Siyaset Fotoğrafta kriter ne olmalı?

Fotoğrafta kriter ne olmalı?

28.07.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün Norveç örneğiyle Türk medyasını eleştirdi

Fotoğrafta kriter ne olmalı

Norveç basınının, Oslo’daki saldırıların mağduru Gizem Doğan’ın fotografını yayımlamak için ailesinden izin istemesine dikkat çeken Erdoğan, “Bizde böyle bir şey var mı?” diye sordu. Başbakan Erdoğan, terörle mücadele eden
kuruluşların medya tarafından “demoralize” edildiğini de belirterek “Şu anda terörizmin, sırt sırta olduğu temsilcileriyle medyanın el ele vermesini anlamak mümkün değil?” diye konuştu. Başbakan’ın eleştirilerini gazetelerin okur temsilcileri ve uzmanlar şöyle değerlendirdi:

Haberin Devamı

Başbakan moralde haksız
Derya Sazak (Milliyet Gazetesi Okur Temsilcisi):
“Medya haberi vermeli ama kanlı yada özel hayatı ihlal eden görüntülerden kaçınmalıdır. Ne yazık ki bu etik davranış özellikle televizyon kanallarınca yerine getirilmiyor. Norveç medyasının aileye başvurarak fotograf konusunda izin istemesi elbette anlamlıdır. Türkiye’de maalesef bu konuda bir özensizlik öteden beri var. İzin istemek kişilik haklarının korunmasının gereğidir.
Başbakan moral konusunda medyaya yaptığı eleştilerinde haksız. Silvan’da pusuya düşürülen 13 askerle ilgili medyanın hassasiyeti olmasaydı, muhtemelen Genelkurmay soruşturma bile açmayacaktı.”

Kışkırtmadan aktarılmalı
Yavuz Baydar (Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi) :
“İskandinav ülkelerinde, 18 yaşından küçük olan mağdurların kimlikleri genel olarak medyada gizlenir, korunur. Norveç medyasının böyle bir yaklaşım içinde olması doğrudur. Bu yazılı olmayan bir medya kuralıdır. Buna medyanın çoğunluğu uyar ve kutsal bir kural olarak görülür. Biz de böyle bir uygulama yok.
Kürt Meselesi gibi bir meseleyi siyasi irade çözmeye çalışırken, buna medyanın yardımcı olması gerekir. Diğer taraftan şiddet ve terör olaylarını kamuoyundan saklamak medyanın görevi değildir. Ancak haberler duygu sömürüsü yapmadan kışkırtmadan aktarılmalı.”

Haberin Devamı

Açıklama son derece tehlikeli
Faruk Bildirici (Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi):
“Fotograf kullanımı konusunda Türkiye’de medyada daha önce çok ciddi problemler vardı. Fakat son zamanlarda genel olarak bu konuda bir iyileşme olduğunu gözlüyorum. Gerek terör mağdurları gerekse cesed ve özel yaşama ilişkin fotografların kullanılmasında özen gösteriliyor. Bence Başbakan’ın bu eleştirisine somut örnek verirse, daha rahat değerlendirilebilir. Medyayı terör haberleri konusunda oto-sansüre davet etmek demektir ki bu son derece tehlikedir. Bir terör olayında medyanın bunu haberleştirmesi ve sorgulaması kaçınılmazdır. Medyanın işi gerçeği aramaktır.”

Titizlik sansüre dönüşmesin
Prof. Dr. Haluk Şahin (Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi):
“Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde insanların özel yaşamı öldükten sonra da devam eder. Mahremiyet aile bireylerine miras kalır. Ancak bu kişiler kamusal bir olayın aktörleri haline dönüştüklerinden dolayı haber değeri açısından fotografları yayınlanabilir. Terör gibi ulusal konularda elbette medyanın da sorumlulukları da vardır. Ancak halkın bu konuda aydınlatılması da medyanın sorumlulukları arasındadır. Terör propagandası algılamasında hükümetle medya tıpa tıp aynı düşünmeyebilir. Terör haberleri konusundaki titizlik bir sansüre dönüşmemelidir.”

Yazarlar