Siyaset`Susurluk kahramanı' serbest

`Susurluk kahramanı' serbest

31.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

Susurluk kazasının tutuklu kamyon şoförü Gökçe, ikinci duruşmada tahliye oldu

`Susurluk kahramanı serbest

SUSURLUK - Bursa karayolunda 3 Kasım 1996 akşamı meydana gelen, Abdullah Çatlı, Polis Müdürü Hüseyin Kocadağ'la Gonca Us'un ölümü, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak'ın da yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasına karışan kamyon şoförü Hasan Gökçe dün tahliye edildi.
Susurluk Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ikinci duruşmada Yargıç Yaşar Yetiş, Bucak'ın Ankara Asliye Ceza Mahkemesi'ne verdiği ifadesini okudu. Bucak ifadesinde, sanıktan şikayetçi olmadığını, olayın kazayla meydana geldiğini bildirdi.
Kocadağ'ın eşi Kıymet Kocadağ duruşmaya müdahil avukat göndererek, Gökçe'nin cezalandırılması talebinde bulundu. Ancak veraset ilamı olmadığı gerekçesiyle avukatının müdahilliği kabul edilmedi. Yargıç, sanık avukatı İsmail Kavşut'un da istemini dikkate alarak, sanığın mağduriyetinin önlenmesi için tahliyesine ve duruşmanın 20 Ocak 1997'ye ertelenmesine karar verdi.
Gökçe, duruşmadan çıkarken gazetecilere "Yılbaşını ailemle geçireceğim. Hapisteyken her şeyi çok özledim. Kamyon şoförlüğüne devam edeceğim. Koruma istemeyeceğim" dedi.

Kazadan 58 gün sonra tahliye olan Gökçe, dün Kanal D'nin helikopteriyle İstanbul'a gelerek canlı yayına çıktı. Eşi Sultan Gökçe ve 13 yaşındaki kızı Hatun Gökçe'yi yanından ayırmayan Gökçe, kaza anını anlatırken olayın şokunu üzerinden atamadığı dikkat çekiyordu.
Kazayla ilgili soruları "Ansızın oldu" diye yanıtlamaya başlayan Gökçe, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Haftada iki kez İstanbul'a gelirdim. Her zamanki gibi benzin istasyonunda çay molası verdik. Sonra tekrar İstanbul'a gitmek üzere hareket ettik. Kontrol ederek yola çıktım. Görünürde otomobil yoktu. Sağ şeride doğru ilerlerken büyük bir gürültüyle sarsıldık. Arkadan bir şey çarptı. Kamyonun kasası bile çarpmanın şiddetiyle devrildi. Süratim yoktu. Çünkü yola yeni çıkıyordum."
Mercedes'de bulunanların ön cama yığıldıklarını görünce şoka girdiğini ifade eden Gökçe, "Saniyesinde ortam kalabalıklaştı. Yaralının çıkarılmasına yardımcı oldum. Diğerleri ise ölmüştü. O an niyetim karakola gidip teslim olmaktı. Otomobilde olanları tanımıyordum, sonradan öğrendim" dedi.

Cezaevinde kendisine herhangi bir ayrıcalık yapılmadığını, altı kişiyle aynı koğuşta kaldıklarını kaydeden Gökçe, şunları söyledi:
"Cezaevinde sorgulama ya da baskı yapılmadı. İçeridekilerin tutumunda bir farklılık hissetmedim. Günlerim üzüntülü ve düşünceli geçti. Kazada üç kişinin ölmesine üzülüyordum. Olayın giderek büyümesi karşısında nasıl bir kazaya karıştığımı anlayınca, günlerim düşünerek geçmeye başladı. Kendimi, ailemi düşünüyordum.
Kendimi kesinlikle kahraman gibi görmüyorum. Bu bir kaza. Kazanın komplo olduğu iddiaları kesinlikle yalan. Nasıl komplo olur? Uğraşsanız yapamazsınız."
Kızının ortaokulda, oğlunun üniversitede okuduğunu belirten Gökçe, "Şoförlükten başka mesleğim yok. Ya kamyonumla çalışacağım ya da şoförlük yapacağım. Çalışmazsam aç kalırız" diye konuştu. Kazadan sonra kamyonundan bir haber alamadığını, sadece arkadaşları tarafından tamir ettirildiğini duyduğunu vurgulayan Gökçe, "Tamir borcu yüzünden kamyona ipotek geldiği şeklinde söylentiler duydum. Kamyonumla ilgili henüz kesin bir bilgi alamadım" dedi.
Gökçe'nin avukatı İsmail Kavşut, müvekkilinin cezaevinde bulunduğu için yardım amacıyla CHP'nin ve kendisinin açtırdığı hesapları bankanın bloke ettiğini, bu yüzden para toplanamadığını bildirdi. Kavşut, müvekkilinin can güvenliği konusunun gündeme gelebileceğini de kaydeden "Gökçe hiçbir partinin siyasi malzemesi olmayacak" ifadesine kullandı.