Siyaset Önce devlete sonra özele...

Önce devlete sonra özele...

29.11.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dr. Sayek, "Bakana göre, SSK hastaneleri rehabilite edilip devredilecek. Yerel yönetimlere, ardından da özel sektöre verilecek. Bu, tasfiye demektir" diyor

Önce devlete sonra özele...

Türk Tabipler Birliği Başkanı Sayek, SSK hastanelerinin devrini yorumladı - Türkiyedeki sağlık sisteminin gerçek bir reforma ihtiyacı var. Statükocular tasarıya karşı çıkıyor görüşü haksız. AKP hükümetinin yapmak istediği aslında reform değil, var olan kaotik sağlık sistemine yasal kılıf uydurmak. Bizim itirazımız da bu noktada. Bu sistem hasta dostu değil. Sağlık çalışanı dostu hiç değil. Çok pahalıya mal olan bir sistemde yıllardır direniyoruz. SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devri konusu iktidar ile muhalefeti karşı karşıya getirdi. Emek Platformu, Ankarada 100 bin kişilik miting düzenledi. Tabipler Birliği bu tartışmanın neresinde? SSK hastaneleri, Sağlık Bakanlığı bünyesine alınırsa ne değişecek? Sorumlu devlet - Başbakan, gücümüzü gördü. Bizi yıpratmak için, yumuşak karın gördüğü bıçak parası söylemini seslendiriyor. Oysa bıçak parası devletin yarattığı bir konu. Hekime hakkı olan yüksek maaşı vermek yerine, diyorsun ki, hastanı özele sevk et. Hasta da cebinden ekstra para ödüyor. Bugün bazı özel hastaneler, SSKlılar için ayrı kapılar, ayrı girişler, ayrı servisler yaptı. Siyasi iktidarla yıldızınız barışmadı. Ankaradaki son mitinge katıldınız. SSK tasfiye edilemez diye meydanlarda yürüyorsunuz. - Evet. Hastanelerde SSK gettoları oluştu. SSK gettoları mı?... - Hastaneleri kurtaracak, ilk basamak hastaneleri yoğun poliklinikten kurtarmaktan geçiyor. Rutin poliklinik hizmeti sağlık ocaklarında verilebilir. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar yoğun insanın girip çıktığı, istasyon gibi hastaneler göremezsiniz. Bugün bir uzman hekimin hastaya ayıracağı en az zaman 20 dakikadır. Sağlık ocakları bugün yine en uygun model. Hükümetin, önerdiği değişikliklerden birisi aile hekimliği. Bu model, bireysel. Tek bir hekime kaydolacaksınız, o sizi takip edecek. Oysa sağlık ocaklarında doktoru, hemşiresi ve ebesiyle bir ekip çalışması var. Bu sistem daha sosyal. Türkiyede son dönem iktidarların hayali, sağlık sistemini kamudan uzak tutmak. Daha özel, sağlığı ticari bir gelir kaynağı olarak gören bir model hedefleniyor. Tabipler Birliği olarak sizin çözüm modeliniz nedir? SSK düzelebilir - Günde 100 hasta gören bir hekimin durumunu düşünürseniz, 3 - 5 dakikadan fazla olamıyor. O zaman hekim ne yapıyor, daha çok tetkik isteyip, ilaç yazıyor. Devlete daha pahalıya patlıyor. Bir hekime iki hemşire düşer. Bizde ters piramit vardır. Sağlık personeli yetersiz olduğu için, hekim, sekretarya işleri de yapar. SSK hastanelerinde olumsuzluk yaşanıyor ama bunlar düzelebilir. SSK, toplu ilaç alımı yapar, bu uygulama doğrudur. Yeni önerilen modelde ilaç işi tamamen özel eczanelere devrediliyor. SSKya olan ilaç maliyetleri inanılmaz artacak. Türkiyedeki böbrek hastalarının, kanser hastalarının büyük bir kısmı SSK tarafından tedavi edilmektedir. Maliyet hesaplamalarında kişi başına en ekonomik harcamayı SSK yapıyor. Buna karşılık, SSK hastanelerinde ölüm oranları diğer hastanelerden daha yüksek değildir. Yeni yasayla, hastaneler devredilip, genel sağlık sigortasının da devreye girmesiyle, SSKlının bu hizmete katkı payı da artacak. Cebinden daha çok para çıkacak. Başbakanın, Bıçak parasıyla inim inim inletiyorlar dediği şey, devlet eliyle daha da yaygınlaşacak. Sonuçta ek prim vereceksiniz ve hastaneye gittiğinizde istisnalar karşınıza çıkacak. Diş paranızı ödeyemiyoruz. Protezin şu kadarını vereceksiniz gibi... Hazırlanan metinlere bakın, tamamıyla İngilizce. IMF ve Dünya Bankası ile oturuluyor, sağlıkla ilgili mevzuat Türkçeye çevriliyor. Taslaklar bize gönderilmiyor. Türk Tabipler Birliğine hiçbir şey sorulmuyor. Bizde hastaya ne kadar zaman ayrılıyor? - Önlükleri giyeceğiz... Tabii ki halkı mağdur etmeden. Aslında bizim hayal ettiğimiz, ideal sağlık sistemi şöyle işlemeli: İnsanlar acil bir durumları yoksa hastaneden önce en yakın sağlık ocağına giderek bir pratisyen hekim tarafından yönlendirilsin. Hastalıkların yüzde 80i orada çözülür, yüzde 20si hastanelere sevk edilir. Yasa çıkarsa, ne yapacaksınız? Beyaz eyleme devam mı? Kurul toplanmadı - Evet. Sağlık ocaklarımız hâlâ çalışıyor. Koruyucu sağlık hizmeti ücretsizdir. Kurullar vardır, o sağlık ocağının çevresindeki halkın katılımıyla oluşmuş. Çok demokratik bir yasadır. 224 sayılı yasa ne yazık ki bilinçli olarak uygulanmak istenmedi. 1961 yılından bu yana bir kez bile sosyalleştirme genel kurulu toplanmamıştır. Bu yalnızca AKP hükümetinin de sorunu değil; 1980 sonrası Türkiyede değişen iktidar anlayışının ve sosyal politikalarının, insanı geri plana atan uygulamaların sonucunda 224 sayılı yasa fiilen ortadan kalktı. SSKnın devri tasarısında AKP hükümeti, içinden cımbızla çekip, "Bakın, 224ü uyguluyoruz" diyor. Bu anlattığınız, 1960lardan bu yana tartışılan kısmen uygulanan sosyalizasyon modeli değil mi? - Eğitimde, sağlıkta devletin rolü azalıyor. Eğer SSK hastanelerinden istenen hizmet alınamıyorsa, Sağlık Bakanlığının rolü yok mu? Açılış onayını veren, bakanlık! Devlet hastanelerinin durumu da parlak sayılmaz. SSK hastaneleri kuruldukları dönemlerde parmak ısırtacak nitelikteydi. Hekimler açısından SSKda çalışmak bir ayrıcalıktı. Sayıları bugün 140a çıktı. 35 milyon sigortalı var. Hizmetin yükü arttıkça, kalitesinin düşmesi kaçınılmaz. 1990larda SSKnın sigorta primlerindeki azalmayla da sağlıkta altyapı zayıfladı. Başka tercihler de rol oynadı. Kendi yatırımını yapabilecek durumdayken, bir hastaneye tomografi cihazı gerekiyorsa, özelden hizmet satın alma dönemi başladı. Böylece maliyetler üçe, dörde katlandı. Sağlık özelleştirilecek... Bıçak parası suçtur - Tabii ki giderim, sağlık hizmetinin temelinde altyapı, teknoloji, ekip de önemlidir ama asıl hekim vardır. Bugün bazı devlet hastanelerimiz SSKya taş çıkartır. Para vermezsem, iyi sağlık hizmeti almıyorum kültürü değişmelidir. Bir hekim olarak başınıza bir şey gelse, gönül rahatlığıyla SSK hastanesine gider misiniz? - Türkiyede hekimler çok düşük maaş almaktadır. Birin dördüncü derecesinden emekli olmaya yaklaşmış bir hekim 1 milyar 200 milyon lira maaş almaktadır. Bu, çok düşük bir rakamdır. Devlet de şunu demektedir: Tamam, düşük maaş veriyorum ama başka yasal imkânlar veriyorum, ister döner sermayeden ek gelir elde et, istersen çık kendi muayenehaneni aç. Bu, sistemi müthiş karmaşıklaştırıyor. Ve biz hekimleri maddi, manevi çok yoruyor. Tabipler Birliği Başkanı olarak her gün bu bıçak parası sorularıyla karşılaşıyorum. Ameliyat olacak hastadan ek para istemek kesinlikle yasal olmayan ve Türkiye kanunları nezdinde rüşvet sayılan bir davranış. Bunu kesinlikle onaylamıyoruz. Bıçak parası iki taraf için de suçtur. Etik değildir. Benim bildiğim bir üniversite hastanesinde çok tanınmış bir kalp cerrahı bu yüzden devlet memuriyetinden atılmıştır. Cezaevine giren hekimler olmuştur. Ancak bunu zorlayan, bozuk sağlık sistemidir. Başbakanın bıçak parası suçlamasına ne diyorsunuz? AKP, düzeni değiştirmiyor - Emeğimizin karşılığını versinler. Hükümete öneriyoruz: Bizi tam zamanlı çalıştırın. 1 milyar liranın altında maaş alan hekimlerin yüzde 80i artık muayenehanesi olan insanlar haline geldi. Sağlık sistemi giderek özel ağırlıklı bir sisteme dönüştü. Muayenehanelerin yerini de sağlık merkezleri, küçük hastaneler almaya başladı. Avrupada kullanılamayan ne kadar alet varsa Türkiyeye geldi. Düz grafi istemeden tomografi adeti başladı. Sisteme değiştirilmelidir. Ancak AKP döneminde yapılanlar bu düzeni değiştirmiyor. Tersine, sistemi pekiştiriyor. Nasıl bir çalışma düzeni istiyorsunuz? - Sağlık Bakanlığı kendi hastaneleri için bir uygulama getirdi: "Hekimleri performanslarına göre ücretlendireceğim. Temel maaşları zaten var ama döner sermayeden, baktıkları hasta ve yaptıkları ameliyat sayısı üzerinden ücret vereceğim" dedi. Bu bizim sağlık ortamımızı allak bullak etti. Bir yıllık deneme sonunda şunu gördük: Döner sermayeden maaşının iki katı ek gelir elde edince hekimler sessizleşti. Böylece sistemde gördükleri olumsuzluklara itiraz etme gücünü kırdılar. Performansa göre ücret, hekimleri birbirine düşürdü. Aynı branşlar içerisinde gereksiz rekabet yaratıldı. Sağlık Bakanlığı hastaneleri tamamen böyle çalışıyor. Nasıl? Hasta başına para yanlış - Henüz sonuçlar, o türlü değerlendirme yapacak düzeyde değil. Ancak şöyle bir şey oldu: Örneğin, çok küçük bir ilin bir hastanesinde şimdiye kadar hiç yapılmamış bir operasyonun senede 50 kere yapıldığını görüyorsunuz. Hasta başına para alma, gereksiz müdahalelere yol açabilir. Sağlık bakanı, SSKdaki meslektaşlarımızı ücret havuçuyla ikna etmeye çalışıyor. "Sağlık Bakanlığına bağlanırsanız, daha çok kazanacaksınız" diyor. Oysa tablo o kadar pembe değil. Bugün artık bazı hastaneler döner sermayeden gelir ödeyemez halde. Ayrıca, bu gelirlerin bir kısmının genel bütçeye aktarılması söz konusu. Ayrıca ek gelirler, emekliliğe de yansımıyor. İş güvencesi sorunu da var. Bakan, SSK hastanelerini rehabilite edeceğiz ve devredeceğiz diyor. Yerel yönetimlere, ardından da özel sektöre devredilecek hastaneler. Bu da tasfiye demek. Sözleşmeli yapacaklar sağlık personelini. Devlet hastanelerinde hekimlerin daha çok kazanıyor olması, bilimsel ilerlemeye yol açtı mı? - Sözleşmeleri, yıllık hale getirmek iş güvencesini yok etmek demektir. SSK hastaneleri devredildikten sonra personel kıyımı yapacaklar. Sözleşmeli daha yüksek ücret alıyor. Füsun Sayek, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Göz doktoru. Beş yıl ABDde sağlık sektörü deneyimi var. 1986 yılında Sağlık Bakanlığına girdi. 1995 yılına kadar çalıştı. Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu. 1996 yılından bu yana Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı. KİMDİR?