Siyaset Hedef kesintisiz büyüme

Hedef kesintisiz büyüme

01.01.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hedef kesintisiz büyüme

Hedef kesintisiz büyüme

Yeni yılı Milliyet'e değerlendiren Cumhurbaşkanı Demirel, ekonomi, eğitim, demokrasi ve çevre konusunda net mesejlar verdi

21. yüzyıla hazırlanırken, tarih, ulusumuzun karşısına geleceğe bakışımızda iyimserliği teşvik eden yeni fırsatlar çıkarmıştır.
Sahip olduğu potansiyel gelişme imkanları ile, ülkenin jeo - politiği ve jeo - stratejisi ile Türkiye, bir cazibe merkezidir ve ileri kalkınmış ülkeler arasında yeralmaya en önemli namzettir. Türkiye Cumhuriyeti, bugün; her alanda gelişen, her gün yeni kazanımları olan bir dünya devletidir. Geleceğin Türkiye'si her alanda dünyayla birlikte hareket eden, her alanda dünyayla yarışan Türkiye'dir, güçlü, zengin, demokrat, büyük Türkiye'dir.
Kendi birikimimizden ve dünya şartlarından istifa ederek bu hedefe ulaşmak açısından önemli avantajlara sahibiz.
Ülkemizin coğrafi konumu dünyadaki küreselleşme bakımından fevkalade önemlidir. Türkiye Kafkaslar'a, Orta Asya'ya, Balkanlar'a, Orta Doğu'ya bir kapıdır. Bölgeler, ülkeler arasında bir köprü, bir merkezdir. Uzak Doğu'dan Avrupa'ya, Orta Asya'dan Amerika'ya uzanan çok boyutlu ve etkin bir dış politika izliyoruz. Dünyada yeni dostlar ve yeni pazarlar ediniyoruz. İkili ve çok taraflı ilişkilerimizi siyasi olduğu kadar, ekonomik açıdan da zenginleştiriyoruz. Öte yandan, itibarlı, sözüne güvenilen, sorunların çözümünde katkısı beklenen bir ülkeyiz. Barışın kurulmasına, sorunların karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile, uluslararası hukuk çerçevesinde çözülmesine katkıda bulunuyoruz. Bulunduğumuz bölgede gelişen ekonomimizle ve laik, çağdaş, çoğulcu demokrasimizle ileri konumdayız. Barış ve istikrarın vazgeçlmez unsuruyuz.
Ülkemiz yeni bir yıla inanç ve kararlılıkla giriyor. 1997 yılında, demokrasi kuralları tam anlamıyla işlemiş, sorunlarımız tartışılabilmiştir. Kamuoyu her zamankinden daha dinamiktir. Bunların yanısıra bazı sorunlarımız Türkiye gündemindeki önemini korumaya devam etmiştir.
Türkiye, yaşanan pek çok sıkıntıya rağmen, ekonomik gelişmesini sürdürmeye devam etmiştir. 1997 yılında yüzde 6'lık bir büyüme hızına ulaşılmıştır. Türkiye, aynı zamanda bütün gücü ile üretmeye ve gelişmeye devam etmiştir. Hergün yeni tesisler açılarak ekonomik hayatımıza kazandırılmış, pek çoğunun da temeli atılmıştır.
Özel sektör, ekonomideki atılımlarda öncü rolünü pekiştirmektedir. Girişimcilerimizden daha çok yatırım yapmalarını istiyorum. Böylece, daha çok istihdam, daha çok üretim, daha çok ihracat sağlanacaktır.
Ülkemiz, dünyanınen nazik bölgelerinden birinin ortasında bulunmaktadır. Çok çeşitli rüzgarlara muhatabız. Etrafımızda çok sorun var. Bizim de sorunlarımız var. Karşılaştığımız sorunlar, hiçbir zaman bizi yıldırmamalıdır. Demokrasiye, devletimize, kendimize ve geleceğimize olan inancımızı koruduğumuz sürece bütün zorlukların altından kalkacağız. Ülkede huzur ve güvenin yasalar uygulanarak sağlanması, devletimizin en önemli görevidir. Devlet, teröre karşı başarılı mücadele vermiş ve ülkenin her köşesinde kanun, nizam hakimiyetini sağlamış bulunmaktadır.
Türk Devleti'nin anayasal düzeninin ve bölünmez bütünlüğünün, her şart altında sonuna kadar savunulması ve kesinlikle korunması konusunda kararlıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Üstün irade, milletin hür iradesidir. Her türlü yönetim yetkisinin kaynağı bu iradedir. Devlet bir "kurumlar devleti"dir, her kurumun "yetki ve sorumluluğu" Anayasa'da belirlenmiştir. Her kurum kendi yetkisini kullanacak ve kendi görevini yapacaktır. Ülkede huzur ve güven iç barış, bu yapıda kurulan devletimizin ahenk içerisinde çalışması ile sağlanacaktır.
Bazı güncel sorunlarımız, hala gündemdeki önemini korumaktadır.
Enflasyon, 1997 yılında da sorun olmaya devam etmiştir. Kitlelerin geçim sıkıntısı çekmelerine ve işsizliğe sebep olan enflasyonun sebebi kamu maliyesindeki dengesizliklerdir. Enflasyonla mücadele ve onu makul sınırlara indirme, siyaset üstü bir sorun haline gelmiştir ve herkesin gayretini ve işbirliğini gerektirmektedir.
Türkiye enflasyon rakamını yüzde 10'un altına indirmedikçe, gelir dağılımı şikayetleri, aşırı pahalılık şikayetleri, yoksulluk şikayetleri ortadan kalkmayacaktır.
21. yüzyıla girerken, en önemli milli davalarımızdan bir tanesi "eğitim"dir. Unutulmamalıdır ki, bilgi çağının yaşandığı günümüzde eğitim, uygarlıklara şekil veren en önemli araç haline gelmiştir. Bütün çocuklarımızın okuması, daha çok okuması, daha iyi okuması için büyük bir reforma girişilmiştir.
Sağlık alanında elde ettiğimiz sevindirici gelişmelere rağmen henüz istediğimiz seviyede değiliz. Sağlık altyapısı ve sağlık insan gücüne ilişkin göstergelerin yurt sathında dengesiz dağılımı devam etmektedir. Genel Sağlık Sigortası yaygın hale gelinceye kadar Yeşil Kart uygulamasına devam olunmalıdır. GSMH'dan sağlığa daha fazla pay ayrılmalıdır. Gerek eğitim, gerek sağlık konusunda devletimize yardımcı olan değerli vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Çevre, çağın en önemli sorunlarından birisi olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Büyük bir hızla sanayileşen ülkemizde de ciddi çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. Çevre, hepimizin sorunu olmalıdır. Binaenaleyh, çevre sorunlarının çözümünde toplumun tüm kesimlerine önemli görevler düşmektedir. Gelecek nesillere daha iyi yaşayabilecekleri, daha uygar bir ülke bırakmak istiyoruz. Bütün çabalarımız bunun içindir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri en önemli hedeflerinden biri "kalkınma" olmuştur. Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte, cehaletten, yoksulluktan, çaresizlikten, ümitsizlikten kurtulmak, geleceğe güvenle bakmak için başlatılan mücadelede elde edilen başarı, milletimizin yüz akıdır. Bu mücadele, ülkemizin imar, inşa ve ihyası, milletimizin refah ve mutluluğu, aydınlık geleceği yönünde olanca hızı ile devam etmektedir.
Tarım toplumundan, sanayi ve hizmetler toplumuna, oradan da bilgi toplumuna geçilmeye çalışılmaktadır.Başlatılan topyekün kalkınma hamlesinin kesintiye uğramadan sürdürülebilmesi için mevcut ve yeni yatırımlara devam edilmesi şarttır.
Altyapıda darboğazlar meydana gelmiştir. Bu darboğazlar giderilmediği taktirde, ekonominin gelişmesi fevkalade güçtür. Bir zamanlar yeterli görünen altyapının, önümüzdeki dönemde gelişen ve büyüyen Türkiye'yi taşımayacağı açıktır.
Türkiye'nin büyümesinin kesintisiz sürdürülebilmesi şarttır. Bu bakımdan enerji, ulaştırma ve iletişim alanlarında darboğazlar meydana gelmemesi için gerekli tedbirler alınmaya başlanmıştır. Bunlara devam olunmalıdır.
Sanayileşme, zenginliğe ve refaha giden en önemli harekettir. 74 yıllık kalkınma hareketinin en önemli ayağını sanayileşme oluşturmaktadır. Toplam ihracatımızın yüzde 90'ı sanayi ürünlerinden oluşmaktadır. Türk sanayinin rekabet gücü, artık dünya ölçeğinde kabul edilen bir gerçektir.
Kalkınmış ülkelerde geçimini tarımdan sağlayan kesim nüfusun yüzde 10'u civarındadır. Ülkemizde, Cumhuriyet'in başlangıcında yüzde 80 olan bu oran, bütün çabalara ve gelişmeye rağmen, bugün ancak yüzde 45'e indirilebilmiştir.
Öte yandan, tarımla uğraşan nüfusun büyük bir bölümü sosyal güvenlik şemsiyesi altında değildir. Tarıma, köye ve köylüye her türlü destek devam edecektir.
Tarımsal nüfusun yüzde 45'ten gelişmiş ülkelerdeki seviyeye indirilmesi sürecinde karşılaşılan ekonomik ve sosyal problemler ancak hızlı sanayileşme ile çözülecektir.
Yeni bir bin yıla hızla yaklaştığımız şu günlerde, Türkiye çağdaş dünyanın onurlu bir üyesi olarak, bulunduğu yerden daha ileriye gitmek zorundadır. İçinde bulunduğumuz yeni dönemin gereği budur. Bunu başarmak aynı zamanda tarihi bir görevdir.