Siyaset‘Diyarbakır Cezaevi 3 yıldan önce boşalmaz’

‘Diyarbakır Cezaevi 3 yıldan önce boşalmaz’

23.08.2009 - 00:20 | Son Güncellenme:

Adalet Bakanlığı, Tarım Bakanı Eker’in sözlerinin tersine cezaevinin okula dönüştürülmesi projesinin 3 yıldan önce yaşama geçirilemeyeceğini açıkladı

‘Diyarbakır Cezaevi 3 yıldan önce boşalmaz’

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in, “Diyarbakır Cezaevi taşınacak, yerine okul yapılacak” açıklaması, hükümetin ‘Kürt açılımı’nın tartışıldığı dönemde gündeme bomba gibi düştü. Taşınma kararı, kimi çevrelerce ‘Kürt açılımı’nın bir adımı olarak değerlendirilirken, kimileri “PKK’nın temellerinin atıldığı cezaevi” olarak nitelendirilen yerin kapatılmasının terörün de bitişinin habercisi olması umudunu dile getirdi.
Ancak, Adalet Bakanlığı, cezaevinin okula dönüştürülmesi projesinin 3 yıldan önce yaşama geçirilemeyeceğini belirterek, “1500 tutuklu ve hükümlünün şu an için başka yere nakledilmesi mümkün değil. Diyarbakır’da yapılacak cezaevi kampusu tamamlanmadan harekete geçemeyiz” dedi.
Eker, önceki gün Diyarbakır’da Bağlar ilçesinde bulunan E Tipi Cezaevi’nin taşınacağını belirterek, “Cezaevi alanına Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ve Bağlar ilçemizin özellikle ihtiyaç duyduğu okulların o kampüs içerisinde yapılmasıyla ilgili bazı bilgiler ve görüşmeler yapıcağız” dedi. Eker, dün de NTV’nin canlı yayınına katılarak, cezaevinin “demokratik açılım” kapsamında taşınacağına ilişkin soruları yanıtladı.

Mahkûm yoğunluğu
Bağlar semtinin nüfus yoğunluğunun fazla olduğunu dile getiren Eker, buna karşın okul sayısının istenilen düzeyde bulunmadığını söyledi.
Eker, basında bu adımın “açılım sürecinde atılması”na ilişkin haberler yer aldığının sorulması üzerine de, “Herkesin bir görüşü olabilir. Ama o bölgede gerçekten ciddi bir okul sıkıntısı var” yanıtını verdi. Cezaevinin yerine 45 dönümlük alana yapılması planlanan anadolu lisesi, genel lise, ilköğretim okulu, anaokulu ve spor tesisleri için yaklaşık 24 milyon TL kaynak aktarılacağı öğrenildi. Adalet Bakanlığı yetkilileri de Diyarbakır Cezaevi’nin okul haline getirilmesi yönünde karar alındığını doğrularken, bunun Kürt açılımı ekseninde atılan ilk somut adım olduğu yönündeki yorumların gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Diyarbakır Cezaevi’nin kısa bir süre içerisinde kapatılamayacağını kaydeden yetkililer, “Burada 1500 tutuklu ve hükümlü kalıyor. Bu kişilerin nakledilebileceği bir cezaevi yok. Bu nedenle cezaevinin kapatılabilmesi için yenisinin yapılması gerekiyor.
Diyarbakır’da, tıpkı Ankara’da olduğu gibi şehrin dışında bir cezaevi kampusu yapılacak. Kampus içerisinde F, L tipi cezaevleri, kadın ve çocuk cezaevleri bulunacak. Ancak bu kampusun projesi bile henüz çizilmedi. Proje ve ihale aşamasından sonra yapımının 3 yıl içinde tamamlanmasını bekliyoruz” dedi.
Yetkililer, Diyarbakır Cezaevi’nin ancak bu aşamada boşaltılarak okula dönüştürülebileceğini, bu cezaevinde kalan, aralarında terörist Şemdin Sakık’ın da bulunduğu hükümlü ve tutukluların şu anda başka bir cezaevine nakledilmelerinin söz konusu olmadığını bildirdi.

Haberin Devamı

Ölüm, işkence iddiaları ve PKK
12 Eylül askeri darbesinin ardından Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran, 7. Kolordu Komutanı Kemal Yamak’ın verdiği geniş yetkilerle Diyarbakır Cezaevi’ne İç Güvenlik Komutanı oldu. Yıldıran hakkında tutuklu ve hükümlülere işkenceler yaptırdığı konusunda çok sayıda iddia ortaya atıldı.
Bu iddialar çeşitli kitap ve belgesellere konu oldu. Cezaevi, İngiliz gazetesi The Times tarafından “Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi” arasında gösterildi.
1980 sonrası cezaevinde kalan kişilerden birçoğu yaşamını yitirirken, onlarca mahkûm da sakat kaldı. Pek çok kez isyanlara sahne olan cezaevinde, açlık grevi eylemleri yapıldı.
Daha sonra binbaşı olan Yıldıran, 22 Ekim 1988’de İstanbul Kısıklı’da bir belediye otobüsünün içinde kafasına sıkılan 3 kurşunla öldürüldü. Yıldıran’ı öldüren kişi, tetiği çekmeden önce cezaevindeki işkence mağdurlarından ‘Laz Kemal’ lakaplı “Kemal Pir’in selemı olduğunu” söyledi. O dönemde Diyarbakır cezaevindeki uygulamaların PKK’nın etkisini arttırdığı, terörist örgütün bu uygulamaları propaganda aracı yaparak bu sayede prestij sağladığı öne sürüldü.

Cezaevinin ünlüleri
Bu dönemde PKK’lı hükümlerden bazıları kendilerini yaktılar. Cezaevinden çıktıktan sonra da pek çok eski hükümlünün PKK saflarına katıldığı iddia edildi. Diyarbakır Cezaevi’nde DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ve eski milletvekilleri Nurettin Yılmaz, Celal, Paydaş, Mustafa Çakmak, eski Belediye Başkanı Mehdi Zana ile yazar Orhan Miroğlu ve şair Yılmaz Odabaşı da hapis yatmıştı.
Yazar Altan Tan’ın babası Bedii Tan cezaevinde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitirmişti. Tan’ın ölümüyle ilgili olarak bir er 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

Haberin Devamı

‘Diyarbakır Cezaevi bellek müzesi olmalı’
Hükümet Kürt açılımıyla ilgili çalışmalarını sürdürürken, 12 Eylül 1980 darbesi ve sonrası işkence ve isyanlarla gündemden düşmeyen Diyarbakır Cezaevi’nin şehir dışına taşınıp, yerine de okul yapılması fikrine tepkiler var. Özellikle cezaevinde kalan Kürt aydınları Diyarbakır Cezaevi’nin Ergani yolu üzerinde Adalet Bakanlığı’na ait bir araziye taşınmasına olumlu bakarken, yerine okul yapılması fikrine karşı çıktı.

Geçmiş unutturulamaz
Mehdi Zana (Diyarbakır eski Belediye Başkanı): Orada yatmış bütün arkadaşlarımızın düşüncesi insanlığın bu tür olayları bir daha yaşamaması ve yaşatmaması için bunun müze olması yönündeydi. Bu müze isteği bir kinle, nefretle söylenmiş bir istek değildir. Şimdi bu konuda acele ediliyor. Irada yaşananlar bugün her yerde yezılı. Okul yaparak orada yaşanan geçmişi unutturamazsınız.
İşkencenin sembolü
Ümit Fırat (Yayıncı - Yazar): Nasıl ki her şehrin bir sembolü varsa, Diyarbakır’ın da surlarının yanısıra bir de kötü sembol olarak ‘cezaevi’ var. Bu cezaevinin hala orada bulunması insanlarda hep bir kırılma, incinme, kötü anı olarak canlı kaldı. Orada okul yapılması fikri de bu nedenle hiç hoş değil. Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran da orayı her türlü işkenceyi denediği bir okul olarak kullanmamış mıydı?
Açılıma karşıyım ama!..
Feridun Yazar (HEP eski Genel Başkanı): Kürt açılımına karşıyım. Bu sorunu yaratan da zaten biziz. Ama Diyarbakır Cezaevi’nde artık eskisi gibi değil, okul olabilir.

Duygular yara alır
Orhan Miroğlu: (Yazar) Diyarbakır Cezaevi ile Türkiye henüz yüzleşmedi. Son 25 yıllık çatışma sürevcini anlamak bakımından Diyarbakır Cezaevi önemli bir hafıza mekanıdır. Buranın bir bellek müzesi haline dönüştürülmesi konusunda genel bir kabul ya da mutabakat seziliyordu. Ancak eğer hükümetin açılım çerçevesinde bu cezaevini yıkıp yerine okul ya da başka birşey inşa etme tasarısı varsa daha başından sözünü ettiğimiz güven duygusunun büyük yara alacağını düşünüyorum.

Duyunca ağladım
Nuri Sınır (Emekli memur): 24 Eylül 1980’de Diyarbakır Cezaevi’ne girdim. Ağır işkenceler altında kaldım. Diyarbakır’da yaşıyorum ve çoğu kez yolumu o cezaevini görmemek için değiştiriyorum. Haberi duyar duymaz çok kötü oldum (ağlayarak)... Bağımsız bir insiyatif oluşturup buranın okul olmaması için imza kampanya düzenleyeceğiz. Okul elbette önemlidir ama bu cezaevi bizim çocuklarımıza okul olamaz. Orası ancak bir demokrasi bir insanlık müzesi olabilir. Ama okul olmaz, Okul unutturur biz unutulmasını istemiyoruz.

En kötü cezaevi
Mesut Baştürk (Yazar): Kürt açılımına destek veriyoruz ama bu cezaevinin yıkılmasını ve yerine okul yapılmasını istemiyoruz. Cezaevinde yatan bütün arkadaşlarımız bu düşüncededir. Buranın biz bir demokrasi müzesi olmasını istiyoruz. O cezaevi dünyanın en kötü cezaevi olarak tarihe geçti.
BELMA AKÇURA