Siyaset CHP bilmediği sürece giremez

CHP bilmediği sürece giremez

25.04.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

CHP lideri Kılıçdaroğlu, PKK’nın çekilmesinden memnuniyet duyacaklarını belirterek, ancak çekilmeyle ilgili soruların muhatabının Başbakan olduğunu söyledi.

CHP bilmediği sürece giremez

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çözüm sürecinde partisinin sessiz kaldığı eleştirilerine, “CHP olarak zaman zaman susarız, zaman zaman konuşuruz. Susmamızın da konuşmamızın da bir anlamı vardır. Susarız; olayları daha sağlıklı değerlendirmek için” dedi. Kılıçdaroğlu, PKK militanlarının sınır dışına çekileceğine yönelik açıklamalar yapıldığını anımsatılması üzerine, “Çekilirlerse memnun oluruz, kimse ülkede terörist istemez” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Erdoğan Toprak, Umut Oran ve Faik Öztrak ile birlikte partinin İş Dünyası ile Dayanışma Birimi’nin Tekirdağ’da düzenlediği etkinliklere katıldı. Kılıçdaroğlu, buradaki temasları sırasında bir süre önce belediyeye yönelik operasyon ile gündeme gelen Tekirdağ Belediyesi Başkanı Adem Dalgıç’ı makamında ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, daha sonra Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası ile Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’ne gitti. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, şu mesajları verdi:

ÇEKİLİRSE MEMNUN OLURUZ: (PKK’nın sınırdan çekileceği iddiaları üzerine) Çekilirlerse memnun oluruz arkadaşlar. Kimse ülkede terörist istemez.

BAŞBAKAN’A SORACAKSINIZ: Çekilme gerçekleşir mi bilemem, bu sorunun muhatabı Sayın Başbakan. Başbakan’a soracaksınız. Pazarlıkları yürüten O. Masanın bir tarafında Recep Tayyip Erdoğan var, diğer tarafında Öcalan var. Erdoğan’a sorulması gereken soruyu bana soruyorsunuz. Çekilecekler mi, çekilmeyecekler mi? Pazarlığın süreci nedir? Bu ayrıntıları Başbakan’a soracaksınız.

SUSMAMIZIN BİR ANLAMI VAR: CHP olarak zaman zaman susarız, zaman zaman konuşuruz. Susmamızın da konuşmamızın da bir anlamı vardır. Susarız; olayları daha sağlıklı değerlendirmek için. Test edip değerlendirdikten sonra konuşuruz. Biz diğer partiler gibi değiliz. CHP’nin konumu farklıdır, biz kurucu partiyiz. Bu yüzden sözümüzün de iyi dinlenmesini isteriz. Yurttaşlarımızın bir arada huzur ve barış içinde yaşamalarını isteriz. En büyük arzumuz budur. Bu ülkede 76 milyon insan yaşıyorsa hepsi barıştan yanadır. İnsan olup da barışı reddeden biri olabilir mi? Hayır. Sorun ne o zaman? Kocaman bir soru duruyor önümüzde, ‘ama nasıl’ sorusu. Bunun yanıtını Başbakan verecek. Sayın Başbakan’ın dediği tek cümle ’bana güvenin.’ İyi de bugüne kadar söylediklerinin tam tersi çıktı. Biz sorumluluğunun bilincinde olan bir partiyiz. Ölçüp, tartar sonra konuşuruz.

CHP’DEN NE İSTİYORSUNUZ?: Türkiye’de medya özgürlüğü yok. Türkiye demokrasi açısından ivme kaybediyor. Dönüp bize soruyorlar; barışa karşı mısınız? Niye karşı olalım. Başbakan diyor ki ‘PKK silahını bırakacak, pazarlık yapmadık’ diyor. Ee, ne güzel bizden ne istiyorsunuz? CHP’den ne istiyorsunuz? Sürece girsin... Bilmediğimiz sürece nasıl girelim? Gülsün Bilgehan geldi. Yabancı vekiller, ‘sürece niye destek olmuyorsunuz’ diye sormuş. Gülsün Hanım da bir kağıt çıkarıp ‘Bu yazıyı imzalayın‘ demiş. ‘Okumadan nasıl imzalayacağız’ demişler. Gülsün Hanım da, ‘Biz de bilmediğimiz sürece nasıl destek vereceğiz’ deyince hak vermişler. Medya sistemli olarak CHP’nin üzerine geliyor bilmediğimiz şeye nasıl destek verelim? Belli koşullarla kredi açıkladık. ‘Kredi açıyoruz’ dedik. Başbakan ‘sizin kredinize ihtiyaç yok’ dedi, kaba bir dil kullandı. Medya, Erdoğan’ın sözlerini bıraktı bize yüklendi. ‘Sürece neden destek olmuyorsunuz’ diye bize sordu. Ben Sayın Başbakan’ın demokrasiyi özümsediği konusunda endişe taşıyorum. Demokrasi farklı bir şeydir. Özgürlük farklı bir şeydir. Medya özgürlüğü kısıtlanırsa halkın haber alma özgürlüğü kısıtlanır. Bizim üniversitelere bakın Türkiye’yi çağdaş uygarlığa taşıyamaz. O üniversitelerin yetiştirdiği bir sosyologun 2 gün önce kullandığı bir ifade. Aklı başında olan biri bunu söyler mi? O insanı kim yetiştirdi o üniversiteler yetiştirdi.

Haberin Devamı

‘Haberleşme özgürlüğüne müdahale basit bir usul hatası kabul edilemez’
Kılıçdaroğlu’nun “Anayasa Mahkemesi’nin kararı çok önemlidir” diye vurguladığı telefon dinleme kararının, görevi başındayken rüşvet aldığı iddia edilen emekli Yargıtay üyesi Hasan Erdoğan ile rüşvet verdiği öne sürülen İTO Başkanı Murat Yalçıntaş‘ın da sanıkları arasında bulunduğu davada verdiği hüküm olduğu öğrenildi. Bu davada, sanıkların beraatine karar veren Yüksek Mahkeme, dava konusu olayda Adalet Başmüfettişi’nin yetkisi olmadan çeşitli mahkemelerden aldığı dinleme ve teknik takip kararlarıyla kişilerin özel hayatlarının gizliliğine ve haberleşme özgürlüklerine müdahale etmesinin, basit bir usul hatası olarak kabul edilemeyeceğini vurguladı.