SiyasetBülent Bey'in fiziğine vuruldum

Bülent Bey'in fiziğine vuruldum

07.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Benden duygusal

Bülent Beyin  fiziğine vuruldum






Bülent Bey'le ne zaman tanıştınız? Kız teknik öğretmen okulundan mezun olduktan sonra ortak arkadaşlarımız vesilesiyle tanıştık. 7 ay nişanlı kaldık, Eylül 1979'da evlendik.


Hayır. Ben fiziğine vurulmuştum.


Mesleğe hiç başlayamadım. Okul bitince tayin beklerken Bülent Bey talip oldu.


Bir anlamda evet. İhtilalden hemen önceki dönemdi. Yine başörtüsü sorunu vardı. Başörtüsüyle ne çalışmak ne de okumak mümkün değildi. Özal'lı yıllarda biraz rahatlamalar olunca çocuklarım adına sevinmiştim. Kızım imam hatipte çok rahat okumuştu. Üniversiteyi ikinci sınıftan itibaren peruk takarak bitirdi.


Bülent Bey dengeli bir insan, bizleri ihmal etmiyor. Ankara'ya gelinceye kadar bana pek iş düşmez, o evin bütün ihtiyaçlarını kendisi görürdü. Biz birbirimizi çok iyi anladığımız için bugüne kadar huzursuz ve uyumsuz olmadık.


Günlük programını mutlaka bilirim. O yollarda olduğunda ben de hep sıkıntılı olurum. Bir kaza olmasından korkarım.
Tarafsız eşim


Ben de tarafsız eşim. Manisa'dayken önce parti için çalışıyorduk, Ankara'ya gelince "önce devlet" dedik.


Kendimde ne duygu ne de düşünce olarak değişik bir şey hissetmedim. Eşim önemli bir görev yapıyor. Ben de onun görevini kolaylaştırmaya çalışıyorum. Birlikte konuşuyor, ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum.


Protokol temaslarının haricinde bir görüşmemiz olmadı.
'Hatun der'


Okumaz.


Keyfi yerinde olunca bana "hatun" der. Yanımızda başkaları varsa "Münevver" der.


Okumayı seviyorum. Ama yazma özelliğimiz yok.


Doğum gününde, ölüm gününde, onu hatırlatan günlerde hepimiz aslında aynı şeyleri tek tek düşünüyor, kendi kendimize yaşıyoruz. Şu aklımızdan geçenleri yüksek sesle söyleyelim diyorum. Bülent Bey, Fatih denince, bir köşeye çekiliyor, boynunu büküp susuyor. Gözleri doluyor, dalıp gidiyor.


Çocuklar pek gitmek istemiyorlardı o tür ortamlara. Baba protokole alınıyor, çocuklar geride kalıyordu. Babası o gün "Birlikte gidelim mi?" dediğinde, hiç itiraz etmedi Fatih. Manisa'nın Kırkağaç beldesine bir açılış için gittiler. Komşumuz telefon açtı, "Bir acı haber aldık, Fatih kaza geçirmiş" dedi. Kötü bir şeyler olduğunu anladım. Bir saatlik yolculuktan sonra hastaneye vardık. Hemzemin geçitte tren arabayı ezmiş, vefat etmiş. Bana göstermediler Fatih'i.


Daha duygusal olduk. Haberi aldığımda ilk tepkim "kader, takdiri ilahi bu kadarmış" oldu. Bülent Bey de "Avucumun içinden kaydı, tutamadım" diyordu.
Ölümüne sebep oldu gibi bir çırpınışı vardı. Bu sözleri Bülent Bey bir daha söylemedi. Çok zor, büyük bir acı. Normale dönmek zaman alıyor.


Dünürlerimiz, torunumuza Fatih adını vermek istedi, Bülent Bey çok duygulandı, ama istemedi. Mehmet Akif adını verdik. Şimdi 2.5 aylık. Akif hayatımıza renk kattı.



Burada çok yoğunuz. Gelen giden çok oluyor. Bunlardan şikâyetçi değilim. Ama Ankara beni günlük siyasetin içine çekmeye çalıştı. Mesela şu protokol tartışmaları. Protokole türbanı sokmak diye bir derdim hiç olmadı. Hak etmediğim eleştirilere maruz kaldık. Yeni kapanmış birisi olsam belki bu eleştirilere hak vereceğim ama 25 yıldır ben böyleyim. Herkesin bir imtihanı vardır, bizim de o günlerde imtihanımız medyayla oldu. Çok üzüldüğüm o günlerde Bülent Bey'in siyaseti bırakmasını bile düşündüm. Bülent Bey, gazetelerde adım geçince 'Asla üzülmemelisin' dedi. Ama o benden daha duygusal olduğu için iki kat daha fazla üzülüyordu. Eve güzel haberleri kesip getiriyor, eleştirileri saklıyor.


Eğer şunu kastediyorsanız, ben kendimi hiçbir zaman ikinci sınıf hissetmedim.




SİYASET


Bülent Bey'in fiziğine vuruldum
Siyasi partileri korkutan karar
Baykal sosyalistlerle buluşuyor
AKP'li kadın suskun
Yargıdaki 'Neşter'e şifreli önlem alındı
'Karanlık' savunması
Politika turu

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler