26.09.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:
Hatta, ağabeyinin günün birinde Davos'ta patronu ile görüşüp, "Benim kardeşim sizde çalışmış" diyeceğini aklının ucundan geçirebilir miydi? Mustafa Erdoğan, beş kardeşin sondan ikincisi. En büyük ağabeyi Hasan Erdoğan esnaflıktan emekli. Çaykur emeklisi olan diğer ağabeyi Mehmet Erdoğan bugün hayatta değil. Sıralamada sonra Recep Tayip Erdoğan, ardından Mustafa Erdoğan geliyor. En küçük kardeş, ailenin tek kız çocuğu olan olan Vesile hanım.Erdoğan, geçen hafta atv'de Fatih Altaylı'ya konuşurken kardeşi ile Oferler arasındaki ilişkiyi şöyle anlattı:"Benim kardeşim, gençliğinde iyi bir tornacıydı ve askerden döndükten sonra, Oferler'in gemilerinde fiter olarak çalışmaya başladı. Gemilerin içerisinde adeta torna atölyesi vardır. Bir sıkıntı olursa orda hallederler. 8-10 sene kadar onların yerlerinde çalıştı. Ondan sonra ayrılıp Türkiye'ye döndü. Orayla irtibatı budur." Gemilerde tornacılık, kaynak ve onarım gibi işleri yapan kişilere fiter deniyor. Ofer grubunun gemilerinde uzun yıllar fiter olarak çalışan Mustafa Erdoğan, açık denizlerde seyrederken ağabeyinin günün birinde Başbakan olacağını, patronu Sami Ofer'in de Galataport ihalesini alacağını nasıl bilebilirdi? Ve Başbakan devam etti:"Onlara benim kardeşim olduğunu ben söyledim. Dedim ki 'Benim kardeşim sizde çalıştı'. Ondan sonraki görüşmelerimizde nasıl olduğunu soruyorlar, olay budur."Tabii, Başbakan'ın "Ondan sonraki görüşmelerinde onu soruyorlar" dediğine göre, Başbakan ile Ofer grubu arasındaki görüşme trafiğinin bir hayli yoğun olduğu anlaşılıyor.Oysa Başbakan, aynı programda Ofer grubu ile bir kez Davos'ta görüştüğünü söylemişti. Mülakatın daha sonraki bölümünden yaptığımız bu alıntı başka görüşmelerin de meydana geldiğine işaret etmiyor mu? Yoğun trafik Erdoğan'dan ABD'de Central Park hatırası Erdoğan, New York gezisinin sonunda cuma günü birden ortalıktan kaybolmuş, sonradan aile fertleriyle birlikte Central Park'taki bir lokantada yemek yediği ortaya çıkmıştı. Yukarıdaki fotoğraf, Başbakan'ın Tavern on the Green adındaki ünlü lokantada yemek yedikten sonra katıldığı bir başka faaliyeti gün ışığına çıkartıyor. Central Park'taki faytoncuların çoğu Türk öğrenciler. Burada faytonla kısa bir Central Park turuna çıkan Başbakan, daha sonra faytoncu Türk öğrencilerle bir hatıra fotoğrafı çektirdi. Yaklaşık 20 yıl önceye dönelim, 1980'li yılların ortalarındayız. Nabi Şensoy, dönemin başbakanı Özal'ın dış politika başdanışmanı olarak görev yapmaktadır. Özal'ın Şensoy'a güveni tamdır. Şensoy, müzmin bekârdır. Bazen bunu istismar eden arkadaşlarının haince tuzakların hedefi haline gelir Şensoy. O tarihlerde basında Başbakan'ın kızı Zeynep Özal'ın kiminle evleneceği konusunda tevatürün bini bir paradır. Diplomat arkadaşları, Şensoy'a şöyle bir oyun oynarlar: Bir yurtdışı gezisinde uçakta gazetecilerin bulunduğu bölümde Semra Hanım'ın Nabi Şensoy'u damat adayı olarak gözüne kestirdiği rivayetini yayarlar. Amaç, bu asılsız dedikoduyu bir gazetede çıkartıp, Şensoy'u işletmektir.Geziyi izleyen bir gazeteci, bu dedikodunun üstüne atlar. Ertesi günü Nabi Şensoy, "diplomat damat adayı" başlığıyla gazetenin birinci sayfasında fotoğrafıyla baş gösterir. Dışişleri'nde konuşulan tek konu Nabi Şensoy'un yaşamadığı bu aşk ilişkisi olur. Washington'a bekâr Büyükelçi: Nabi Şensoy Aradan 20 yıl geçti. Bugünlerde Washington'a büyükelçi olarak gitmeye hazırlanan Şensoy'un medeni durumunda herhangi bir değişikliğin meydana gelmediğini hemen belirtelim. Dışişleri'nin önde gelen diplomatlarından biri olarak tanınan Şensoy, çocukluğunu Sultanahmet'te geçirmiş İstanbul kökenli bir diplomat. İstanbul'daki İngiliz Erkek Lisesi'nden mezun olan Şensoy, kuşağının diplomatlarının çoğu gibi Mülkiye mezunu. Şensoy, Dışişleri'ne 1970 yılında giriyor. Kariyerindeki dönüm noktalarından biri 1979 yılında dönemin Ecevit hükümeti tarafından Havana'daki Türk büyükelçiliğini açmak üzere Küba'ya gönderilmiş olması. Şensoy 1985'te Londra Başkonsolosluğuna gidip 1988 yılında merkeze döndüğünde Evren'in özel kalem müdürlüğünü üstlenir. Özal, bir yıl sonra cumhurbaşkanlığına seçildiğinde Şensoy kendisini Köşk'ünün kapısında karşılayacaktır.Şensoy 1990'da Madrid Büyükelçiliği'ne gider, 1995'te merkezde müsteşar yardımcılığını üstlenir, ardından 4 yıl süreyle görev yapacağı Moskova Büyükelçiliği'ne atanır. Ankara'ya dönüşünde yine müsteşar yardımcılığını üstlenir. Medeni durumu değişmedi