Siyaset Siyasette yeni bir DTP

Siyasette yeni bir DTP

26.09.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Siyasette yeni bir DTP

Siyasette yeni bir DTP

DSP'den ihraç edilen Çapoğlu liderliğindeki Değişen Türkiye Platformu, "özgürlükçü, kendisini devletle özdeşleştirmeyen bir sol" için harekete geçiyor. Hedef iddialı; "Türkiye'nin yüzde 70 - 80'ine seslenmek"

DSP'den ihraç edilen Ankara Milletvekili Gökhan Çapoğlu liderliğindeki "Değişen Türkiye Platformu", önümüzdeki hafta "Yepyeni Bir Türkiye" söylemiyle siyasi yaşama adım atmaya hazırlanıyor.
Logosunda el ele tutuşan; temizliği, dürüstlüğü, geleceği ve eşitliği simgeleyen bir kız ve bir erkek çocuğun yer aldığı oluşumun "yeğen, eş, kız, enişte ve bacanak" siyasetine alternatif oluşturmayı amaçladığını belirten Çapoğlu, Değişen Türkiye Platformu'nu Milliyet'e anlattı.
Soru: Değişen Türkiye Platformu hangi gereksinimden doğdu?
Çapoğlu: Türkiye'nin önünde bugün çok büyük sorunlar var. İşsizlik, enflasyon, gelir dağılımı artıyor. Bunu çözmekle yükümlü partiler değişime kapalı. Hatta mevcut siyasi kadrolar kendilerini vazgeçilmez olarak görüyor. Bundan bir çıkış yolu olduğunu zannediyor ve bunun demokratik yoldan olması gerektiğini düşünüyoruz.
Değişen Türkiye Platformu'yla çabamız, demokrasiyi artık özgür bireylerin ve sivil toplum örgütlerinin sahiplendiği bir konuma getirmek. Onun için demokratik değişimden bahsediyoruz. Türkiye'nin gerçek anlamda tam bir demokrasiye, hukuk devletine, demokratik bir devlete geçmesini, istikrarlı bir ekonomiye kavuşmasını, uzlaşma ve barış ortamının gelmesini, devletin yeniden yapılandırılmasını ve insana yatırımın artırılmasını savunuyoruz.
Soru: Halkın katılımını nasıl sağlayacaksınız?
Çapoğlu: Nisan başında DSP'den ihraç edilişimden sonra 20 - 25 ilden insanlarla yoğun bir çalışma yürüttük. DSP, CHP, ÖDP ve YDH tabanı başta olmak üzere bütün partilerden katılım var. Türkiye'nin yeni bir arayışa doğru gitmesi gerekir. O açıdan baktığımız zaman İstanbul veya Ankara'da başlayan entelektüel hareketi olmaktan ziyade tabanda bir hareket olması çok önemli. Sıradan insanların buna girmesi çok önemli. Çünkü bugüne kadar entelektüel hareketler Türkiye'yi bir yere götürmedi.
Soru: DSP'deki "küskünler" bu harekete ivme kazandırdı mı?
Çapoğlu: Evet. DSP tabanı çok önemli bir yer tutuyor platformumuzda. Çünkü DSP tamamen Bülent Ecevit'in kişisel siyaseti için şeklen bir örgüt yapısında. Tamamen kağıt üzerinde, üyesi ve örgütleri olmayan bir yapı. Ecevit'in bu anlayışını yakından gören insanlar giderek ondan uzaklaşıyor.
Soru: Yeni oluşumun, solda birliğe bakışı nasıl?
Çapoğlu: Türkiye'de sorunların bu kadar arttığı bir dönemde ne yazık ki, şimdi de bacanak dönemine girdik. Yeğen dönemiyle başlamıştı, daha sonra eş, çocuklar, kızlar, davulcularla devam eti. Daha sonra enişteler geldi. Şimdi de bacanaklar.
Bundan önceki iktidar döneminde CHP payanda vazifesi görüyordu, şimdi de DSP görüyor. Artık bunun değişmesi gerekiyor. Bunu değiştirecek sol harekettir. Sol derken özgürlükçü, kendisini devletle özdeşleştirmeyen bir soldan bahsediyorum. Solun fazla gelişememesinin nedeni, hep devletten yana olması. Oysa Türkiye'de insanları soyan hep devlet. Bunu ortadan kaldıracak, özgürlükçü, Kürt sorununun çözümüne öneriler getirecek, barışın egemen olmasını sağlayacak bir sola ihtiyaç var.
Soru: Yeni oluşumun hedefi nedir?
Çapoğlu: Türkiye'nin yüzde 70 - 80'ine seslenen bir hareket olmak istiyoruz. Şeriatçıların yüzde 7 - 8'lik oy potansiyeli var. Bir bu kadar aşırı milliyetçi hareketler, etnik hareketler var. Bunlar yüzde 20'yi buluyor. Onları çıkardığınız zaman Türkiye'nin yüzde 80'ine seslenebilecek bir siyasal akımın kadrolarıyla birlikte yavaş yavaş ortaya çıkması gerekiyor.
Soru: Türkiye Cezayir olur mu? Laikliğe nasıl bakıyorsunuz?
Çapoğlu: Bu gidiş, Türkiye'de ekonomik, toplumsal sorunlarla ilgili. Yasa veya hükümetler değiştirmekle sorun çözülemez. Ama Türkiye'de "enişteler bacanaklar" dönemi devam ederse, yolsuzluklar devam ederse ve temel sorunlara köklü çözümler getirilmezse RP gibi dini kullanan bir partinin yükselmemesi için hiçbir neden yok. Laikliği kullanarak prim yapmaya çalışmak da çok yanlış. Önemli olan dinin insanların bireysel dünyalarında kalması, toplumsal, siyasal, ekonomik sorunlara da siyasi partilerin çözüm getirmesi. Bu yapılmazsa din ekonomik olaylara giriyor ve tehlike başlıyor.