Siyaset "İzmir ekonomisi geri viteste"

"İzmir ekonomisi geri viteste"

27.05.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

"İzmir ekonomisi geri viteste"

İzmir ekonomisi geri viteste


Siyaset Kürsüsü


       YUKARIDAKİ sözler; 50.000'i aşkın üyesi bulunan İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Sayın Necip Kalkan'a ait... Türkiye'nin İstanbul ve Ankara'dan sonra en büyük kenti olan İzmir'in ekonomisi son üç yıldan beri maalesef büyük bir duraklama ve gerileme dönemine girdi.
       Türkiye'nin Batı'ya açılan yüzü, liman ve ticaret kenti, ihracatın, tarımsal sanayiin, tekstilin yaratıcı merkezi, özel sektörün en dinamik olduğu, kamu yatırımlarının ve KİT binalarının ise en az olduğu rekabete açık, uygar ve demokrat bir kent olan İzmir; o coşkuyla büyüyen, gelişen, üreten ve zenginleşen trendini maalesef son birkaç yıldır yitirmiş durumda.
       Sayın Necip Kalkan; 1998 yılında 10.5 milyar dolar olan dış ticaret hacminin 1999 yılında 1 milyar dolar daha az gerçekleştiğini belirtirken, 2000 Mart ayında Gelir Vergi beyannamesi veren İzmirli Gelir Vergisi mükelleflerinin % 35'inin zarar, % 45'inin ise hayat standardının altında beyanda bulunduğunu söylüyor.
       6000 sanayicinin üye olduğu Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Sayın Atıl Akkan, 700 sanayicinin geçen bir yıl içinde faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldığını (iflas, icra, borç, zarar vb. gibi nedenlerle) ve halen 200'e yakın firmanın da ayakta kalma savaşı verdiğini söylüyor.
       Hükümetin ekonominin gerçeklerinden uzak ve ekonomi pratiğine ters düşen yaklaşımlarından şikayet eden Sayın Akkan; batma noktasına gelen firmalardan hükümetin bir de "ek vergi" talep etmesini ve gecikme faizinin ise % 144 olmasını buna örnek olarak gösteriyor.
       İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birliği Başkanı Sayın Selahattin Hünü; 70.000 İzmirli esnaf ve sanatkar üyesinin başında üç yıldan beri kara bulutlar gezindiğini, günlerce siftah yapamayan esnafın bulunduğunu, 1994 - 1997 yıllarında % 8 civarında olan, takibe intikal eden gecikmiş esnaf kredi alacaklarının tarihlerinde ilk kez bu yıl % 30'a yükseldiğini söylüyor.
       40 yıldan beri İzmir Ziraat Odaları Başkanlığı'nı yürüten Sayın Reşit Kurşun; özellikle son iki yıldır tarım üreticisinin, çiftçinin ürettiği ile geçinemez hale geldiğini, tarlasını, traktörünü ve mal varlığını Ziraat Bankası ve Tarişbank'a ödeyemedikleri borçları nedeniyle satışa çıkardığını, pamuk primlerinin haftalardır ödenmediğini, 40 yıllık oda başkanlığı döneminde tarıma böyle üvey evlat muamelesi yapıldığını görmediğini biraz da kırgın bir ifadeyle dile getiriyor.
       İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Sayın Tuğrul Yemişçi; 1990 - 1997 yıllarında EGS Holding, Güçbirliği Holding gibi yüzlerce İzmirli müteşebbisin bir araya gelerek oluşturduğu çok ortaklı şirketlerle, bir yandan sermayeyi tabana yayma, bir yandan da ihracata ve üretime yönelik büyük yatırımları gerçekleştirme hedeflerinin ve coşkularının kesintiye uğradığını ve genelde daralan Türk ekonomisinin yarattığı küçülme dalgasından İzmir'in büyük yara aldığını söylüyor.
       Sayın Yemişçi, İzmir'in 1. Lig'deki iki takımının bu yıl küme düşmelerinin ekonomiyle bağlantısına dikkat çekiyor ve şöyle söylüyor: "İzmir'in ekonomisine bakmak için 1. Futbol Ligi'ndeki takımlarımızın sayısına ve durumuna bakmak lazımdır. Eğer birden fazla takımla ligde iddialı durumdaysak veya şampiyonluğa oynuyorsak, ekonomimiz iyi demektir. Aksi halde tersini düşünmek gerekir..."
       Sonuç olarak, İzmir buna layık değildir. Müteşebbisi, sanayicisi, üreticisi, ihracatçısı, esnafı, çiftçisi ve çalışanının azmi - ufku - gayreti ve yaratıcılığı ile bu zor günleri de aşacaktır. Elbette gelinen bu noktada İzmir ekonomisine yön verenlerin, dayanışma, organize olabilme ve seslerini duyurabilme konusunda eksikleri vardır. Siyasilerin, yerel yöneticilerin ve kamu görevlilerinin de aynı ölçüde sorumlu oldukları da inkar edilemez. Ama bana göre, İzmir ekonomisinin bugün geldiği noktada son üç yıldır uygulanan hatalı makro ekonomik politikaların önemli ölçüde payı vardır.
       Sayın Atıl Akkan; 18 Nisan seçimlerinde İzmir'in 24 milletvekilliğin 22'sini bugünkü siyasal iktidarı oluşturan partilere verdiğini, ama siyasal iktidarın İzmir'e pek de bir şey vermediğini söylüyor. Ne dersiniz, EBSO Başkanı bu sözlerinde haklı değil mi?

Yazarlar