Teröristlerin elini de öperlerdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ak Parti genişletilmiş grup toplantısında konuşmasında başta BDP başta olmak üzere, muhalefet partileri ve metyayı sert bir üslupla eleştirdi. Teröristlerle kucaklaşan BDP milletvekillerinin hukuku baltaladığını söyleyen Erdoğan, “O efendileri bunların ipini gevşetmediği sürece bunlar hiçbir yere gidemezler” dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a “Kandil’e git” çağrısı yapan Erdoğan, BDP’li vekillerin Anayasa neyi emrediyorsa uymaları gerektiğini, aksi halde dokunulmazlıklarının TBMM’de kaldırılacağı mesajını verdi. Erdoğan, konuşmasında özetle şunları kaydetti:
HEDEFLERİ AK PARTİ: Karşımızda insani değeri olmayan, kutsal değerleri tanımayan, arkadan vuran bir taşeron örgüt var. Arazi şartlarından yararlanıyor. Ülke içindeki hain şebekelerden, hain odaklardan destek alıyor. Türkiye düşmanı ülke ve çevrelerden doğrudan destek, ihale alıyor. Mertçe güvenlik güçlerimizin karşısına çıkamıyor. Elbette düşmanımızın haysiyetsizliği asla bir mazeret değildir. Terör örgütü Ak Parti’yi hedef aldı. En son Hakkâri İl Başkanımız kaçırıldı.
HUKUKU BALTALIYORLAR: Ramazanı da, bayramı da kana bulayan teröristlerle BDP milletvekillerinin derin muhabbetine bir kez daha şahit olduk. O gün orada, o buluşmada, BDP’li milletvekillerinin teröristleri kucaklamasının ötesinde teröristler, BDP’li milletvekillerinin sırtlarını sıvazlamıştır. Yanaklarından öpmüşlerdir. Bunlar o dağlardan beraber indiler, beraber geldiler, siyasetin değil silahın sözünün geçtiğini bunlar ifade ettiler. Terörist cana kast ediyor, bunların tavırları demokrasiyi ve hukuku baltalıyor.
HARÇLIK ALIRLARDI: O efendileri bunların ipini gevşetmediği sürece bunlar hiç bir yere gidemezler. Silahların gölgesinde yürütülen siyaseti eleştiriyor gibi yaptılar ama silahların vesayetinde siyaset yapıyorlar. İşte o gün de bir bayram öncesi milletin gözünün önünde efendilerine sırtlarını sıvazlattılar. İnanın kameralar orada olmasaydı bunlar o terörist efendilerinin ellerini öperlerdi, efendilerinden üç kuruş da harçlık alırlardı. Efendileri bunlara acıdılar da kameraların önünde bunları daha fazla rezil etmediler.
ALMİRA’NIN KANI ÜZERLERİNDE: Gaziantep’deki patlamada hayatını kaybeden 1 yaşındaki Almira’nın kanı BDP’li milletvekillerinin üzerine sıçradı. BDP’li milletvekilinin sırtını sıvazlayan o teröristin elindeki kan, işte o milletvekillerinin bir defa sırtına bulaşmıştır. Sırtlarından hiç bir zaman silinmeyecektir. Bunlar işte o lekeyle adeta rezil, alçak bir biçimde yaşayacaklardır.
HAİNLERE CEVAP VERİLİR: Bu millet tarihin her döneminde hainlere gereken cevabı en güçlü şekilde verdi. Bugün de aziz millet aynısını yapıyor. Belki bedeli ağır oluyor ama er veya geç millet galip gelecektir. Bu taşeron cinayet şebekesi er ya da geç mutlaka çökertilecektir.
HAKKÂRİLİLERE SESLENDİ: Benim Hakkârili kardeşime sesleniyorum, nasıl oluyor da siz hâlâ kalkıp bu adamlara oy veriyorsunuz. ‘Efendim korkuyoruz’ Neden? Benim bakanlarım, kadın kollarım tehditlere rağmen ev ev dolaşıyor. Siz de yüreğinizi ortaya koyacaksınız.
YA ÖLECEĞİZ YA OLACAĞIZ: Terör örgütü, siyasi partiler, terör örgütüne oksijen sağlayan medya, asla oyuna gelmeyeceğimizi anlasınlar. Biz öncekilere benzemeyiz. İlkelerimiz çerçevesinde yola çıktık ya öleceğiz ya olacağız dedik. Rotamızı milleten başka kimse çizemez...

DEMİRTAŞ’A:
Parlamento yerine Kandil’e gitmeli
Sosyal medya kullanılarak bazı kesimlerce, ‘yok burası işgal altında, burası terk edilmiş’ şeklinde yalan haberler yapılıyor. Utanır insan, ayıptır. Şu anda bu ülkede, bizim 1 metrekaremizin bizim kontrolümüzün dışında olduğunu hiç kimse söyleyemez. Siz, bölücü terör örgütünün uzantısının eş başkanının söylediğine bakmayın (BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı eleştiriyor). Kendisinde yüz olsa parlamentoya değil, Kandil Dağı’na çıkması gerekiyor ama yok. Sen, bu milletin temsilcisi değilsin, utanmadan, sıkılmadan hangi yüzle geliyorsun da bu parlamentoda yemin ediyorsun. Bunların içi başka, dışı başka.

BDP’LİLERE:
Anayasaya göre hareket edeceksin
Bu insanlar bu ülkede yönetime talip olacak... Her geçen gün eriyip yok olmaya mahkumdurlar. Eğer kendilerine çok daha rahat yer arıyorlarsa, Kandil’e gitsinler ama bu parlamentonun içinde mücadele edeceklerse anayasa ne emrediyorsa öyle hareket etmeye mecburdurlar. Etmedikleri takdirde de... Yargıya zaten gerekenleri söyledik, yargı da gereğini yapıyor, biz de parlamentoda gereği neyse onu yapacağız.

MEDYAYA:
Bazı kalemler var taşeronluk yapıyor
Terör örgütü nasıl ki birilerine taşeronluk yapıyorsa, medya içerisinde de bazı kalemler, hiç çekinmeden, hiç utanmadan birilerine taşeronluk yapıyor. Kaos oluşturmak milleti umutsuzluğa, öfkeye, nefrete sevk etmek için yoğun bir gayret içindeler. Ne biz safız, ne de bu millet saf. Kimin, kimlerin değirmenine su taşıdığını çok net şekilde görüyoruz.
Yazılı ve görsel medyanın patronlarına, yazarlarına ve çizerlerine sesleniyorum. Kusura bakmayın, CHP’nin milletvekili siyasetçi de benim il başkanım değil mi? Onları niye gündemde tutmuyorsunuz? Ak Partili oldukları için mi?

CHP’YE:
Ateşin üzerine benzinle gidiyor
CHP Genel Başkanı terör konusuyla ilgili randevu istedi verdik. Bir öneri getirmedi. ‘3 arkadaş verelim çalışsınlar’ dedik. Yardımcısı ‘2-3 ay geçsin’ dedi. Geçti bir şey yok. Bizde bir söz var, ‘Küçük at da kargalar da yesin’ diye. Bunları yutmak mümkün değil ve hale bakın bir adım atmıyorlar ama kullanmaya çalışıyorlar. Yapacağınız hiçbir şey yok. CHP Genel Başkanı ateşin üzerine benzinle gidiyor. Sözünün eri olmak yerine nemalanmanın mücadelesini veriyor.

‘CHP ŞAM’A GİDECEK YÜZ BULAMAYACAK’
Başbakan Erdoğan, Suriye konusuna da değindi ve CHP’yi eleştirdi. Suriye’deki rejimin terör devleti olduğunu söyleyen, Hatay’daki gösterilerin arkasında terör örgütü ve CHP’nin olduğunu ileri süren Erdoğan, “CHP yarın Şam’a gidecek yüz bulamayacak. Ama inşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız” dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bizdeki bölücü terör örgütünden bunların hiçbir farkı yok. 2011 yılının Mart ayından bugüne kadar Suriye’de katledilen, şehit edilenlerin sayısı neredeyse 30 bine yaklaştı. Biz Suriye’de herhangi bir etnik grubun, herhangi bir mezhebin yanında veya karşısında değiliz. CHP, Suriye üzerinden bizi pervasızca hedef alıyor. Bizim takındığımız objektif tavrı maalesef CHP takınamamıştır.
CHP, Türkiye’nin çıkarlarını değil Türkiye’ye hasmane tutum içinde olan çevre ve rejimleri tutuyor. Kurda merhamet etmek kuzuya zulümdür. Kurda merhamet edersen, gelir o güzelim kuzuya yazık eder. CHP, kurda merhamet gösteriyor.”

‘KILIÇDAROĞLU SEN KİMİN TORUNUSUN?’
15. yüzyılda Endülüs’ten kovulan Musevilere kucak açıldı. Batılının yapmadığını biz yaptık. Biz böyle bir ecdadın torunlarıyız. Sayın Kılıçdaroğlu sen kimin torunusun bilemem. CHP’nin bugün Suriye’den sığınan mültecilere takındığı çirkin tavır aslında kendi tarihinden tevarüs ettiği bir tavırdır. 1945’te, 146 Azerbaycanlı aydın Stalin zulmünden kaçıyor. Aras Nehri üzerinden Boraltan Köprüsü’nü geçiyorlar ve Türkiye’ye sığınıyorlar. Stalin, Türkiye’den bu Azeriler’in derhal iade edilmesini istiyor. Dönemin CHP hükümeti, Aras Nehri’nin kenarındaki sınırdaki karakola telgraf çekiyor, İnönü iş başında o zaman, ve mültecilerin iade işleminin gerçekleştirilmesini istiyor.
Karakol komutanı çaresizlikle söz konusu Azerileri teslim ediyor. Boraltan Köprüsü’nü geçen Azeriler, köprünün hemen karşısında Türk askerlerinin, Türk subaylarının gözleri önünde elleri bağlanmış olarak infaz ediliyor. Karakol komutanının bu elim manzara sonrasında intihar ederek canına kıydığı söyleniyor.”