Siyaset İnsan haklarına aykırı olan çocuğu örtmek

İnsan haklarına aykırı olan çocuğu örtmek

07.08.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türbanın simge olduğunu söyleyen Prof. Dr. Saylan: "10 yaşında bir kızı örtüyorsunuz, günaha girecek diye. Oysa parkta oynayacak, denize girecek... Ailesi buna karar veriyor ve asıl bu insan haklarına aykırı"

İnsan haklarına aykırı olan çocuğu örtmek

ÇYDD GENEL BAŞKANI PROF. DR. TÜRKÂN SAYLAN: TÜRKÂN SAYLAN: En büyük sorunumuz Türkiye Cumhuriyeti'nin hudutları içinde okul öncesinden başlayarak ilk ve ortaöğretimi eşitleyemememizden kaynaklandı. Üniversite kapısına dayanan çocuklar iyi kötü liseyi bitirmiş oluyorlar ama hangi koşullarda? 100 bin öğretmen açığı var bu memlekette. Sınav kazanan okullara bakın bunu göremezsiniz. Demek ki sosyal bir devletin milli eğitiminde eşitsizlik yaratmışız. Hakkâri'de benim en ağrıma giden şey orada tek tek çocuklar kazanıyorlar ama okullara göre başarı düzeyi en altta. Hem okul, hem öğretmen hem de bakış açısı eksikliği var. Aynı şey sağlıkta da geçerli; Hakkâri'ye Şırnak'a veya Bingöl'e, Bitlis'e tayin oluyor doktor, "sürgün" diye gitmiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir tarafını "sürgün yeri" diye damgalamışsak, nasıl çıkacağız bu işin içinden? DERYA SAZAK: Çağdaş eğitim konusunda onca yıldır verdiğiniz uğraşa karşın bu yılki üniversite sınav sonuçları, sivil toplum kuruluşları için de umut kırıcı olmalı. Hakkâri, Şırnak, Ağrı gibi iller ÖSS'de en alt sıraları paylaşan illerimiz. Eğitimde fırsat eşitsizliği sorunu nasıl aşılacak? Demokrasi kızlarla gelecek 1 milyona yakın kızımız okula gidemiyor. 6 milyon kadın okuma yazma bilmiyor. Bunlar resmi rakamlar, buzdağının üstü. Birinci sınıfa kaydolup birkaç yıl okuduktan sonra kenara çekilen çocuklarımız istatistiklerde gözükmüyor. 1976'dan bu yana Anadolu'yu bir hekim olarak köy köy dolaştım. Türkiye'nin en büyük sorunu eğitim. Kız çocuklarının okutulmaması. Çünkü kızlar okutulursa demokrasi gelecek, köylere ışık gidecek, terör olmayacak bu memlekette. O zaman anneler çocuklarını dağlara göndermezler. Sağlık sorunları aşılır, aile planlaması gelişir, kalkınma olur. Kız çocukları açısından durum nedir? Okul öncesiyle beraber, 12 yıl. 18 yaşına kadar çocuk çocuktur ve okuma hakkına sahiptir. Devlet, sosyal devletse bu çocuğa okuma olanaklarını açmalıdır. Aynı zamanda istihdam da yaratılmalı. Aksi halde 300 YTL başlık parasına küçük yaşta evlendiriliyor kızlar. Bunun da nedeni yoksulluk. Ağa düğünleri falan medyada haber oluyor işte kilolarca altın takıldı geline diye ama bunlar tek tük örnekler. Onun için babaya gidiyoruz. Milliyet'le yaptığımız "Baba Beni Okula Gönder" (BBOG) kampanyasının başarısı burada. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkmasını öneriyorsunuz... Milliyet bir umut yarattı 1986'dan beri okuttuğumuz kız çocuğu sayısı 11 bine çıktı. Turkcell'le yaptığımız Kardelenler projesinde 5 bin kızımız okuyor. 1900 kız mezun oluyor liseden. Bunlar 6 senedir burs verdiğimiz çocuklar. Türkiye'yi kalkındırmak istiyorsak 100 bin kızımıza ulaşmalıyız. Milliyet'in BBOG kampanyası yeni bir umut yarattı. Bir kız çocuğu için senede 340 YTL gerekiyor. Böylece ekonomik yönden, Anadolu'daki yoksul ailelerin kızlarını okutmakta direnç göstermesine gerek kalmıyor. Kaç yıl oldu, kız çocukların eğitimiyle ilgili kampanyalar başlatalı? Orada büyük bir çelişki var: Yani o kıyafetlerle ortaya çıktıkları zaman hoş bir model olmuyor herhalde. Türkiye, İslam dünyasına öncü olmuşken şimdi Bakanlar Kurulu'muzun, Başbakan'ımızın eşlerinin, kızlarının tesettürlü olması da büyük bir çelişki yaratıyor. Başbakan'ın Emine Erdoğan da 'Haydi Kızlar Okula' kampanyasına öncülük ediyor. Teşvik edici olmuyor mu? Laiklikten ödün yok Yasal olarak kapanmış durumda türban olayı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve AİHM kararları var. Türbanlı öğrenci üniversitede okuyamaz. Son derece demokrat bir insanım ama yasalara uyulması gerektiğine inanıyorum, o anlamda jakobenim. Hoşgörüyle bakamıyorum, türban bir simge ve cumhuriyet değerlerini korumak zorundayız. İslami bir topluma dönüşmek istemiyorsak, laiklikten ödün vermemeliyiz. 10 yaşında bir kız çocuğunu örtüyorsunuz, günaha girecek diye oysa parkta oynayacak, denize girecek, saçını salacak, güneşte yanacak. Ailesi buna karar veriyor ve asıl bu durum insan haklarına aykırı. Türban sorunu nasıl çözümlenecek? Enstitüleri ağalar kapattı Cumhuriyet dönemine baktığınız zaman kuruluş aşamasında inanılmaz bir şekilde her şey planlanmış. Devrimler yapılmış. Köy enstitüleri kurulmuş. 1960'larda sağlıkta sosyalizasyona geçilmiş. Zamanında bunlar doğru uygulanmış olsaydı bugünkü sorunları yaşamazdık. Hastanecilik tüketime dönük gelişti. 21. yüzyıl Türkiyesi'nde 1 milyon kız çocuğunun okullaşmasını sağlamak, bunu da gönüllü kuruluşlar üzerinden yapmaya çalışmak da eğitimdeki çözümsüzlüğe başka bir örnek değil mi? Temel eğitim sonuçta devletin yükümlülüğünde... 'Devletle pazarlık yaptık' Hayır. Geçenlerde eski Van milletvekili Kinyas Kartal ile yapılmış bir röportaj okudum. Şimdi hayatta değil, Doğu'da önemli bir aşiret reisiydi. Diyor ki, "Köy Enstitüleri'ni komünistlikten kapatmadık, biz ağalar kapattırdık. Çünkü okuyan çocuklar yarın akıllanınca, aşiret sistemi ortadan kalkar diye korktuk ve hükümetle pazarlık yaptık. Ama değişen bir şey olmadı, aşiret sistemi devam ediyor. Türkiye her alanda ilerledi ama bunu çözemedi. Meclis'e bakın, aşiret liderleri ya milletvekilidir ya bakan. Köy Enstitüleri'ni kapatan CHP olmadı mı? Komünizm korkusu ağır bastı denir... Bir devrim yaşadık. Osmanlı'dan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması bir devrimdi. Şöyle düşünüyorum, siz iktidardasınız, kadısınız, paşasınız, ağasınız, köyleriniz var, astığınız astık, kestiğiniz kestik. Pat diye birisi geliyor, insan yerine konulmayan halka "Sen vatandaşsın, eşitsin" diyor. Kolay değil. Eski mütegalibenin bir hıncı kalıyor, bence bunu yaşıyoruz. 1950'de Menderes geldikten sonra din sömürüsü başladı. Erbakan patates dininden bile söz etti. Camisine de gidiyor insanlar duasını da ediyor, kimsenin engellediği yok. İnançla ilgili değil siyasetle ve ticaretle bağlantılı bunlar. Cumhuriyet'le bir rövanş meselesi de var. Tarikatlar güç kazandı. Yoksulluğu ortadan kaldıramadık. Anadolu'yu eşitleyemedik. Bu sorunlar oradan çıkıyor. Cumhuriyet 80 yıldır çözemediği Kürt ve İslam sorunuyla 2000'li yıllarda tekrar yüz yüze geldi. Bunu neye bağlıyorsunuz? Korkutarak yönettik Biz modeli gösteriyoruz. Devlet bunları yapmalı... İktidarlar sorunları çözecek. Sivil toplum kuruluşlarına, tek tek bireylere de görev düşüyor. Yöneticilerin bakış açılarının tamamen insancıl hale gelmesi lazım. Yıllar önce Pütürge'nin Kayadere köyüne gidişimi hatırlıyorum. Kimi zaman katır sırtında kimi zaman yürüyerek gidiyoruz. Muhtarı sorduk. "Devlet gelmiş buraya" diye haber saldılar muhtara. "Hekimiz" diyoruz ama inanmıyorlar. Devlet ne zaman gelir? Ya vergi almaya, ya dövmeye, öyle görmüşler. Hastaları görmeye geldiğimizi söyleyince bizi öyle bir eve alışları var ki hâlâ unutamam. Doğu Anadolu insanı böyle ya jandarma korkusu, ya devlet korkusu. Sevgiyle Cumhuriyet'e kazandıramamışız ki. Hep korkutarak yönetmeye çalışmışız.Diyarbakır'da bir Gaffar Okan olayı yaşadık. Halk tarafından çok sevildi. Ölümünden sonra doğan çocukların bir kısmının ismi ya Gaffar'dır, ya Okan. İşte halka yaklaşmada insani boyut budur. Bir sosyal sorumluluk örneği olarak kız çocuklarının okula gönderilmesi çağrısı hedef kitleye ulaşıyor mu? 37 tane kilise açmışım! Aile içi ilişkilerde sorunlar var. Bazılarına öldürülüp intihar süsü verildi. İşte kız çocuklarının eğitimi bunların önlenmesi açısından da önemli. Karşı propaganda da yapılıyor. Urfa'da kızını okutmak isteyen babalara gidip, "Kızını gâvur edecekler" diyorlarmış. Misyonerlik lafı da öyle çıktı. Radikal İslamcı gruplar bunu yayıyor, gizli MİT raporları falan düzenlediler. Ben 37 kilise açmışım! Van davasında görüldü bunlar. Birileri böyle servis yapıyor. Töre cinayetleri neden önlenemiyor? Misyonerlik uydurması Şeriatçı kesim, kızların Atatürk ilkeleri doğrultusunda çağdaş bireyler olmasını istemez, karalamak için misyonerlik yalanını uydurdu. Doğu ve Güneydoğu'daki çabalarımızı PKK ile ilişkilendirerek engellemeye çalışanlar oluyor. En komiği de okutulan kızların 'TC' tarafından asimile edilmesini söylüyor bölücüler! Kimileri de "Soros'tan para alıyor" yalanını ürettiler. Yeni Genelkurmay Başkanı'mıza "Yahudidir" diyen kafalar her yerde var. İslamcı medya görüşleriniz nedeniyle eleştiriyor olmalı... Sınırları nasıl koruruz? Türkiye için hep huzursuzluk içinde olsun politikası güdenler var. Şimdi Ortadoğu'ya sürmek istiyorlar. Ortadoğu'da hiçbir işimiz yok. Sınırlarımızı koruyalım yeter. Sınırları korumak sadece askeri güçle olmaz, Türkiye'nin her tarafını eşitlemek zorundayız. Hakkâri'ye bin öğretmen gönderirsek oradaki çocukların geleceğini kurtarırız. Terör sürdükçe ya tarikata gidiyor ya da dağa çıkıyorlar. Kürt vatandaşlarımızın ayrılık diye bir meselesi yok. PKK'nın yeniden silahlı çatışmaya girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Duygu bir simgeydi Duygu, kadınlara tüm özellikleriyle var olduklarını, önemli olduklarını, cinselliklerinden utanmamalarını anlattı, bıkmadan usanmadan. Ve bunu maçoların hâkim olduğu dönemde erkeklerin hatta kadınların düzeysiz eleştiri ve saldırılarına karşın yaptı. Duygu, bence yaşayışı, duruşu, yazıları ve savaşımıyla Atatürk'ün düşlediği "Çağdaş Türk Kadını" simgesiydi. En verimli yaşında yitip gitmesi Türkiye için büyük bir boşluk. Ama etkisini kitaplarıyla sürdürecek ve eşitlikçi bir toplumun yaratılmasında hak ettiği yeri alacaktır. Kızların eğitimini konuştuk, 'Kadının Adı Yok' diyen Duygu Asena'yı anarak noktalayalım...