Milliyet, Askeri Savcılığın hazırladığı Orakoğlu iddianamesini ele geçirdi
MİLLİYET,
son yılların en önemli davası için hazırlanan "köstebek iddianamesi"ni ele geçirdi.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın hazırladığı sekiz sayfalık iddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat eski Daire Başkan Vekili Bülent Orakoğlu, Deniz Onbaşı Kadir Sarmusak, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Mehmet Tomruk, ve aynı dairede görevli Polis Memuru Uğur Kocaefe hakkında TCK'nın 132 / 1 maddesi gereğince sekiz yıl hapis cezası istendi.
İddianamede, diğer sanıklar Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı Kıdemli Kurmay Albay Eser Şahan'la aynı birimde görevli Astsubay Tayfun Baş hakkında da TCK'nın 230 / 1 maddesine göre, "görevi ihmal" suçundan bir yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Savcılığın yaklaşık altı haftada tamamladığı hazırlık soruşturmasında, başta tutuklu sanıklar Orakoğlu ve Sarmusak olmak üzere, Tomruk, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan, Emniyet eski genel müdürleri Alaaddin Yüksel ve Kemal Çelik'in yanı sıra çok sayıda TSK ve Emniyet mensubunun ifadesine başvuruldu. Davanın ilk duruşması ise 11 Eylül'de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde yapılacak. Askeri Savcı Albay Mehmet Yenigün'ün hazırladığı iddianamede "köstebek" olayının gelişimi şöyle anlatıldı:
"İçişleri Bakanı Meral Akşener 1997 şubat ayı ortalarında Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İsthihbarat Dairesi Bşkanlığı'na Orakoğlu'nun atanmasını istemiştir. Genel Müdür Alaaddin Yüksel, bu konuda olumsuz görüş bildirmiş, aynı zamanda Müsteşar Teoman Ünüsan'a giderek adı geçen sanığın bu görev için uygun olmadığını, atamaya engel olması için yardımcı olmasını söylemiştir. Ünüsan, soruşturma sonucunda Yüksel'in kanaatini doğrulayan bilgiler edinince Akşener'e çıkarak durumu anlatmış, `Yukarıyla konuşayım' cevabını almıştır. Ünüsan ve Yüksel, üç - dört kez olumsuz kanaat bildirdikleri halde Akşener, özel bir çabayla Orakoğlu'nun göreve atanmasını sağlamıştır."
İddianamede, Orakoğlu'nun göreve getirilmesi şöyle değerlendirildi:
"Emniyet Genel Müdürlüğü'ne yapılan gece baskını sonrasında Akşener'in yaptığı konuşmadan, artık genel müdürün Çelik olduğu, Yüksel'den emir alınmaması gerektiği, aksi halde gereğinin yapılacağını söylediği, olayda sanık Orakoğlu'nun `fiili durumu organize eden kişi olarak birinci planda olduğu' anlaşılmıştır.
EGM İsth. Dai. Bşk.lığı Merkez ve Taşra Üniteleri Kuruluş Görev ve Çalışma Yönetmeliği'nin Orakoğlu'nun göreve başlaması ve Yüksel'in ayrılmasını takiben 14.4.1997'de istihbarat sınıfı dışındaki elemanların tayinine imkan sağlayacak kadrolaşmayı mümkün kılacak şekilde değiştirildiği, takip eden günlerde bir çok atamanın yapıldığı anlaşılmıştır. Olayların Orakoğlu'nun özel çaba ile İsth.Dai.Bşk. vekilliğine atanması, daha sonra Yüksel'in alınması için gerekli olan Bakanlar Kurulu kararının beklenmesine dahi tahammül edilmeksizin alelacele bakan onayı ile uzaklaştırılması, yönetmeliğin değiştirilmesi şeklinde birbirini takip ederek gündeme geldiğini gözönüne aldığımızda, gelişmelerin bir tesadüften ibaret olmadığı anlaşılacaktır. Bu olağandışı tasarruftan sonra sıra icraata gelmiştir. Nitekim Orakoğlu'nun göreve başlamasını takiben Sarmusak ile görüştüğü, devam eden görüşmeleri sonrasında
bilgi ve belgelerin gelmeye başladığı anlaşılmıştır."
İstihbarat çalışmalarının genel müdürden bile gizlendiğinin vurgulandığı iddianamede, Akşener'in "İstihbarat dairesindeki arkadaşlar bir çalışma yapmış" açıklaması suçun kanıtları arasında gösterildi. Savcılık Emniyet içindeki "çeteyi" şu sözlerle ifade etti:
"İstihbarat Dairesi'nde bahse konu çalışmanın başlatılması, belgelerin peyderpey temin edilmesi bunlara dayanarak rapor hazırlanması (ki en az iki ay sürdüğü anlaşılmaktadır) faaliyetlerinin genel müdürlere bilgi verilmediği, diğer bir ifadeyle müsteşar, genel müdür, daire başkanı şeklinde sıralanan hiyerarşik sisteme uyulmadığı, kimlerin emir ve direktifi ile yürütüldüğü kesin olarak tespit edilememekle birlikte sistem dışı özel bir çalışmanın söz konusu olduğu açıkça görülmektedir."
Orakoğlu'nun göreve başlamasının ardından Deniz Kuvvetlerine yönelik çalışmaları ile "ihtilal belgeleri" olarak adlandırılan çalışmalar ise iddianamede şu sözlerle anlatıldı:
"Orakoğlu'nun göreve başlamasını takiben Sarmusak ile görüşerek eline geçirdiği anlaşılan belgelerin içeriğine dikkat ettiğimizde irticai faaliyetlere ilişkin bilgilerin toplanması amacıyla yazıldığı görülmektedir. Yani iddia edildiği gibi ihtilal teşebbüsü olarak yorumlanacak bir faaliyet söz konusu olmadığı halde Sarumsak kanalıyla belge sızdırılmasına devam edilmesi belgelerin içeriği konusundaki şüphenin giderilmesi için ilgili kurumla temasa geçilmesi mümkün iken böyle bir işbirliğine gerek görülmemesi, belgelerin hiçbir resmi kayda tabi tutulmadan toplanması özel bir çalışmanın yürütüldüğünü, kendiğinden gelişen bir bilgi akışının söz konusu olmadığını göstermektedir. Belgeler ve rapora ilişkin hiçbir kaydın tutulmaması yaptıkları istihbarat çalışmasının kanuna aykırı olduğunu bilerek hareket ettiklerini, çalışmanın şekli ve içeriği hakkında delil bırakmak istemediklerini ortaya koymaktadır."
İddianamenin sonuç bölümünde sanıklara yöneltilen suçlar ve talep edilen cezalar şöyle:
Orakoğlu: Devletin güvenliğine, ulusal çıkarlarına yönelik evrak ve belgelerin çalınması suçuna azmettirmek, geçici de olsa bunları bulundukları yerden başka yerde kullanmak suçundan sekiz yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezasıyla cezalandırılması; aynı suçu birden çok işlediği gerekçesiyle cezasının altıda birde yarıya kadar arttırılması.
Sarmusak: Devletin güvenliğine veya ulusal çıkarlarına yönelik evrak ve belgeleri çalmak suçundan sekiz yıldan az olmamak üzere ağır hapisle cezalandırılması; aynı suçu birden çok işlediği gerekçesiyle cezasının altıda birde yarıya kadar arttırılması.
Tomruk: Devletin güvenliğine veya ulusal çıkarlarına yönelik evrak ve belgelerin çalınması suçuna azmettirmekten sekiz yıldan az olmamak üzere ağır hapisle cezalandırılması. (İddianamede Tomruk'un, Sarmusak ile Emniyet İstihbarat Dairesi'nde karşılaştığı, odasına çağırarak sohbet ettiği, ihtilal olacağına dair bilgiler aldığında kendisine iletmesini istediği ve gönderilen belgelerden haberdar olduğu belirtildi.)
Kocaefe: Devletin güvenliğine veya ulusal çıkarlarına yönelik evrak ve belgelerin çalınması suçuna katılmaktan sekiz yıldan az olmamak üzere ağır hapisle cezalandırılması.
Şahan: Memuriyet görevini ihmalden üç aydan bir yıla kadar hapisle cezalandırılması.
Baş: Memuriyet görevini ihmalden üç aydan bir yıla kadar hapisle cezalandırılması.