22.10.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
MEHVEŞ EVİN
BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, 12 Eylül Alt Komisyonu üyesi olarak Mamak Cezaevi müdürü Raci Tetik’i dinleyen iki vekilden biriydi. Önder, “bilfiil işkencecisi” Tetik’le görüşeceğini 20 gün önce öğrenmişti. Buluştuğumuzda, yaşadığı gerginliğin ne kadar büyük olduğunu anlamak zor değildi.
Raci Tetik’le karşılaşma, sizin için ne anlama geliyordu?
İşkence insanlık suçudur. Yeni bir gelecek kurulması için bu konularla hesaplaşılması gerektiğini söyleyen birisiyim. Fakat açıkcası, ancak bu şartta helalleşilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kim ne kadarını yaparsa, herkes kendi meşrebince... Anadolu’da çok içinden çıkılmaz durumlar için bir laf vardır: “Az yiyen, çok yiyene helal etsin” denir. Bu ülkenin topyekun, sancı alanlarında yüzleşme olduktan sonra, böyle bir yol tutturmanın doğru olacağını düşünüyorum. En azından kendi adıma.
Peki siz, hakkınızı helal edebildiniz mi?
Eğer deseydi ki “üzgünüm”... Bakın “pişmanım” değil. Samimi olarak üzüldüğünü, duruma aydığını görseydim... Bunun, kişisel alanları ilgilendiren bölümden daha fazla bir yansıma alanı var. Yeni işkenceciler için bir engel oluşturur. O anlamda kıymetlidir. Ne olur ki biz onunla kişisel hesabımızı görsek? Ben de kalksam ona beş 10 cop vursam, ne olur ki? Üzüntü duyduğunu bilseydim, topluma dönük kendi kişisel alanımda helalleşmeyi düşünebilirdim. Ama bırak onu, “oğlum olsa ona da yapardım” noktasında duruyor. Böyle bir körleşme içindeler.
Bunca yıl sonra karşılaştığınızda ne hissettiniz?
Karmakarışık bir haldeydim. Basınla, hatta arkadaşlarımla paylaşmadım. O gelene kadar da hiçbir şey yoktu. Geldi, gördü, hatırladım yine bir şey yoktu. Ne zaman ki sesini duydum, birdenbire “Ben buna hakkımı helal edemem” noktasına geldim. Adam daha üzgünüm, değilim demeden.
TEK İNSANî ANI...
Sinirlenmediniz mi?
Şuna mecbur ve mahkûmuz: Ben orada Sırrı olarak oturmuyorum. Onun mağduru, mazlumu olarak da oturmuyorum. Halkın seçtiği bir temsilci olarak oturuyorum. Bir kamusal görev yürütüyoruz. Bunun bilinciyle gittim. Yani o ne derse desin, içimden çok şey geçse de hiçbir şey yapmamam gerekir, diye.
Ama affetmek çok zor!
Sandinastaların kurucularından Tomas Borge Martinez geldi aklıma. Cunta döneminde ailesine tecavüz ediyorlar, akla hayale gelmedik şeyler yapıyorlar... Sandinistalar yönetimi ele geçirince, işkencecisi yakalanıyor. Borge, “Niye bana getirdiniz? Mahkemeye götürün” diyor. Yargı gününde Borge’ye soruyorlar, davacı mısınız diye. “Hayır” cevabını veriyor, “Bizim en büyük intikamımız affetmektir.”
Peki siz, işkenceleri sorarken hiçbir duygu belirtisi yok muydu?
Hiç, sıfır! Tek insanî anı, 1939 depreminde annesi ve kardeşini yitirdiğini anlatırken oldu. Sesi çatallaştı. Babasıyla Erbağ’ya gidiyorlar, oradaki depremde de babası ölüyor. Darüşşafaka’da yetim olarak büyüyor.
Bir insanın yaptığı tüm kötülüklerden kendini soyutlaması nasıl mümkün sizce?
Normalde bir insan evladı diğerine yapmamalı diyoruz ya... Mekanizma şöyle çalışıyor: Karşısındakini önce böcekleştiriyor. Bunlar insan değil, başka bir canlı türü diyor. İkincisi, onun da eline fırsat geçse bana aynısını yapar, diyor... Bu ikisi bir araya gelince sen artık bir insan evladı olmaktan çıkıyorsun. Bilim bunu böyle izah ediyor.
Darbe Komisyonu’nda Raci Tetik gibilerinin konuşması, bir ümit midir?
Ümitlenmeliyiz, çünkü elimizde başka sermayemiz yok. Öbür türlüsü insanı küçümsemek, yok saymak. Bu bilinç bir yerlere dokunacak. Bu noktada olmayan bile zaruretinin farkına varacak. Böyle düşünmezsek yaşayamayız
TEDİRGİN OLDU
Tetik neden hormon tedavisi görüyormuş ?
Agresyon yüzünden. Daha evvel defalarca psikiyatriye sevk edilmiş, sevk kağıdını yırtıp atmış. Komisyona gelmeden önce 15 gün terapiye gitmiş ama.
Sizden tedirgin olduğu bir an yok muydu?
Duyma sorunu varmış. Bağırmamak, sesimi duyurmak için yanına gittim. Tedirgin oldu. Sakin olmasını, sadece sesimi duyurmak için yaklaştığımı söyledim. Yine tedirgin olunca MHP vekilini de çağırdım.
Bıyığınıza, kılığınıza neden taktı sizce?
Muhtemelen kafasında bir milletvekili formatı var. Biz uymuyoruz. Biz girdikten 20-25 dakika sonra geldi. O arada beni tarif etmişler. Daha merhaba dememişim, adam kendi kendini şarj ediyor, coştu. “Zaten sen adam değilsin, adam olsan bak diğer vekillere, biz kravat takmışız. Sen halktan biri gibi gelmişin” dedi.
JARGON HEP AYNI
Diğer üyeler neden dinlemeye gelmedi?
Bilmem, onlara sormalı! Çok da şaşırdım. Raci Tetik’i diğerlerinden ayıran şu: Sağcı, solcu, devrimci, ülkücü, akıncı, tarafsız, yolu oraya düşen, orada görev yapan asker... Herkesin 12 Eylül dönemine dair sağladığı tek konsensüs, Diyarbakır ve Mamak’ta, özelinde de Tetik’in çok büyük zulümler ettiği. Onun için rağbetin daha fazla olacağını düşünüyordum.
Komisyon biraz göstermelik mi buluyorsunuz?
Göstermelik bile değil. Bu kadar işkenceci var, pek azı dinlenebildi. Buna bir mani yok Kaynak sıkıntısı olmayan tek dönem 12 Eylül. Alt komisyon kendinden bekleneni veremedi bence. Radikal’de (bugün) çıkan yazımda da belirttim, bundan hayır çıkabilmesi için bir yüzleşme, hakikat komisyonuna dönüşmesi lazım.
Hakikat komisyonuna kimse yanaşmadı...
Bunu düşündüm. Dünden beri başım ağrıyor. Yaşananlarla yüzleşmek, hatırlamak filan... Beni hayrete düşüren, jargonun aynı olması. Bugün de açlık grevleri var. Dün hangi gerekçelerle bunlara zulmediliyorsa bugün de aynı gerekçelerle zulmediliyor. Dün de “Bunların niyeti bu değil” diyorlardı. 200’e yakın insan açlık grevlerinde hayatını kaybetti.
Dil bugün de aynı. Adalet Bakanlığı “henüz vahim bir durum yok” diyor. Kurban bayramında sen bayram edecek, onlar kurbanlık olacak, bu ülkede güllük gülistanlık kalacak... Bunların cevabı yok. Bunlar vahim değilse, vahim olan ne? Çırpınıp duruyoruz. Bizden başka bu işe dönüp bakan yok. Çabalarımıza da en büyük iltifat “maşa”, yetmedi “şeytan”, yetmedi “Zerdüşt”!
RACİ TETİK KİMDİR?
TBMM Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun 12 Eylül alt komisyonu tarafından önceki gün dinlenen emekli Albay Raci Tetik, 12 Eylül askeri darbesinin yapıldığı dönemde Mamak Askeri Cezaevi Müdürü olarak görev yapıyordu.
12 Eylül darbesinin en büyük işkencehanelerinden biri olarak gösterilen Mamak Cezaevi’nde çok sayıda siyasi işkenceden geçirilirken, İlhan Erdost ve Mustafa Yalçın’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi işkenceler neticesinde yaşamını yitirmişti.
1988 yılında Milliyet’e konuşan Tetik, “Mamak’ı isteyerek, severek yapmadım. Ama ben o şekilde yapılması gerektiğine inandım. Yukarısı öyle uygun bulmuş, beni tayin ettiler. O talihsiz olaylara ben de çok üzüldüm. Ama bu bir savaştır. Savaşta her zaman iyi şeyler olmaz” demişti.
12 Eylül darbesini gerçekleştirenlere yargı yolunu açan anayasa değişikliğine ilişkin referandumun kabul edilmesinin ardından Tetik hakkında çok sayıda suç duyurusunda bulunuldu.
Yıllardır izine rastlanmayan Tetik’in GATA’ya bağlı Çamlıca Huzurevi’nde kaldığını Star gazetesi açıklamıştı.
(RADİKAL’den alınmıştır.)