25.01.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
ZARAFETİN SİMGESİYDİ Mayıs 2004'ten bu yana akciğer kanseri tedavisi gören İsmail Cem'in dün geceden itibaren bilinci yavaş yavaş kapandı. Dün sabah hayatını kaybeden Cem'in başucunda bekleyen ailesi, saat 11.10'da bitkin şekilde hastaneden ayrıldı. Cenazesi ambulansla Zincirlikuyu Mezarlığı gasilhanesine götürülen Cem'in eşi Elçin Cem, kızı İpek Cem Taha ile oğlu İhsan Kerim Cem, Bebek'teki evlerinde taziyeleri kabul etti.Doktoru onkoloji uzmanı Sualp Tansan, hastalığına 2004'te teşhis konulan Cem'in, ağırlıklı olarak yurtdışında ilaç ve ışın tedavisi gördüğünü belirtti. Dünya sizinle gurur duyuyor Eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem, 26 Aralık'tan bu yana tedavi gördüğü İstanbul Cerrahi Hastanesi'nde dün saat 09.50'de hayatını kaybetti. Doktoru Sualp Tansan, "Son bir ay içinde hastalığının ilerlemesi nedeniyle kaybettik" dediği Cem'in "rahat ve huzurlu bir şekilde" yaşama veda ettiği söyledi. Cem, yarın Teşvikiye Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Ağrısı sızısı yoktu Tansan, "Son bir yıldır onunla ben ilgilendim. Başta kötü durumdayken tedavilerden iyi sonuçlar aldık. Kendisi de hastalığıyla mücadele etti ama özellikle son bir ay içinde hastalığın ilerlemesi sonucunda kaybettik. Bu hastalık için gayet kaliteli ve iyi şekilde yaşadığını düşünüyorum" dedi.Cem'in bilincinin önceki geceden itibaren yavaş yavaş kapandığını ifade eden Tansan, "Hiçbir ağrısı sızısı yoktu. Son derece rahat ve huzurluydu. Ailesi yanındaydı. İsmail Cem'i bu şekilde kaybettik" diye konuştu. Tansan, "Cem'in vefatının ani mi, yoksa beklenen bir şey mi" olduğu sorusu üzerine de şöyle dedi:"Bir sene önce de durumu ağırdı. Esas o zaman bekliyorduk. Tedaviye çok iyi cevap verdi. Bu hastalığın doğal seyri itibarıyla herhalde en uzun yaşayan hastalardan biridir." Cem'in son gününe kadar bütün dünyayla ve memleket işleriyle ilgilendiğini ve son iki güne kadar her gün çalıştığını anlatan Tansan, ancak daha sonra iyice halsizleştiğini ve çalışamaz hale geldiğini söyledi.Dr. Tansan, akciğer kanserinin erken teşhisinin çok zor olduğunu, belirti verdikten sonra da iyileşme oranının yüzde 15 olduğunu sözlerine ekledi. Öldüğünde elinde mürekkep izleri vardı İsmail Cem'in gazeteci kızı İpek Cem Taha, "Öldüğü zaman elinde mürekkep izleri vardı" dedi.Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İpek Cem Taha, "Hepimizin başı sağ olsun. Türkiye'nin yetiştirdiği değerli bir insandı. Her şeyden önce ailemizin reisiydi" diye konuştu. Son olarak Ortadoğu konulu bir kitap üzerine çalışan babasının antibiyotik tedavisi gördüğünü anımsatan Taha, "Biz ümitliydik esasında. Kendisindeydi, bilgisayarıyla oynuyordu. Kitabı ile çalışıyordu. Ama, Allah'ın takdiri buymuş. Biz de kabul ediyoruz" dedi.Babasının üç yıldır kanser tedavisi gördüğüne dikkat çeken İpek Cem Taha, "Bütün istatistiklerin dışında, hayata bağlılığı ve insanları sevmesiyle hayata çok sarıldı, ama hastalık yine de seyrini sürdürdü" diye konuştu. "Eğer kendisiyle röportaj yapsaydım, bu çok duygulu bir röportaj olurdu" diyen Taha, babasıyla çok özel bir ilişkisi olduğunu ve bunu muhafaza etmek için röpörtaj yapmamayı tercih ettiğini söyledi. İsmail Cem'in iyi ve demokratik bir aile babası olduğunu vurgulayan Taha, şöyle konuştu: "Çok meşguldü, ama her zaman yanımızdaydı. Babam sevgi ve yönlendirmesiyle daima hayatımızın içinde oldu, babalığını her zaman hissettim. 12 Eylül'de çok ciddi tehditler aldı, bir dönem yurtdışına gitti. YTP döneminde de çeşitli badireler atlattı. Hayatı inişli çıkışlıydı."İsmail Cem'in bilincinin, iddiaların aksine son ana kadar yerinde olduğunu belirten Taha, "Yanından bilgisayarını, not defterini ve dolmakalemini hiç eksik etmedi. Hemşirelere, 'Bu benim ekmek param' diyordu" dedi. UNUTULMAYACAK... Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer: Değerli devlet adamı, eski Kültür ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in vefatından büyük üzüntü duydum. Siyasetçi, gazeteci-yazar ve bürokrat kimliğiyle önemli hizmetlerde bulunan İsmail Cem, çok yönlü kişiliği, uzlaşmacı tavrı ve demokratik duruşuyla ulusumuzun beğenisini ve saygısını kazanmıştır. İsmail Cem'in hizmetleri ve dış politikaya katkıları her zaman takdirle anılacaktır. TBMM Başkanı Bülent Arınç: Türkiye, önemli bir insanını kaybetmiştir. İnanıyorum ki ülkemizin siyasi yaşamında saygın bir yeri olan İsmail Cem'in adı, milletimizin hafızasından silinmeyecektir. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Sevgili kardeşim İsmail Cem İpekçi'yi kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Cem, son dönemlerde büyük acılar içinde yaşam mücadelesi verirken bile Türkiye'ye sahip çıkma kararlılığını, ilkeli duruşunu, her an ve örnek olacak bir davranışla sergilemiştir. Cem'in bu aşamada bile yüreğinin nasıl halkımızın sosyal ve ekonomik ilerlemesi, ülkemizin onuru, saygınlığı ve kişiliğinin korunması için mücadele azmiyle dolu olduğunun, nasıl çabalar gösterdiğinin tanığıyım. Yaşamı boyunca bağımsızlığın, demokrasinin ve laik cumhuriyetin kararlı savunucusu olan sevgili kardeşim Cem'e rahmet, ailesine, partimize ve tüm halkımıza başsağlığı diliyorum. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: Milletimiz, değerli bir evladını kaybetmiştir. Allah rahmet eylesin.Eski KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş: Kıbrıs meselesinin hallolması için iki tarafın da eşit olması gerektiğini savunmuş ve bunu başarmış bir insandı. Ölümü içime dert oldu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül: Türkiye olarak önemli bir siyasetçi, entelektüel ve düşünce adamını kaybettik. Yakın arkadaşımdı. Üzüntüm çok derin. Eşi Elçin Cem başta olmak üzere ailesi, yakınları ve bakanlık mensuplarına bir kez daha baş sağlığı diliyorum. İlkeli duruşunu hiç bozmadı Dışişleri Bakanlığı: 1997-2002 arasında dışişleri bakanlığı yapmış olan Sayın İsmail Cem'in vefat etmesi camiamızda derin üzüntü yaratmıştır. Sayın Cem'in dış politikamıza ve bakanlığımıza yaptığı değerli hizmetler ve katkılar unutulmayacaktır. AB Genel Sekreterliği: Genel Sekreterliğimizin kurulmasını sağlayan müstesna devlet adamı ve cumhuriyet aydını Sayın İsmail Cem'in sonsuzluğa geçişini derin üzüntüyle öğrendik. Aydınlık düşünceleri, çalışmalarımıza ışık tutmaya devam edecek.Diplomasi Muhabirleri Derneği: İsmail Cem, dışişleri bakanlığı döneminde nezaketi ve alçakgönüllülüğüyle diplomasi muhabirlerinin gönlünde ayrı bir yere sahip olmuştur. Hizmetleri unutulmayacak Eski başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan: Yazdığı 'Veda' şiirinde olduğu gibi 'Ben elimden geleni yaptım, gerisini siz tamamlayın' diyerek anıları ve umutları ile aramızdan ayrıldı.Eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin: Ulus olarak da önemli bir devlet adamı, siyasetçi ve yazarımızı hem de çok verimli bir çağında yitirdik. Eski başbakan yardımcısı Prof. Dr. Erdal İnönü: Her zaman aynı fikirde olmadık, siyasette ayrılıklar da oluyor, ama dostluğumuz hep devam etti. Altan Öymen (Eski CHP Genel Başkanı): Fevkalade efendi, olmadık laflar söylemeyen, nazik, zarif bir insandı. Türkiye çok büyük bir değerini kaybetti.SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın: Sayın Cem, ülkemizde sosyal demokrasinin gelişmesine, gerek bir yazar olarak, gerekse bir siyaset adamı olarak katkılarda bulunmuş değerli bir devlet adamıydı. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer: Cem, nezaketi, insancıllığı ve çalışkanlığı ile örnek bir insandı.ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu: Türkiye için büyük bir kayıp.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: 57. hükümet döneminde birlikte çalıştığımız merhum İsmail Cem'e Tanrı'dan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır, metanet ve başsağlığı diliyorum. Siyaset sahnesinde bir büyük kayıp! Sanatla dolu bir hayat Eski dışişleri bakanlarından İsmail Cem, siyasetçi kimliğinin yanında gerçek bir kültür-sanat adamıydı. "Son tahlilde siyaset geçici bir olay, sanat ise kalıcı, doğa gibi. Sanat bir şekilde insanı hep yenilenmeye zorluyor" diyen Cem, gazeteciliği, yazıları, kitapları ve fotoğraf sergileriyle o kalıcılığın bir parçasıydı. Cem'in her koşulda süren fotoğraf tutkusu açtığı beş fotoğraf sergisiyle sürdü. "Mevsimler" adlı bir fotoğraf albümüne de imza atan Cem, doğa, insanlar, manzara gibi pek çok konuya objektifini çeviren bir sanatçıydı. Tansu Çiller (Eski başbakan): Kendisiyle özellikle AB sürecinde yakınlaşmamız oldu. Çabalarını takdirle izledim. Siyaset dünyasında bir izi var. Milletimizin gönlünde bir yeri vardı. Bir büyük kayıp.