10.05.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Erdoğan, özetle şunları söyledi:
HER GELİŞMEYİ BAHANE EDİYORLAR: Ülkemizin üzerinde toplanmaya çalışılan kara bulutları birer birer dağıtıyoruz. Türkiye’yi başka türlü durduramayacaklarını görenler hedeflerimize ulaşma inancımıza saldırıyorlar. Faizi ve enflasyonu tetikleyen kur operasyonlarının gerisindeki en büyük amaç budur. İlgili, ilgisiz her gelişmeyi bahane ederek döviz kurunu harekete geçirenler, istikrar ve güven iklimimizi zedeleyerek milletimizi atalete sürükleme peşindeler. Bu oyunu bozmakta kararlıyız.
İSTANBUL SEÇİMİ FARKLI: 31 Mart seçimlerinde milletimiz bir kez daha yüzde 51.7 gibi bir oranla, bizim yanımızda yer almıştır. Her seçim gibi 31 Mart’ta da kazanılan, kaybedilen yerler var. Bizim demokrasi anlayışımı bu sonuçları kabul etmeyi gerektirir. Ancak İstanbul’da farklı bir durumla karşı karşıya kaldık. Cumhur İttifakı olarak, 39 ilçeden 25’ini almış olmamıza rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını ilk etapta 28 bin civarında oyla kaybettiğimizi ilan etmişlerdi. Fakat yapılan itirazlarla bu rakam 13 bin küsurata kadar geriledi. Biz bu süreci takip ederken alenen çalınmış olan oyların en azından bir kısmını bulmakla kalmadık; başka usulsüzlükler, hukuksuzluklar da tespit ettik. Şayet şaibeler ortaya çıkmamış olsaydı CHP adayı tek bir oy farkla dahi seçimi kazanmış olsa, başımızın üzerinde yeri var.
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ: Sandık kurulu üyeleriyle ilgili hukuka aykırı işlemleri yapan ilçe seçim kurulu sorumluları için YSK suç duyurusunda da bulunmuştur, biz de bulunacağız. Zira bu usulsüzlükleri yapanların yanına bu kâr kalmayacak.
CAN GÜVENLİKLERİNİ TEHLİKEYE ATTI: Şayet seçimi 31 Mart’ta kazandığınıza inanıyorsanız 23 Haziran’da da kazanabilirsiniz. Seçimin yenilenmesi kararına bu derece şiddetle karşı çıkanların, kendilerinin de 31 Mart’taki sonuçla ilgili şüpheleri olduğunu anlıyoruz. Asıl vahimi ise CHP’nin başındaki zatın bu karar karşısında ortaya koyduğu tavır ve üsluptur. Bu kişi, partisinin grup toplantısında eşi benzeri görülmemiş bir skandala imza atmıştır. YSK’da seçimin yenilenmesi yönünde oy kullanan üyeleri teker teker ismen okuyan Kılıçdaroğlu, bunları partililerine yuhalatmış ve açıkça hedef göstermiştir. Böylesine aleni bir suçu, pervasızca işleyen bir zihniyetin seçimlerde ne yollara başvurduğunu kim bilebilir? Sen dokunulmazlığına mı sığınıyorsun? Dokunulmazlığın var diye mi kalkıp da YSK’nın bu üyelerine bu denli hakaret edebiliyorsun? O zaman senin yapman gereken bir şey var. Dokunulmazlığının kaldırılmasını iste, o zaman bakalım bu ifadeleri aynen kullanabilecek misin? 31 Mart seçimleri CHP yönetiminin sandıktaki son sabıkasıdır. Hakimlerin kararlarına katılmamak, eleştirmek başka bir şeydir; can güvenliklerini tehlikeye atacak şekilde hakimlerin şahıslarına hakaret etmek, onları hedef göstermek, çete suçlaması yapmak başka bir şeydir. CHP yönetimi, doğrudan hakimleri hedef alan bu tavırlarıyla ülkenin demokrasi ve hukuk tarihindeki çirkinliklerine bir yenisini daha eklemiştir.
TENCERE TAVA HEP AYNI HAVA: YSK kararının ardından İstanbul’da yıllar sonra yeniden duyduğumuz tencere tava sesleri de vesayet dönemlerindeki toplum ve siyaset mühendisliği oyunlarını hatırlatmıştır. Tencere tava hep aynı hava; bunlar buna devam ediyor. Seçimin yenilenmesi kararını adeta medya şovuna çevirenleri de unutmadık. Lafa geldiğinde demokratlığı kimseye bırakmayanların, milli iradenin sağlıklı bir şekilde tezahürü için atılan adıma tahammülsüzlükleri, gerçek yüzlerinin ifadesidir.