30.06.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANADOLU AJANSI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ”Biz, tarihimizle olduğu kadar bugünümüzle, geleceğimizle büyük devletiz. Kendi halkına vahşice zulmeden, çevre ülkelere hukuksuz saldırganlık yapan her kim olursa olsun,hiç tereddüt etmeden haddini bildiririz” dedi.
Erdoğan, Yeni Erzurum Stadyumu’nda düzenlenen AK Parti Erzurum İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Ancak hiç kimse bizim sağduyumuzu, itidalimizi, yumuşak başlılığımızı sınamaya kalkışmasın. Tıpkı Mehmet Akif’in söylediği gibi ’Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum’ biz buyuz. Bağımsızlığımız söz konusu olduğunda, istiklalimiz, istikbalimiz söz konusu olduğunda, sınırlarımız söz konusu olduğunda, hak, hukuk, adalet söz konusu olduğunda tıpkı İstiklal Marşımızın emrettiği gibi ’kükremiş sel olur, bendimizi çiğner aşarız’. Bu milleti eğer hala tanımayanlar varsa gelsinler Erzurum’a baksınlar” görüşünü ortaya koydu. Erdoğan’ın konuşmasında üzerinde durduğu başlıca noktalar şunlar oldu:
BAAS PARTİSİ Mİ, CHP MİSİN, NESİN:
(Kılıçdaroğlu ile geçen Pazar düşürülen uçak hakkında yaptıkları görüşmeden sonra mesajlar verdiğini öne sürdükten sonra) Sen, Suriye’nin BAAS partisi misin, Türkiye’nin Cumhuriyet Halk Partisi misin, nesin? Yani her talebe ’evet’ diyen bir iktidar partisiyiz. Terörle mücadelede randevu talep ettiler, ’buyurun, gelin’ dedik. Önceki gün bir televizyon programına çıktı, aynı şekilde sorumsuzca, pervasızca, çelişkili ifadelerle yine hükümeti, yine dış politikamızı eleştirdi. Açık açık söylüyorum, Kılıçdaroğlu, CHP’nin bugüne kadar başına gelmiş en büyük talihsizliktir. Hala siyasetçi olamadı. Suriye’ye üzeri kapalı bir eleştiri yöneltip, ardından ’ancak’ diyerek Türkiye’yi, hükümeti, dış politikayı acımasızca eleştirmek milli bir meselede sergilenecek milli bir duruş değildir. Sorumlu bir genel başkan, kendi ülkesine şamar oğlanı benzetmesini yapmaz, yapamaz. Kusura bakmasın, biz CHP Genel Başkanı’ndan dış politika dersi alacak değiliz. Eğer şamar oğlanı arıyorsa aynaya baksın. Haritada Şam’ın yerini bile gösteremeyecek biri, bize dış politika dersi veremez. CHP Genel Başkanı’nın Suriye meselesi, Mavi Marmara meselesi karşısındaki tavrı, çok açık net bir şeklide, en hafif tarifiyle pişkinliktir, pısırık dış politika vizyonudur.
SEVGİLİ EYYUBİ’NİN TORUNLARI:
(Gelinen bu noktada artık terörü, terör örgütünü, terör örgütünün destekçilerini de daha net şekilde görme, neye hizmet ettiklerini çok daha net şekilde anlamla fırsatları olduğunu belirttikten sonra) Biz düşürülen uçağımızla ilgili teyakkuz halindeyken, böyle milli bir meselede milletçe tek yürek olurken, terör örgütü alçakça saldırılarına devam etti. Bunlar Kürtlerin hakları için değil Türkiye’nin düşmanları için, Türkiye’nin büyümesinden rahatsızlık duyanlar için taşeronluk yapıyorlar. Bunlarda insan kaçakçılığı var, bunlarda esrar kaçakçılığı var, bunlarda kara para aklama olayı var, bunlarda ne ararsanız var. Bu örgütün Kürt kardeşlerimin dertleriyle yakından uzaktan hiçbir alakası yoktur. Bu terör örgütünün kutsal değerlerle, manevi değerlerle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Bunlar Zerdüşttür. Selahaddin-i Eyyubi’nin torunları artık bu maşa örgüte, bu taşeron örgüte gereken cevabı vermelidirler.
‘Tribünde değil sahada olmalıyız’
Başbakan Erdoğan, kendisini fabri doktora unvanının verildiği Atatürk Üniversitesi’ndeki törende dış politika konusunda açıklama yaptı. ”Dış politikada tribünlerde kalmak, Türkiye’ye çok ağır bedeller ödetti. Türkiye, tribünlerde kalabilecek bir ülke asla değildir. Türkiye, mutlaka ve mutlaka sahaya inmek, sahada kalmak zorunda olan bir ülkedir” diyen Erdoğan şunları söyledi: “Bunun riskleri olabilir, bunun geçiş süreçleri olabilir, zaman zaman sorunlar yaşanabilir. Ancak, ’sorun çıkacak’ diyerek, Türkiye pısırık bir politikayı, geleceğe ağır faturaları olan bir politikayı bu saatten sonra idame ettiremez, ettirmeyecektir. Bugün Türkiye, statik dış politikadan dinamik dış politikaya geçmiştir. Türkiye’nin dünya ile arasındaki perde kalkmıştır, ufku genişlemiştir. Erdoğan, şöyle devam etti: ”Türkiye, sadece dış politika anlayışını değiştirmekle kalmamış; dış politikasıyla bölgesine ve dünyaya model olmuştur. Bugün, ’Akdeniz’de yardım gemisinin ne işi vardı’ diye soranlar, vurulan uçağımıza, ’orada ne işi vardı’ diye soranlar, sıfır sorunu pısırıklık, vurdum duymazlık, acziyet olarak anlayanlar, ne yazık ki 1940’ların dış politikasına takılıp kalmış olanlardır. Son yıllara kadar aslında Türkiye’de eğitim yoktu. Olsa olsa öğretim vardı. Eğitime yeni yeni geçen bir Türkiye var.”
Ak Parti’li başkan serbest
Şenyayla mevkiinde 14 Mayıs’ta PKK’lılar tarafından kaçırılan AK Parti Kulp İlçe Başkanı Veysel Çelik dün akşam Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, İHD ve Mazlum-Der temsilcilerinden oluşan bir heyete teslim edildi.Heyet Çelik’le birlikte Diyarbakır’a döndü.