Özgürlük ve Dayanışma Partisi; sisteme, "lider hegemonyasına" ve "klasik tercihlere" tepki duyan seçmenin alternatifi olmak istiyor
Metin Toker
Başka illerde nabzı yoklayan arkadaşlarımıza bazı sahne ve ses sanatkarları yardımcı oluyorlar ya... Biz de
İzmir'in Urla'sında
Altınkum sahilindeki
"Akın'ın Yeri"nde, tabii güzel donanmış bir masanın başında, ülkenin gözde edebiyatçılarıyla birlikteyiz. Şair
Can Yücel var, yazar
Fakir Baykurt var. Tanınmış romancımız
Adalet Ağaoğlu'nu
"misafir sanatçı" olarak özel surette İstanbul'dan getirttik. Biz de
"İzmir Milliyet seçim nabzını yoklama ekibi" oradayız: Büro şefimizle, muhabirimizle, fotoğrafçımızla...
Ya partililer, adaylar? İşte
"bunlar", zaten
"onlar". Can Yücel ÖDP'nin -
Özgürlük ve Dayanışma Partisi - İzmir 1. Bölge milletvekili adayı.
Fakir Baykurt İzmir 2. Bölge milletvekili adayı.
Adalet Ağaoğlu İstanbul 2. Bölge milletvekili adayı. Aramızda İzmir İl Başkanı
Haluk Tekeli ve İzmir Büyükşehir belediye başkan adayı
Nurettin Akbaş ve başka partililer var.
ÖDP'liler Meclis'e milletvekili sokmayı hayal etmiyorlar.
- Bu baraj oranıyla kabil mi? - Yerel seçimler için de, İzmir'de kendilerini sadece üç yerde şanslı görüyorlar. Bunlardan ikisi ilçe:
Menemen ve
Kınık. Bir de Ödemiş'in
Ovakent beldesi. Belki onlar bile hayal. Ancak Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde 7. çıkacaklarına inanıyorlar: "6 Büyükler" DSP, CHP, FP, ANAP, DYP ve MHP'den hemen sonra... O, pek hayal sayılmaz.
1996 başında kurulmuş ve adını ancak bu seçimlerde duyurmuş, "zengin bir eksantrik kurucu"nun para bolluğu içinde yüzmeyen bir siyasi parti için hiç küçümsenecek performans değil.Zaten ona şimdilik bir
"siyasi parti"den ziyade bir
"hareket" olarak bakmak daha doğru.
"Yeşiller"in de Avrupa'da hareketten partiliğe dönüşümleri az zaman mı aldı?
Ama seçim günü yaklaştıkça kendinden daha fazla bahsettiren - ve daha çok kimseyi çeken - ÖDP, ülke genelinde umdukları gibi
yüzde 2 civarında oy tutturabilirse
"milletvekili dağılımı"nda bir etkinin sahibi olacaktır.
Bir alternatif
Adalet Ağaoğlu adaylığının sebebini şöyle anlatıyor: "ÖDP'den teklif geldiğinde düşündüm: Siyesete girmeye hiç hevesim yok. Yazarlık zaten bir nevi deşarj imkanı sağlıyor. Ama durumdan, gidişten memnun değiliz. Hep şikayet ediyoruz. Peki, bir şey yapıyor muyuz? Bir vaziyet alıyor muyuz? Sadece yazmak deşarj olmaya yeterli mi? Protestomuzu siyasi alanda da göstermemeli miyiz? Bizler,
dünya kadar insan. Erkeği, kadını. İşte olması gerekeni söyleyen, bunun gerçekleşmesine ağırlık koyarak katkıda bulunmayı amaçlayan, kendi içinde bunun prensiplerini uygulayan bir girişim. Bunda benim de yer almamdan doğal ne olabilir?"
Bu nitelikleriyle ÖDP tabii solda bir parti.
Can Yücel'e - unutulmaz
Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in renkli, şair oğlu -
Fakir Baykurt'a - inançlarından ödün vermeyen, edebiyatta devir açan
"Köy"ü ilk defa kamuoyunun önüne getiren yazar - bakıyorum: Aynı fikirdeler, aynı amacı taşıyorlar. Pasif kalmanın, bir öfke oyunu sağlıksız kullanmanın zamanı değil artık Türkiye'nin bu ortamı. Bir şeyleri bir değişimi teklif etmenin zamanı.
İl başkanı bunu daha somut şekilde dile getiriyor. Hedefleri
"partilerin oyları" değil. Ama partisine - ve daha geniş ölçüde - sisteme, onun parti liderleri tarafından yürütülen uygulamasına kızıp, asıl eğiliminin tam zıddı yerlere giden
"ödünç oylar". Sosyal demokrat varoşların RP veya FP'de ne işi var? Niçin bir çevreci, o tarakta hiç bezi olmayan
CHP veya
DSP'ye kendi eğiliminin temsilcisini bulamadığından
"metazori" oy versin?
"Lider hegemonyası"na öfkeliler, gene bir liderin hegemonyasındaki
"karşı parti"yi desteklemekle belki hınçlarını tatmin ediyorlar ama durumu değiştiremiyorlar ki... Ya,
kendilerini boşlukta hissedenler? Ya, yeni oy sahibi olup illa bir
"klasik tercih"e boyun eğmek istemeyenler?
İşte, bunlar için bir alternatif: ÖDP.Ne kadar kimse '99 seçimlerinde başka seçenekler arasında bunu iltifat edecek; göreceğiz. O seçimler ki
"bunlarla hiçbir şey değişmez" inancı, kütlelerde gittikçe kuvvetlenerek gidiliyor.
Belki de '99 seçimlerinin karakteristiği bu.