11.09.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Şevket Yaman
95 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en köklü siyasi partisi olan ancak çok kısa dönem iktidar ortağı olduğu hükümetler dışında 39 yıldır iktidar koltuğuna oturamayan CHP, Cumhuriyet tarihinin en önemli dönüm noktalarından olan 24 Haziran seçimlerini kaybetti. AK Parti karşısındaki 13’üncü seçim yenilgisi parti içindeki tartışmaları zirveye çıkarırken, CHP’yi yeni bir kırılma noktasına sürükledi. Muharrem İnce ile girilen cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan oy ile partinin aldığı oy arasındaki makas ve partinin oyunun bir önceki seçimlere oranla gerilemiş olması, tüm tartışmaları seçim sonrasında gün yüzüne çıkardı. İnce’nin öncülüğündeki olağanüstü kurultay hareketi, partinin kurultay isteyenler ve istemeyenler olarak iki cepheye bölünmesine yol açtı. Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle kurultay tartışmaları rafa kalksa da parti içindeki görüş ayrılıkları hala derin. CHP yönetimi, bütün görüş ayrılıklarına rağmen yerel seçime güçlü girmeye yönelik hazırlıklara başlarken, bir yandan da partide yerel seçim sonrası ve gelecek vizyonu tartışılıyor. Parti içinde; genel başkandan, yönetim kadrosuna, parti tüzüğünden, programına ve partinin ideolojik çizgisine kadar geniş bir yelpazeye uzanan tartışmalar yaşanıyor.
CHP, AK Parti’nin tek başına iktidar olduğu 2002’den bu yana, beş genel, üç yerel seçimde ikinci parti pozisyonunda kalırken, üç referandumda desteklediği tercihi seçmene kabul ettiremedi, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adayı da yine ikinci sırada kaldı. Bu seçim yenilgilerinin ardından girilen 24 Haziran seçimlerinden de başarı sağlanmaması üzerine, parti içinde üç tarafı olan tartışmalar zirveye çıktı. Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alanlar, İnce’yi destekleyenler ve partide “değişim” isteyen ancak bir lider üzerinde tam mutabakat sağlayamayanlar... Bu çerçevede; üçüncü grup da kendi içinde de farklı görüşler barındırıyor. Bu grupta; Selin Sayek Böke’nin öncülüğündeki “Gelecek İçin Biz” grubu, eski milletvekillerinin oluşturduğu 9 Eylül Hareketi ile Atatürkçü ya da “sol” kimliğini öne çıkaran veya “merkez” siyaseti önemseyen isimlerin varlığı dikkat çekiyor.
Milliyet, 95. yaşını kutlayan CHP’de tartışılan, “Ne yapmalı?” sorusuna verilen yanıtları aktarıyor:
Bizim mutlaka, ülkeyi nasıl yöneteceğimize dair somut, uygulanabilir ve halkın desteğini alabilecek bir stratejiyi toplumun önüne koymamız ve toplumu buna inandırmamız lazım. Bundan yüz yıl önce topraklarımızı işgal edenlere karşı olan bu mücadele, bugün Türkiye’nin siyasetini ve partilerini işgal etmek isteyenlere karşı olan bir mücadeledir. Şu anda kavga, bu dik duruşu sergileyenler ile sergileyemeyenler arasındadır. Bugün de Türkiye’ye sahip çıkmak, bu ülkeye karşı yapılan her türlü tezgâha göğüs germek zorundayız ve bunu halkla yapmak zorundayız. İdeallerimizi halka mal ettiğimiz gün, iktidara yürüdüğümüz gündür. Seçim kaybedildiği zaman özeleştiri yapmak ve onun gerektirdiği siyasi sorumluluğu üstlenmek icap eder. Halkı suçlamak değil, halkı anlamak önemlidir. Kazandığımız anda ödülünü alanlar, kaybettiğinde de sorumluluğu üstlenip gitmesini bilmelidir. CHP, hiç kimsenin şahsi malı, tarlası ve çiftliği değildir, halkın partisidir.
‘CHP kurultay sürecine girmeli’
25. ve 26. dönemde ön seçimle gelen milletvekilleri gerçekten de toplumda büyük kabul görmüştü. Ama bu seçimlerde önseçim yapılmaması ve genel merkezden yapılan listeler, partide tarihi duygusal kopuşlar sürecini başlattı. Bu seçimler CHP için son 16 yılın tarihi fırsatıydı. Ama bu tarihi fırsat Türkiye’de iktidar olmak yerine partide iktidar olmak planıyla göz ardı edildi. Mazeretlere sığınarak, olayları görmezden gelerek, yok sayarak sorunları çözemeyiz. CHP, ivedilikle kurultay sürecine girmelidir. Şu anda seçmenler üyeler ve örgüt, büyük bir umutsuzluk, moralsizlik ve tepkiyle süreci takip ediyor. Bu süreci toparlayacak olan; CHP’nin 7 ay sonra yapılacak olan seçimler öncesinde hızla kurultaya giderek yepyeni yüzler, kadrolar ve programla ortaya çıkmasıdır. CHP’yi bu yükselen umutsuzluk dalgasına bırakamayız.
CHP, örgütsel olarak yeniden yapılanmalıdır. Mevcut örgüt yapısı ile elde edilebilecek sonuçlar şimdiye kadar elde edilmiştir. Ama daha ileri sonuçların elde edilebilmesi, CHP’nin iktidar olabilmesi için yeni bir örgütsel yapılanmaya çok ciddi olarak gereksinim bulunmaktadır. Bu, CHP’nin siyasi mimarisinin değiştirilmesiyle mümkün olacaktır. Bana göre parti, bugünkü devlet tipi yapılanmadan çıkıp uğruna siyaset yaptığı toplum kesimlerine göre örgütlenebileceği, halk tipi yeni bir yapıya geçmelidir. Temel sorun budur. Ancak bu yerel yönetim seçimlerinden sonra gündeme gelecek bir konudur. Şimdi partimizin temel gündemi yerel seçimleridir. Ben bütün partililerimizin bir bütünlük içinde seçimlere hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. CHP’de her şey tartışılmalıdır. Kurultayları sadece yönetim değil, yapı değişikliği için de yapmalıyız. Ben böyle bir kurultayın gerekli olduğunu seslendirmiştim. Kurultay isteyenler ve istemeyenler olarak bir yere takılmamak gerekiyor. Önemli olan partimizin geleceği ve seçimlerde elde edeceği başarıdır.
Cumhuriyet yaşadığı sürece CHP var olacaktır. CHP, tarihi sorumluluğundan kaynaklı olarak hep tartışan bir parti olmuştur. Bugün bile ülkenin içeride ve dışarıda birçok sorunu olmasına rağmen, televizyonlarda yine CHP tartışılmaktadır. Bu CHP’nin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu gösterir. Ben bu yerel seçimlerde, sokağı bilen bir siyasetçi olarak 1989 ruhunun canlanmasını bekliyorum. Öyle inanıyorum. İktidar partisinde, parti içi itiraz kültürüne izin verilmemesinden kaynaklı sorunlar var. Eğer CHP’deki bu itiraz kültürü, demokratikleşme çabası iktidar partisinde de işlemiş olsaydı, ülke içeride ve dışarıda bu kadar zor durumda kalmamış olurdu. CHP’de siyaset yapanlar olarak biz, itaat kültüründe değil, itiraz kültüründe büyüdük. Babamıza itiraz ettiğimiz yerde, liderimize itiraz etmesek olur mu? CHP’deki bu itiraz kültürü devam edecektir. Ne kadar çok itiraz ederseniz, yanlışların o kadar önüne geçmiş olursunuz. İtirazdan korkmayacağız, itaatten korkacağız.
Türkiye’de parti içi demokrasiyi en çok konuşan ve uygulamaya çalışan partiyiz. Bu da elbette ki beraberinde farklı görüşleri getirir. Bunları konuşmaktan çekinmemek gerekir. Bizde parti içi demokrasiyi oturtabilme uğraşı, sancısı var. Örneğin, ön seçim partinin kılcal damarlarıdır. Ana damarlara kan buradan gider. Biz geçtiğimiz seçimlerde uygulanmasını istedik ancak uygulanmadı. Ayrıca, bizim seçimlerde bünyemize sağdan aday almak yerine, sağ seçmene güven vermeye ihtiyacımız var. 24 Haziran’dan önce seçmene, ‘CHP ülkeyi yönetebilir’ duygusunu tam verememişiz. Esas erOzyon burası. Ama bence hala konuşmak anlamında geç kalmadık. Ne olursa olsun CHP, tarihinde de bu olağanüstü dönemleri kurultaylarını toplayarak aşabilmiştir. Biz her şeyi halının altına süpürdük, halının altı Toros Dağları gibi oldu, burada yürünmez. Özellikle yerel seçimlerde adaylar tabanda kabul görmelidir. Önseçim bunun için iyi bir yöntemdir. CHP’de siyaset yapanlar, hepimiz, genel başkan dahil hiç kimse CHP’den büyük değildir.
Yarın: Muhalifler ne istiyor? İdeolojik çizgi ve fikir tartışması