Siyaset Sezer: "Türkiye böyle bir korku imparatorluğu dönemi yaşamadı"

Sezer: "Türkiye böyle bir korku imparatorluğu dönemi yaşamadı"

02.10.2008 - 15:24 | Son Güncellenme:

.

Sezer: Türkiye böyle bir korku imparatorluğu dönemi yaşamadı

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, hükümetin basını, meslek örgütlerini, işadamlarını baskı altına aldığını belirterek, “Türkiye böyle bir korku imparatorluğu dönemi yaşamadı” dedi.
Eskişehir’de DSP İl binasını ziyaret eden Zeki Sezer, partililerle bayramlaştı. Zeki Sezer kendisine “Şeker bayramınız kutlu olsun” diyen partililere “Son günlerde bir de onun tartışması çıktı. En iyisi şeker tadında kurban bayramınız kutlu olsun demektir” dedi.
Hükümeti eleştiren Sezer, yoksulluğun arttığını vurguladığı konuşmasında şunları söyledi:
“Bugün sıkıntılarımız, sorunlarımız, kaygılarımız, dertlerimiz var. İşsizlik var, yoksulluk var. Yolsuzluklarla, yoksullukla mücadele edeceklerdi. Yasak ile mücadele edeceklerdi. Yoksulluk tarihinin en üst noktasında. Resmi rakamlara göre 20 milyon insan yoksul. 1 milyonu da aç. Yolsuzlukla mücadele edeceklerdi. Lime lime dökülüyorlar. Türkiye hiç bu kadar yolsuzluk batağına batmamıştı. Gerçekten bu hükümet ile birlikte bu ülkenin enerjisi de, kaynakları da yolsuzluğa gidiyor.”

Haberin Devamı

‘HERKES DSP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARININ PEŞİNDE’

DSP’li belediyelerin yaptıkları icraatların takdir topladığını ifade eden Zeki Sezer, önümüzdeki dönemde de DSP’li belediye başkan adaylarının tercih edileceğini savunarak şöyle devam etti:
“Son zamanlarda belediyelerde yolsuzluk tartışmaları çok gündemde. Gururla söylemeliyim ki, Türkiye’de en başarılı belediyeler, belediyeciler Eskişehir’de. Onun için bütün partiler DSP’li belediye başkanlarının peşinde. Geçmişte DSP’li olup başka partiye gitmiş belediye başkanları da var. Ama bakınız DSP döneminde yaptığı icraatı o belediye başkanları şimdi bulunduğu partide aynen yapamıyorlar. Kişi aynı, parti farklı, icraat farklı. O zaman DSP’li olmanın ayrıcalığı burada kendisini gösteriyor. Önümüzdeki dönemde Eskişehir’de olduğu gibi belediye hizmeti almış isteyen Türkiye’nin diğer illeri, beldeleri, ilçeleri, hem o hizmeti almak hem de bütün kaynakları yolsuzluktan arınmış şekilde o toplumun hizmetine sunmak için bir yapı bekleyen vatandaşlarımız Eskişehir’de olduğu gibi DSP’li belediyeleri seçecektir. Bunda hiç şüphem yok. Biz de en iyi adaylarla karşılarına çıkmak durumundayız.”
Hükümetin meslek örgütlerine, basına, işadamlarına baskı yaptığını söyleyen Sezer şöyle konuştu:
“Türkiye böyle bir korku imparatorluğu dönemi yaşamadı. Bu kadar büyük baskıların olduğu dönem görmedik. Basına baskı, işadamına baskı, meslek örgütlerine baskı, sivil topluma baskı, telefon dinleniyor görüntüsü yaratılarak herkesi baskı altına alıp susturma yolunu seçen böyle yasakçı, baskıcı bir hükümet hiç görülmedi. Başbakan arife günü bir ulusa sesleniş konuşması yaptı. Programının adı Ulus’a Sesleniş, büyüklere masallar. Orada 2002 yılı ile bugünü karşılaştırmak gafletine düştü Başbakan. Nereden nereye geldik, yola devam dedi. O yola devam diyor, esnaf kepenk kapatıyor. O yola devam diyor, her gün bir yerlerden yolsuzluk haberleri çıkıyor. O yola devam diyor, yoksulluk artıyor yola devam. Eğer Başbakanın yolundan yola devam ise gidişat hiç iyi değil. 2002 yılında cari açığımız 1.5 milyar dolardı. Bugün ise 50 milyar doları aştı. Batıyoruz. 50 milyar dolar açığı olan bir ülke kendi kararlarını kendisi veremez. Sadece ekonomik bağımsızlığı tehdit altında olmakla kalmaz, siyasal bağımsızlığı da tehdit, tehlike altına girmiş olur. Yıl sonunda cari açığımız 59 milyar dolar olacak. Büyüyen Türkiye’den küçülen Türkiye’ye geldik.”

Haberin Devamı

‘MEVDUATLAR YABANCI ÜLKELERE GİDİYOR’

Haberin Devamı

Türkiye’deki bankaların yüzde 50’sinin yabancıların eline geçtiğini ve bu bankaların Türklere kredi vermediğini ifade eden Sezer, dünyada ciddi bir ekonomik krizin yşandığını kaydetti. Türkiye’nin de bu krizden etkilendiğini belirten DSP lideri Sezer şöyle devam etti:
“Dünyadaki krizden Türkiye de etkileniyor. Türkiye’de reel kesim, işçiler, memurlar, emekliler, esnaf, KOBİ sahipleri, üretenler, çiftçiler ciddi şekilde gelir kaybına uğramış durumda ve ekonomide ciddi bir daralma var. Hükümet bunla ilgili hiçbir tedbir alınamadı. Ekonominin alt yapısının sağlıklı bir hale getirilmesi için hiçbir adım atılamadı. Dışarıdan gelen krize karşıda hükümet kulağının üzerine yatmış durumda. Bankaların neredeyse yüzde 50’si yabancıların eline geçti. Şimdi yabancıların elindeki Türk bankaları yaklaşık 10 gündür Türk vatandaşından mevduat topluyor ama Türk vatandaşına, Türk üreticisine, Türk girişimcisine kredi vermiyor. Mevduat Türkiye’den toplanıyor, yabancı ülkelere gidiyor. Yani Türk vatandaşının parası yabancılara gidiyor. O bankalar yabancılara giderken biz işaret etmiştik. Bize dedi ki Başbakan, ‘yabancı sermaye ırkçısı’ Şimdi ne diyecek? Kaynaklarımız dışarıya akıtılıyor. Bazı yabancı bankalarda çiftçimize tarla ipoteği karşılığında ödeyemeyeceği krediler veriyordu. O tarlalarında kimlerin eline geçeceği kaygısını derinden yaşıyoruz. Biz bankacılık yasasının bedelini seçimlerde ödedik. Başbakan 50 milyar dolarlık özelleştirme yaptıklarını söylüyor. Bununla övünüyor. Bazı özelleştirmeler olabilir, ona itirazım yok. Ama Telekomun özelleştirilmesini ben halen anlayamıyorum. 2.5 yıllık karı karşılığında 10 yıl vadeli yabancılara verildi. 50 milyar dolarlık özelleştirme yaptın da 5 milyar dolarlık yatırım yaptın mı bu ülkeye. Özelleştirdin 50 milyarlık bu ülkenin kaynağını, kurumunu ama borcumuzu da 500 küsur milyar dolara çıkarttın. Bu nasıl iştir anlaşılabilir değil. Şimdi seçimden sonra hazırlıklı olun. Yeni bir özelleştirme geliyor. Milli Piyango İdaresi’ni özelleştiriyorlar. Buradan soruyorum Milli Takımı ne zaman özelleştireceksiniz?”