KP'li bir grup dün saat 14.30'da İçişleri Bakanlığı'na giderek Genel Sekreter Muzaffer Dilek'e kuruluş evrakını verdi. Dilek, evrakı aldıktan sonra kurucu Genel Başkan Yalçın Cerit'e "Hayırlı olsun" dedi.
Sosyalist İşçi Partisi'nden ayrılan bir grup, kapatılan Türkiye Komünist Partisi'nin ardından ikinci kez Komünist Parti'yi (KP) kurdu.
Kurucu Genel Başkan Yalçın Cerit, İçişleri Bakanlığı'na kuruluş dilekçesini verdikten sonra bakanlık önünde kısa bir açıklama yaparak, şunları söyledi:
"Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez gürültüsüz, patırtısız, şanlı Komünist Parti hareketi kurulmuştur. Bu parti, Burdur'da siyasi mahkumlara insanlık dışı harekete karşı halkın topyekün ayağa kaldırılmasıdır. Bu parti, hisselerini ABD'de bayramla satan Turkcell'in bayramına karşı kurulmuş partidir."
Cerit, bir gazetecinin "Genel Sekreter tarafından dilekçenizin kabul edilmesi, partiye yasal anlamda izin verildiği anlamına gelir mi?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Teorik olarak bu böyledir. Bundan sonraki prosedür Anayasa Mahkemesi'ne kalmıştır. Siyasi partilerin kuruluşu bir izne tabi değildir. Anayasa, siyasi partileri demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından saymıştır."
KP'yle yeni evreye girildi
Siyasi Partiler Kanunu'na göre "komünist" adıyla parti kurulmasının yasak olduğunu anımsatan Sosyalist İktidar Partisi (SİP) Genel Başkanı Aydemir Güler de, "Biz bu yasağı, Türkiye emekçilerine karşı bir meydan okuma olarak görüyoruz. Emekçilerin örgütlenmesini, siyasi iktidar mücadelesini engellemeye yönelik bir yasa maddesi olarak görüyoruz" diye konuştu.
KP'nin kuruluşunu kutlayan SİP'in Genel Merkezi'nden yapılan "Komünistliğimizi gizlemiyoruz, komünistliğimizden onur duyuyoruz" başlıklı açıklamada ise şu görüşlere yer verildi:
"Siyasi Partiler Yasası'nda el çabukluğuyla 'faşişt, ırkçı, şeriatçı' gibi adlara konan yasağın arasına eklenen 'komünist parti yasağı' ülkemizin nasıl bir mantıkla yönetildiğinin kanıtıdır. Bugün komünist partisine konan yasağın aşılması için bir adım daha atılıyor.
Bu mücadelenin öncü partisi Sosyalist İktidar Partisi, Komünist Parti'nin kuruluşuyla girilen yeni evrede gerek siyasi, gerekse hukuki olarak üzerine düşen öncülük görevini hakkıyla yerine getirecektir. Buna duyulan güvenle tüm işçi, emekçi ve aydınları Sosyalist İktidar Partisi'nin örgütlü gücünün parçası olmaya çağırıyoruz."
TKP: Yeraltında yaşayan 80 yıllık bir parti
İHSAN YILMAZ İstanbulTürkiye'nin ilk komünist partisi Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye'de, yeraltında yaşamanın, parti içi kavgaların, yargılanmaların, kaçmaların, cinayetlerin, ihanet suçlamalarının ve dramların sembolü.
Türkiye'de ilk iki yılı hariç hep illegal olarak çalışan TKP, yıllarca "Mevcut anayasal düzeni yıkarak yerine Marksist - Leninist ilkelere dayalı bir düzen kurmak isteyen yasadışı TKP örgütü" diye adlandırıldı. Üyeleri yargılandı, yöneticilerin çoğu yurtdışına kaçarak bulundukları ülkeden faaliyetlerini sürdürdü. TKP, Mustafa Suphi'nin ölümünden, Nazım Hikmet'in partiden atılmasına, liderlik kavgalarından, Sovyetler Birliği casusluğu suçlamasına kadar her zaman Türkiye'nin gündeminde kaldı.
TKP'nin uzun tarihinden satırbaşları şöyle:
* TKP, İttihat ve Terakki'ye muhalif olmaları nedeniyle Sinop'a sürgüne gönderilen, oradan da Rusya'ya kaçanlar tarafından 10 Eylül 1920'de kuruldu. İlk Genel Sekreteri Mustafa Suphi oldu.
* Kuvayi Milliye Hareketi'ne katılmak üzere Türkiye'ye çağrılan parti yöneticisi Mustafa Suphi ve 14 arkadaşı 28 Ocak 1921'da Karadeniz'de Sürmene açıklarında bindikleri teknede boğduruldular. Olayın kimin tarafından yaptırıldığına ilişkin tartışmalar hala sürüyor.
* 1922'de Ankara'da toplanan ikinci kongresinde illegaliteye geçti.
* 1925'te Şefik Hüsnü'nün İstanbul'daki evinde yapılan kongreden sonra, "Kadro Dergisi" etrafında toplanan aydınlar partiden ayrıldı.
Nazım partiden atıldı* 1927'de Nazım Hikmet, parti yönetimi tarafından "ajan", "polis" ilan edilerek partiden atıldı. TKP, daha sonra yıllar boyu dar bir çerçevede faaliyetini sürdürdü.
* Çok partili siyasi yaşama geçilmesinin ardından Dr. Şefik Hüsnü, TKP'nin yasal kolu olan Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi'ni kurdu. Ancak bu parti aynı yıl kapatıldı.
1950'lerde dağılma* 1951'de geniş çaplı tutuklamaların ardından parti büyük ölçüde dağıldı ve etkinliği azaldı. Bu tarihlerden sonra genel sekreterliği Yakup Demir fiilen üstlendi.
* TKP, 12 Mart 1971 müdahalesinden sonra Federal Almanya'ya giden Türkler arasından az sayıda taraftar topladı. İsmail Bilen bu dönemde Demir'i genel sekreterlikten uzaklaştırarak yerine kendisi geçti.
* 12 Eylül 1980 askeri müdahalesiyle partinin Türkiye'deki yöneticilerinin büyük bir kısmı yurtdışına kaçtı. Yandaşlarının çoğu tutuklandı.
Son nokta* Bu dönemde parti içi ayrılık ve çatışmalar başladı. 1983'te Bilen tasfiye edilerek yerine Haydar Kutlu olarak tanınan Nabi Yağcı getirildi. TKP, Sovyetler Birliği'nde Gorbaçov'un glasnost ve perestroyka politikalarına uyumlu bir çizgi izlemeye başladı.
* 1985'te TKP'den ayrılan bir grup, İngiltere'de "TKP - İşçinin Sesi"ni kurdu.
* 7 Ekim 1987'de Haydar Kutlu ile TİP lideri Behice Boran, Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) adı altında birleşmeyi karar vererek, Türkiye'de legal çalışma hedefini ortaya koydular.
* Bunu gerçekleştirmek için Türkiye'ye gelen TİP Genel Sekreteri Nihat Sargın ile TKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu tutuklandılar. Sargın ve Kutlu 1990'da tahliye edildiler.
* Türkiye'ye dönmesi üzerine TKP'den ayrılan gruplar, Kutlu'yu "devrimci hareketi satmakla" suçladılar. Sağ basın da olayı "vatan hainleri Türkiye'de" diye manşetlerden verdi.
* TKP, 1989'da TİP'le birlikte TBKP'ni oluşturmak için kendini feshetti.