15.01.2011 - 02:54 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünkü Ak Parti İl Başkanları toplantısında son günlerdeki tartışma konularının Ak Parti’nin yükselişini durdurmak amacıyla ortaya atıldığını belirterek, “Durduramazsınız, boşuna uğraşmayın. Her seçim öncesinde tezgaha sürülen bir takım çirkin oyunlar, çirkin gündemler ve kara propaganda aynı şekilde tezgaha sürülüyor. Birkaç aydır, haftadır konuşulan, tartışılan hükümet aleyhine bir kampanyaya dönüştürülen mesleleleri alın önceki seçim dönemlerindeki gibi” diye konuştu. Erdoğan’ın konuşamsından satır başları şöyle:
TIKSIRINCAYA KADAR
“Herkesin yaşam tarzına saygılıyız. Kimsenin giyim kuşamına, yeme-içmesine, inancına, ibadetine kısıtlama getirmeyen, tam tersine bu noktada en geniş özgürlükleri savunan ve bunun gereklerini yerine getiren bir partiyiz. 8 yıldır bu noktadaki samimiyetimiz test edildi. 8 yıldır, en küçük, en marjinal hadiseler büyütülerek adeta bir rejim meselesine dönüştürülüyor. Birileri, ısrarla ve inatla bize gizli niyetler, gizli hedefler, gizli ajandalar izafe ediyor. 8 yıldır hangi özgürlüğü kısıtladık? 8 yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik? Kimin yaşamına, giyimine kuşamına müdahale ettik? Herkes istediği gibi giyiniyor, istediği gibi eğleniyor, istediği gibi içiyor, hangisine dedik ki, ‘sen ne kadar viski içiyorsun, şarap içiyorsun, ne kadar bira tüketiyorsun?’ Böyle bir derdimiz oldu mu? Iksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar. Trafik polisleri, trafik kazalarında yakaladıkları kimler, bu kazalarda yakaladıkları kimler? Her tür var, onları da yakalamasınlar mı? Kazayı yaptıkları halde, bunlara karşı herhangi bir şey ödetmesinler mi? Bunların yaptıklarını ölümle mi, yaralanmayla mı ödeyeceğiz?
ÖN BAHÇE YAPACAĞIZ
(CMK’daki tutukluluk süreleriyle ilgili düzenlemenin yürürlüğü girmesinin ardından Hizbullahçıların tahliye edilmesi) Malum bir davadan dolayı tahliye edilenlerle ilgili olarak, sabah akşam çeşitli yayın organlarında bir zihin bulandırma operasyonu olduğunu, hükümetle bu örgüt arasında bir illiyet bağı kurulmak istendiğini görüyoruz. Muhalefetin de istismarıyla, sürecin faturasının hükümete kesilmek istendiğini görüyoruz. Bu tahliye kararlarını hükümet mi verdi? Bu tahliye kararlarını yargı verdi. Aynı yargı, benimle ilgili 24 saatte dosyayı Diyarbakır’dan alıp Ankara’ya getirebildi. Aynı yargı 5 gün içerisinde Sayın Erbakan ile ilgili kararı anında dosyaya getirtip verebildi. İşlerine geldiği zaman böyle oluyor. Bunlar çıkabiliyordu da sizin öncelikler denilen bir yol haritanız yok muydu? Bu öncelikler içerisinde bu kararları niye vermediniz? Yargıyı birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkarıp, milletin ön bahçesi haline getireceğiz. ‘Onama mı istersin, bozma mı’ diyerek belli çevrelerin arzusuna göre karar veren bir yargıdan, vicdanıyla karar veren bir yargıya geçişi inşallah tamamlayacağız.
BİZİM İÇİN ÖNEMLİ
Biz muhafazakar bir partiyiz. Aile bizim için önemlidir, mahremiyet bizim için önemlidir, tarih ve tarihi şahsiyetler, tarihi şahsiyetlerin manevi değerleri bizim için son derece önemlidir. Biz muhafazakar olduğumuz kadar demokrat bir partiyiz. Evrensel değerleri benimsemiş, özgürlüklere saygı duyan, başkasının özgürlüğünü kısıtlamadığı sürece, başkasının kutsal değerlerine hakaret etmediği sürece her türlü fikrin serbestçe ifade edilmesini savunan bir partiyiz. CHP Genel Başkanı RTÜK Kanunu’nu diline doladı. Ağır hakaretler savuruyor. 1994’te RTÜK yasası CHP’nin iktidar olduğu dönemde çıkarılmış. O yasanın 25. maddesine de gerektiğinde başbakan ve bakanlara yayınları durdurma yetkisi verilmiş. Sen bu ülkenin hükümetine en ağır hakareti yapan, bunu da köşesinde yazacak kadar ileri giden kişiye partinin rozetini takacaksın, sonra da, ‘bu ülkede özgürlük yok’ diyeceksin. ‘Yandaş medya’ diyeceksin, candaş medyanın bütün mensuplarını partine davet edeceksin. Sen, kendisini yolsuzlukla itham ettiğin, yargılanması için imza attığın kişiyi İstanbul gibi bir ile il başkanı yapacaksın, ondan sonra çıkıp namuslu insanları yolsuzlukla itham etmeye devam edeceksin.
ENTELEKTÜEL DESPOTLAR
Sadece bunlar estetikten anlar. İncelik zerafet sadece bunların malı. Her şeyin en iyisini bunlar bilirler. Her türlü özgürlüğü savunurlar ama bir o kadar da entelektüel despotturlar. Ben Kars’taki o malum heykel için ucube derken aynı zamanda kralında çıplak olduğuna işaret ettim. İçlerindeki despotizmi yıkamayanlar, içlerinde ki o krala çıplak dedirtmek de istemiyorlar. Gözü olan, gözüyle birlikte izanı olan herkes, güzlle çirkini, estetikle ucubeyi birbirinden ayırır. Bu heykelin dikildiği yerde tarihi bataryalar var. Çevredeki tarihi eserler adeta onun gölgesinde kalıyor. Karşıkaya Belediyesi talip olmuş, gelsin alsın gitsin ve Karşıyaka’da diksin. Hiç müdehalemiz yok. Ben o tarihi eserlerin olduğu yerde böyle bir olayın yaşanmasına üstelik de Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararına rağmen bunun oraya dikilmesine sorumluluk mevkiinde olan biri olarak müsade edemem. Ak Parti hükümeti 8 yıldır bir tane heykel yıktı mı? Bu hükümet kimsenin yaşam tarzına müdehale etmedi, etmeyecektir.
Han-ı Yağma
Başbakan Erdoğan’ın, “Iksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar” sözleri Tevfik Fikret’in Han-ı Yağma şiirini hatırlattı:
Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtiıamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!