Siyaset‘Sosyal medyada yeni düzenlemeye gerek yok’

‘Sosyal medyada yeni düzenlemeye gerek yok’

19.06.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Hükümet üyeleri Gezi olaylarından sonra sosyal medyaya yönelik düzenleme yapılacağını söyledi ama hukukçular ve iletişimciler yeni düzenlemeye gerek olmadığını savundu

‘Sosyal medyada yeni düzenlemeye gerek yok’

Hükümet üyeleri, Gezi Parkı olayları esnasında öne çıkan sosyal medyaya yönelik yeni bir yasal düzenlemenin gerekliliği konusunda açıklama yaparken, hukukçular ve iletişimciler ise mevcut düzenlemelerin yeterli olduğunu, yapılacak düzenlemenin ifade özgürlüğüne zarar verebileceği görüşünde.
Sosyal medyaya yönelik yasal düzenleme hazırlığını önceki gün İçişleri Bakanı Muammer Güler kamuoyuna duyurmuştu. Sosyal medyayı ‘halkı tahrik etmek’ amaçlı kullananlara operasyon yapılacağını açıklayan Güler, “Tabii bu konularda ayrı bir yasal düzenlemenin de yapılmasının gerektiğini biz düşünüyoruz. Bu konuda Adalet Bakanlığımızın ve ilgili bakanlıkların çalışmaları olacak” demişti.

‘İfade özgürlüğüne dokunmadan’
Sosyal medyaya yönelik düzenlemeye ihtiyaç olup olmadığı konusunda ise uzmanlar temkinli. Aceleci olunmaması uyarısında bulunan uzmanlara göre, mevcut yasalara ek olarak herhangi bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç yok. Görüşler şöyle;
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer: “Nefret söylemleri, hakaret, sövme, suça tahrik ve aşağılayıcı fiiller suçtur. Bunların sosyal medya araçlarıyla işlenmeside suçtur. Nitekim bu konularda verilmiş mahkumiyet kararları da vardır. Bu nedenle yeni bir suç düzenlemesine gerek olmadığı kanısındayım. Ancak özllikle nefret söyleminin yayılmasının önlenmesi ve yapanların tespiti bakımından bir eksiklik varsa, ifade özgürlüğünün özüne dokunmaksızın, uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak bir düzünleme yapılması düşünülebilir. Bunun için aceleyle hareket edilmemeli, ilgili tüm paydaşların görüşü alınıp, tartışıldıktan sonra gerçekten bir eksiklik varsa bir düzenlemeye gidilmelidir.”

‘Haberleşmenin gizliliği esastır’
Avukat Gökhan Ahi (Bilişim Hukuku Uzmanı): “Sosyal medya dediğimiz ortam kaotik bir ortam, sosyal medyada ve internette anononimlik hakkı var. Bu hakkı da Avrupa Konseyi’nin internet üzerindeki iletişim özgürlüğü deklarasyonu veriyor ve bu Türkiye’de tanınmış bir belgedir. O yüzden bu alanın düzenlenmesi çok manasız. Zaten mevcut kanunlarda bildiğimiz klasik suçlar var: Tehdit, şantaj, hakaret gibi... Mektupla, telefonla, yüzyüze işlenebilen bu suçlar sosyal medya ile de işlenebilir, sosyal medya bu suçlarda sadece bir araçtır. Bunun için özel bir düzenleme yapılmasının bir anlamı yok. Kaldı ki merkezi ABD’de bulunan sosyal medya şirketlerinin yapısına karşı kanuni düzenleme ne kadar yeterli ve gerekli olabilir? Bir de özel kullanım var.
Facebook mesela belli sayıda takipçilerin takip ettiği bir alan, Twitter yayın gibi duruyor ama Twitter’da özel mesajlar ya da Facebook’taki bir takım faaliyetler tamamen özel iletişime giriyor. Özel iletişmin de izlenmesi, dinlenmesi Anayasa’ya göre suç. Çünkü haberleşmenin gizliliği esastır. Haberleşmenin gizliliği ancak ve ancak mahkeme kararıyla ve CMK 135. maddedeki katalog suçlarla mümkündür. Yani CMK 135’teki katalog suçlardan birisi yoksa zaten iletişimin izlenmesi, dinlenmesi kararı verilemez.”

‘Sosyal medya fobisi’
Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu (Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi): “Gezi Parkı Protestoları sürecinde önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Twitter baş belası” sonra da AKP’nin Sosyal Medyadan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Şahin’in “Yalan tweet bomba yüklü araçtan daha tehlikeli” açıklamalarının ardından, sosyal medyaya yönelik yasal düzenleme için bu kadar ivedilikle bir ekibin toplanması kamuoyunda iktidarın rövanşist tutumu olarak algılandı. Yalan tweti bomba yüklü araçtan daha tehlikeli bulmak fazla abartılı geldi bana. Bu durum sosyal medya fobisi olarak yorumlanabilir. Kaldı ki Sayın Şahin’in de açıkladığı üzere; yalan, iftira dolu ve provoke edici fotomontajlanmış içeriklere bu denli hassasiyet gösteren bir iktidarın, aynı titizliği ve kararlılığı nefret bülteni görevi üstlenmiş, aydın, bilim insanı ve sanatçıları hedef gösteren, etiketleyen, nefret söylemi üreten ve nefret suçu işleyen gazetelere karşı da göstermesi gerekmektedir.
Keşke Gezi Parkı protestolarından iktidarın aldığı mesaj; düzenleme gerekliliğinin sosyal medya için değil kolluk gücü için olması gerektiği yönde olsaydı. Avrupa’da ve ABD’de bile olmayan yeni bir sosyal medya yasasıyla ifade özgürlüğünü nasıl sağlayacaksınız?”

Avrupa’dakİ uygulamalar
Sosyal medyayla ilgili kanuni uygulamalar dünyanın birçok yerinde kafa karışıklığı yaratmaya devam ediyor. İngiltere’de karalama amaçlı yazılan, taciz eden, bireyin haklarına ya da malına zarar veren, tehdit eden, yanıltan, kişiler adına açılan sahte hesaplardan atılan, gizli bilgileri ifşa eden, telif haklarını ihlal eden ve marka ihlaline yol açan tweetler, iletişim, dolandırıcılık, kişi hakları altındaki çeşitli kanunlar ve uygulamalar altında suç unsuru olarak ortaya çıkarabiliyor. Fransa’da da sosyal medya üzerine tartışmalar bu konu üzerine odaklanmış durumda. LOPPSI II adıyla bilinen bir yasa şahsi bilgilerin rıza olmadan üçüncü kişilere iletilmesini düzenliyor. Yasa aynı zamanda internet ortamında hakaret, kişisel haklara saldırı konularında da bir yıla kadar hapis cezası ve 15 bin Euro’ya kadar para cezası öngörüyor. (DIŞ HABERLER)