SiyasetDemirel, 2000'i unuttu mu?

Demirel, 2000'i unuttu mu?

27.08.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Demirel'in ikinci kez cumhurbaşkanı olması, 2000 yılında ANAP'taki firelere takılmıştı. Yılmaz-Demirel görüşmesinde bunun konuşulup konuşulmadığı merak konusu oldu

Demirel, 2000i unuttu mu

Bülent Ecevit'in başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresinin uzatılmasına ilişkin Anayasa değişikliği önerisi TBMM'de reddedildi.Oylamaya 535 milletvekili katıldı 303 milletvekili "evet" oyu verirken 26 oy boş atıldı. 23 oy geçersiz çıkarken 6 da çekimser oy kullanıldı. Bundan 6 yıl kadar önce 5 Nisan 2000 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylama, o tarihte siyasi çevrelerde yapılan bütün hesapları altüst etti. Bu işte bir gariplik vardı. Koalisyonu oluşturan DSP, MHP ve ANAP'ın liderleri Demirel'in görev süresinin uzatılması konusunda mutabakata varmışlar, ayrıca DYP lideri Tansu Çiller'in de desteği alınmıştı.Anayasa değişikliği önerisi toplam 403 imzayla TBMM Başkanlığı'na verilmişti. Bu durumda Anayasa değişikliği için gerekli eşik olan 367 oy ilk bakışta çantada keklik gibi gözüküyordu.Evdeki hesap çarşıya uğramadı. Evet oyları 303'te kaldı. Bir başka deyişle anayasa değişikliği önerisine imza atan milletvekillerinden yaklaşık 100'ü gizli oylamada farklı davrandı. En çok fireyi ANAP grubu verdi. O tarihte ANAP grubunda 86 milletvekili bulunuyordu. ANAP çevrelerinde yapılan tahminler grubun 67 dolayında fire verdiğini gösteriyordu. DYP'nin 44, MHP'nin de 20 dolayında fire verdiği anlaşılıyordu. DSP'deki fireciler 10'un altında kalmıştı. Oylar 303'te kaldı Demirel'in Güniz Sokak'taki evine dönecek olmasının ANAP grubunda bir sevinç havası yaratması herkesin dikkatini çekti. ANAPlılar, kuliste "Özal'ın intikamını aldıklarını" anlatıyorlar, bazı ANAP şahsiyetleri gazetecilere "Özal'ın mezarına çiçek göndereceğiz" diye açıklama yapıyorlardı.Görülen o ki, ANAP grubu projeyi açıkça torpillemişti. Peki bunda ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın sorumluluğu neydi?Pek çok siyasi gözlemci, Anayasa değişikliği için bütün ağırlığını koymadığı hususunda Yılmaz'ı eleştirirken, sonradan kendisine çok yakın bazı isimlerin bile ret oyu verdiğinin anlaşılması ANAP liderinin tutumu konusunda ciddi soru işaretleri yarattı. 'Özal'ın intikamını aldık' Bu tutumun gerisinde ANAP'ta Demirel'in ikinci dönem cumhurbaşkanlığının önünü kesip Çankaya için ibrenin Yılmaz'a dönmesini beklemek gibi bir hesap var mıydı? Varsa bu hesaplar da tutmadı. Hiç hesapta olmayan bir isim, Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanı seçildi.O dönemde Süleyman Demirel'in ikinci dönem cumhurbaşkanlığının engellenmesinden Yılmaz'ı sorumlu tuttuğu bir sır değil.Ve Demirel 17 Mayıs 2000 tarihinde Güniz Sokak'a dönerken, Türkiye'de siyaset apayrı bir nehir yatağına kaymış oldu. Çankaya hesapları Geçen cuma günü Mesut Yılmaz, siyasetteki yeni arayışları çerçevesinde Süleyman Demirel'i Güniz Sokak'taki konutunda ziyaret etti. Demirel, görüşmeden sonra Ankara Temsilcimiz Fikret Bila'nın "2000 yılında anayasa değişikliği tartışmasında yaşanan olaylar hiç açıldı mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:"O tür konulara girmedik. Ben geriye bakmam..."Belli ki, Demirel, 2000 ilkbaharında Yılmaz için düştüğü nota çoktan sünger çekmişti. 'Ben geriye bakmam' Başbakan'dan 'kalbî' selam Buzları erittiler Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yaptığı veda ziyareti, geçen mayıs ayında ikisi arasında esen soğuk rüzgârların tümüyle geride kaldığını gösterdi.İkisinin arasına kara kedi girmesine yol açan olay, Orgeneral Özkök'ün Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in öldürüldüğü Danıştay baskınından sonra gösterilen tepkileri övmesiydi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün cinayetten sonra Danıştay'da "Katil hükümet dışarı" sloganlarıyla protesto edilmesi, on binlerce Ankaralının sokaklara dökülmesi, ardından hükümet üyelerinin Kocatepe Camii'nde fiziksel müdahalelere dönüşen tepkilerden kaçarak kurtulmaları zihinlerden silinmiş değil. Orgeneral Özkök, işte bu gösterilerden sonra 18 Mayıs'ta yaptığı bir açıklamada, saldırının tamamen gerici ve terörist bir eylem olduğunu söyleyerek şöyle demişti: "Bu eylemi yapanları, bu eylemi ve bu eylemi yapan kişiyi yaratan zihniyeti tamamen kınıyoruz. Gösterilen reaksiyon, halkın duyarlılığı hakikaten takdir edicidir. Ancak bu bir tek güne, bir tek olaya bir reaksiyon olarak kalmamalı, daimilik kazanmalı, devamlı olarak herkes tarafından takip edilmelidir." Özkök'ün sözleri Orgeneral Özkök'ün hükümeti zor durumlara düşüren tepkileri sahiplenmesi Başbakan Erdoğan'ın sert tepkisine yol açmıştı. Başbakan'ın Özkök'e yanıtı gecikmedi. 20 Mayıs'ta Mısır yolunda gazetecilere şunları söylemişti:"Sayın Genelkurmay Başkanı'nın bu açıklamasını şık bulmadım. O tür bir ifade çok riskli ve yanlış bir ifadedir. Devletin, yürütmenin bakanlarına, bağlı bulunduğunuz hükümetin bakanlarına... Türk Silahlı Kuvvetleri nereye bağlı? Başbakan'a... Dolayısıyla oraya bu tür hakaretleri ve tepkileri makul karşılamak, devamını talep etmek hiçbir zaman tasvip edilemez. Çok yanlış bir yaklaşım bu. Bu, aynı zamanda yürütmeye sıkılmış bir kurşundur. Kurumların birbirlerini gölgeleme çabası içine girmeleri yanlıştır. Hepsinin bedeli vardır. Sorumluluk mevkiinde olanların ağzından çıkanı bilmesi lazım. Bedeli, faturası ne olur, çok önemlidir." Erdoğan'dan sert çıkış Herkesin beklentisi, Orgeneral Özkök'ün, Başbakan'ın kendisine anayasal konumunu hatırlatan bu sert tepkisinin ardından Danıştay tepkileriyle ilgili sözlerine bir şekilde açıklık getirmesiydi. Orgeneral Özkök'ten bu açıklamaya hiçbir yanıt gelmedi. Bir başka anlatımla, Orgeneral Özkök en azından kamuoyu karşısında geri adım atmadı. İkili, ardından birçok vesileyle bir araya geldi. En son da 21 Ağustos tarihindeki veda ziyaretinde konuştular. Bu konuda aralarında nasıl bir konuşmanın geçtiği dışarı hiç sızmadı. Ancak Orgeneral Özkök, Başbakanlık'tan ayrılırken Erdoğan'ın elini kalbine götürerek kendisini uğurlaması, kara kedinin aralarından çoktan çıkmış olduğunu gösteriyordu. Komutan suskun kaldı Notlar... Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nda cuma akşamı yapılan devir teslim töreninde dikkatlere takılan bazı noktalar:PROTESTO YOK: Komutanların konuşmalarında Meclis Başkanı ve Başbakan'a hitap etmeyip hitaplarını yalnızca Cumhurbaşkanı'na yöneltmeleri bir tavır gibi algılandı. Oysa geçmişte farklı dönemlerde yapılan bu tür devir teslim konuşmaları Başbakan ve TBMM Başkanı'nın muhakkak telaffuz edilmesi gibi bir gelenek olmadığını gösteriyor. Örneğin, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş'in 2000 yılında görevi Orgeneral Hilmi Özkök'e devrederken Başbakan Bülent Ecevit'in önünde yalnızca Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e teşekkür etmiş olması bunun en açık kanıtı. İŞADAMLARININ KATILIMI: İstanbul'dan gelen işadamları arasında İnan Kıraç, Ali Koç, Oğuz Çarmıklı, Taylan Bilgel, Zeynel Abidin Erdem ve Mehmet Nezih Erdem kardeşler ile İbrahim Kefeli dikkat çekiyordu. Erdoğan Demirören, eşi Tülin Demirören ile gelmişti. Ankara iş âleminden Mehmet Nazif Günal ile Sefer Ulusoy göze çarptı. AİLEYİ İHMAL ETMEK YOK: Her iki komutan da konuşmalarında ailelerine kuvvetli vurgular yaptılar. Yeni komutan Orgeneral İlker Başbuğ, eşi ile oğlu ve kızına şükranlarını ifade ederken birden duygulandı, yutkundu, sesi titredi. DEDELER VE TORUNLAR: Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın konuşmasında ise torun faktörü ön plana çıktı. Orgeneral Büyükanıt'ın kızından "torunumun annesi" diye söz etmesi, torun Bengisu'nun annesi Bengü Caymaz'ın çok üstünde bir statüye sahip olduğunu ortaya koydu. Org. Büyükanıt, törenden sonra da kızı Bengü Caymaz'a "Sen puanı torundan aldın. Torun kontenjanından buradasın, yoksa törene giremeyecektin" diye takıldı. Torununun henüz "dede" diyebildiğini belirten Büyükanıt, "torumuna, 'Dede sigarayı bırak' demeyi öğretiyorlar, 'sigara' diyecek diye çok korkuyorum. Allah'tan henüz konuşmayı tam sökemedi" diye konuştu.BÜROKRASİNİN PROTOKOLDEKİ YERİ: Davetlilerin oturma düzeni, askerlerin protokol sıralamasında sivil bürokrasiye uyguladıkları kriterleri de ortaya koydu. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpogan ile MİT Müsteşarı Emre Taner kıdemli korgenerallerin bir arkasındaki sırada yer aldılar. Hacettepe Rektörü Prof. Tunçalp Özgen ile ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, müsteşarların bir önündeki sırada oturdular.BİRAZ DA FUTBOL SOHBETİ: Devir teslim resepsiyonu ilginç bir futbol sohbetine de sahne oldu. Beşiktaş'ı tutan Orgeneral Özkök, her takıma eşit mesafede olduğunu belirtirken, koyu Fenerbahçeli olan Orgeneral Büyükanıt, "Bu yıl Beşiktaş ile Kayserispor çok iyi. Özellikle Kayseri, öyle milyon dolarlar vermiyor, ama iyi futbol oynuyor. Ertuğrul çok iyi takım futbolu oynatıyor" dedi. Devir teslime hangi işadamları davetliydi?