüsü tek devlettir. Tek devlet dedik. Bizim birliğimizi, beraberliğimizi bozmaya çalışanlara 12 Haziran’da gerekli cevabı vermeye hazır mıyız? Sandıklardan seçmen listesinin bütün mensupları, o oy pusulasının başındaki ilk parti AK Parti, inşallah sizlerin oylarıyla gümbür gümbür yine sandıklardan, hep beraber geleceğiz."

-"BUGÜN ARTIK YASAKLAR YOK"-

"İsminde barış olan, demokrasi olan BDP, CHP ile kol kola girerek bütün ilkelerini çiğniyor, kendi kendisiyle çelişiyor, kendi kendisini inkar ediyor" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "12 Eylül halkoylamasında, BDP, CHP ile, MHP ile, Ergenekon’la kol kola girerek 26 maddenin değişikliğine karşı çıktı. Hem de demokratik yollarla değil, anlatarak, ikna ederek değil. Zorla, tehditle, baskıyla, sindirerek boykot uygulamaya çalıştı. Vatandaşlarımızı niçin serbest bırakmıyorlar, neden? Sürekli tehditlerle benim vatandaşımın demokratik hakkını kullanmasına niçin engel oluyorlar? Çünkü kendilerine inanmıyorlar, biliyorlar ki, eğer biz Kürt kardeşlerimizi serbest bırakırsak, onların tabii Kürt kardeşim, kardeşleri değil, onlar hiçbir zaman benim Kürt kardeşimin temsilcisi olamaz, istismarını yaparlar sadece. Bugüne kadar Allah aşkına, şu Hakkari’nin sokaklarındaki hal, görüntü, benim Kürt kardeşlerime hizmet vermek diyebilir miyiz? Halkını seven, halkına hizmet verir. Ben artık Hakkarili gençlerin gerçeği görmesini istiyorum. Ben artık, Hakkarili kardeşimin, bu şiddet politikalarını sorgulamasını istiyorum.

Hakkarili anaların artık evlatlarına sahip çıkmasını, evlatlarını dağdan geri çağırmasını istiyorum. Bugün artık yasaklar yok. Bugün artık kısıtlamalar yok.

Bugün, ifadenin önünde engeller yok. Hep birlikte çok daha iyisini yapacağız, standartları çok daha yükseğe çıkaracağız ama bunun için sizden destek istiyoruz, el ele, omuz omuza vereceğiz.

22 Temmuz’da Hakkari bize destek verdi, biz de karşılığını verdik.

Hizmetle verdik, demokrasi mücadelesiyle verdik, çetelerle mücadele ederek verdik. Hakkari’den bir kez daha destek istiyoruz. Çetelerle daha güçlü şekilde mücadele noktasında daha güçlü mücadele etmek için sizlerden destek bekliyoruz.

Türkiye’yi daha ileri demokratik standartlara kavuşturmak için sizlerden bir kez daha destek istiyoruz. Özgürlükleri daha da genişletmek için destek istiyoruz." Seçime 23 gün kaldığını anımsatarak, partililerden kapı kapı dolaşmalarını isteyen Erdoğan, "Şimdi yeni bir anayasa için, her bir Hakkarili kardeşimin, ’işte bu benim anayasamdır’ diyeceği bir anayasa için destek istiyoruz. Biz ne çektiysek millet tarafından yapılmayan, insanı merkeze almayan Anayasa’dan çektik. Şimdi artık tamamen insanı merkeze alan, milletin derdine çare üretecek, ekonomiye güç verecek bir anayasayı millet kendisi yapacak. Ayrım yok, amalar yok, ancaklar, dışlama, öteleme, yasaklama yok. Bu anayasayı millet istiyor ve biz de bu anayasayı yapacağız" diye konuştu.

-KENTTE YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI-

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan’ın miting yaptığı Hakkari’de yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Büyük bir sessizliğin hakim olduğu kentte, ekmek fırını ve bir eczane dışında bütün iş yerlerinin kapalı olduğu gözlendi. Kontak kapatma eylemi nedeniyle hiçbir araç da caddelerde görülmedi.

Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kent merkezine 7 kilometre uzaklıktaki Depin mevkisinden itibaren yoğun güvenlik önlemi aldı. Çevre illerden takviye güvenlik güçlerinin, izinsiz gösterilerin sık sık yapıldığı Keklikpınar, Dağgöl ve Kıran mahalleleri ile şehir merkezindeki sıkı güvenlik tedbirleri dikkati çekti.

Mitingin yapıldığı Konak Caddesi ve çevresinde görev alan sağlık ekiplerinin bulunduğu ambulans ile TEDAŞ araçları da güvenlik tedbirleri kapsamında aramadan geçirildi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İki ülkeye sınır Hakkari, her açıdan dünyanın çok önemli bir turizm noktasında, ticaret noktasında hareket merkezi olur. Terör örgütü bunu bildiği için bu bölgenin yakasından düşmek istemiyor. Terör örgütü bunu bildiği için, yoksulluğun bitmesini burada istemiyor" dedi.

Erdoğan, partisince Hakkari Valiliği önünde düzenlenen mitingde vatandaşlara seslendi. Başbakan Erdoğan, dün Van’da, Vanlılarla el ele verdiklerinde çok kolaylıkla hayata geçirebilecekleri bir hayalini ifade ettiğini söyledi. Hakkari için de hayalleri olduğunu, sekiz buçuk yılda gerçeğe dönüştürdükleri birçok hayal gibi, bu hayalleri de gerçeğe dönüştürmek istediğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "İşte Yüksekova’da 17 Temmuz 2010’da yılda 1 milyon yolcu kapasiteli bir havaalanının temelini attık. Bu havaalanı 120 trilyona mal olacak, 120 trilyon ama ne oldu bunun temel atma törenini bile engellemek istediler ama benim Ulaştırma Bakanım geldi ve burada temeli her türlü şarta rağmen attılar. Şu anda inşaat devam ediyor. Aynı şey Şırnak’ta oldu. Silopi’de de havaalanının temel atma törenini yaptık. O da gerçekleşti. Buralarda Allah aşkına havaalanı, benim vatandaşımın, Kürt kardeşimin aklından geçer miydi? Ama bak biz şimdi buraya uçağı indireceğiz. Ben bir tane uçağın gelmesini istemiyorum, buraya haftada 15-20 uçağın inip kalkmasını istiyorum. Dünyanın değişik yerlerinden buraya uçaklar gelsin istiyorum. Kaya Resimleri’ni, Dirheler’i, Melik Esed Mezarlığı’nı görmeye gelsin. Bay Kalesi, Kelat Sarayı, Zeynel Bey Medresesi, Taş Köprü, Amerika’dan, İngiltere’den, Japonya’dan buraları görmeye gelsinler istiyorum.

Turistleri burası çeker. Dünyanın her yerinden dağcılar, gelsinler, Cilo Dağı’na çıksınlar, Sat Dağı’na tırmansınlar, yaylaları, mezraları görsünler istiyorum.

Türkiye’den, dünyadan genç üniversite öğrencileri, Hakkari Üniversitesi’nin TOKİ tarafından yakında inşa edilecek kampüsünde ilim tahsil etsin. İstiyorum ki Hakkari’nin de esnafı kazansın, tüccarı kazansın, Hakkari üretsin, şu andaki ihracatını daha da artırsın. İşsiz iş sahibi olsun. İnanın bunu yaparız." Bunun uzak bir hayal olmadığını belirten Erdoğan, "Yeter ki şu Hakkari’de huzur olsun, yeter ki terör bitsin, yeter ki kan dursun. Çıkıyor BDP’nin Başkanı diyor ki ’kandan beslenenlerin Allah belasını versin.’ Bunu sen hangi yüzle söylüyorsun? Hakkari’de benim vatandaşım, elini kolunu rahat rahat sallaya sallaya gezemiyorsa bunun sorumlusu sizsiniz. Eğer böyle bir günde buranın esnaflarına kepenk kapattırıyorsanız, bunun suçlusunu başka yerde aramayın, bunun suçlusu sizsiniz. İşte üç gün kendilerine göre yas ilan ediyorlar, ondan sonra kepenk kapattırıyorlar. Dünyanın neresinde var böyle bir şey? Ve siz burada kalkıyorsunuz bir hoca efendiyi rahatlıkla öldürebiliyorsunuz, şehit edebiliyorsunuz. Ve ailesini de daha sonra bırakmıyor, hala tehdit etmeye devam ediyorsunuz. Bu nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl bir iştir" dedi.

-"TERÖR BUNLARIN BESLENDİĞİ TEK YER"-

Durum tespitinin iyi yapılması gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Terör bunların beslendiği tek yer, terörden besleniyorlar, terör varsa BDP’ye oy var.

Çünkü BDP de onları besliyor. Bunu da artık kendileri artık açık açık ifade ediyorlar. Eğer demokrasi diyorsanız kalkıp burada tavrınızı koyacaksınız. Eğer siz bu konuda yürekliyseniz, parlamentoda da söyledim, çıkın terör örgütü olarak PKK’yı ilan edin. Edemediler, niçin? Çünkü oradan besleniyor" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Ölüm haktır, biz hayatımızda bir kere ölürüz ve biz buna inanmışız ama düşünün, buna inanmayanlar tabii ki her gün korkacak ama inanıyorsak o zaman biz korkmayız. Çünkü bizim için ölüm son değildir, ölüm bir başlangıçtır. Bizim değerlerimizde, bizim inancımızda, ölümden sonra dirilmek vardır ama bunların böyle bir şeyi yok ve bunlar Kürtlerin, İslam’ı bir dayatmayla, kılıç zoruyla kabul ettiklerini kendileri söylüyorlar zaten. Kürtlerin dininin Zerdüştlük olduğunu da bunlar söylüyorlar. Ben söylemiyorum, kendileri söylüyor ama son zamanlarda baktılar ki bu tutmadı, şimdi artık hac, umre turizmine al attılar.

Oradan çünkü mani gelecek. Bu da yetmedi, şimdi ’devletin imamları arkasında namaz kılmayın’ diyorlar. Kendileri bakıyorsunuz geliyorlar, belli yerde hemen bir cemaat oluşturuyorlar, kadın erkek birbirine girmiş, namazı kıldıran ehliyet sahibi midir belli değil. Bir defa cumada bu işe ehil olmak lazım, liyakat sahibi olmak lazım. Ve cuma bir cemdir. Yani biz köylerde, mezralarda filan cuma kılmayız, hep Anadolu’da bu bellidir, kasabaya ineriz, ilçeye ineriz. Oralarda kılarız. Neden? Cem olacağız, bir araya geleceğiz, mesajı alacağız ama bunlar böyle bir hassasiyet içinde değil. Zaten bir kısmı kenarda, oradan izliyorlar, öbür taraftakiler de adeta bir sivil inisiyatif gösterisi gibi güya cuma namazı kılıyorlar. Bunların yaptığı bu. İşte 12 Haziran dinimizi istismar edenlere de cevap verme günüdür." Güvenli olursa, huzurlu olursa, istikrar olursa Hakkari’ye dünyanın her yerinden yatırımcı geleceğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "İki ülkeye sınır Hakkari, her açıdan dünyanın çok önemli bir turizm noktasında, ticaret noktasında hareket merkezi olur. Terör örgütü bunu bildiği için bu bölgenin yakasından düşmek istemiyor. Terör örgütü bunu bildiği için, yoksulluğun bitmesini burada istemiyor. Ben şurada Yüksekova’da, 150 yataklı hastanenin açılışına geldim. Ardından Hakkari’de, 150 yataklı hastanenin açılışına geldik, aynı gün ve bu hastanelerimizin açılmasına bile vatandaşı tehdit ettiler, göndermediler. Biz size kötülük mü yaptık? İki tane modern hastane yaptık. Şimdi sizlere değişik rakamlar vereceğim sağlıkla ilgili.

Düşünebiliyor musunuz, Hakkarimizde 2002 yılına kadar sadece fıtık gibi küçük ameliyatlar yapılabiliyordu, sadece fıtık. Hakkari böyle bir yerdi. Bugün ise birçok büyük ameliyatlar Hakkari’de yapılabiliyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez beyin ameliyatı 2007 yılında yapıldı Hakkari’de, ilk kez. Şemdinli’de ise ilk kez ameliyat 2007 yılında yapıldı. Buralara durup dururken gelmedik, AK Parti iktidarıyla geldik. Ben şimdi soruyorum; Allah aşkına, bu BDP’nin destekledikleri şu bağımsızlar ne yapacaklar bunlar? Soruyorum ne hizmet verecekler benim buradaki Kürt kardeşlerime? Ben kardeşlerimi duyarlı olmaya çağırıyorum. Bu tehditlere karşı dik durmaya çağırıyorum. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz hizmetlerimizden asla geri durmayacağız. Yollarımızı da yapacağız ama bunlar müteahhitlerin iş makinelerini de yakıyorlar. Yol yapmak için çalışan müteahhidin makinesini de yakıyor. Niye? Çalışmasın diye. Baraj yapıyoruz makineleri yakıyorlar, çalışmasınlar diye, buralara hizmet gelmesin diye. Çünkü fakirliği, yoksulluğu böyle istismar ediyorlar. Ne diyorlar benim Kürt kardeşime? ’Sana devlet ne verdi, okul mu verdi, hastane mi verdi?’ Geçmişte, geçmişte. Şimdi diyemiyorlar. Bu oyuncakları ellerinden aldık. Şimdi artık okullar var, şimdi artık hastaneler var, şimdi artık yollar geliyor, havaalanı geliyor, tabii oyuncak gidiyor ellerinden."

Haberin Devamı

-"YILLARIN İHMALİNİ ÇOK HIZLI ŞEKİLDE TELAFİ EDİYORUZ"-

Derecik Sınır Kapısı’nı bu yıl 14 Şubat’ta açtıklarını, 25 Nisan’da da Çukurca Üzümlü Sınır Kapısı’nın açılması onayını verdiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: "Esendere Sınır Kapısı’nın temelini yakında atıyoruz. Bu kapıyı İran ile ortak olarak işletecek, geçişleri daha hızlı hale getireceğiz. Yüksekova’nın içme suyu, kanalizasyon ve atık su arıtma tesisini biz yapıyoruz. Bunlar belediyenin görevi ama biz Yüksekova’da yaşayan kardeşlerimizi susuz bırakamazdık. Bak, kendi seçtiği belediye kanunen görev onun, suyu getirmediği halde biz oraya su getirdik, biz getiriyoruz. Ah benim Hakkarili kardeşlerim, ah benim Kürt kökenli kardeşlerim, bunları iyi tanıyın. Çevre Yolu’nu ihale ettik, onu inşa edeceğiz.

Terörden zarar gören vatandaşlarımız için 2004 yılında bir kanun çıkardık. Bugüne kadar terörden zarar gören vatandaşlarımıza ne ödedik biliyor musunuz? 543 trilyon ödedik. Hiçbir vatandaşımızın mağdur olmaması için her tedbiri aldık. Biz var gücümüzle çalışıyoruz ama biz bunu yaparken benim buradaki polisime, emniyetini, asayişini temin etmek isteyen polisime, ülkemin sınırlarını korumak durumunda kalan askerime silah doğrultan ellere biz sessiz kalabilir miyiz? Tabii ki kalamayız.

Hakkari Belediyesine, hani bazen diyorlar ki, ’gelmiyor.’ Ne gelmiyor? Yalan söylemeyin. Çıksınlar bunu açıklasınlar. Bakın size ne kadar para gönderdiğimizi söyleyeyim, onu da bütün buradaki gelmeyen, gelemeyen Kürt kardeşlerime anlatın. 2010 yılında 13.5 trilyon pay verdik. Yüksekova Belediyesine 2010 yılında 18 trilyon pay verdik. Bunları özellikle bilmenizi istiyorum. Yani batı ne alıyorsa buralar daha fazlasını alıyor. Çünkü ekonomik gelişmişlik endeksi düşük olduğu için buralara paydan daha fazla veriyoruz.

Hakkari Belediyesinin görevi olmasına rağmen, şu anda şehir içindeki yolları biz bazı ana arter diyebileceğimiz yerleri Karayollarına yaptırtıyoruz, yapın dedik, yapın. Ve buraya 4 çöp kamyonu gönderdik biliyor musunuz? Buna rağmen Hakkari çöpe mahkum ediliyor, çöp toplanmıyor. Peki bu mudur hizmet? Hakkariliye layık görülen bu mu? Bu çöpe, çamura, toz toprağa Hakkarili layık mıdır? İşte ben sizin bunu da sorgulamanızı istiyorum. İstismar siyaseti yapanlarla hizmet siyaseti yapanları artık birbirinden ayırmanızı istiyorum. Siz çok daha iyisine layıksınız. Biz de bunun için çalıştık, bunun için çalışmaya devam edeceğiz."