15.09.2008 - 14:13 | Son Güncellenme:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet
döneminde eğitime en büyük yatırımın son 6 yıl içinde yapıldığını bildirdi.
Erdoğan, Marmara Üniversitesi’nin Sultanahmet’teki rektörlük binasında
düzenlenen 2008-2009 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, bugün ayrı
bir heyecanı, coşkuyu ve gururu taşıdığını söyledi.
Bundan 27 yıl önce 1981 yılında o günkü adıyla Marmara Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun olduğunu hatırlatan Erdoğan, "27
yıl sonra başbakan olarak mezun olduğum üniversitenin eğitim ve öğretim yılı
açılış töreninde bulunmak ve sizlere hitap etmek beni duygulandırdı. Marmara
Üniversitesi öğrencisi ve mezunu olmaktan hep gurur duydum. Bundan sonra da gurur
duymaya devam edeceğim" dedi.
Erdoğan, Anadolu geleneklerinde aşırı bir şekilde el öpme bulunduğunu
belirterek, "El öpmeyi sevmem. ’3 kişinin elini öpün’ derim. Babanızın,
annenizin ve hocanızın.... Bunun dışında asla. Aksi, ifade edemeyeceğim
çirkinlikte bir tehlikedir. Çünkü o öz güveni alır götürür. O adeta sizi köleliğe
doğru iter. Bu toplum, köleler veya tabulaştırma anlayışının olduğu insanlardan
müteşekkil bir toplum olmamalıdır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu yıl kuruluşunun 125. yıl dönümü kutlanan Marmara
Üniversitesi’nin Türkiye’nin en eski, köklü ve seçkin üniversitelerinden biri
olduğunu belirterek, "başarı dolu yıllar" diledi.
EĞİTİME YATIRIM YAPMANIN GEREKLİLİĞİ
Her açılış töreninde yaptığı konuşmada, ilkokuldan üniversiteye kadar tüm
öğrencileri birer cumhurbaşkanı, başbakan, siyaset ve bilim adamı, sanatçı ve iş
adamı adayı olarak gördüğünü ifade ettiğini dile getiren Erdoğan, kendilerinin bu
koltuklarda emanetçi olduğunu, günü, saati geldiğinde bu koltukları genç
kuşaklara teslim edeceklerini söyledi.
"Geleceğin Türkiye’sinin bugünkünden daha iyi, daha müreffeh ve daha
kalkınmış ve ilerlemiş olmasını gerçekten istiyorsak gerçekten arzu ediyorsak
bugünden yapmamız gereken en önemli şey, eğitime yatırım yapmaktır" diyen
Erdoğan, 2002 yılında iktidara geldiklerinde eğitimde pek de iç açıcı olmayan bir
manzarayla karşılaştıklarını ifade etti.
Erdoğan, okul imkanı olmayan yüz binlerce çocuğun yanı sıra okul imkanı
olsa bile okula gidemeyen de yüz binlerce çocuk bulunduğuna işaret ederek,
özellikle okula gidemeyen 780 bin kız çocuğunu okula gönderebilmek için bir
kampanya başlattıklarını ve şu ana kadar da 300 binini okullu yaptıklarını
kaydetti.
Dünya’nın internet aracılığıyla "küçük bir köy haline dönüştüğünü"
ancak Türkiye’de illerde dahi bilgisayar tuşuna basmamış, bilgisayarla tanışmamış
öğrenciler bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, 6 yılda 123 bin yeni dersliği
Türkiye’ye kazandırdıklarını, 8 veya daha fazla sınıfı olan tüm okullarda da
bilişim teknoloji sınıflarını kurduklarını anlattı.
OKULLAŞMA ORANI
Bugün öğrencilerin yüzde 95’inin bilişim sınıflarından, bilgisayarlardan
ve hızlı internetten yararlanır duruma geldiğini anlatan Erdoğan, şöyle
konuştu:
"Biz iktidara geldiğimizde okullaşma oranı yüzde 27 idi. Bugün ise yüzde
36... İddia ediyorum, Cumhuriyet kurulduğu dönemden sonra eğitime en büyük
yatırım son 6 yıl içinde yapıldı. Bunu bizden öncekileri eleştirmek için
söylemiyorum. Ancak istiyoruz ki bizden sonra bu koltuklara oturacak olanlar bizi
bu şekilde anmasınlar. Bugünün öğrencileri yarın bu koltuklara geldiklerinde bizi
hayırla ansınlar. Bizim reformlarımızı, yatırımlarımızı, hedeflerimizi daha ileri
noktalara taşısınlar. Hükümet olarak da başbakan olarak da bu sorumluluğun
bilincinde eğitim ve öğretimi süratle yarınlara taşımanın gayretiyle bu süreci
işleteceğiz. Çok yoğun bir şekilde bu konuda çalışıyoruz."
DEVLETİN GÖREVİ
Başbakan Erdoğan, törende yapılan konuşmalarda dile getirilen tespitlere
katılmamanın mümkün olmadığını, ama Türkiye’de her şeyi devletten bekleme
anlayışının en büyük yanlış olduğunu söyledi.
Erdoğan, devletin düzenleyen, denetleyen, koordine eden bir anlayışla bu
işe el atmış olması halinde bugün çok daha ileri mesafelerde olunacağını
vurguladı.
Bunu eğitimde ve sağlıkta devreye soktuklarını dile getiren Erdoğan,
sağlıkta bu işin sadece devletle yürümeyeceğini ve devlet olarak bu işi koordine
edeceklerini söylediklerini kaydetti.
Erdoğan, hizmet alımıyla hem kalitenin yakalanacağını hem de kuyruklardan
kurtulunacağını dile getirerek, şöyle dedi:
"Peki bu adımı attık. Bu yasaları çıkardık. İş bitti mi? Hayır, bitmedi.
Çünkü bu geçiş henüz daha sağlıklı bir durum arz etmiş değil. Daha eksikler var,
ama inanıyorum ki zaman içinde bu eksiklerimizi de gidereceğiz. Şu anda devlet
sağlıkta yatırımlardan birçok yerde kurtulmuş vaziyette."
Başbakan Erdoğan, devletin yatırımlarını özel sektörün ya da vakıfların
yatırım yapmadığı yerde yaptığını, dolayısıyla oradaki vatandaşların sorunlarını
artık ilkel sağlık ocaklarında değil, bir kaç il atlayarak farklı illere gitmeden
kendi ilinde kurulan modern hastanelerde çözebildiğini kaydetti.
DOKTOR, HEMŞİRE VE EBE AÇIĞI
Bunların kolay olmadığını dile getiren Erdoğan, bu arada doktor, hemşire
ve ebe açıklarının oluştuğunu ve bu konuda da üniversitelerden bu ihtiyaçların
giderilmesi talebinde bulunduklarını kaydetti.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Bize ne yazık ki bugüne kadar şu cevap verildi; ’Doktor yetiştirmek
kolay değil’.... Tabii ’bir inceleyelim’ dedik. Nasıl bir iş bu? İnceledik,
baktık ki, Almanya’da bir öğretim üyesine düşen öğrenci sayısı 23,7 veya 27,3 ama
bize baktık ki 3,7. Bu Allah aşkına iş mi? Bu bahane mi? Bir taraftan ’batı batı’
diyeceksin. Ama batı ne yapıyor, biz ne yapıyoruz? Tabii ondan sonra doktor
olmuyor. Niye doktor yetiştirilmiyor? ’Hastane yok’ diyemezsin. Niye? Çünkü, biz
’bütün devlet hastanelerini, Sağlık Bakanlığının eğitim hastanelerinin hepsini
üniversitelerin emrine vermeye hazırız’ dedik."
Yeni açılan üniversiteler içinde tıp fakültesi bulunanlara Sağlık
Bakanlığının hastanelerini eğitim için verdiklerini anlatan Erdoğan, "Diyoruz ki
’alın, yeter ki buralardan yarınların doktorlarını yetiştirelim’. Hepimiz 780 bin
kilometre karelik, 70 milyon Türkiye için değil miyiz? Ne gerekiyorsa bunu
yapacağız. Hep beraber yapacağız. Birbirimizin önüne duvar çekmenin, set çekmenin
ne anlamı var? Birbirimizle dayanışma içinde olmalıyız" dedi.