SiyasetRP, ABD'ye mecbur kaldı

RP, ABD'ye mecbur kaldı

23.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

RP, ABD'ye mecbur kaldı

RP, ABDye mecbur kaldı

MilliyetPENDİK Belediyesi'nin düzenlediği "21. Yüzyıla Girerken Batı ve İslam Dünyası" konulu panelde, Türkiye'nin İslam devletleriyle olan ilişkileri ve yeri tartışıldı. Panele konuşmacı olarak katılan Pakistanlı Dr. Cavit İkbal, eski CIA yöneticisi Graham Fuller, Ali Bulaç ve Aytunç Altındal, Türkiye'nin 21. yüzyıla hangi konumda girmesi gerektiğini dile getirdiler.
Panelde ilk sözü alan Dr. Cavit İkbal, Türkiye'de durumun farklı olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Siz burada diğer İslam ülkeleriyle yakın değildiniz. Bağımsızlığınız için savaşıp Avrupa'ya yakın olduğunuz için Batılı fikirleri kabul ettiniz. Bu yüzden laik bir devlet oldunuz. Biz manevi canlanmanın yaşandığı bir sahadayız. Pakistan, İran ve Afganistan'da olduğu gibi. Laikliği sadece felsefi bir yaklaşım olarak görmek yanlıştır. Şeriatın ruhu bütünleştiricidir, farklı düşünceleri bir araya getirmektir. İslamın esasına ilişkin emirleri mevcut zamana göre yorumlamaktır. İçtihat hedefimiz toplumun tamamen bütünleştirici olmasıdır. Eğer içtihadı gerçekleştireceksek mutlaka şeriatı uygulamak gerek. Türkiye'de demokrasi tam olarak uygulanmalı ve eğer İslama dönmek istiyorsanız kendinizi İslami bir devlet olarak yorumlamalısınız. Türkiye'den ümitliyim. Türkiye liberal İslamı kabul ederse İslam ülkelerinin öncüsü olabilir" dedi.
Ardından söz alan Graham Fuller ise şu görüşleri dile getirdi:
"Batı ve özellikle ABD modern Türkiye'yi her zaman müttefik olarak görmüşlerdir. Atatürk Türkiye'yi emperyalizmden kurtardı. Batı'yı etkileyen bir başka husus ise Türkiye'nin Batı'yı benimsemesiydi. Eskiden İslami ülkelerin geri kalmış ülkeler olduğu kanısı vardı. Siyasi İslam yükselmeye başladığında ABD bundan rahatsızlık duymaya başladı. Çoğu Amerikan politikacıları İslam, Türk siyasi hayatına girerse Batı karşıtı düşüncelere girmesinden korktular.
Amerika'da gazeteler bile bir terör olayı ile karşılaştıklarında İslami terör diye yazarlar. Tabii yanlış yazarlardı. Tıpkı Oklahoma'da olduğu gibi. Eğer siyasi İslam'dan bahsediyorsak hangi ülkeden söz ettiğimize bakmalıyız. Afganistan İslamcılarının demokratik olmalarını beklemek çok zayıf bir ihtimaldir. Türkiye İslam ülkeleri içinde en eski laik ülkedir. RP iktidara geldiğinde ABD ile işbirliği yapmak istemese de zorunlu kaldı. Türkiye'de bile bazıları RP'yi iktidardan uzaklaştırmayı düşünse de ABD buna karşı çıktı. Refah'ın seçimle iktidara gelme ve tekrar seçimle iktidardan inme hakkını korumaya çalıştı. Washington sizdeki İslami hareketi anlamak zorunda değil, ama bilmek zorundadır.
İslami bir partiden bahsetmek farklı bir düşüncedir. Batı bunu anlayamadığı için tedirgindir. İslami bir parti olsun mu olmasın mı? Bu tartışılabilir. Bütün Müslümanlar sadece bir partiye oy vermek zorunda değil. İslami kesimlerin açık olması çok iyi bir işarettir. Türkiye'de nerede önemli ve değişik bir toplantı görsem bunun arkasında yine İslamcıları görüyorum. Türkiye modernleşme ve İslam konusunda büyük katkıları olan bir ülkedir. Gelecekte Batı size saygı duymak zorunda kalacak."
Panele katılan konuşmacılardan Ali Bulaç ise Avrupa'nın tarihi ve dini nedenlerden dolayı islama karşı önyargısı olduğunu ileri sürerek şunları söyledi:
"Çünkü biz tarihimiz boyunca Avrupa ile savaştık. Bize çok uzak bir ülke olan Amerika ile hiç karşı karşıya gelmedik. Amerika'nın İslam'a bakışı Avrupa gibi dini ve tarihi değildir. Onun politik düşüncelerine ters düşmediğiniz müddetçe dostluk yapar. Bu da Amerika'nın demokrasi, insan hakları ve serbest politika konusunda çok ahlaki bir tutuma sahip olmadığını gösterir. Demokrasiyi savunma noktasında Amerika ve Batı iki yüzlü ve çekimser bir politika sergilemektedir."
Panelde son sözü alan Aytunç Altındal ise 21. yüzyılın arifesinde olunduğunu işaret ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bir ülkenin milli hasılası borçlanma altına düşerse o ülke bir hayli zorlanır. Kısacası o ülke Yugoslavya, Rusya olur. Biz Batı dünyası karşısında neredeyiz? Diyorlar ki, gel üniversiteye kaydını yaptır, ama imtihan zamanı türbanla giremezsin. Bu olayı dünyanın aklı başında ülkelerinin temsilcilerine anlatmak kolay değil. Türkiye'de açık toplum kuruluşları var ve istedikleri gibi yaşıyorlar. Örneğin Türkiye'de bir masonun masonca, ateistin ateistçe, laikin laikçe yaşama hakkı var.
Ama Müslüman bir Türk kadınının başını örterek üniversitede okuma hakkı yok. Biz her zaman şanlı ordumuzla övünüyoruz. Ancak bu orduya İsrailli uzmanlar eğitim veriyor. Bunun insanın kanına dokunmaması anlaşılır gibi değil. Türkiye şu anda ABD - İsrail - Türkiye üçgeni içinde bulunuyor. Bu üçgende Türkiye mi İsrail'e muhtaçtır, İsrail mi Türkiye'ye? Bence İsrail Türkiye'ye muhtaçtır. Ancak bugünkü hükümet Türkiye'yi İsrail'e muhtaç hale getirdi. Bir anlamda 21. yüzyıla girerken siyonist bir tuzağın içine çekilmiş ve orada duruyoruz denilebilir."




EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler