06.02.2012 - 16:10 | Son Güncellenme:
Başbakan Erdoğan, FATİH Projesi açılışı, tablet bilgisayar ve akıllı tahta dağıtım törenine katıldı. Milli eğitim sisteminde bir dönüm noktasında olunduğunu kaydeden Erdoğan "FATİH projesiyle eğitimin anlamı değişiyor, sınıfların, kara tahtanın, öğretmenin ve öğrencinin işlevi eğitimdeki konumları çok farklı bir şekilde değişiyor. Küresel ölçekte yeni bir dönemi başlatıyor, çığır açıyoruz. Dünyanın birçok ülkesinin gözleri üzerimizde, fatih projesini çok yakından takip ediyoruz. Dünyada örnek olarak gösteriliyor ve örnek alınıyor" diye konuştu. Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethederek yeni bir çağ başlattığını da belirtirken şunları söyledi:
"Biz de bugün FATİH Projesi ile sadece eğitim sisteminde değil, eğitimin etkilediği her alanda bir çağı kapatıyor, yeni bir çağı, bilgi teknolojiler çağını hep birlikte açıyoruz. Böyle tarihi bir ana, böyle unutulmaz bir ana şahitlik yapmanın heyecanını taşıyorum. Böyle bir projesi vücuda getirmenin, tanıştırmanın haklı gururunu taşıyorum. Bu yılın Eylül ayına kadar 3 bin 657 ortaöğretim kurumunda, Türkiye genelindeki liselerin yarısında Fatih Projesi’nin kurulumu tamamlanmış olacak. 4 yıl içinde de yaklaşık 42 bin okulda 570 bin sınıfta Fatih Projesi hayata geçecek. Kütüphanelerde, laboratuarlarda öğretmen odalarında da 620 bin akıllı tahtayı kazandırmış olacağız. Fatih Projesi sadece akıllı tahtadan ibaret değil, bu projeyle okullara değil, tek tek sınıflara yüksek hızlı internet bağlantısını da gerçekleştiriyoruz. Her okula bir tane çok fonksiyonlu yazıcı, doküman kamera kazandırıyoruz. Her öğrenciye bir tablet bilgisayar dağıtacağımızın sözünü vermiştik. Arkasında duruyor ve ilk tablet bilgisayarları da dağıtmaya başlıyoruz. Öğretmen lisemize 200 tablet bilgisayara bugün vereceğiz. Türkiye genelinde ilk etapta 12 bin 800 adet tableti öğrencilerimize teslim ediyoruz. Şu andan itibaren kara tahta kavramını artık tarihin tozlu raflarına kaldırıyoruz. Kara tahta tebeşir, tebeşir tozu zaten tarih olmuştu. Bugünden itibaren diğer yazı tahtası türlerini de artık ikinci plana çekiyoruz. Öğretmenlerimizin adeta çilesi olan, sağlıklarını dahi etkileyen tebeşir ve tebeşir tozu artık bir nostaljiden öteye geçemeyecek."
-"ÖĞRENCİ FORMATLAMAK BİZİM HEDEFİMİZ DEĞİL"-
Başbakan Erdoğan, partisinin İl Başkanları toplantısında söylediği "Dindar gençlik yetiştirme hedefi" konusunda kendilerine yöneltilen eleştirilere de konuşmasında yanıt verdi. Sözlerinin önüne arkasına bakmadan, tamamen art niyetle önyargıyla bir karalama kampanyasına dönüştürüldüğünü kaydeden Erdoğan, "Bu hükümet muhafazakar demokrat bir hükmettir, iktidardır. Dünyanın hangi ülkesine bakarsanız bakın her iktidarın belli hedefleri vardır. O ülkedeki gençlik, insanlar üzerinde hedefleri vardır. Anayasamızın 24. Maddesini bunu yazan çizenler açar bir okurlarsa devlete nasıl görev verdiğiniz gayet iyi görürler. Bu devlet şu anda hükümetimizin elinde bir hedefe doğru yürüyor. Bizim hedefimiz içinde açık söylüyorum. Yine söyleyeceğim. Bunların anlamadıkları anlamak istemedikleri bir ifade. Çünkü burada kin öfke var. önyargıları bizim üzerimize boca ediyorlar. Bir haftadır sürdürdükleri kampanya niyet okuma çarpıtma bu yolla toplumu korkutma ve kaygılandırma kampanyasıdır. Bunu on yıllardır yapıyorlar. Öğrenci formatlamak bizim bir hedefimiz değildir asla olamaz. Bizim parti olarak da hükümet olarak ilkelerimiz, ideallerimiz, hedeflerimiz yöntemlerimiz bellidir. Kimse niyet okuyuculuğu yapmasın. 9 yıllık iktidarımız neyi hedeflediğimizin, nasıl bir Türkiye arzu ettiğimizin en somut ispatıdır. Biz bir dayatmadan bahsetmiyoruz. Tam tersine özgürlük, demokrasi diyoruz. Engellerin kaldırılmasından, yolların açılmasından, Türkiye’nin prangalarından kurtulmasından bahsediyoruz" diye konuştu.
-"BU ÜLKE NE ÇEKTİYSE İKNA ODALARINDA ZULMEDENLERDEN ÇEKTİ"-
Erdoğan 1 milyona yakın öğrenciye bilgisayar kazandıran bir hükümeti böyle art niyetli eleştirmenin insafsızlık olacağına vurgu yaparken, "Benim partimin il başkanlığı toplantısında kullandığım ifadeyle neyi kastettiğim hiç yoruma bırakmayacak şekilde açıktır, sarihtir, nettir. Herkes biliyor ki biz bir dayatma arzusu içinde değil tam tersine özgürlüklerden demokrasiden yanayız. Bu ülke ne çektiyse öğrencileri formatlamak isteyen, öğrencileri belli kalıplarla, belli ideolojilerle şekillendirmek isteyen, ikna odalarında öğrencilere zulmeden zihniyetlerden çekmiştir" dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sizler belki hatırlamazsınız, sizler belki görmediniz, yaşamadınız ama bu ülkede bir dönem kitaplar yasaklandı, toplandı. Şehirlerin merkezlerinde kasaba meydanlarında kitap dağları yakıldı. En masum kitaplar, elifba cüzleri, Hz. Ali cenkleri yasaklı ilan edildi. Bunlar evlerden toplandı. Bu ülkenin evlatlarının dini değerlerini, manevi, milli değerlerini öğrenmeleri engellendi. Kim yaptı bunları? İşte o malum CHP zihniyeti. Milli manevi değerleri öğrenenler, öğretenler cinayet işlemiş gibi tutuklandı, takip edildi. 24. madde, din kültürü ve ahlak dersi aynı şekilde bize yüklenen bir görev ve bunu devlet öğretir diyor, sadece öğretir demiyor, ‘eğitimini ve öğretimini yapar’ diyor. Öğretim başka bir şeydir ama eğitim başka bir şeydir. 24. madde biz yapmadık, bunu geldiğimizde bunu bulduk. Anayasayımızda bu var. Gencecik çocuklar, sakallarına bıyıklarına bakarak üniversite kapılarından geri çevrildi. Okullar kapatıldı. Anadolu’nun Trakya’nın evlatlarının üniversite okumaları engellendi. Bırakın öğrencilerin kılık kıyafetlerini annelerinin babalarının fotoğraflarına bakarak çocukları okul kapılarından döndürdüler. Köy enstitülerinde öğretmen, eğitmen formatladılar. Sonra onların eline öğrenci verip öğrenci formatlattılar."
-"70 KİŞİLİK SINIFLARDA OKUDUK"-
Başbakan Erdoğan, konuşmasında eskiden eğitimde yaşanan sıkıntılara da dikkat çekerek şunları söyledi:
"Ayağımızda çarık yoktu, defter kitap, silgi, kalem yoktu. Bırakın bilgisayarı, lambaya koyacak gaz yoktuk. Bu ülkede nice çocuk ekmeğin içini silgi olarak kullandı. Yaşlılarımız bunu iyi bilirler. Öyle ki bir kurşun kalemi kullanır kullanır, bir parmak boğumuna kadar gelecek şekilde kullanacak durumdaydık. Okula tezek taşıdı analarımız, tezek dumanında ders dinledi çocuklarımız. Biz bu zulmü iliklerimize kadar yaşayan bir nesildik. Benim öğrenci arkadaşlarım 70-75 kişilik sınıflarda okuduk. Biz yine şanslıydık. 125 kişilik sınıflarda okuyan arkadaşlarımız vardı. Bu zulmü meslek liselerinde, üniversitelerde yaşadık. Öğrenmenin ve öğretmenin önüne engeller koydular, aşılmaz duvarlar ördüler, geçilmez engeller kurdular. Şurada Ankara’da Mamak’taki işçi Ahmet amcanın çocuğunun hukuk fakültesine gitmesinden, avukat hakim savcı olmasından rahatsız oldular. Saime Kadın’da evlere temizliğe giden Fatma teyzemin, Ayşe teyzemin çocuğu Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girince rahatsız oldular. Altındağ’ın Akdere’nin, Hasköy’ün, Sincan’ın, Şentepe’nin çocukları öğretmen olmasın öğrenci yetiştirmesin istediler. Keçiören’deki marangozun oğlu, Demetevler’deki terzinin kızı, Çankaya’daki kapıcının kızı bürokrat teknokrat olmasın, sanatçı olmasın, gazeteci olmasın, torna tesfiyecilikle yetinsin dediler. İşte biz buna isyan ediyoruz."
-"TİNERCİ OLMALARINI MI İSTİYORSUNUZ?"-
Erdoğan, dindar gençlik hedefi konusunda yapılan eleştirilerin bir haftadır devam ettiğini kaydederek "Bir haftadır köşelerinde yazanlara sesleniyorum. Bu gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz? Büyüklerine isyankar bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Milli manevi değerlerinden kopuk, hiçbir istikameti olmayan, meselesi olmayan bir nesil mi olmasını istiyorsunuz? Biz sizlerle burada anlaşamayız" diye konuştu. Dindar bir neslin çağdaş da olabileceğine vurgu yapan Erdoğan, "Beyler önce başınızı öne eğin de hem çağdaş hem dindar bir nesil nasıl yetiştirilirmiş onu bir düşünün. Dindar bir nesil özgürlüklere saygılıdır, farklı düşüncelere de saygılıdır. Farklı inanç gruplarına da saygılıdır. O terbiyeyi alarak yetişmiş bir nesiliz biz. O saygının nasıl gösterileceğini bugüne kadar gösterdik, gösteririz" dedi. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz bugün de bu zihniyeti taşıyan kafalara sesleniyoruz. Anadolu’nun çocuklarının yürüyüşünden korkan zihniyete isyan ediyoruz. İkna odalarının mucitleri bugün kalkmış bizi eleştiriyorlar. Yahu kızlarımıza az mı çile çektirdiniz. İkna odalarına ses çıkaramayanlar, seslerini yükseltemeyenler bugün önyargılarıyla bizi karalamaya çalışıyorlar. Biz bunlara prim vermeyiz. Bu ülkenin bütün çocukları okuyacak, en iyi eğitimi alacak. Bunu engellemek isteyenler karşılarında bizi bulacak. Dünyanın değişik ülkelerine yavrularımızı gönderiyoruz, senede hedefimiz bin öğrenciyi göndermek. Bunu bizler başlattık ve bu devam edecek. Bu ülkenin çocukları ellerindeki tablet bilgisayarlarla bu ülkenin milli ve manevi değerlerini de en güzel şekilde öğrenecekler. Kim çocuklarını nasıl yetiştirmek istiyorsa öyle yetiştirecek. Kimse belli okulların, meslek liselerinin önüne set çekmeyecek, çekemeyecek. Aklı başında kimse baskıcı, otoriter, tek tipçi olarak itham edemez. Bu çelişkidir, önyargıdır, art niyettir. Biz burada bir kampanya olduğunu görebiliyoruz. İkna odalarını bekleyenler boşuna bekleyecekler. Bu ülkeye karamsarlık, kötümserlik, korku pompalayanlar, milletin zihniyetini bulandırmak isteyenler her zaman olduğu gibi bugün de mahcup olacaklar. Biz bu yolda sadece ve sadece sizinle, milletle yürüyoruz. Asla umutsuz, karamsar olmayın. Sizler çok büyük bir ülkenin evlatlarısınız. Sizler çok büyük bir medeniyetin varislerisiniz. Sizler tarihiyle kültürüyle çok büyük, köklü, zengin bir ülkenin çocuklarısınız. Biz size yol açacağız, güçlü bir ekonomi, ileri standartlarda bir demokrasi emanet edeceğiz."
Erdoğan konuşmasının sonunda tablet bilgisayarların 75 milyonun ekmeğinden aşından keserek gençlere verdiği emanetler olduğuna vurgu yaparak "Bütün bu emanetlere gözünüz gibi bakmanızı sizlerden rica ediyorum. Bütün bu imkanlar annenizin ak sütü gibi sizlere helaldir" dedi. Erdoğan konuşmasının ardından Sabahattin Zaim Anadolu Lisesi öğrencilerine FATİH Projesi kapsamında tablet bilgisayarların dağıtımını gerçekleştirdi.